Orhan Pamuk, Türkiye'ye laik bir yazar mı?
- The_Maniac
- Aktif Üye
- Mesajlar: 20
- Kayıt: 11 Haz 2007 [ 14:10 ]
nobel ödülünü alma sebebi ermeni soykırımı wardır demesidir
böyle bir yazar türk olamaz olduysa bile türklükten çıkmıştır.insan ne olursa olsun vatanını bayragını milletini asla satmamalı!!!!
her geçen gün şehitlerimiz doguda kan veriyor buna karşın böyle insanlar da ülkelerini satıyor.
yazık gercekten yazık
böyle bir yazar türk olamaz olduysa bile türklükten çıkmıştır.insan ne olursa olsun vatanını bayragını milletini asla satmamalı!!!!
her geçen gün şehitlerimiz doguda kan veriyor buna karşın böyle insanlar da ülkelerini satıyor.
yazık gercekten yazık
laik tir diyen zihniyeti çok merak ediyorum aslına bakılacak olursa burada tartışılması gerekn laik olup olmasında ziyade dürüst olup olmamasıdır kendisi şeref yoksunu sırtlanın tekidir...bel altı çalışır zayıf noktadan vurmaya gayret eder baksanız kitaplarına cümle noksanlığı anlatım bozukluğu çoktur ama işte batı egomanyası altında gelişen bi edebiyat bu...5 para etmez yazdıkları eskiden konya eğitim fakültesine giderken gençlerin elinde orhan pamuk kar kitabı olurdu entel işlevi görürdü şimdi artık millet bişiylerin farkına wardı onların yerine başka kitaplar geldi..illaki bi insanı kınamak için medya malzemesi olmasına gerek yok zaten ne olduğu zerrede n kürreye belli..sadece türkün bilinçli hareket etmesi lazım........
alis terbiyesizlik yapma nedemek yobaz hem yobaz olsa bile bu şekilde söylenirmi bende konyalıyım açtığım konular belli yaptığım yorumlar belli nerem yobaz benim...
konya da bu coğrafyada sen nerede insanların solcu olduğunu gördün nerede okudun kulağına kendini bilmezin biri bişiy fısıldamış sende bize satıyorsun...konyaya faşist darbe gelmedi isyanlar sırasında atatürkün emriyle konya ahalisinde bölücülük yapanlar şehri bölenler temizlendi..
sen kimsinki atatürke faşist diyorsun şimdi nereden çıkardın ben demedim diyeceksin...al
alis seni rapor edeceğim içeriğine dikkat etmeden yazılar yazıyorsun....
ayrıca sıfır kardeşim canım ciğerim 72 dile çevrilsin okunsun bu neyi değiştirir sadece avrupalı ve ya diğer milletlerde şu war nobel ödülü türkiyeye gitti türk edebiyatını inceleyelim nasılmış bi merak oluştu başka bi getirisi yok milyon dolar akıttılar orhan pamuğa gide gide ermenilere gitti...faşistlik yapmıyorum MİLLİyetçilik yapıyorum adını değiştir lütfen
ARKADAŞLAR BAYRAĞINIZI SALLAYIN RENGİNİZİ GÖSTERİN LÜTFEN...
konya da bu coğrafyada sen nerede insanların solcu olduğunu gördün nerede okudun kulağına kendini bilmezin biri bişiy fısıldamış sende bize satıyorsun...konyaya faşist darbe gelmedi isyanlar sırasında atatürkün emriyle konya ahalisinde bölücülük yapanlar şehri bölenler temizlendi..
sen kimsinki atatürke faşist diyorsun şimdi nereden çıkardın ben demedim diyeceksin...al
o orhan pamukdenilen yazarın savunduğu insanlar benim büyük dedemi katletti sırtından vurdu şehit etti...ve orhan çıkıyor ve diyorki türkler 30 milyon kürt öldürdü ayrıca 1 milyon ermeni keste..çüşşşş yaaam.tuğrul sana sölüyorum eskiden konya sol du.faşist darbe geldi ondan şimdi hepsi yobaz.
alis seni rapor edeceğim içeriğine dikkat etmeden yazılar yazıyorsun....
ayrıca sıfır kardeşim canım ciğerim 72 dile çevrilsin okunsun bu neyi değiştirir sadece avrupalı ve ya diğer milletlerde şu war nobel ödülü türkiyeye gitti türk edebiyatını inceleyelim nasılmış bi merak oluştu başka bi getirisi yok milyon dolar akıttılar orhan pamuğa gide gide ermenilere gitti...faşistlik yapmıyorum MİLLİyetçilik yapıyorum adını değiştir lütfen
ARKADAŞLAR BAYRAĞINIZI SALLAYIN RENGİNİZİ GÖSTERİN LÜTFEN...
saçmalıyorsun alis neden kıskanayım bundan öncede birçok türk olmayan yazar aldı onları kıskanmadımki..ben nediyorum sen ne diyorsun...
ben orada senin bana söylediğin şeye cewap werdim gitde zeka yaşına bi baktır..
al öyley se sana bi aydınımızda bi yazı
İbrahim Kiras
Dinamitin mucidi Alfred Nobel, kazandığı serveti insanlığa hizmet için harcamak amacıyla, ölümünden sonra 5 dalda ödül dağıtılmasını vasiyet etmiş. Edebiyat bu beş daldan biri. Nobel edebiyat ödülü, edebiyat çevrelerinde prestiji olan bir ödül. Ama ödüllendirilenlerin seçiminde rol oynayan kıstaslar hep tartışılmıştır.
Bir defa, ödülün politik saiklerle verildiği yaygın bir kanaat. İkincisi, batılı kültür dairesi içinde yer alan ülkelerin yazarlarının `kayırıldığı’ bir gerçek.
Ödül verilenlerin edebi kaliteleri ancak üçüncü, dördüncü sırada rol oynayabiliyor. Bu yüzden de, vaktiyle bu ödülü almış olan yazarlardan bir çoğunu bugün hatırlayan bile yok.
Wladyslaw Reymont adını duydunuz mu, mesela? Kendisi 1924 yılında bu ödülü alan Polonyalı. Nobel ödüllerinin internetteki resmi sitesinden baktım, kendisine "for his great national epic, 'The Peasants’’ yani `Köylüler’ isimli milli destanı için bu ödülü vermişler.
Ya, 1933 ödülünü alan İvan Bunin? Onu da hatırlayan yok.
1966 ödülünü isveç’li Elly Sachs’la paylaşan İsrailli Shumuel Yosef Agnon...
1973 ödülünü alan Avustralyalı Patrick White...
1984 ödülünü alan Çekoslovakyalı Jaroslav Seifert...
Hiçbirini hatırlayan yok neredeyse...
`VASAT’ YAZARLAR ŞANSLI
Bir de adını duyduğumuz, bildiğimiz; ama edebi değeri itibarıyla `vasat’ın üstünde olmayan imzalar var:
1901’de ilk ödülü alan Fransız şairi Sully Prudhomme...
1938 yılında bu ödülü alan Amerikalı yazar Pearl S. Buck...
1970’de ödül alan Rus Soljenitsin...
1987 ödülünü alan (Rus asıllı) Amerikalı Joseph Brodsky...
Bunlar ne dünyanın ne de kendi ülkelerinin en iyi yazarları, şairleri değil.
Sully Prudhomme ödül aldığı sırada, sözgelimi Proust hayattaydı.
Pearl S. Buck ödül aldığında Ezra Pound, Homage to Sextus Propertius ve Hugh
Selwyn Mauberley gibi eserlerini çoktan yayımlamış, Kantoların önemli bir bölümünü tamamlamıştı.
Soljenitsin ödül aldığında, Nabokov ve Aytmatov hayattaydı.
Joseph Brodsky’ye ödül verildiği zaman, E.L. Doctorow’un `Ragtime’ ve `The Book of Daniel’ romanları neredeyse klasik olmuştu. John Barth’ın `The Floating Opera’sı da öyle... Thomas Pynchon’ın `Crying of lot 49’ı ve `Gravity's Rainbow’ı da öyle...
Allen Ginsberg, Kurt Vonnegut, J. D. Salinger gibi aykırıları, James Baldwin gibi zencilerı hiç saymıyorum. Bunların hiçbiri dikkate alınmadı ve `rejim karşıtı’ bir Rus göçmenine ödül verildi...
sen oturmaktan bıkmıyorsun ben oturtmaktan bıktım bana sağlam bişiyler getir..vasat yazarları kıskanmam
seninde orhan pamuktan farkın yok..en çok hoşuna giden insan kendine en çok beznettiğin insandır...
ben orada senin bana söylediğin şeye cewap werdim gitde zeka yaşına bi baktır..
al öyley se sana bi aydınımızda bi yazı
İbrahim Kiras
Dinamitin mucidi Alfred Nobel, kazandığı serveti insanlığa hizmet için harcamak amacıyla, ölümünden sonra 5 dalda ödül dağıtılmasını vasiyet etmiş. Edebiyat bu beş daldan biri. Nobel edebiyat ödülü, edebiyat çevrelerinde prestiji olan bir ödül. Ama ödüllendirilenlerin seçiminde rol oynayan kıstaslar hep tartışılmıştır.
Bir defa, ödülün politik saiklerle verildiği yaygın bir kanaat. İkincisi, batılı kültür dairesi içinde yer alan ülkelerin yazarlarının `kayırıldığı’ bir gerçek.
Ödül verilenlerin edebi kaliteleri ancak üçüncü, dördüncü sırada rol oynayabiliyor. Bu yüzden de, vaktiyle bu ödülü almış olan yazarlardan bir çoğunu bugün hatırlayan bile yok.
Wladyslaw Reymont adını duydunuz mu, mesela? Kendisi 1924 yılında bu ödülü alan Polonyalı. Nobel ödüllerinin internetteki resmi sitesinden baktım, kendisine "for his great national epic, 'The Peasants’’ yani `Köylüler’ isimli milli destanı için bu ödülü vermişler.
Ya, 1933 ödülünü alan İvan Bunin? Onu da hatırlayan yok.
1966 ödülünü isveç’li Elly Sachs’la paylaşan İsrailli Shumuel Yosef Agnon...
1973 ödülünü alan Avustralyalı Patrick White...
1984 ödülünü alan Çekoslovakyalı Jaroslav Seifert...
Hiçbirini hatırlayan yok neredeyse...
`VASAT’ YAZARLAR ŞANSLI
Bir de adını duyduğumuz, bildiğimiz; ama edebi değeri itibarıyla `vasat’ın üstünde olmayan imzalar var:
1901’de ilk ödülü alan Fransız şairi Sully Prudhomme...
1938 yılında bu ödülü alan Amerikalı yazar Pearl S. Buck...
1970’de ödül alan Rus Soljenitsin...
1987 ödülünü alan (Rus asıllı) Amerikalı Joseph Brodsky...
Bunlar ne dünyanın ne de kendi ülkelerinin en iyi yazarları, şairleri değil.
Sully Prudhomme ödül aldığı sırada, sözgelimi Proust hayattaydı.
Pearl S. Buck ödül aldığında Ezra Pound, Homage to Sextus Propertius ve Hugh
Selwyn Mauberley gibi eserlerini çoktan yayımlamış, Kantoların önemli bir bölümünü tamamlamıştı.
Soljenitsin ödül aldığında, Nabokov ve Aytmatov hayattaydı.
Joseph Brodsky’ye ödül verildiği zaman, E.L. Doctorow’un `Ragtime’ ve `The Book of Daniel’ romanları neredeyse klasik olmuştu. John Barth’ın `The Floating Opera’sı da öyle... Thomas Pynchon’ın `Crying of lot 49’ı ve `Gravity's Rainbow’ı da öyle...
Allen Ginsberg, Kurt Vonnegut, J. D. Salinger gibi aykırıları, James Baldwin gibi zencilerı hiç saymıyorum. Bunların hiçbiri dikkate alınmadı ve `rejim karşıtı’ bir Rus göçmenine ödül verildi...
sen oturmaktan bıkmıyorsun ben oturtmaktan bıktım bana sağlam bişiyler getir..vasat yazarları kıskanmam
seninde orhan pamuktan farkın yok..en çok hoşuna giden insan kendine en çok beznettiğin insandır...