Hayvan Haklarına Felsefi Yaklaşım...

Hayvan dostlarımız hakkında herşey bu bölümümüzde.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Uyus
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 1029
Kayıt: 15 Eyl 2007 [ 10:09 ]

Hayvan Haklarına Felsefi Yaklaşım...

Mesaj gönderen Uyus »

Hayvan Haklarına Felsefi Yaklaşım...


Hayvan hakları konusundaki çalışmalarımı iki farklı düzeyde sürdürdüm. Öncelikle, geçtiğimiz onyıla dek felsefe geleneğince fiilen yok sayılan bir konu olan hayvanlara karşı muamelemizde bir ahlakî ideal oluşturmaya çalıştım. Bir ideal olmadığı sürece, Aristoteles'in dediği gibi, bir hedefin yokluğunda hünerlerini geliştirmeye çalışan okçuların durumuna düşeriz. Bazı filozoflardan farklı olarak, ben bu ideali sıfırdan yaratmaya kalkışmadım. Bunun yerine, Sokratik bir yaklaşımla, toplumsal pratiklerde ve yasalarda içerilen ve aynı türden toplumlarda yaşamamızın bir sonucu olarak hepimizin paylaştığı sıradan sağduyuya dayalı ahlakın mantığını, hayvanları da kapsayacak şekilde genişletmek konusunda insanları ikna etmeye çalıştım.

İnsanlarla hayvanlar arasında, hayvanları ahlakî arenadan ya da ahlakî kaygıların kapsamından dışlamamızı haklı gösterebilecek ahlaken geçerli herhangi bir fark olmadığından, hayvanlara karşı muamelemiz, toplumsal ahlak mekanizmamızın tamamından soyutlanamaz. Özgül olarak, ahlaki kaygının temel nesnesinin devlet, Volk, Reich, kilise vs.den ziyade, bireysel insan olduğu bir ahlaki/hukuki sistemde yaşıyoruz. Bireylere haklar -insan doğasının ayrılmaz kabul ettiğimiz bazı unsurları etrafında koruyucu duvarlar- sağlayarak, bireyi, genel iyi yüzünden zarar görmekten koruyoruz. Bu haklar, hukuki sistemlerin içine yerleşmiş ahlaki fikirlerdir; böylelikle ifade, din ve toplantı özgürlüğünü koruyor ve belli bir kişiye baskı uygulamak genelin çıkarı için gerekli olduğu durumda bile, bireyin işkenceye uğramasını önlüyoruz.

Ancak hayvanların da, bizim için insanlara özgü çıkarlar ne kadar önemliyse onlar için de o kadar önemli olan, doğalarından (ya da, Aristoteles'in kullandığı terimle telostan) kaynaklanan çıkarları vardır. Eğer insanlarla hayvanlar arasında ahlaken geçerli hiçbir fark yoksa, hayvanların çıkarları da haklarla korunmalı ve hayvanların hukuki statüsü, taşınır mal statüsünden daha yükseğe çıkarılmalıdır.

Statükonun savunucuları, kimi zaman, ya bilinçten tamamen yoksun oldukları ya da ahlaki açıdan önemsenmeyi gerektirecek düzeyde bilince sahip olmadıkları gerekçesiyle hayvanların çıkarlarının da olmadığını savunarak bu çıkarımı baştan engellemeye çalışırlar. Bu nedenle, son zamanlardaki faaliyetlerimin büyük bir bölümünü, acı ve acı çekmenin çeşitli biçimleri başta olmak üzere, hayvan bilincine dair meseleleri incelemeye yoğunlaştırdım.

Çalışmalarımın ikinci düzeyini, bu ideali pratik meselelere yansıtma çabası oluşturuyor. Dolayısıyla, en azından deneylerde kullanılan hayvanlara koruma sağlamaya başlayan yeni ABD mevzuatının başlıca mimarlarından biri oldum. Bu düzeydeki faaliyetlerimde, öncelikle toplumu, hayvanların günümüzdeki kullanımlarıyla ilişkili çıkarlarını en üst düzeye çıkarmaya ve ahlaki ve hukuki statülerini iyileştirmeye sevk etmek için uğraş veriyorum. Pratikte kısa sürede değişimler sağlamak için, her türlü bilim insanıyla, en önemlisi de veterinerlerle yakın ilişki içinde çalışıyorum. Bu alandaki başarılarım içinde özellikle gurur duyduklarım, yukarıda sözünü ettiğim yasaların çıkarılması, cerrahlık eğitimi için uzun yıllar devam eden bir uygulama olarak aynı hayvanların tekrar tekrar kullanımından vazgeçilmesi, araştırma gruplarının laboratuvar hayvanları üzerinde anestezi kullanımına özendirilmesine katkı sağlamam ve gelişmekte olan veterinerlik etiği alanının oluşmasına yardımcı olmamdır.

Çok açıktır ki, hayvanlara muamelemizde kayda değer bir değişim, ancak toplumun çoğunluğunu oluşturan kesimlerin, onları insan amaçları için ucuz, harcanabilir araçlar olarak görmekten vazgeçip Kant’ın "kendinde amaç" diye adlandırdığı biçimde görmeleriyle gerçekleşebilir. Bu amaca yönelik olarak, son dönemdeki yazılarımın, derslerimin ve konferanslarımın büyük bölümünde, diğer felsefecilerden ziyade, halihazırda hayvanları kullananları ve onları istismar edenleri hedefliyorum. Bu şekilde, hayvanlar konusunda, önemli ve kalıcı toplumsal değişime kaynaklık edecek bütünsel bir ahlaki dönüşümü teşvik edebileceğimi umuyorum.



YazarBernard Rollin
ÇevirenSerpil Çağlayan



Cevapla