Göktürklerden Günümüze Türk Halk İnançlarında Kurt...

Gurur duyduğumuz tarihimizi unutmayip, unutturmayacağız... Tarihini Bilmeyen, Geleceğini Tayin Edemez.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Uyus
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 1029
Kayıt: 15 Eyl 2007 [ 10:09 ]

Göktürklerden Günümüze Türk Halk İnançlarında Kurt...

Mesaj gönderen Uyus »

Göktürklerden geldiği bilinen iki destandan biri Bozkurt Destanı ve diğeri Ergenekon destanıdır. Her ikisi de kurttan türemiş olunduğunu gösteren bu efsanelerin, biz günümüze ulaşabilen ve şekil değiştirip Türk dünyasının muhtelif mekânlarına uyum sağlayan uzantılarından hareketle, kurdun Türk inanç sistemindeki yerini belirlemeye çalışacağız [1].

Erken devir Türklerinde en önemli hayvan sembollerden birisi kurttur. Türklerde türenilen varlık olarak sayılan kurtlar daha ziyade Gök menşeli olarak kabul edilmiştir. Erkek kurt resimleri, kaya resimleri (petroglifler) nde şaman ve kam aletleri ve elbiselerinin üzerinde yer almıştır. Zamanla kurt, devlet, hükümdarlık ve yiğitlik gibi kavramlarla ilişkilendirilmiştir. Göktürk ve Uygur devri Türk freskolarındaki kurt başlı bayrak tasvirleri görülmektedir. Burgut Abidesi ile Buncikeş saray freskoda görülen erkek ve dişi kurtlar türeme efsanelerinin sanata yansımasıdır. Oğuz’a yol gösteren gök yeleli erkek Kurt’un güneşten çıkmış olması Kültiğin Kitabesinin doğu tarafından “Tanrı güç verdiği için babam hakanın ordusu Kurt gibi düşmanı koyun gibi imiş” gibi ifadeler Kurt’un Gök ehli olduğuna işaret etmektedir [2].

Türkler zevk, düşünce ve inanışlarına göre bazen bir renge ilahi bir boya da vermişler ve onu Tanrının rengi gibi görmüşlerdir. Uygurca Oğuz Kağan Destanı’nda “Ufukta bir Kurt (Börü) görünür. Oğuz Kağan’ın ordusu kurdu izler, kurt bir yerde kayıp olur. Oğuz hakan Tanrı bizim buraya gelmemizi buyurdu, deyip orada durur” Gök Kurt, Tanrının alameti ve habercisi gibi Türklere yol göstermiştir [3]. Mavi şeye karşı saygı bütün Türk halkalarında vardır. Eski inançlara göre bu renk Tanrı rengidir. “Gök” kelimesi genel olarak yaşamak yenilenmek gençleşmek yeşermek anlamını verip göyermek bu anlamdadır.

Nuh Efsanesinde Tufan’dan sonra Nuh’un oğlu Yasef’e de Turan denilen Türk toprakları düşer ki, efsanelerde Türkler bu Yasef’den gelmiştir. Yafes’in oğullarından birisinin ismi Maruh ve Onun Lakabı Türk’tür. Türkçeyi ilk defa ortaya çıkaran bu kişidir. Bundan dolayı kendisine Türk denilmiştir [4].

Çin kaynakları Kök Türk Kağanlığı Fetret devrinden çıkarken liderliği üstlenen yol gösteren A-shih-na (Aşina) ve Ashih-teler(Aşite) isimli iki ünlü aileden söz etmektedir. Çin yıllıkları Kök Türklerin Hunların bir kolundan geldiğini açıklamaktadır. Efsaneye göre bu aşiretin adı Aşina’dır. Kök –Türklerin atalarını düşmanları tamamen imha edince bir tek çocuk kurtulur. Kolları ve bacakları da kesilmiş olan bu çocuğu kurt besler. Efsaneye göre Tanrı bu kutlu soyun yok olmasını istememiştir. Çocuk ile Kurt birleşirler ve dünyaya 10 çocukları gelir. Kurt Tanrı’dan gelen buyruğu dinleyerek bunlara yol gösterir. Çoğalan bu aile Aşina adını alır ve çadırlarının önüne Kurt başlı bir sancak asarlar[5].

Adilhan Adiloğlu, Kurdoğan’ı izah ederken, Türk mitolojisindeki Al-Ruhu, demir –demirci kültü ile bağlantılayıp etimolojik tahlilinin yanı sıra kahramanın destandaki yeri itibariyle de tezini savunmakta ve Sümer –Türk bağlantısından da delil getirmektedir[6]. Ayrıca, yazar Karaçay Balkar ve Oset Nart destan kahramanlarından Örüzmek’den söz etmektedir. Bu Kafkas destan kahramanı gökten gelmiş bir taşın içinden çıkmış ve bir dişi kurdun sütüyle beslenmiştir[7].

Bu tahlillere bir boyut daha eklenebilir. Türkçede ala, kır ve boz büyük ölçüde eşanlamlı olup yekdiğerlerinin yerine kullanılırlar. Türk mitolojisindeki geyik “ala geyik” tir. Kurt “Bozkurt”tur. At “kır at”tır. Eş anlamlı bu üç kelime Kara ve Ak’ın karışımı karşılığında kullanılır. Buradaki kara, siyah değildir. Ak da beyaz değildir. Kurt Alagan bize göre Bozkurt demektir.

Karaçay –Balkar ve Oset Nart destanlarında “Ala wgan” ve “Kurdalagon” adlı kahramanlar vardır. İri cüsseli olan Alawgan kendisine uygun bir kız bulamayınca “emegen” (dev) bir kadınla evlenir. Alagan’ın etimolojisini yapanlar bu kelimeyi “alanların Kurt soyundan olan demircisi” veya “ Kurt Soylu Alangan” şeklinde izah etmektedirler[8].Al –Ruhu veya iyesi koruyucu bir iyedir. İyelerin ak veya kara iye olmaları arasında çok ince bir çizgi vardır. Nihayet her ikisi de iyedir. Kara iyeler kendilerinden korunulmak için onlardan çekinilir. Ak iyelerden ise yardım alınabilmek için onlara iyi davranılır. Od –ateş hastalık mikroplarını yakarak öldürür. Aklar paklar. Ancak ister ise her şeyi yakar. Kutsallığına inanılan Kurt gücü temsil ederken, icabına riayet etmeyene karşı da bu gücünü cezalandırıcı olarak gösterebilir.

Azerbaycanlı halk bilimci İ.M. Hekimoğlu’na göre Karapapah Türkleri arasında yaşayan halk inançlarına göre kurt ile Boz donlu Kurt ayrıdırlar. Donu boz olan Kurt, bozkurt hayatı boyunca sadece bir kurtla çiftleşirler. Dişisi veya erkeği ölen bir bozkurt başka bir kurtla çiftleşmez. Halk arasında birbirini çok seven çiftler için bozkurt benzetmesi yapılır. Bu tür çiftler ardı sıra ölürler. Anadolu’da bu türden ölümler için “dayanamadı yanına gitti” denilir[9].

Kırım Tatarları Kıpçak bölgesinde Kurt’a “Börü” ve Kırsal kesimde ise “Kaşkır” veya “Kurt” denilmektedir. Kurta Kaşkır (Kaşı kır olan) denilmesi kurdun adının telaffuz edilmek istenmemesindendir. Kurt kutsal olup tekin olmayan diğer güçler gibi onun isminin telaffuzundan kaçınılır. Aile fertleri içerisinde hanımın eşinin ismini vermemesi inancında olduğu gibi. Kırımda Kurt ismi genellikle “Börü” kelimesi kullanılarak karşılanır. Kırım’da halen köy, nehir ve mahalle ismi olarak Kurti adı vardır. Tatar-Türk düşüncesine göre “Kara Oğuz nerede var ise, kurt da orada vardır”[10].

Kurt ile ilgili inanç muhtevalı tespitler gündeme “don” kavramını da getirmektedir. Halk sufizminde de tuttuğu önemli yer itibariyle Kurt Donu’na girilebilmiş olduğu fikri ağırlık kazanmaktadır. Güvercin, Aslan, Geyik donuna girilebildiğinin örneklerini biliyoruz. Kurt bazen canavar kelimesi ile karşılanabilmektedir. Bu anlamda Kurt sıradan bir hayvandır. Kendisinden türetilmiş olunan, yol gösteren, manevi güç yüklü, kut bulmuş olan kurt boz olan ismi verilmesinden çekinilen ve ondan bahsedilmesi gerekince Kırkaş-Kaşkır gibi isimlerle tanımlanan kurttur. Bu kurt sergilediği yaşam tarzı ile örnek olmaktadır. Donuna girilen kurt budur. Bunun payı ayrılmaktadır. Zira bu kurdan semavi boyutu vardır. Bunun verebileceği muhtemel zararlardan korunmak için de bir takım saçılar yapılmaktadır. Mesela ona nezir adanmaktadır.

Kamizmde “Angır” diye bilinen kutsal bir kuş vardır. Bu kuş öterken ağlar gibi sesler çıkarır, bu kuşun eti yenilmez, öldürülmesi halinde bir felaketin olacağına inanılır. Köpeğin, Börü – Kurt gibi ulumasında da baykuş da olduğu gibi ölüm getireceğine inanılır. Köpeğin kurt gibi uluması gözüne kötü ruhların kara iyelerin görünmesi sebebiyledir. Bütün köpeklerde bu türden iyelerin hasleti yoktur. Sadece anlında “Görmekçi” denilen iki benek bulunan köpekler bu iyeyi görebilir ve görünce de ağlarlar[11].

Anadolu’da baykuşun görünmesi ve köpeğin kurt gibi uluması ölüm haberi olarak bilinir. Onları uzaklaştırmak onlara yiyecek verilir. Bu, kazayı savmak için yapılmış bir sacıdır.

“Türük Tengrisi”, “Türük Hakanı”, “Türük Buyruku” ve “Türk Budunu” bir bütünü oluşturuyordu. Türkün Tanrısı; Türke Budununu Türk Hakanının Türk Buyruğu üzre yönetmek üzere kutsamıştır[12].

Türk kağanları kendilerini, insanları idare etmek üzere Tanrı tarafından görevlendirilmiş olarak kabul ve taktim etmiş böylelikle de hâkimiyetlerini ilahi bir menşe’e dayamamışlardır. Onlar Gök tarafından tahta çıkarılıyordu. Onlara gök ve Yer tarafından hayat veriliyordu. Kutsal değil kutlu idiler. Tek Tanrı İnancına dayanan ve Gök dini diye isimlendirilen din Gök Türklerin dini idi. Bu dine Tengricilik de denilmektedir. Bu dinde Kağanlarda Gök’de kut buluyorlardı[13]. Göksel bir varlık olduğuna inanılan Kurt’da şüphesiz Tanrı değildi, Göksel olması itibariyle Kut bulmuş olacağından sadece kutsaldı. Kut bulmuş kağanın bayrağına kutlu hayvan Kurt yakışırdı.

Erzurum ve çevresinde doğum yapacak hanımı al basmaması için yastığının altına bir parça Kurt derisi konulur. Kadını ve çocuğu koruyacağına inanılan bu uygulamanın derinliklerinde Ata Ruhu, Kurt Ata inancı olmalı[14].

Güney Doğu Anadolu’da kırsal kesim ebelerin de mutlaka bir Kurt Kafatası kemiği bulunur. Ebeler kırk basan çocukları bu kurt kafatasını hamam tası gibi kullanarak yıkarlarsa çocukların şifa bulacağına inanılır[15].

Karaçay Türklerinde hamile kadınlar yanlarında kurt dişi taşırlar. Dünyaya gelmiş erkek çocuğun beşiğinin dört yönüne kurt resmi çizerler[16].

Kuzey Azerbaycanda loğusa kadının yastığının altına bebek erkek ise; kurdişi, bıçak,kurt ağzı, kartal gagası, kemik konulur. Kız olsa dopak, makas, iğne, sap, üsküf, ayna konulur[17].

Sarıkamış, Kars ve çevresi Türk aşiretlerinde erkek çocuğun büyüyünce cesur olmaları için burun kanatları iğne ile delinip buradan kurt kılı geçirilir. Bu yörede çocuk beşikleri için yapılan koruyucu büyülerin içerisinde Kurttırnağının da konulduğu olur.

Salıncakta sallanmakta olan kıza çubukla vurulur ve aniden nişanlısının ismi sorulur. Kızın ismini söyleyeceği genç erkeğe hemen gidilip müjde verilir ve kız istetilir oğulları olur ise kurt dişi ve kurt damağı ile yıkanılır. Böyle çocukların cesur olacağına inanılır[18].

Moğollar’a yenilen Kumanların bir kısmının Kafkasya çevresine ve Gürcistan’a iner, bir kısmı da Bönek’e inip Hıristiyan olurlar. Hıristiyan Kumanların Şamanlıktan / Tengricilikten bir türlü ayrılamadıkları belirtildikten sonra “Bönek gece çadırından çıkarak kurt gibi uludu Kurtlar buna cevap verdi. Buradan düşmanı yeneceğini anladı”[19]. Kaşkarlı Mahmut’un verdiği bilgiye göre hamile kadına “tilki mi yoksa kurt mu diye sorarlar. Tilki diye cevap verenin kızı, kurt diye cevap verenin ise oğlunun olacağına inanılır [20].

Bulgaristan Türklerinde Hıdırellez de üzerinden atlanılan ateşten alınan közün üzeri örtülür. Sabahleyin külün üzerindeki şekillere mana verilir. Şekiller kurt izine benzer ise mutluluğa yorumlanır. Kurt gelecekteki başarıların simgesi olarak kabul edilir[21].

Bu tespitte yeniden doğuşun simgesi olan Hıdırellez motifi koruyuculuğun simgesi olan od/ateş/ocak ile ve gelecekten haber veren yol göstericiliğin simgesi olan Kurt motifi ile birleşmiştir.

Avar ve Kumuklarda da köpeğin kurt gibi uluması ölüm haberi olarak algılanır [22]. Kırım’da köpeğin kurt gibi ulumasının uğursuz işareti olduğu inancı çok yaygındır. Kötü bir haberin geleceğine yorumlanır. Yol gösterici geleceğin iyi haberinin müjdeleyicisi olarak bilinen kurdun uluma şeklinin köpek tarafından taklit edilmesi halinde uğursuzluğa yorumlanışı anlamlı olmalı. Kafkasya’da Kumuk ve Nogaylar arasında köpeğin kurt gibi uluması, onun gözüne bazı kara iyelerin görünmüş olması şeklinde izah edilmektedir.

Tatar Türklerinde insan ismi olarak Kurtnezir’in olması Kurt Nezir, kurda adak, veya kurdun adağı demektir. Nitekim Muhammed Nezir, Muhammade adak kurban, veya Muhammed Adağı kurbanı demek olmaktadır. Kurdun kutsal olduğu dönemdeki bir ifade biçimi İslamiyet’te içeriğini yitirmeden sürmüştür. Yine Kırım Türklerinde Seyit Börü, Seyit Kuvtov ve Kurt Seyidov gibi insan isimleri vardır. “Seyit” bilindiği gibi Hz. Muhammedin soyundan gelenlere verilen bir isimdir.

Don değiştirme itibariyle kurt bahsine tekrar dönülecek olursa, Cebe kelimesi metinlerde, miğfer bazen de Cübbe karşılığı olarak kullanılmaktadır. Kurt’un başta, miğfer’de veya sırtta, kaftanda oluşu onun genel anlamda “don” karşılığında kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Şahıs böyle bir dona bürünmüş olmaktadır. Kurtcebe, Kurtdonlu demek olmalı. Nitekim Kurtcebe ismini, insan ve aile adı olarak tanıyoruz[23].

Karaim Türklerinde köklü bir kurt kültü vardır. Karaimlerde Kurttan türemiş olma inancı çok yaygındır. Karaimlerde sık tekrarlanan bir söze göre “Temelimiz kurttan olmuştur”[24].

Kurtlu insan ismi de Karaylarda ve Tatarlarda çok yaygındır. Zikir kurt, Kurt Nezir gibi isimlere rastlanılabilmektedir. “Allahım bizi kurttan bağışla” şeklinde diye başlayan dua örnekleri vardır. Afganistan Hazara Türklerinde Muhammet Nezir diye insan ismi vardır. Dede Korkut Destanı’nda “...Kara başım kurban olsun kurdum sana...”[25]bir zikir midir?

779 senesinde Yablakar ailesinden Börü /Böğü Kağan’ı öldürerek Tun Baga Tarkan tahta geçmiştir. Göktürk- Uygur dönemi Türk tarihinde çok sayıda içerinde Kurt veya Börü geçen insan ismi vardır. Börü sıradan insan ismi olmayıp soylulara mahsusdur.

Kurt, Türk Onamastiği’ne de doğal olarak yansımıştır. Yörüklerde “Kurt Cemaati” isimli bir cemaat var olmuştur[26]. Kurdun toponomiye yansıdığını dağ, ova, kasaba, kaya isimlerinde sıkça görebiliyoruz.

Bağlamak, bağlanmış olmak, bağı bozmak halk inançlarında yeni evli çiftler için ilişkide başarısız olmalarını sağlamak için yapılmış bir nevi büyüdür. Bu büyüden korunmak ve gerektiğinde kurtulabilmek için bir takım inançlar taşınır ve uygulamalar yapılır. Biz bu koruma ve kurtulma tatbikatlarından kurt ile ilgili olanlar üzerinde duracağız. Zira Kurt Ata ve Kurt ana inançları doğurmak ve doğurtmak fiilleri ile ilgilidirler.

Hakkâri’den yapıp yayınladığımız bir tespit de çocuk yaşta erginlik yaşında ve yaşlılıkta kız ve hanımların kemer tokası farklıdır. Erginlik yaşından sonra genç kızlar tokasında kurt kabartması olan gümüş kemer takarlar. Bu kemerler çoluk çocuğa karışıldıktan sonra yeni genç kızlara bırakılır[27] Bu tespit bir çocuk yaşta ve yaşlılıkta yani doğurganlık yaşından evvel ve sonra kurttan üreme ile ilgili korumasının olmadığımı düşündürmeli.

Maraş, Adıyaman ve Kayseri’de kurt kanı ile sigara kâğıdına özel tılsım yapılıp oğlanın kapısının eşiğinin altına gömülür ise ve gömen şahıs arkasına bakmadan oradan uzaklaşır ise, damadın ay dört defa oluncaya kadar eşi ile birleşemeyeceğine inanılır[28].

Hakkâri’nin bazı yörelerinde bağlı çiftlerin bağlarını bozmak için gelin ve damat parmaklarını kurt kanına bularlar ve kanlı parmaklarını çaprazlaştırarak çarpı işareti gibi yaparlar[29]. Orta ve başparmakla yapılan bu çapraz işaret çocuklar arasında küs işareti olarak bilinir. Aynı işareti kolların bağlanması şeklinde yapılınca yapanın kısmetinin kesileceğine inanılır.

Bağlı gelin ve damadın bağlarının bozulması için de uygulanılan bir takım yöntemler vardır. Güneydoğu Anadolu Türkmenleri ve Hakkâri yöresinde bağın bozulması için çiftler kurt postu üzerinde birleştirilirler. Toros Türkmenlerinde bu arada Alanya ve Antalya’da henüz vurulmuş kurdun soğumamış kanı ile bağlı çiftlerin cinsel organları yakınılır[30].

Ergenekon efsanesindeki Türk genci ile birleşen dişi kurt Emel Esin’e göre semboliktir. Bu dişi kurt Bozkurt donuna/kılığına girmiş düşmandan kendisini ve yaralı Türk gencini korumuş bir Türk kızı kadın kam olabilir[31].Kurt veya Bozkurt donuna girebilmiş olma konusu üzerinde ayrıca duracağız.

Umay gibi, ananın da (kurdun) çocuğu korumak rolü olduğu düşünülür ise çocuğu kurtaran kadın kamın dişi bozkurt gibi tasavvur edilmesi akla gelebilir[32].

Gök Tengri Yaradılış Efsanesinde erbah kurt, yerini dişi kurda bırakır. Efsaneye göre, düşmanla yapılan savaşta sağ kalan bir erkek çocuğu bilindiği gibi kurtaran dişi kurttur[33].

Kurt Baba isimli Anadolu’da yatırların olduğu bilinmektedir. Geyik Baba yatırlarındaki ulu zatların Geyik donuna girişleri ile ilgili efsanelerin varlığı bilinmektedir. Bilindiği gibi Babalar adeta geçmişlerin Kamlarıdır. Konya’da ki Kurt Baba, Kastomunu’daki Kurt Şeyh, Konya Tavşanlı’daki Kurt Dede’nin Kurt ismini almış olmaları incelenebilir.

Halk Efsanelerinde şekil değiştirme cezalandırma, Beddua sonucu oluşma, keramet gösterme, utanma duygusunu yerme gibi durumlar sonucu oluşur. Şekil değiştirme, taşa dönüştürme gibi süreklilik arz eder. Keramet sahibinin kendisini başka bir şekle sokabilmesi halk inançların da don değiştirme olarak bilinir. Don değişen kutlu kişi, gireceği donu kendisi seçer. Bu arada hayvan donuna da girebilir. Muhakkak ki seçilen donun ve değişik donları seçmiş olmanın da sistem içerisinde yeri vardır[34].

Dişinden, kılından, tırnağından, yağından, pöstekisinden, kanından, kafatasından korunmak ve kurtulmak için yararlanılan kurt seccadelerinden mezarının toprağından Çınarının yaprağından yararlanılan adeta bir ulu baba, ulu dededir. Bu görünümü ile Kurt, Kurt atadır. Türklerdeki Baba Kültü ile Kurt Ata Kültü uyuşmaktadır.

Güney Türkistan’da; Börü Han, Börü Nisa, Börü Nisan, Börücan gibi kız isimleri ve Börü, Börübey, Börcübek, Cinborü gibi erkek insan isimleri kullanılmaktadır. Bu bölgenin Türkleri yaşamayan çocuklarını esnetilmiş Kurt derisinin ağız kısmından geçirmektedir. Böylece yaşayan çocuğa Börü ismi verilmektedir



Cevapla