Gossip Girl
Gönderilme zamanı: 08 Mar 2009 [ 16:27 ]
Gossip Girl...
"Biraz dedikodu yapalım. Ben kim miyim? Xo Xo Gossip Girl" diyen Kristen Bell'in sesiyle başlıyor bu 40 dakikalık yeni fenomen. Amerika'da şu an ikinci sezonu yayınlanırken bizlerin olaya daha yeni dahil olma şansı bulabildiğimiz dizinin yönetmeni The OC'den tanıdığımız Josh Schwartz. Josh faktörü tabi ki yeni projesi nedir diye meraklananlarla izleyici sayısını daha baştan katlamaya yardım etti. Genelde dokunduğu herşeyi popüler yapan bu adam yine yeteneğini konuşturdu ve şu anda nerdeyse tam 50’ye yakın ülkede Gossip Girl çılgınlığı yaşanıyor.
İşin aslı dizinin konusu Cecily Von Ziegesar'ın Gossip Girl serisinden geliyor. 2002'de okuyucuyla tanışan serinin ilk kitabının ismi de Gossip Girl. Tıpkı kitaplarda olduğu gibi dizide de Manhattan'ın Yukarı Doğu Yakası'nda yaşayan 'hayli' zengin bir grup gencin yaşamlarına tanık oluyoruz. Limuzinle okula gitmeyi tercih eden bu gençlerin karmaşık hayatına dahil olan Brooklyn çocukları da hikayeye eklenince olaylar içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bölümler ilerledikçe de başta yüzeysel gibi gözüken karakterlerin farklı farklı yönleriyle karşılaşıyoruz. Bu arada kimsenin kimliğini bilmediği Gossip Girl takma isimli biri de bloğundan adeta ayaklı bir dedikodu makinesi kıvamında olayları bize aktarıyor. Kim ne yapmış, nerede kiminle görülmüş... Dizinin karakterleri de bu bloğu takip ediyorlar. Daha da ilginci biz seyirciler de bu bloğu takip edebiliyoruz.
Dizideki oyuncuların çoğunluğunun 87'li 88'li olduğunu duyunca pek çok insan şaşırıp kalsa da 93'lü aktris Jenny Humprey rolüyle harikalar yaratan Taylor Mamson'u duyunca kıskanmamak elde değil. Hatta Jenny'nin yakında ana karakter olarak oynayacağı "It Girl" isimli bir dizinin çekilip çekilmeyeceği de dedikodu konusu. Unutmadan It Girl Cecily van Ziegesar'ın başka bir roman serisi. Gossip Girl'ün ana karakteri aslında başta Serena von der Voodsen gibi gözükse de bu karakterin her yönüyle kusursuz olması yazarı sıkmış olacak ki ilerleyen bölümlerde ağırlığın Blair Woldorf üzerine kaydığını göreceğiz.
Şunu da atlamamak lazım kostümler gerçekten övgüyü hak ediyor. Diziyi sırf karakterlerin kıyafetleri için izleyen bir kesim bile mevcut. Öyle ki karakterlerin hepsinin ayrı kendine özgü bir giyim tarzı var ve tabii ki oyuncularda bundan ötürü kendi fan kitlelelerini yavaş yavaş yaratıyor. Kimileri Audrey Hepburn zerafetiyle ortalıkta dolaşan Blair'i nam-ı diğer Queen B'yi kimileri de Posh kız havasıyla herkesi büyüleyen Serena'yı Queen S'i model alıyor. Şimdiye kadar anlatılanlardan ötürü kız dizisi gibi gelebilir belki Gossip Girl. Halbuki diziyi gençlere özellikle bayan fanlara hitap ediyorumuş gibi sınırlamak zor. Mesela Chuck Bass rolündeki Ed Westwick için hazırlanan kıyafetler her bölüm izleyenleri şaşkına çeviriyor. Sadece özel dizayn takımlar giyen Chuck'ın oluşturduğu stil şimdiden gerçek hayatta New York sokaklarında karşılığını buldu. O yüzden dizinin internet sayfasında yer alan ve her bölümde karakterlerin giydikleri kostümleri bulabileceğiniz kısma bir bakın derim.
Dizide kullanılan müziklere baktığımızda ise dizinin konseptine uygun olarak pop ağırlıklı parçalar seçtildiğini görüyoruz. Yapılan bir röportajda Josh Schwartz'a bu seçiminin sebebi sorulduğunda The OC'de indie tarzındaki müzik için yaptığını bu sefer burada Rihanna tarzı müzikler yapmayı düşündüğünü dile getirmiş.
Diğer gençlik dizileriyle şöyle bir karşılaştırırsak Dawson's Creek, One Tree Hill veya Smallville dizilerinden sonra öyküsü küçük bir kasabada geçmediği için koca bir artısı var. Neredeyse ilk kez konusu kozmopolit bir şehirde gökdelenler arasında geçen bir gençlik dizisi izlemekteyiz. O yüzden bir değişiklik yapın ve geç kalmadan Gossip Girl'e bir göz atın.
"Biraz dedikodu yapalım. Ben kim miyim? Xo Xo Gossip Girl" diyen Kristen Bell'in sesiyle başlıyor bu 40 dakikalık yeni fenomen. Amerika'da şu an ikinci sezonu yayınlanırken bizlerin olaya daha yeni dahil olma şansı bulabildiğimiz dizinin yönetmeni The OC'den tanıdığımız Josh Schwartz. Josh faktörü tabi ki yeni projesi nedir diye meraklananlarla izleyici sayısını daha baştan katlamaya yardım etti. Genelde dokunduğu herşeyi popüler yapan bu adam yine yeteneğini konuşturdu ve şu anda nerdeyse tam 50’ye yakın ülkede Gossip Girl çılgınlığı yaşanıyor.
İşin aslı dizinin konusu Cecily Von Ziegesar'ın Gossip Girl serisinden geliyor. 2002'de okuyucuyla tanışan serinin ilk kitabının ismi de Gossip Girl. Tıpkı kitaplarda olduğu gibi dizide de Manhattan'ın Yukarı Doğu Yakası'nda yaşayan 'hayli' zengin bir grup gencin yaşamlarına tanık oluyoruz. Limuzinle okula gitmeyi tercih eden bu gençlerin karmaşık hayatına dahil olan Brooklyn çocukları da hikayeye eklenince olaylar içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bölümler ilerledikçe de başta yüzeysel gibi gözüken karakterlerin farklı farklı yönleriyle karşılaşıyoruz. Bu arada kimsenin kimliğini bilmediği Gossip Girl takma isimli biri de bloğundan adeta ayaklı bir dedikodu makinesi kıvamında olayları bize aktarıyor. Kim ne yapmış, nerede kiminle görülmüş... Dizinin karakterleri de bu bloğu takip ediyorlar. Daha da ilginci biz seyirciler de bu bloğu takip edebiliyoruz.
Dizideki oyuncuların çoğunluğunun 87'li 88'li olduğunu duyunca pek çok insan şaşırıp kalsa da 93'lü aktris Jenny Humprey rolüyle harikalar yaratan Taylor Mamson'u duyunca kıskanmamak elde değil. Hatta Jenny'nin yakında ana karakter olarak oynayacağı "It Girl" isimli bir dizinin çekilip çekilmeyeceği de dedikodu konusu. Unutmadan It Girl Cecily van Ziegesar'ın başka bir roman serisi. Gossip Girl'ün ana karakteri aslında başta Serena von der Voodsen gibi gözükse de bu karakterin her yönüyle kusursuz olması yazarı sıkmış olacak ki ilerleyen bölümlerde ağırlığın Blair Woldorf üzerine kaydığını göreceğiz.
Şunu da atlamamak lazım kostümler gerçekten övgüyü hak ediyor. Diziyi sırf karakterlerin kıyafetleri için izleyen bir kesim bile mevcut. Öyle ki karakterlerin hepsinin ayrı kendine özgü bir giyim tarzı var ve tabii ki oyuncularda bundan ötürü kendi fan kitlelelerini yavaş yavaş yaratıyor. Kimileri Audrey Hepburn zerafetiyle ortalıkta dolaşan Blair'i nam-ı diğer Queen B'yi kimileri de Posh kız havasıyla herkesi büyüleyen Serena'yı Queen S'i model alıyor. Şimdiye kadar anlatılanlardan ötürü kız dizisi gibi gelebilir belki Gossip Girl. Halbuki diziyi gençlere özellikle bayan fanlara hitap ediyorumuş gibi sınırlamak zor. Mesela Chuck Bass rolündeki Ed Westwick için hazırlanan kıyafetler her bölüm izleyenleri şaşkına çeviriyor. Sadece özel dizayn takımlar giyen Chuck'ın oluşturduğu stil şimdiden gerçek hayatta New York sokaklarında karşılığını buldu. O yüzden dizinin internet sayfasında yer alan ve her bölümde karakterlerin giydikleri kostümleri bulabileceğiniz kısma bir bakın derim.
Dizide kullanılan müziklere baktığımızda ise dizinin konseptine uygun olarak pop ağırlıklı parçalar seçtildiğini görüyoruz. Yapılan bir röportajda Josh Schwartz'a bu seçiminin sebebi sorulduğunda The OC'de indie tarzındaki müzik için yaptığını bu sefer burada Rihanna tarzı müzikler yapmayı düşündüğünü dile getirmiş.
Diğer gençlik dizileriyle şöyle bir karşılaştırırsak Dawson's Creek, One Tree Hill veya Smallville dizilerinden sonra öyküsü küçük bir kasabada geçmediği için koca bir artısı var. Neredeyse ilk kez konusu kozmopolit bir şehirde gökdelenler arasında geçen bir gençlik dizisi izlemekteyiz. O yüzden bir değişiklik yapın ve geç kalmadan Gossip Girl'e bir göz atın.