Tavuğun Tarihçesi

Hayvan dostlarımız hakkında herşey bu bölümümüzde.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Uyus
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 1029
Kayıt: 15 Eyl 2007 [ 10:09 ]

Tavuğun Tarihçesi

Mesaj gönderen Uyus »

Yeryüzünde 600 000 civarında hayvan türü bulunmakta olup, bunların yaklaşık 10 000’ i kuşlara (aves) aittir. Tavuklar kuşlar içerisinde, sayısal olarak, belki de en kalabalık gurubu oluştururlar. Kesin bir sayı verilmemekle beraber, Dünyada yıllık tavuk üretiminin 8-9 milyardan az olmadığı bilinmektedir. Zooolojik sınıflamada tavuklar “phasianidae” (sülünler) familyasının gallus cinsine dahildirler ve evcil tavuklar “gallus domesticus” olarak adlandırırlar.

Tavukların evcilleştirilmesi, insanlığın göçebelikten yerleşik hayata geçtikleri ilk zamanlara kadar uzanır. Bunun kesin olarak ne zaman gerçekleştiği bilinmemekle beraber koyunların evcileştirildiği ve toprağın işlenmeye başlandığı tarihlere rastladığı sanılmaktadır ki, bu da en azından M.Ö. 2000 yıllarına kadar gitmektedir. Tavuklar eski Mısırda da bilinmekte olup, bu devirde tavukçulukta önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Örneğin, Firavunlar zamanında fırına benzer yerlerde yapay olarak civciv çıkartılmaktaydı. Çok eskiden kullanılan bu fırınların bazı benzerlerinden Mısır’da halen yaralanılmaktadır.

Tavukçuluk, tavuk ve tavuk ürünlerinin üretimi ile ilgili prensip ve uygulamaları araştıran bir bilim kolu olup, ıslah, kuluçka, barındırma, yemleme, hastalıklar, tavukçuluk ürünlerinin değerlendirilmesi, korunması, pazarlaması, çiftlik yönetimi gibi çeşitli konuları içerir. Tavukçuluk, hayvancılığın ana kollarından birisi olarak tarımsala faaliyetler içerisinde yer alır. Bununla beraber, her düzeyde teknik eleman yetiştirilmesi konusunda eğitim sektörüyle; yem bakımından karma yem endüstrisiyle; aşı ve ilaç sağlama yönünden ilaç sanayi ile; pazarlama işlevlerinde ticaret sektörü ile; kuluçka ve ana makinalar, yemlik, suluk, ayak numarası, yumurta kartonları ve sandıkları, kafes, soğuk hava depolama ekipmanları, kesim ve işleme tesisleri, taşıma ve haberleşme araçları yönünden de endüstrinin çeşitli kolları ile yakından ilgilidir.

Tavukçuluğun gerek hayvancılık, gerekse tüm tarımsal faaliyetler içerisindeki yeri gün geçtikçe artmaktadır. Çünkü, çeşitli tavukçuluk ürünleri, çağımızın önemli sorunu olan yetersiz beslenme probleminin çözümünde yararlanılabilecek bol, hızlı ve ucuz olarak sağlanabilen besin kaynaklarını oluştururlar. Örneğin, yumurta, protein, vitamin ve mineral maddelerce zengin, lezzetli, sindirimi kolay, tek başına olduğu kadar diğer yiyeceklerle de yenilebilen üstün bir gıda maddesidir. Aynı şekilde tavuk ve hindi etlerinin protein kapsamları sığır etinden daha yüksek buna karşın, yağ ve enerji kapsamları düşük olduğundan sağlığa uygundurlar, Ayrıca, hazırlanmaları ve pişirilmeleri daha kolay ve ekonomiktir. Bunlara ek olarak, tavukçuluk geniş arazi gerektirmemesi, kurak ve verimsiz topraklar üzerinde çalışmaya olanak sağlaması ve kısa sürede fazla verim verebilmesi, gibi üstünlüklere de sahiptir.

Tavukların insanlığa yararları, yalnızca üstün beslenme değerlerinden ibaret değildir. Çeşitli tavukçuluk ürünleri diğer bir çok alanlarda da değerlendirilebilmektedir. Örneğin, döllenmiş yumurtalar aşıların hazırlanmasında; yenmeyen yumurtalar yem ve gübre yapımında; yumurta akı matbaacılık, fotoğrafçılık, ciltçilik, şarapçılık, şampuan yapımında, dericilik ve ciltçilikte; yumurta kabukları mineral karmaların ve gübrelerin hazırlanmasında; tüyler yem ve gübre sanayiinde, top fırçaları, kadın şapkaları ve yatak – yorgan yapımında, yalıtım maddeleri üretiminde; tavuk gübresi çeşitli hayvanlarla mink yemlerinde; endokrin bezleri bazı biyolojik ürünlerin yapımında kullanılır. Bunlara ek olarak tavuklar ve civcivler besin madde eksikliklerine karşı çok hassas olduklarından ve besin madde gereksinimleri insanlara çok benzediğinden, özellikle vitamin, mineral ve amino asitlere ilişkin yeni bilgilerin elde edilmesinde deneme hayvanı olarak çok kullanılmışlardır. Tavukların belirli bir zaman süresi içerisinde kuluçka yoluyla diğer laboratuar hayvanlarından daha çok yavru verilmesi, denemelerde fazla tekerrüre olanak sağladığı ve böylece hassasiyeti arttırdığından, deneme hayvanı olarak tercih edilmelerinde büyük etken olmuştur.B)

YUMURTA TAVUKÇULUĞU

Tamamen piyasaya dönük yumurta üretimini amaçlayan tavukçuluk türüne yumurta tavukçuluğu denir. Bunun için başta Leghorn ve Mini - Leghorn benzere hafif ırk, soy ve hatlar olmak üzere New Hampshire, Plymouth Rock, Rhode Island Red ve bunların çeşitli melezlerinden oluşan orta boy yumurtacı ırk, soy ve hatlar da kullanılmaktadır. Günümüzde en yaygın olarak kullanılan hafif ırklar çoğunlukla Beyaz Leghorn’ların çeşitli melezlerinden oluşmakta olup, bunların ergin canlı ağırlıkları 1,8 – 2,0 kg. arasında değişir ve beyaz yumurta yumurtlarlar. Orta boy yumurtacı hatlar ise, genellikle kahverengi yumurta üretirler.

Modern bir yumurta tavukçuluğunun başarılı sayılabilmesi için aşağıdaki verim düzeylerine ulaşılmış olması gerekir:

Tavuk başına yıllık yumurta üretimi en az 240 olmalıdır.

Bir düzine yumurta için yenen yem miktarı 2 kg,’ı çok geçmemelidir.

Yumurtlama döneminde aylık ölüm oranı en çok % 1 – 1,25 olmalıdır (Modern işletmelerde tüm dönem için ölüm oranı % 10’u pek geçmez).

Büyük yumurta oranı % 70 – 75 ‘ den fazla olmalı, çok küçük veya satışa uygun olmayanların % 5 veya daha az olmalıdır.

Kırık yumurtaların oranı % 2’yi aşmamalıdır.

Bu hedeflere ulaşabilmek için:

1. Eldeki sürü yeteri büyüklükte olmalıdır. Sürü büyüklüğü ne kadar artarsa, kazanç da o kadar artar. Karlı bir yumurta tavukçuluğu için en küçük sürü büyüklüğü 1500’dir.

2. Kullanılan tavuklar yüksek verimli olmalıdır. Karlılık için yüksek verim esastır. Yem masrafları, üretim masraflarının büyük çoğunluğunu oluşturur. Yaşama payı yem ihtiyaçları düşük ve yüksek verimli hayvanlarda aynı olduğu halde, bir düzeni veya 1 kg. yumurta için tüketilen yem miktarı, yüksek verimli tavuklarda çok düşüktür.

3. İş gücünün en elverişli şekilde değerlendirilmesini sağlayacak etkin önlemler alınmalıdır.

4. Besin maddelerince iyi dengelenmiş kaliteli karma yemler kullanılmalıdır.

Kümeslerin temiz, nemsiz ve normal sıcaklıkta olmaları sağlanmalıdır.

Kaliteli yumurtalar üretilmeli ve yüksek kaliteli yumurtalara fazla fiyat verecek pazarlar aranmalıdır.

Tavuklar 19 aylık olduktan sonra verim dışı bırakılmalıdır.

KÜMESLERİN PİLİÇLER İÇİN HAZIRLANMASI

Eğer, piliçler büyütüldükleri kümeste yumurtlamaya alınacaklarsa, yani, kümese dışardan piliç getirilmeyecekse, her hangi bir temizlik yapmaya ve altlığı değiştirmeye gerek yoktur. Buna karşılık, büyüyen ve cinsi olgunluğa erişen piliçler başka kümeslere aktarılacak ve yumurtlama dönemlerini orada geçireceklerse, piliçler gelmeden, kümes ve ekipmanların daha önce ayrıntılı olarak açıklandığı şekilde tepeden tırnağa temizlenmeleri, yıkanmaları ve dezenfekte edilmeleri gerekir. Bu kümesler ayrıca piliçler gelene kadar en aza bir hafta süre ile boş bırakılmalıdır.

Temizlenip dezenfekte edilen kümeslere yeni altlık serilmelidir. Atlık, sağlaması kolay ve ucuz, temiz, kuru ve küflenmemiş olmalıdır. Yazın 7,5 kışın 10 cm. kalıklıkta altlık serilir.

Folluklar takılarak içlerine temiz yataklık serilir. Follukların piliçler gelmeden önce yerleştirilmeleri, onlara yumurtlamaya başlamadan önce alışmak için gerekli zamanı sağlar ve böylece yere yumurtlama oranını düşürür; kırık ve kirli yumurta sayısını azaltır.

Başta yemlik ve suluklar olmak üzere, tüm ekipman elden geçirilerek gerekli onarımlar yapılır. Otomatik suluk ve yemliklerin uygun bir şekilde çalışıp çalışmadığı, sulukların su düzeyini ayarlayan muslukların bozuk olup olmadığı kontrol edilir.

SÜRÜ YÖNETİMİHer ne kadar geniş kümesler, son zamanlarda dar kümeslere görü büyük bir hızla yayılmakta ise de, fazla büyük sürülerin bazı eksiklikleri vardır. Bu nedenle, kümesler bölmeler halinde yapılamı ve her bölmeye en fazla 1000 tavuk konulmalıdır.

Koksidiyoza karşı bağışıklıklar, genellikle büyüme döneminde kazanıldığı için, yumurtlama dönemi özel bir koruma programı içermez. Fakat, yine de altlığın sürekli olarak gözlenerek, nem durumunun kontrol altında tutulması gerekir. Çünkü, tavukların rahat edebilmeleri için altlık nemi fazla olmamalıdır. Aynı şekilde, altlık tozlu da olmamalıdır. Zira, toz, hem tavukların nefes almaların güçleştirir, hem de newcastle (ND) enfeksiyöz bronşit (infectious bronchitis) tavuk çiçeği (fowl pox) gibi bazı solunum hastalıkları ile Marek hastalığının mikroplarını üzerinde taşıyarak, vücuda alınmalarını kolaylaştırır.

Eğer kırık yumurta sayasının az olması, yumurta iç kalitesinin sıcaktan zarar görmemesi ve yumurtaların temiz kalmaları isteniyorsa, folluklardan onları sık toplamak gerekir. Yumurtalar yazın en az dört kez toplanmalıdır. Bu sayı soğuk havalarda üçe inebilir. Folluklar, gece içindeki yumurtalar alınarak, mutlaka kapatılmalı, sabah tavuklar yumurtlamaya başlamadan tekrar açılmalıdır. Follukların gece kapatılması altlığın ve yumurtaların kirlenmesini, tavukların gurk olmasını önler. Yumurta toplama için en uygunu viyol kullanmaktır. Sepet ve kova kullanılıyorsa, bunların plastik olması veya örneğin sepet tellerinin plastikle kaplı olması gerekir. Toplama, yıkama ve sınıflandırma sırasında meydana gelen kırık yumurtaların oranı zaman zaman % 5’e ulaşabilmektedir.

Kırık yumurta sayısının fazla olmasının folluklara yumurtlamama dışında en başta gelen nedeni, yumurta kabuk kalitesinin düşük olmasıdır. Bunu çeşitli faktörler etkilemekte olup, başlıcaları şunlardır:

1. Kalıtım: Bazı hatların yumurta kabuk kalınlığı diğerlerinden üstündür. Ancak genel bir kural olarak ıslah yoluyla yumurta verimi arttırıldıkça kabuk kalitesinde düşme eğilimi görülmektedir.

2. Yumurtlama sırası: Peş peşe yumurtlanan yumurtalardan ilk yumurtlananların kabuk kalınları, sonra yumurtlananlardan daha iyidir. Yüksek verimli tavuklarda peş peşe yumurtlanan yumurtaların sayısı fazla olduğundan, bu durum kabuğun incelmesine yol açar.

3. Yumurtlama dönemi: Verim döneminin ileri safhalarında ve özellikle 12 aylık yumurtlamadan sonra elde edilen yumurtalarda kabuk kalınlığı azalmaktadır. Et tipi damızlıklarda bu süre daha kısa olup, ancak 8 – 9 aydır.

4. Sıcaklık: Çevre sıcaklığı arttıkça kabuk kalınlığı da azalır. Bu nedenle, yumurtlama döneminin sonlarına rastlayan sıcakların kabuk kalınlığı üzerindeki etkileri çok şiddetli olur.

5. Hastalıklar: Enfeksiyöz bronşit ve new castle gibi bazı hastalıklar, kabuk kalınlığını olumsuz yönde etkilerler.

Kırık yumurta oranını azaltmak için önce kırık ve çatlak yüzdesi saptanır ve ona göre program yürürlüğe konur. Alınabilecek önlemler arasında şunlar sayılabilir:

Kırık yumurta oranı yüksek hatlar seçilmemeli.

Tavukların yere yumurtlamaları önlenerek folluklara yumurtlamaları sağlanmalı.

Toplama, taşıma, yıkama gibi işlemlerde çok dikkatli davranılmalı.

Kümeste çalışan personel bu konuda eğitilmeli.

Kafes tavukçuluğu yapılıyorsa, kafeslere konan hayvan sayısı azaltılmalı.

Yumurtalar daha sık toplanmalı.

Toplama için sepet veya kova yerine viyoller kullanılmalı.

Eğer kalite düşüklüğünün yemden kaynaklandığı düşünülüyorsa, rasyonun içeriği değiştirilmeli.

Stresler en aza indirilmelidir. Zira, stres durum çoğunlukla kabuk kalitesini düşürür.

Kannibalizm önlenmelidir. Çünkü kannibalizm hayvanların yumurtladıkları yumurtaları gagalayarak kırmalarına ve yumurta yeme alışkanlığı kazanlarına yol açabilir. Bu durumda ilk önce ışık yoğunluğunun fazla olmamasına dikkat edilmelidir.

Hayvanların dövüşmeleri önlenmelidir. Dövüşürken zıplayan tavuklar, ister kafeste ister yerde olsun, yumurtaların kırılmalarına neden olurlar.

Yere yumurtlanan yumurtalar kirlik oldukları, çoğu kırıldığı ve toplanmaları zor olduğundan, bunların sayılarının en düşük düzeyde tutulması, bunun için de yumurtlamanın başlamasıyla birlikte tavukların folluklara alıştırılmaları gerekir. Bu zamanda yapılmazsa ve tavuklar yere yumurtlamaya alışırlarsa, onları folluklara döndürmek güçleşir. Tavukların folluklara alıştırılmalarına yardımcı olacak bazı önlemler şunlardır:

1. Kümesin köşeleri kapatılmalıdır. Çünkü yere yumurtlama en çok köşelerde olmaktadır.

2. Yeterli sayıda follok konmalıdır. Aksi taktirde folluklarda yer bulamayan tavuklar yere yumurtlar.

3. Folluklar, kümesin daha loş olan yerlerine yerleştirilmelidir.

4. Çıta zemin üzerine konan folluklar fazla yüksek olmamalıdır.

5. Follukların içi karartılmalıdır. Bunun için folluğun ön ve arka deliklerinin üst kısımları kapatılır. Ancak bu şekilde kapatma folluğun iç ısısını arttıracağından, sıcak havalarda dikkatli olmak gerekir.

6.Yumurtlama başlamadan bir hafta önce folluklar açılarak hayvanların alışmaları sağlanmalıdır.

7.Folluk içerisinde yeterli miktarda temiz altlık bulundurulmalıdır.

8.Yumurtaların yuvarlanarak alttan toplanmalarına uygun follukların tabanları tor olduğundan tavuklar baştan bunları reddedebilir. Kaba saman veya buna benzer bir altlık serilerek bunun önüne geçilebilir.

Tavukçuluğu gelişmiş ülkelerde kirli yumurtalar, temizlenip yıkanmadan piyasaya sürülmezler. Yumurtaların yıkanlarını kolaylaştırmak için, toplanıp viyollere yerleştirildikten hemen sonra üzerlerine bir miktar ince makine yağı püskürtülür veya süngerle sürülür. Yumurtalar ince zımpara kağıdı, ser keçe – kumaş gibi malzemelerle kuru olarak temizlemek de mümkün olmakla beraber, bu iş hem zor, hem de kırık yumurta oranını arttırdığı için pek yaygın değildir.

KAYITLAR VE ÜRETİM STANDARDLARI

Sürüde ne olup bittiğini anlamak ve buna bakarak ilerde alınacak önlemleri saptayabilmek için, düzenli kayıtlar tutulmalıdır. Kayıtların gereksiz yere fazla geniş tutulması, karışıklıktan bir başka bir şey sağlamaz. Ölümler, yumurta verimi ve yem tüketimi gibi kayıtlar günlük olarak tutulur. Bunlar, önce haftalık olarak, daha sonra da tüm verim yalını içerecek şekilde özetlenir. Haftalık özetlerde şu bilgilere ait kayıtlar bulunmalıdır:

Hayvan sayısı

Sürüden eksilenler

Toplam yumurta verimi

Hayvan başına günlük yumurta verim yüzdesi

Ortalama yumurta büyüklüğü

Toplam yem tüketimi

Her 100 tavuğun ortalama günlük yem tüketimi

Bir düzine (veya kg.) yumurta için tüketilen yem miktarı

Ortalama canlı ağırlık

Bunların başka haftalık verim kayıtlarında sürü, kümes ve bölme numaraları, kümese konan hayvan sayısı, civcivlerin çıkış tarihi, cinsi olgunluk yaşı (tavuk başına günlük % 5 verim düzeyine ulaşılması) gibi bilgilere de yer verilir. Her yumurtlama döneminin sonunda günlük ve haftalık kayıtlara dayanarak, tüm verim peryoduna ait özetler hazırlanır. Bunlar, büyüme ve yumurtlama dönemlerinin her ikisini de içerirler. Büyütme dönemiyle ilgili olarak,

Civciv büyütmeye başlandığı tarih

Büyütmeye alınan civciv sayısı (fazlalıklar dahil)

Cinsi olgunluk yaşına kadar sürüden eksilenlerin toplam yüzdesi

4.Hayvan başına yem tüketimi (cinsi olgunluk yaşına kadar yenen toplam yem miktarı, canlı kalan hayvan sayısına bölünerek hesaplanır) kaydedilir.Tüm yumurtlama dönemine ait özetler şunları içerir:

Hayvan başına günlük % 5 verim düzeyine ulaşma yaşı (hafta olarak)

% 5 verim düzeyine ulaşıldığında eldeki hayvan sayısı

% 5 verim düzeyine ulaşıldığında eldeki hayvanların ilk konan hayvanların % kaçı olduğu

Sürünün ilk yumurtlama dönemini tamamlama tarihi

Yumurtlama döneminin uzunluğu (hafta olarak)

Sürüden eksilenlerin toplam yüzdesi

Üretilen toplam yumurta sayısı

Konan her hayvan başına toplam yumurta üretimi

Bir düzine (veya kg.) yumurta üretimi için tüketilen yem miktarı.

Sürünün verim düzeyinin normal olup olmadığına, bu süreye ait haftalık kayıtlarla elde edilen değerler aynı yaştaki standard bir sürünün verim kayıtları ile karşılaştırıldıktan sonra karar verilir. Bu karşılaştırmalar yumurta verimi, canlı ağırlık, yumurta büyüklüğü ve yaşama gücü yönünden yapılır.

ZORLAMALI (YAPAY) TÜY DEĞİŞTİRME VE İKİNCİ VERİM YILI

Tüy dökümü ve yenilenmesi bütün kuşlarda görülen doğal bir olaydır. Yabani kuş tüyleri ve tavuk cinslerinde, yumurta verimi çok düşük olup, tüy dökümünün yumurtlama ile bir ilişkisi bulunmadığı halde, evcil tavuklarda tüy değiştirme sırasında yumurtlama tamamen durur. Ancak, evcil tavuklar yüksek yumurta verimi yönünde geliştirilmiş olduklarından, yumurtlama dönemi bitene kadar tüy dökmeye başlamazlar. Eğer dışardan her hangi bir müdahalede bulunulmazsa, tavukların tüylerini dökmeleri ve yeniden tüylenmeleri yaklaşık olarak 4 ay sürer. Fakat, özel tüy döktürme programları ile dışardan müdahale edilerek, bu işlem en fazla 8 – 10 hafta sürecek şekilde hızlandırılmaktadır. Tüy dökümü tavuklara uzun ve yoğun bir yumurtlama dönemi sonunda yorulan ve yıpranan vücutlarını ve üreme organlarını dinlendirmesi ve onarması için yeterli süreyi sağlar.

Zorlamalı tüy değiştirmeye karar vermek için, sürüyü ilk verim yılı sonunda elden çıkararak yenilemekle, aynı sürüyü ikinci verim yılında kullanmasının birbirine olan karşılıklı üstünlük ve eksikliklerini bilmek gerekir. Bunlar şu şekilde özetlenebilir:

1. zorlamalı tüy değiştirme masrafı, yeni bir piliç yetiştirme masrafından daha düşük olmalıdır. Genellikle de durum böyledir ve yeni bir piliç yetiştirmek, bir tavuğa tüy döktürmekten 2 – 2,5 kez daha pahalıdır. Yetiştiricileri bu yönde özendiren en önemli etken de budur. Zira, yumurta maliyetinin % 25’den fazlası piliç büyütme için harcanmaktadır. Bu oran, gerek civciv fiyatlarının ve gerekse, civciv büyütme harcamaları içerisinde en büyü paya sahip yem fiyatları yüksek olması nedeniyle, Ülkemizde daha da yüksektir. Ayrıca, gerek Türkiye’de, gerek diğer ülkelerde civcivlik dönemindeki ölüm oranları yüksek olup, bu durum yeni bir piliç yetiştirmenin rizikosunu daha da arttırmaktadır.

2. Yapay olarak tüy döktürülen tavukların ikinci verim yıllarında ürettikleri yumurta sayısı, yeni bir piliç yetiştirme ve yapay tüy döktürme işlemlerinin masraflarını karşılayabilecek düzeyde olmalıdır. Başka bir söyleyişle, ikinci yıldaki yumurta üretimi piliç büyütme ve tüy değiştirme sırasında yapılan yem, iş gücü ve genel harcamaları karşılayabilmelidir. İkinci yıldaki yumurta veriminin ilk yıla göre düşük olması bunu zaman zaman güçleştirmektedir.

3. tüy dökümünden sonraki dönemde ölüm oranı ilk yumurtlama döneminden % 20 daha yüksektir. Örneğin, tüy dökümünden önceki aylık ölüm oranı % 1 ise, ikinci dönemde bu % 1,20’ye kadar çıkabilir.

4.Yem tüketimi ikinci verim yılında ilk yıla göre biraz daha yüksektir.

5. Yumurtlama döneminin uzunluğu ilk yıl ikinci yıldan daha uzundur. İkinci verim dönemi genellikle 9 – 10 aydan fazla sürmez. Damızlıklarda bu süre daha da kısadır.

6. Tüm faktörler göz önüne alınırsa, ikinci yıl üretilen yumurtaların maliyeti, ilk yıl üretilenlerden % 3 – 7 oranında düşüktür.

7. Tüy dökümünden sonraki dönemde yumurta verimi daha düşüktür. Bu dönemde tavuk başına günlük yumurta verimi % 80 – 81 düzeyine çıkar. Bu oran birinci dönemdeki en yüksek verim düzeyinin % 88‘dir. Ancak verim 5. ayın sonunda % 70’e, 10. ayda (40. hafta) % 50’ye düşer ki, bunlardan ilki ilk dönemin aynı ayındaki verimin % 85’i, ikinci ise % 75’i dolayındadır. İkinci verim yılının tamamında tavuk başına günlük yumurta verimi ilk yılın yaklaşık % 83’ü kadardır. Bu dönemdeki toplam yumurta verimi normal olarak hayvan başına 160 – 170 arasında değişir.

8. Tüy değiştiren hayvanlar ikinci yıl ilk yıla göre daha büyük yumurtalar yumurtlarlar. Eğer yumurtalar kilo işi satılıyorsa veya piyasada büyük yumurtalar daha yüksek fiyat buluyorsa, bu zorlamalı tüy dökümüne yetiştiriciyi özendirecek önemli bir faktördür.

9. Tavuklar tüy dökümünün ilk 10 günü içerisinde & 20 düzeyinde canlı ağırlık kaybeder ve 25. günde bunun yarısını yeniden kazanırlar; tüy dökümünün sonunda da eski ağırlıklarına tekrar ulaşırlar.

10. Yem tüketiminin artması, buna karşılık yumurta veriminin düşmesi, yemden yararlanmanın azalmasına yol açar.

11. Tüy değiştirmeden sonra yumurtlanan yumurtaların kabuk kaliteleri ilk yıla göre çok düşüktür. Her ne kadar ikinci yılın ilk 3 –4 ayında kabul kalitesi, ilk yıl kadar iyi ise de, bundan sonra hızla düşer ve aşırı sıcaklar bu düşüşü hızlandırır.

12.Yumurta iç kalitesi de ikinci yıl biraz düşmekle beraber, bu ekonomik açıdan önemsenecek düzeyde değildir.

13. KAFES TAVUKÇULUĞU

Kafes tavukçuluğu, diğer yetiştirme sistemlerine göre yeni olmasına karşın çok yaygınlaşmıştır. Bugün yeryüzünde yetiştirilen tüm ticari yumurta sürülerinin % 60 – 65’i kafeslerde barındırılmaktadır.

Kafesler, yumurta tavukları için olduğu kadar civciv ve piliçler için de kullanılmaktadır. Buna göre hayvanlar yalnız civcivlik veya yalnız piliçlik dönemlerini kafeslerde geçirebildikleri gibi, civcivlik, piliçlik ve yumurta dönemlerini aynı kafeslerde geçirmeleri mümkündür. Bu ikinci durumda civcivler kafeslerin bir kısmına konmakta ve hayvanlar9 büyüdükçe boş kafeslere aktarma yapılmaktadır. Bunda, kümesten kümese taşıma olmadığı için fazla bir stres söz konusu değildir; ayrıca kümesin boş kaldığı süre de efazla uzun değildir. İster yerde, istere kafeste büyütülmüş olsunlar, piliçler yumurta kafeslerine aktarılacaklarsa bu işin 14 – 22 . haftalar arasında ve mümkünse 18. hafta dolayında yapılması uygundur. Böyle yapılırsa, piliçlere yumurtlamaya başlamadan önce taşınma stresini üzerlerinden atmak için yeterli süre bırakılmış olur.Kafes Boyutları ve Tipleri: Yumurta tavukçuluğunda bir birinden farklı kafes sistemleri kullanılmakta olup, bunların başlıcaları şunlardır:

1. Tekli kafesler: Her birine bir tavuk konan yan yana sıralanmış kafeslerden oluşmuştur. Yapım maliyetleri yüksek olduğundan yaygınlıkları gittikçe azalmaktadır.

2. Çoklu kafesler: Bunların her birine iki veya daha fazla tavuk konur, fakat konan hayvan sayısı 8 – 10 ‘u pek geçmez.

3. Koloni kafesleri: Geniş kafesler olup, her birine 20 30 tavuk konabilir. Civciv ve piliç büyütme kafesleri çeşitli boyutlarda olabilirler.

İster yumurta kafesi, iste piliç kafesi olsun, kafes tavukçuluğu yapılan kümeslerde, kafeslerin yerleştirilme şekilleri bir birinden farklıdır. Bunlar tek sıralı olabildikleri gibi, iki veya üç katlı da olabilirler.

1. Tek sıralı kafesler: Kafeslerin tek katlı olarak yerleştirilmeleri kümes maliyetini artırır. Bu nedenle tek katlı kafesler kenarları açık kümeslerin yaygın olduğu ılımana iklimler için uygundurlar. Tek sıralı kafesler civciv büyütmede hemen hiç kullanılmamaktadır.

2. Çift sıralı kafesler: Bunların iki tipi vardır. Birincisinde kafesler üst üste gelmeyecek şekilde, yani alt katım kafesleri üsttekilerin ön hizasından ileriye doğru yerleştirilmiş olup, üstteki hayvanların gübreleri alttakine dökülmez. Çift katlı kafeslerin diğer tipinde kafesler üst üste gelecek şekilde yerleştirildiğinden, üst kafesten dökülen gübreler, alt kafesin üstüne yerleştirilen tablada birikir veya bu tabla eğimli olarak yerleştirilmişse oradan gübrede çukuruna dökülür. Üst üste konan kafeslerle birim kümes alanında daha fazla hayvan barındırmak mümkün olmakla beraber, gübre tablalarının sık sık temizlenmesini gerektirmesi ve üstten dökülen gübrenin alttaki yemlik ve sulukları kirletmesi gibi nedenlerle, diğer tip kadar tutulmamaktadırlar. Çift sıralı kafesler civciv büyütmede kullanılacaksa, civcivler sadece bir kattaki kafeslere konur. 6 – 8 haftalık olunca da bunların yarısı öbür sıranın kafeslerine aktarılırlar.

3. Üç sıralı kafesler: bunlar düzenleme şekilleri de aynen iki sıralılar gibidir. Yani, ya katlar üst üste gelecek şekilde veya üst katların gübreleri alttakilerin üstüne gelmeyecek şekilde yerleştirilirler. Üç sıralı kümesler birim kümes alanına en fazla hayvan konmasını sağlayan bir sistemdir. Üç den fazla sıralı kafeslerde bulunmakla beraber, bunlar üçlüler kadar yaygın değildir. Üçlüler, civciv büyütmede kullanılacağında, civcivlerin tümü bir sıradaki kafeslere konur, bir zaman sonra bunların 1 / 3 ‘ü üst veya alt sıranın kafeslerine aktarılır. 6–8. haftada da geriye kalanların yarısı boş kafeslere konur.

Nitelikleri: hangi tip kafes olursa olsun, tabanda kullanılan torun delikleri civ büyütme kafeslerinde 1,3 x 5 cm. veya 2,5 x 2,5 cm.; yumurta kafeslerinde 2,5 x 5 cm. olmalıdır. Burada esas olan, deliklerin dışkının aşağıya düşmesine olanak sağlayacak kadar büyük olmasıdır. Ayrıca civciv ve piliç kafeslerinde taban düz olduğu halde, yumurta kafeslerinde arkadan öne veya önden arkaya doğru % 16.5 eğimlidir. Bu eğim yumurtaların toplanacakları yere yuvarlanmaların sağlar ve böylece yumurtaları almak için kafesleri açmaya gerek kalmaz. Eğim normalden fazla olursa, kırık yumurta oranı da fazla olur. Bundan başka, kırık yumurta sayısı tor deliklerinin büyüklüklerine bağlı olarak değişmekte olup,. Delikler ne kadar büyükse, kırık yumurtalara o kadar azdır. Koloni kafeslerinde esnemeyi önlemek için, tabanın alttan belli aralıklarla desteklenmesi gerekir. Civciv büyütme kafeslerinde ilk iki hafta tabana kalın bir9 kağıt serilir. Bunun üzerine yem serpilerek ilk yemlik olarak kullanılabileceği gibi, hayvanları da sıcak tutar. Ayrıca, kümes tabanında geniş delikli tor kullanılmasına olanak verir ve civcivlere ilk günlerde hoşlandıkları sert bir zemin sağlar.

Civciv kafeslerinin ön yüzünün aralıkları ayarlanabilir şekilde yapılır ve böylece aynı kafeste daha büyük hayvanların barındırılmaları sağlanır. Bu aralıklar hayvanların yemliklere kolaylıkla ulaşabilecekleri fakat dışarı çıkamayacakları şekilde ayarlanırlar.

Kafeslerin kapıları ya önde veya üstte olur. Bunlar, içeriye hayvan koyup çıkartmaya elverişli olmalıdırlar.

Günlük civciv konan kafeslerin ısıtılmaları şarttır. Kullanılan en yaygın sisteme göre, kafeslerin ön veya arkalarında üstten, boydan boya bir sıcak su borusunun geçirilmesidir. Eğer kafesler sırt sırta gelecek şekilde yerleştirilmişse, aradan geçen boru iki kafesi birden ısıtır. Bu boruların üzerine, ısıyı alta vermesi için karton veya mukavvadan bir reflektör yapılması yarar sağlar. Borudaki sıcak su 820 C, civcivlerin 5 cm, yukarındaki ısı ise 28 – 29,50 C dolayında olmalıdır. Ayrıca kümes içi sıcaklığı 15,50 C’nin altına düşmemelidir.

Su ve suluklar: kafeslerde en yaygın olarak kullanılan suluklar kap veya oluklu suluklardır.bununla beraber,civcivlerin en kısa zamanda su içmelerini sağlamak için ilk birkaç gün kavanoz tipi civciv suluklarının kafes içerisinde kullanılmaları gerekir. Ancak, bundan sonra doğrudan doğruya oluklu suluklara geçilir. Bunu sağlayabilmek için sulukların yükseklikleri hayvanların boyuna göre ayarlanabilmelidir. Yumurta kafeslerinde suluklar, yemliklerin üstüne gelecek şekilde yerleştirilir ve böylece saçılan suyun, alttaki yumurtaları ıslatmaktansa, yemliğe düşmesi yeğlenir. Eğer kafesler sırt sırta gelecek şekilde yerleştirilirse, suluk arada kalacağından aynı suluktan her iki kafestekiler de yararlanabilirler. Oluklu suluklarda suyun döküldüğü uç biraz yükseltilerek hafif bir su akıntısı sağlanabilir.

Normal olarak, kafeste barındırılan tavuklar, yer ve tor veya çıtalı zeminlerdekilerden daha fazla su tüketirler. Bu, dışkının çok sulu olmasına yol açar, gübrenin temizlenmesini güçleştirir, kümes içi nem düzeyini artırır ve havalandırmayı nemin giderilmesi açısından yetersiz kılabilir. Aşırı su tüketimi, sıcak havalarda su tüketimini fazla düşürmekten kaçınmak gerekir. Eğer kap tipi otomatik suluklar kullanılıyorsa, her, kafese, içerde çok fazla hayvan yoksa birden fazla konmaması, aşırı su tüketiminin önlenmesine yardımcı olur.y eğer oluklu suluk kullanılıyorsa, suluk ön yüzü boydan boya geçtiği için, hayvan başına düşen suluk alanı zorunlu olarak yeterinden fazladır.

Yem ve Yemlikler: En fazla kullanılan yemlikler oluklu tip yemliklerdir. Civciv ve piliçlerde de kullanılmak üzere yapılan kafeslerde yemlik yükseklikleri ayarlanabilecek şekildedir. Yemliklerin genişlikleri 13 – 15 cm. kadardır ve kenar ağızları yem saçımını önleyecek şekilde içe kıvrılmıştır.çoğu metalik olmakla beraber, plastikten yapılanları da vardır. Çoğunlukla kafeslerin önünde boydan boya uzanırlar. Fakat, özellikle otomatik olarak doldurulmayanlar kafeslerin içinden geçirilerek hayvanların her iki kenarından yararlanmaları sağlanabilir. Civcivlere ilk 6 – 7 haftalar da mutlaka tam yemleme uygulandığı için yemlikler hiç boş bırakılmamalıdır. Eğer tabana kağıt serilmemişse, yemlikler ağzına kadar doldurulur. Bundan sonra da sınırlı yemleme uygulaması yumurtacı ırklar için büyük önem taşımamakla beraber, kafeste büyütülen hayvanların daha fazla ağırlık artışı yaparak yağlanma eğilimi gösterdikleri unutulmamalı ve gerekirse fazla ağırlık artışlarını kontrol etmek için, her sıranın % 10‘u ayda bir tartılır. Bu iş öğleden sonra geç vakit ve günün aynı saatlerinde yapılmalıdır.

Eğer piliçlik döneminde kullanılan yemin formu, yumurta döneminde değiştirilmeyecekse ve de yine piliçlik döneminde sınırlı yemleme uygulanmamış ise, yumurta yemine doğrudan doğruya geçilebilir. Daha önce kontrollü yemleme uygulanmışsa, yumurta yemine geçişte verilen yem 100 tavuk için her gün yarım kilo arttırılarak sonunda tam yemlemeye ulaşılır. Tam yemleme sürü en yüksek verim düzeyine ulaşıncaya kadar sürdürülür, her hangi bir yem kısıtlamasına gidilip gidilmeyeceğine bundan sonra karar verilir. Son yapılan araştırmalar, kafeste barındırılan yumurta tavuklarına grit yedirildiğinde yumurta veriminin arttığını göstermektedir. verilecek miktar 100 tavuğa haftada 225 gr. Olup, otomatik yemleme sistemi varsa bu miktar 250 gr. Civarındadır.

Hayvanların iyi yemelerini sağlamak için günde en az iki kez yemleme yapılmalı ve yem günde bir iki kez karıştırılmalıdır. Yem saçımı doğrudan doğruya kafesteki tavuk sayısına bağlı olup, hayvan sayısı arttıkça kayıp azalmaktadır. Örneğin, yapılan bir araştırmada, içinde tek tavuk bulunan bir kafeste saçılan yem 2 kilonun üzerinde olduğu halde, y iki tavuk konan kümeste bu miktar 1 kilonun, 3 tavuklu kafeste yarım kilonun altına düşmüştür. Işık yoğunluğunun azalması da saçımı azaltmaktadır. Yem saçımını önlemek için ayrıca yemlikler fazla doldurulmamalı, yem taze olarak ve sık verilmelidir.

Aşırı sıcaklar: Aşırı sıcakların yıkıcı etkisi kafes tavukçuluğunda ve özellikle açık kümeslerde daha fazladır. Çünkü kafeste bulunan hayvanın vücudu tamamen sıcak hava ile çevrilmiş olup, sığınabileceği serin bir yer yoktur. Bu nedenle çok sıcak havalarda hayvanların üzerine güneş ışığının düşmesi önlenmeli, çatı sık sık sulanmalı, hava sirkülasyonunun sağlayacak vantilatörler kullanılmalı, gerekirse, hayvanların üzerine biraz su püskürtülmelidir.

Aydınlatma: Aydınlatma konusu, daha önce ayrıntılı olarak incelendiğinden burada ayrıca üzerinde durulmayacaktır. Sadece şu kadarını belirtmek gerekir ki, üst sıranın, alt sıralardan daha fazla ışık almasını önlemeye hemen hemen olanak yoktur. Bu nedenle üst sırada kannibalizm olasılığı alttaki sıralara göre daha yüksektir. Aynı şekilde, kenarları açık kümeslerde duvar tarafından kalan sıralar daha fazla ışık aldığından kannibalizm çok rastlanır ve bunları aşırı gün ışığından koruyacak gölgeliklerin yapılması kannimbalizmin önlenmesine yardım eder.

Kafeslerde konacak hayvan sayısı: Kafes tavukçuluğunda her hayvana ayrılacak kafes alanı ırka ve yaşa göre değişir. Eğer hayvan sayısı gerektiğinden fazla ve çok sıkışık olursa (a) Büyüme döneminde yeterince canlı ağırlık artışı sağlayamazlar, (b) yumurta döneminde verimleri azalır, (c) Ölüm oranı artar, (d) Yumurtalar küçük olur, (e) Yumurta kalitesi düşer. Buna karşılık, birim alana ne kadar fazla hayvan konursa, hayvan başına düşen yatırım harcamaları ve bakım masrafları da o kadar az olur. Bu nedenle, yetiştiriciler çoğu kez, verim azalmasına biraz göz yumarak, kafeslere mümkün olduğu kadar fazla hayvan koymayı yeğlerler, ekonomik olarak birim alana konabilecek maksimum hayvan koymayı yeğlerler. Ekonomik olarak birim alana konabilecek maksimum hayvan sayısı veya başka bir deyişle, her hayvana ayrılması gerekli minimum alan kafes büyüklüğü, hayvan başına, düşen taban alanı yerine, hayvan başına düşen yemlik alanını kullanmanın daha gerçekçi olduğunu savunanlar da vardır.

Her hayvana ayrılacak alandan başka kafes büyüklüğü de önemlidir. Çünkü her kafese ne kadar hayvan konacağı doğrudan doğruya buna bağlıdır. Yapılan çalışmalar, hayvan başına düşen alan değişmeksizin hayvan sayısı arttıkça, yani başka bir ifadeyle, kafesler büyüdükçe yumurta verimi, yumurta ağırlığı ve yemden yararlanmada önemli bir değişiklik olmamakla beraber, tavukların yumurtlama dönemindeki canlı ağırlık kazançları daha fazla olmakta, yumuşak kabuklu yumurta sayısı azaldığı halde, kırık yumurta oranı artmaktadır. Yine yapılan araştırmalar kafeslerin, her birine 4 tavuk konacak büyüklükte yapılmalarının en ekonomik sonuçları verdiğini ortaya koymuştur. Kafes büyüklüklerini her ne kadar standardize etme olanağı yok ise de, Leghorn tipi yumurta tavuklarında çeşitli büyüklükteki kafeslere konabilecek hayvan sayısı ile buna göre her hayvana düşen alan, yemlik ve suluk yüzeyleri hakkında faydalı bir kaynak olabilir.

KAFES TAVUKÇULUĞUNUN ÜSTÜNLÜK VE EKSİKLİKLERİ

Kafes tavukçuluğu son zamanlarda tüm Dünyada hızla yaygınlaşmakla beraber, tavukçulukta karşılaşılan sorunların hepsine çözüm getirebilmiş değildir. Yani, bir çok üstünlükleri yanında, bazı zayıf tarafları da vardır.Üstünlükleri:

Birim kümes alanına konan tavuk sayısı diğer kümeslerden 4 – 5 misli daha fazladır.

Altlık sorunu yoktur.

Yumurtalar daha temizdir.

Genellikle yemden yararlanma biraz daha yüksektir (fazla dolaşıp enerji

kaybetmedikleri için);

Yere yumurtlama sorunu yoktur.

Gurk durumu söz konusu değildir.

Tavuklar ayak altında dolaşmadıkları için bakımları daha kolaydır.

Yumurtalar biraz daha ağırdır.

Ölüm oranı genellikle daha düşüktür.

İş gücü gereksinmesi, otomasyona bağlı olarak, % 50 – 80 daha azdır.

Tavukların tek tek kontrol edilmeleri ve dolayısıyla, kötü ve düşük verimlilerin ayıklanması daha kolaydır.

Gübrenin alta geçmesi ve hayvanların birbirleri ile temasının az olması nedeniyle hastalık kontrolü daha kolaydır.

Kannibalizm daha düşük düzeydedir.

Tavukların kendi yumurtalarını yemelerine sık rastlanmaz; ayrıca bu

alışkanlığı olan hayvanlar kolayca saptanıp ayıklanabilirler.

Eksiklikleri:

Hayvan başına düşen ilk kuruluş masrafları, kafes maliyeti nedeniyle % 50 – 100 daha fazladır.

Yumurta verimi biraz düşük olup, kafes içerisinde sıkışıklık arttıkça verim daha da azalır.

Yumurta kabuk kalitesi ve iç kalitesi daha çabuk düşer.

4. Her ne kadar yumurtlama döneminde hayvanlar daha fazla ağırlık artışı sağlansa da, kemiklerinin son derece zayıf olması nedeniyle, dönem sonundaki piyasa fiyatları düşüktür.

5. Kafes altlarında ve gübre raflarında biriken gübreyi sık sık temizlemek gerektiğinden, bu bir sorun halini alabilir.

Özellikle yazın, gübre içinde fazla miktarda sinek ürer ve sorun yaratır.

Kan lekeli yumurtaların oranı biraz daha yüksektir.

Bazı özel kafes hastalıkları nedeniyle özel yemleme gerekebilir (Kafes felci ve yağlı karaciğer gibi)

Hareketsizlikten dolayı karaciğer yağlanması ve buna bağlı ölümlere daha sık rastlanır.

10. Kümes içerisinde fazla sayıda hayvan barındırıldığı için daha güçlü bir havalandırmaya gereksinme vardır.

11. Yumurtlamayanlar düzenli bir şekilde ayıklandığından kafeslerin bir kısmının boş kalmaması için bir miktar yedek tavuk beslemek gerekir.

12. Tavukların kafeslere uyum kabiliyetleri aynı olmayıp, bazı hatlar zor uyum sağlamaktadır.

YUMURTA ÜRETİM MALİYETİ

Yumurta üretim harcamaları içerisinde en büyük pay toplam maliyetin % 57‘sini oluşturan yem masraflarına ait olup, onu % 26 ile piliç büyütme harcamaları izlemektedir. Yumurta üretim maliyetini en aza indirmek için, şu hususları yerine getirmek gerekir. Bunların çoğunluğu yem masraflarını azaltmaya ilişkin konulardır.

Piliçlerin cinsi olgunluğa eriştiklerinde ağırlıklarının fazla olmaması sağlanmalıdır. Zira, bu yaşta fazla ağır olmayan hayvanlar yumurtlama döneminde de fazla ağırlaşmaz ve böylece daha az yem yer.

Yumurta üretim düzeyinin arttırılması için gerekli önlemler alınmalıdır. Çünkü yumurta verimi arttıkça, yemden yararlanma da artmaktadır.

Büyütme döneminde sınırlı yemleme uygulayarak hayvanların fazla ağırlaşmaları önlenmelidir.

Safha veya dönem yemlemesi uygulayarak yem maliyeti düşürülmeye çalışılmalıdır.

Kötülerin ayıklanması sıkı bir şekilde sürdürülerek yumurtlamayanların boşuna beslenmelerinden kaçınılmalıdır.

Yem saçımı ve zaiyatının önüne geçilmelidir.

Resim



Cevapla