Uygurlar kullandıkları "ay" ünvanını hangi dinden aldılar?

Gurur duyduğumuz tarihimizi unutmayip, unutturmayacağız... Tarihini Bilmeyen, Geleceğini Tayin Edemez.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
VSaBaH
Tasarımcı Yönetici
Tasarımcı Yönetici
Mesajlar: 6135
Kayıt: 21 Kas 2005 [ 23:54 ]

Uygurlar kullandıkları "ay" ünvanını hangi dinden aldılar?

Mesaj gönderen VSaBaH »

Uygurlar özellikle bazı hükümdarlarında kullandıkları "ay" ünvanını hangi dinden aldılar?
Cevap: Maniheizm


Göktürklerin Budizm'i kabul etmelerinden yaklaşık iki yüzyıl sonra, 763'te Uygur Kağanı Bögü?nün (760-780) Mani dinine girmesi üzerine bu din Türkler arasında yayılmaya başlamıştır. Yayıcısından ötürü Manihaizm adını alan bu dinde, maddeyi ve ruhu esas alan bir ikilik öngörülmüştür. Ana düşüncesi iyilik ve kötülük arasındaki zıtlıktır. İyilik aynı zamanda ışık ve ruh; kötülük de karanlık ve beden demektir. Evren iyilik ve kötülüğün, insan ise ruh ve bedenin karışımıdır. İnsanlar, ?aşk, inanç, yetkinlik, sabır ve hikmeti gibi beş erdem ile kötülüğe karşı durabilirlerdi. Işık gönderen güneş ve aya dua etmek ve oruç tutmak da yapılan ibadetler arasında idi (Turan, 1994:105). Türkler ve Semavi Dinler

Uygurların ilk hükümdarları olan ‘Köl Bilge’ artık eski unvanı olan “ilteber”le yetinmeyipkendisine “hakan” unvanı vermiş; bu durumu çok geçmeden Çin’e de kabul ettirmiştir. Dahasonraki Uygur kağanlarının bütün unvanları eski Hun Devlet geleneğine bilinçli bir bağlılık ol-duğunu doğrulamıştır. Şanyü adlı bir Hun hükümdarı kendisini “gök ve yer tarafından yaratıl-mış güneş ve ay tarafından Hakanlık mevkiine getirilmiş” olarak gösterir. Uygur hükümdarla-rının “gök tanrısından, ay tanrısından” veya “güneş ve ay tanrısından kut bulmuş”, yani “güneşve ay tanrısının lutfu ile hakanlık payesine ermiş” gibi unvanları da aynen buna benzer. Bu de-virde “hakan” unvanı büyük imparatorluk unvanı olmaktan artık çıkmıştır.

Uygurlarda Din anlayışı ve Maniheizm:

İnanç alanında Uygurların çabuk din değiştirdiklerini ve yeni kabul ettikleri bir dini yaymak için çok çalıştıklarını, bunda da başarılı olduklarım söyleyebiliriz. Uygurlar önceleri Gök Tanrı dini inancında olmuşlar, fakat daha sonraları Budizm dinini kısmen de olsa kabul etmişlerdir. Türklerin Budizm dinini kesin olarak ne zaman kabul ettiklerine dair elimizde deliller yoksa da, Göktürk Kağanı Mu-han'ın (553-572) bir Buda manastırında bulunan yazı-tında, Buda dinine inanmış bir kişi olarak isminin geçtiği bilinmektedir. Ayrıca T'o-po Kağan zamanında (572 - 581) Çin'deki Ts'i sülalesinden bir Budist rahibin kendisine gönderdiği ve rahibin «bu dini kabul ederlerse kendilerinin rahat ve huzura kavuşacaklarını ve bir Budist manastırı yaptırmasını» istediği bir gerçektir. T'o-po Kağan bu istekleri kabul ederek Ts'i sülalesi imparatorundan bazı Budist kitapları istemesi üzerine, imparator kendisine «Nirvana-sut-ra»yı yollamıştır.

Uygurların Budizm diniyle Göktürkler çağında karşılaştıkları tahmin edilmektedir. Çünkü Uygur birliğini kuran P'u-sa adının manasının sanskritçe «Bodhisattva» dan geldiği ve kelimenin «B'uo-sat» olduğu bilinmektedir. Uygurlar 744 senesinde devletlerini kurdukları sırada, halkın hiç olmazsa bir kesiminin Budist olduğunu söyleyebiliriz. Uygurlar Budizmin «Mahayana» («Büyük Sal») mezhebine bağlanmışlardır.

Yukarıda da söylediğimiz gibi, Bögü Kağan Lo-yang seferi sonrasında ülkesine dönerken, beraberinde dört Mani rahibini de götürmüştür. Mani dininin Uygurlar arasında
yayılmasına karşı tepkiler pek o kadar şiddetli olmamıştır.

Bögü Kağan için dikilmiş olan «Karabalgasun» yazıtının Çincesinde unvanının «Tengride Kut Bulmuş», yani «hükümdar olma şansını gökte bulmuş» olduğu kaydedildikten sonra, Bögü Kağan tarafından şunların söylendiği kaydedilmektedir:

«Uygurların örf ve adetlerinin kötü oluşu ve halkın artık icra kuvvetini dinlemeyişi sebebiyle Kağan'ın Jui-Hsi gibi dört tane din adamını memleketine sokarak iki kudsiyeti inkişaf ettirerek vaz ettirdiğini ve üç an'a derin olarak nüfuz edildiğini kaydediyor. Bu din allameleri Nura ait (hakikaten) doktrinleri mükemmel incelemiş oldukları gibi, yedi kitabı da tam olarak aklayabiliyorlardı.

Onların kapasitesi denizler kadar derin, natıkaları da çağlayanlar gibi (akıcı) idi. Bu sebeple Uygurları bu hak dinine girmeye sevkedebilirdi kaide olarak (kabul) etti. Bütün faziletlerin bir araya gelmesini gerçekleştirdi. Bundan başka fazileti kamile. Bu Tu-tu ve Tse-shih'ler iç dış nazırlar.

Dediler ki:

'Biz eski günahlarımız içiri istiğfarda bulunuyor ve hak dinine hizmeti arzu ediyoruz'. (Kağan tarafından) şöyle bir buyrultuda (bulunuldu) ;
'Bu din nafiz (nüfuz edici) ve harikuladedir. Bununla beraber ona ihtida ve riayet güçtür. Onu iki veya üç defa hülüsla tetkik ettim. Bazen anlayamıyor şeytanı Buda olarak tesmiye ediyordum. Halbuki şimdi hakikati çoktan anlamış bulunuyorum. (Artık bundan sonra) (batıl dinlere) ibadet edemeyeceğim.

Ve bilhassa ümit ederiz ki diyordu':

'Mademki, azimsiz ve hülûs sahibisiniz ona derhal ihtida eder ve evamirini koruyabilirsiniz. Kabartma ve resmetmek suretiyle yapılmış şeytan tasvirlerini tamamen yakınız. Cinlere dua ve şeytanlar önünde secdeden tamamen (hidayet) ışık dinini kabul ediniz. Bu memleket, sıcak kan içicilik (gibi) Barbar adetlerini bırakarak sebze ile beslenen bir memlekete dönsün. Bir cinayet devleti, iyiliklere teşvik kırallığı haline gelsin'.

'Bunun için insanda bulunmaktadır. Sema güç ve (kuvvet) verir, tabiler ise onu taklit ederler. Din emiri hak dininin kabul edildiğini işitince (onların) bu sadakatini methetti; Kadın ve erkek din adamlarını, (bu dini) vazederek yaymak için Çin'e soktu. Bundan sonra Mu-she ve müridleri kalabalık olarak dolaştılar. Doğudan batıya kadar dini yaymakla (meşgul oldular)».

Yine Karabalgasun yazıtında Bögü Kağan için «Zahag i Mani» yani «Mani'nin tezahürü» denmektedir. Çincede «Mou-yü», Sogdçada «Mojak» ve Pehlevi lehçesinde «Moje» denen yüksek rütbeli bir Mani rahibinin de Uygurlara gittiği ve bu yeni devlet dininin başkanı olarak burada görev yaptığı bilinmektedir. Mani ruhban sınıfının Uygurlarda ki siyasî etkisi önemli boyutlara ulaşmıştır. O döneme ait bir Çin metninde Uygurların hükümet meseselerinde daima Mani rahiplerine danıştıkları belirtilmektedir.

Uygurlar Çin'de karşılaştıkları ve ülkelerine getirdikleri bu dört Mani rahibinin tesirinde bu kadar uzun seneler sürekli olarak nasıl kalabilmişlerdir? Kanaatimce bu dört Mani rahibinden çok Sogd tüccarlarının rolleri büyük olmuştur. Çünkü kendilerinden evvel Budistler ve çağdaşları olan Hıristiyanlar gibi Mani mezhebi taraftarları da Sogdlar arasında kolayca kendilerine yer bulmuşlar ve onların arasında çok başarılı işler görmüşlerdir. Mani mezhebinin taraftarları, Sogd kavminin ticaret işlerindeki başarılarından kendi dini propagandaları hususunda da istifade etmişlerdir. Orhun yazıtlarının bulunduğu bölgede Sogdça yazılmış küçük bir yazı parçası günümüze kadar gelebilmiştir.

Bu yazıttan, Uygurlara Mani mezhebini öğretenlerin Sogd misyonerleri olduğu anlaşılmaktadır. Çin kaynaklarından biliyoruz ki, Sogd misyonerleri göçebelere, bir başka deyişle Uygurlara doğrudan doğruya Sogd ülkesinden gelmemişlerdir. Büyük ihtimalle Bögü Kağan 762 senesinde Çin'de bu Sogd misyonerlerle de rastlamıştır. Bundan, göçebe kavimlerinden çok, batı kavimleri için Çin ile ticaretin ne derece mühim olduğu görülmektedir. Sogdların göçebe Türk kavimlerine gerçek tesirleri, bunların Çin'de ve Çin'e giden yol üzerinde ticaret kolonileri kurmalarından sonra başlamıştır. Özellikle Türklerin gerek Çin'e gerekse bugünkü Doğu Türkistan bölgelerine olan akınlarının çoğalması, bu münasebetin kuvvetlenmesine sebep ol muştur. Uygurları dini propaganda ile etkilemek hususunda Sogdların tesiri, Doğu Türkistan'ın doğusunda yaşayan İndo-Avrupa kavimlerinkine nispetle daha kuvvetli ve çeşitli olmuştur. Mani ve Hıristiyan mezheplerinin en önemli başarıları, VII. yüzyılın sonları ile VIII. yüzyılın başlarına, yani Batı Asya'da İslamiyetin siyasi hakimiyetinin yerleşmiş olduğu zamana rastlamaktadır.

Kaynak: LİNKİ GÖREBİLMEK İÇİN LÜTFEN KAYIT OL VEYA GİRİŞ YAP!

Maniheizm, Budizm, Şamanizm, ÖSYM 2014 sorusu, uygurlarda din anlayışı, hükümdarlara verilen ünvanlar


 !
REKLAMLARA YAPILAN TIKLAMA BİZİM TEK GELİR KAPIMIZDIR. LÜTFEN ADBLOCK TARZI EKLENTİLERLE REKLAMLARI ENGELLEMEYELİM. BİZE EN GÜZEL TEŞEKKÜRÜ BU ŞEKİLDE YAPABİLİRSİNİZ. TEŞEKKÜRLER...


Resim

Cevapla