Çizgi Roman Tarihi

Kitap tanıtımları, yeni çıkan kitaplar, en çok okunanlar, yorumlar ve daha fazlası...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
summer
KF Yönetim Yetkilisi
KF Yönetim Yetkilisi
Mesajlar: 2351
Kayıt: 07 Ağu 2006 [ 13:24 ]

Çizgi Roman Tarihi

Mesaj gönderen summer »

Çizgi Roman Tarihi
Resim
Dersimiz tarih ama korkma, konumuz çizgi roman. Çocuk işi deyip geçenleri kınayarak “dokuzuncu sanat” olarak sayılan çizgi romanın tarihine bir göz atalım.

İlk olarak “çizgi roman” tanımımızı belirlemek gerek. Türkçedeki terimimiz “roman” kelimesini barındırsa da format olarak bir kitap halinde olma gibi bir zorunluluk tabii ki yok. Çizgi roman için genel bir tanım yapmamız gerekirse seri halindeki resimlerle oluşmuş eserler diyebiliriz. Alıştığımız çizgi roman şekli yazı ile çizimin bütünleşmesi olsa da her zaman yazının bulunması gerekmediğini hatırlatalım.

Çizgi romanın bu günkü haline en yakın akrabaları 19. yüzyılda ortaya çıkmış olsa da ataları çok daha eskilere dayanıyor. Sonuçta Mısır hiyerogliflerini ya da daha yakınlara gelirsek Ayasofya’daki mozaikleri düşünürsek resimlerle hikâye anlatmanın çok da yeni bir buluş olmadığını anlarız. Çizgi romanın bu “ilkel” hâlinden daha yaygın bir hâle gelmesi için ise matbaacılığın yaygınlaşması gerekmiş, taş sütunlarda anlatılan hikâyeleri çoğaltıp dağıtmak zor olsa gerek. 18. yüzyılda William Hogarth başta bazı sanatçılar birden çok resimle anlattıkları öyküleri baskıyla çoğaltıp sergilemeye başlamış.
Resim
Modern çizgi roman şeklinin babası ise Rodolphe Töpffer olarak kabul ediliyor. Töpffer eserlerindeki yazıları resimlerin altındaki küçük kutulara yerleştirmeyi tercih etmiş. Eserleri ünlü olup yayınlandığı gazetelerin satışını arttırsa da Töpffer yaptığı işi küçük görmüş ve bir hobiden fazlası olduğunu düşünmemiş, bu yüzden kendi öncülüğünü yaptığı sanatın gelişimi başkalarının görevi olmuş. Bunlardan biri de konuşma balonlarının sık sık kullanımıyla yazıyı resmin içine yerleştiren “the Yellow Kid – Sarı Çocuk” gazete bandı. Bu bandın ana karakteri olan Sarı Çocuk konuşma balonlarının yanı sıra tişörtünün üstüne yazılı replikleriyle yazı ve resmin bütünleşmesinde bir adım daha atmış. Benzer çizgi bantların da ünlenmesiyle gazeteler satışlarını çoğaltmak için çizgi bantlara daha da sık başvurmaya başlamış.

Sadece çizgi roman içeren yayınlar 1930lu yıllarda ortaya çıkmış. Gazetelerde, dergilerde yayınlanan bantları birleştirip ayrıca satmayı akıl eden Max Gaines’in fikri tutunca çizgi romanlar bayilerde tek başlarına satılmaya başlamış. Süper kahramanların ilk ortaya çıkışı da bu hareketten sonra olmuş. II. Dünya Savaşı’yla beraber kahramanlara daha da ilgi duyan genç kesime hitap eden Superman, Yüzbaşı Amerika gibi karakterlerin dergileri büyük ilgi görmüş. Bu dönemlerde yeni başlayan çizgi roman çağının sadece tek bir konu üzerine yoğunlaşmadığını da belirtelim; günümüzde çizgi roman deyince akla ilk gelen şey uçan kahramanlar olsa bile o dönemlerde suç, aşk, korku gibi birçok tür denenmiş. Çizgi romanlardaki korkunç öğeleri çocukların ruhsal sağlığı için tehdit olarak gören bir kesim yüzünden Amerika’da çizgi romanlara sansür uygulanmaya başlamış ve çizgi romanın altın çağı böylece sona ermiş. Ne yazık ki Max Gaines’in işini devam ettiren oğlu Bill Gaines’in yayınladığı eserler gibi eğitici ve eleştirel akıl işleri böylece sona ermek zorunda kalmış.
Resim
Amerika’da çizgi romanlar üzerinde sansür baskısı varken başlayan gümüş çağla Marvel Comics ve süper kahramanlar daha da popülerleşmiş. Süper kahramanlar başlı başına büyük bir konu olduğundan tarih dersimizi bölmeyerek devam edelim. Baskıya karşı 60lı yıllarda ortaya çıkan yer altı çizgi roman hareketiyle daha deneysel işler de belirmeye başlamış, bu akımın bir uzantısı olan en büyük eserlerden biri Art Spiegelman’ın Pulitzer Ödüllü “Maus” adlı eseri. II. Dünya Savaşı hakkında biyografik bir öyküyü hayvan şeklindeki karakterlerle anlatan Maus ciltler halinde yayınlandığında elde ettiği başarıyla çizgi roman ciltleri için de önemli bir örnek olmuş. Daha da yakın tarihlere yaklaştığımızda sansürden kurtulan çizgi roman sanatının Alan Moore, Frank Miller ve Neil Gaiman gibi isimlerin eserleriyle değerini kanıtladığını görüyoruz.

Çizgi roman tarihi genelde Amerika’daki gelişimi hakkında dönse de Fransa ve Japonya’daki kollarını da unutmamak lazım. 1920li yıllarda Hergé’nin Tenten’i ile popülerleşen çizgi romanlar Frankofon kültürde çok daha fazla kabul görmüş. Fransa ve Belçika’da kitapçıların en çok satanlar listesinde çizgi romanlar görmek hiç de alışılmadık bir durum değil. Japonya’da ise Manga isimli çizgi roman formatı II. Dünya Savaşı sonrası Osamu Tezuka önderliğinde gelişmiş. Batı sinemasına hayran olan Tezuka, daha sinematik ve çok daha uzun eserlerle bambaşka bir çizgi roman akımının süregelmesini sağlamış. Türk çizgi roman tarihine de ayıp etmeden bir değinelim; Amerika’daki örnekleri gibi gazetelerde ve dergilerde ünlü olan Karaoğlan, Tarkan gibi bantları hepimiz duymuşuzdur. Çok zengin olmasa da bir çizgi roman kültürümüz olduğunu söyleyebiliriz, bu kültürün en güçlü yanı da muhalif tutumlarıyla öne çıkan mizah dergilerimiz.

Çizgi romanın geleceği parlak gözüküyor; film ve dizi uyarlamalarıyla daha geniş kitlelere ulaşan eserler insanların resimli roman kültürüne daha farklı gözle bakmasını sağlıyor. Türkiye’de çizgi romanın ünlendiğini söyleyebiliriz; artık her kitapçıda bir çizgi roman bölümü bulabildiğimiz gibi Totem gibi Türk işi eserler de umut veriyor.

alınıt:istegenc



Kullanıcı avatarı
kirman
Acemi Üye
Acemi Üye
Mesajlar: 2
Kayıt: 03 Eki 2012 [ 11:46 ]

Çizgi Roman Tarihi

Mesaj gönderen kirman »

teşekkürler.

Cevapla