Seçilmiş / Kristin Cast, P. C. Cast

Kitap tanıtımlarımıza bu bölümümüzden ulaşabilirsiniz...
Kullanıcı avatarı
Veda
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 3335
Kayıt: 11 May 2008 [ 19:04 ]

Seçilmiş / Kristin Cast, P. C. Cast

Mesaj gönderen Veda »

Resim


Seçilmiş
Yazarı: Kristin Cast, P. C. Cast
Yayını: Pegasus Yayıncılık
Dünya Edebiyatı » Fantastik » Roman




İLK ÖNCE İŞARET'LENDİ,

ARDINDAN İHANET'E UĞRADI.

ŞİMDİ İSE ZOEY BİR SEÇİLMİŞ...

Dünyada satış rekorları kıran, okuyan herkesi bağımlısı yapan gençlerin yeni gözdesi Gece Evi Serisinin 3'ncü kitabı SEÇİLMİŞ'te heyecan hız kesmeden katlanarak devam ediyor.

DİŞLERİNİZİ BU MUHTEŞEM MACERAYA GEÇİREBİLİRSİNİZ

Büyük bir felaket Zoey Kızılkuşu bekliyor. En iyi arkadaşı artık ölümsüz. Dostları birer düşmana dönüşmekteler. Düşmanları ise birer dosta. Ve o kana susamış üç erkekle aynı anda çıkmaktadır. Genç bir vampir olmak hiç bu kadar cehenneme dönüşmemişti.




Kullanıcı avatarı
dikenüstünde
Süper Yetkili
Süper Yetkili
Mesajlar: 2285
Kayıt: 14 Eyl 2007 [ 07:06 ]

Seçilmiş / Kristin Cast, P. C. Cast

Mesaj gönderen dikenüstünde »

Bu da mı vampir yav :hmm:
Çekici gelmiyor nedense :D

Kullanıcı avatarı
Veda
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 3335
Kayıt: 11 May 2008 [ 19:04 ]

Seçilmiş / Kristin Cast, P. C. Cast

Mesaj gönderen Veda »



Çoğunluğa çekici geliyor ki, Çok Satanlar'ın ilk 20'sinde yer alıyor canım.
Her türlü fikire açığız, kimisi beğenir kimisi beğenmez. Zevk meselesi artık. Ben tanıtımımı yapayım da, bir faydam dokunsun.

Ben de okumadım kitabı. Üç kitabı birden alacak durumum yok, daha doğrusu öncelikli okumam gereken kitaplar var.

Kullanıcı avatarı
BHR
Bölüm Yetkilisi
Bölüm Yetkilisi
Mesajlar: 467
Kayıt: 09 Nis 2009 [ 21:49 ]

Seçilmiş / Kristin Cast, P. C. Cast

Mesaj gönderen BHR »

İlgi gördü diye çoğu kitabın benzeri çıkar.Alacakaranlık büyük ilgi gördü şimdi de onu baz alarak yazılmış bir sürü kitap piyasada yer alıyor.

Vampir moda oldu benim ilgimi hiç çekmedi doğrusu.. :huh:

Kullanıcı avatarı
Veda
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 3335
Kayıt: 11 May 2008 [ 19:04 ]

Seçilmiş / Kristin Cast, P. C. Cast

Mesaj gönderen Veda »



Anne Rice'tan sonra vampir moda oldu dediğiniz gibi.
Ama daha gelişmiş haliyle. :D

Kullanıcı avatarı
anamenia
Bölüm Yetkilisi
Bölüm Yetkilisi
Mesajlar: 1692
Kayıt: 21 May 2009 [ 11:06 ]

Seçilmiş / Kristin Cast, P. C. Cast

Mesaj gönderen anamenia »

Veda yazdı:

Anne Rice'tan sonra vampir moda oldu dediğiniz gibi.
Ama daha gelişmiş haliyle. :D

evet sana katılıyorum ama gerçekten bazen çok yaratıcı olabiliyorlar

Kullanıcı avatarı
anamenia
Bölüm Yetkilisi
Bölüm Yetkilisi
Mesajlar: 1692
Kayıt: 21 May 2009 [ 11:06 ]

Seçilmiş / Kristin Cast, P. C. Cast

Mesaj gönderen anamenia »

bu arada ben 4.kitabın 1.bölümünün çevrilmişini koydum isteyen okuyabilir ama kitabı okuyup öğrenmek isterseniz lütfen okumayın!!!!!!!!!!!








VAHŞİ

1.BÖLÜM


Gak! Gak! Diye gaklayan bir karga beni tüm gece boyunca uyutmadı.(Şey, daha doğrusu tüm sabah – Bilirsiniz işte, ben bir vampir çaylağım ve bizim için gece-gündüz olayımız sizinkinin tamamen tersi.)Her neyse, dün gece/sabah sıfır uyku uyudum. Ama benim bu acayip uykusuzluğum, arkadaşlarının hepsinin benden nefret etmeye başlamalarıyla berbatlaşmış olan hayatımın içindeki en kolay meselemdi. Bunu bilmeliydim. Ben, Zoey Kızılkuş, geçerliliğine kimsenin karşı koyamadığı, Arkadaşlarının Nefretini Kazanma Diyarının Kraliçesi!
Persephone, geve Evinde yaşadığım süre boyunca benim diye sayabileceğim büyük (sorrel) kısrak, boynunu uzattı ve benim yanağıma sürttü. Onun o yumuşacık burnunu öptüm ve parlak boynunu fırçalamaya devam ettim. Persephone’yi tımar etmek her zaman düşünmeme ve kendimi daha iyi hissetmeme neden olur. Ve kesinlikle ikisine de ihtiyacım vardı.
‘Tamam, Büyük Karşılaşmayı iki gün için ertelemeyi başardım. Ama bu böyle devam edemez.’ diye söyledim kısrağa.’Evet, şuan kafeteryada olduklarını biliyorum. Beni kendilerinden tamamen ayırırken, yemek yiyip arkadaş-arkadaş takılıyorlardır.
Persephone homurdandıktan sonra samanı kıtır kıtır yemeye devam etti.
‘Evet, Bende onların aptalca davranmaya başladıklarını düşünüyorum. Tabi onlara yalan söylemiştim, ama bu daha çok ihmal etmeydi. Ve evet, bazı şeyleri onlardan sakladım. Ama çoğu kendi iyilikleri içindi.’ İçimi çektim. Tamam, Stevie Rei’nin ölmemiş olması meselesi kendi iyilikleri içindi. Benim ile ilgili mesele Loren Blake ile ilgiliydi. –Şair Vampir Loren ve Gece Evinde bir profesördü – Tamam, kabul etmeliyim bu daha çok benim iyiliğim için.’Ama hala’. Persephone beni dinlemek için bir kulağını geriye doğru hafifçe döndürdü. ‘Onlar gerçektende yargılayıcı olmaya başladılar.’
Persephone tekrar homurdandı. Bende tekrar iç geçirdim. Lanet olsun! Onlardan daha fazla saklanamazdım.
Tatlı kısrağa elimle son bir kez vurup yavaşça onun bölmesinden malzeme odasına doğru yavaşça yürüyüp son 1–2 saattir kullandığım kaşağıyı ve kuyruk fırçasını yerlerine koydum. Derin bir nefes alıp o at kokusunu içime çektim, sinirlerimi yatıştırmasına ve rahatlıkla yer değiştirmesine izin verdim. Malzeme odasının camında kendi yansımamı yakaladım. Otomatik olarak parmaklarım saçlarımdaki yataktan yeni kalkma imajını düzeltmek üzere kalktı. Ben bir çaylak olarak işaretlenmiştim ve 2 ay kadar önce Gece Evi’ne taşınmıştım. Saçlarım bariz bir biçimde kalınlaşmış ve uzamıştı. Ve süper iyi saçlarım bende değişikliği uğrayan şeylerden sadece bir tanesiydi. Değişimlerden bazıları sadece tek bende olma özelliğini taşıyordu – 5 elementin hepsine de yakınlık duymam gibi. Bazıları ise daha görünebilirdi – Benzeri olmayan dövmeler egzotik anaforlarla yüzümü çevreliyor ve diğer çaylak ve yetişkin vampirlerin aksine safir simgeler boynumdan aşağısı ve omuzlarımdan devam ediyor, bel kemiğim boyunca ve son olarak belimin etrafına doğru taşınıyor- Ki bunu Nala, bizim tanrımız Nyx ve benim dışımda kimse bilmiyor-
Zaten kime göstermeliyim ki?
‘Daha dün bir değil, üç tane erkek arkadaşa sahiptin.’ Diye aynadaki yansımama yarım bir gülümseme eşliğinde söyledim. ‘Ama sen bunu düzelttin, değil mi? Bugün sadece hiçbir erkek arkadaşa sahip olmamakla kalmadın, sana bir daha güvenecek birini de bırakmadın. En azından bir katrilyon yıl için. Tabi iki gün önce tekrar insana döndüğü için çıldırmış Aphrodite dışında. Stevie Rei ise, ben çember kurup onu Korkunç Ölümsüz Çocuk’tan Tuhaf-Kırmızı-Dövmeli-Ama-Tekrar-Kendi-Olan çocuğa çevirdiğimde Aphrodite’in çaylaktan insana dönüşmesinin nedeni olduğunu söyleyip onun peşinden gitmek üzere ayrılmıştı.
‘Her iki yollada !’ Kendime sesli bir şekilde söyledim ‘Hayatınla alakası olan her şeyi batırmayı başardın. İyi iş dostum!’
Dudaklarım titremeye başlamıştı ve gözlerimdeki gözyaşlarının yakıcılığını hissetmeye başlamıştım. Hayır. Gözlerimin kırmızılıktan bağırması hiç iyi olmayacaktı. Cidden, demek istediğim eğer bu işe yarasaydı, arkadaşlarımla ben günler önce öpüşüp(mecazi olarak elbette) barışabilirdik. Ben sadece onlarla yüzleşmeye gidip doğru olan şeyi yapmaya çalışıyordum.
Geçen Aralık gecesi soğuk ve biraz sisliydi. Gaz lambaları ahırdan kır evlerinin içinde bulunduğu okulun ana binasına kadar küçük sarı haleler eşliğinde titrek bir biçimde yanıyordu. Güzel ve eski dünyevi bir görüntü yaratıyordu. Aslında tüm Gece Evi kampüsü görkemliydi ve bana 21. yüzyıldan çok Arthur efsanesine ait bir şeymiş gibi düşündürürdü. Ben burayı seviyorum, diye hatırlattım kendime. Burası ait olduğum yer, Arkadaşlarımla doğru şeyi yapacağım ve bundan sonra her şey güzel olacak.
Ben dudaklarımı çiğneyip arkadaşlarımla her şeyi nasıl yoluna koyacağımı düşünürken, benim zihinsel stresim garip bir uçuş sesiyle beraber etrafımdaki havaya karışmasıyla yarıda kesildi. Sanki bir şey omurgama doğru bir soğukluk gönderiyordu. Yukarı doğru baktım. Yukarıda karanlık, gökyüzü ve çıplak kış dallarıyla beraber yaya kaldırımı boyunca dizilmiş kocaman meşe ağaçları dışında hiçbir şey yoktu. Titredim ve Mezarıma-Doğru-Gidiyorum modundayken gece yumuşak ve sisli halinden koyu ve kötü niyetli haline dönüştü.
Bir dakika dur bakalım! – koyu ve kötü niyetli mi? Bu çok aptalca. Büyük ihtimal demin duyduğum ses rüzgârdan dolayı hışırdayan bir ağaçtan başka bir şey değildi. Üff, kendimi kaybediyorum.
Kendime kafa sallayıp birkaç adım yürüdükten sonra yine aynı şey oldu. Üstümdeki tuhaf kanat çırpma sonucu 10 derece daha soğuyan hava, derime şiddetle çarptı. Otomatik olarak ellerimi kaldırdım ve yarasalar, örümcekler ve diğer benzeri bende iğreti yaratan yaratıkları hayal ettim.
Parmaklarım hiçliğin arasında geçti ama bu hiçlik soğuktu ve bir buzlu acı elimi kesti. Tamamen korkmuş bir vaziyette arkama doğru sendeledim ve elimi göğsümde kucakladım. Biran için ne yapacağımı bilemedim, vücudum korkudan dolayı hissizleşmişti. Çırpma sesi gitgide yükseldi ve en sonunda hareket etmeyi başardığımda soğuk daha da şiddetlendi. Başımı eğdim ve düşünebildiğim tek şeyi yaptım. En yakındaki okul kapısına koştum.
İçeri kaydıktan sonra, kalın kapıyı arkamdan kapattım ve nefes almak için eş zamanda küçük kemerin merkezindeki pencereye gittim. Gece, koyu bir sayfada karanlık bir portre gibiydi. Hala o korkunç buzlu korku yanımdan ayrılmamıştı. Neler oluyordu? Ne yaptığımın farkında olmadan, ‘Ateş bana gel, senin sıcaklığına ihtiyacım var.’ diye fısıldadım. Elementler hemen cevap verdi ve bir şöminenin ateşi etrafımdaki havayı ısıttı. Küçük pencereden dışarı doğru bakarken avuç içlerimi kapıya doğru uzattım ve ‘Orayada.’ diye fısıldadım. ‘Isını orayada götür.’ Ani bir sıcaklıkla element benden kapıya doğru hareket etti ve geceye aktı. Kuru bir buzdan buhar çıkarmışçasına bir tıslama sesi geldi. Sis kalınlaştı ve bana baş döndürücü bir his verdi. Bu biraz midemi bulandırdı ve tuhaf karanlık buharlaşmaya başladı. Sonra ısı soğukluğu uzağa gönderdi ve tekrar her şey bu olay başlamadan önceki haline döndü. Gece bir kez daha sessiz ve bilindik haline dönmüştü.
Demin ne olmuştu?
Elimi yakan acı dikkatimi pencereden elime yönlendirdi. Aşağı doğru baktım. Elimin arkasında kırmızı kesikler vardı. Bir hayvan pençesi sanki etimi çizmişti. Kızgın görünüşlü izleri elimle ovdum. Bit ütü yakmışçasına acıyorlardı.
Aniden bir his beni adeta vurdu. Güçlü, zorlayıcı ve bunaltıcı. – Bunun Tanrıçamın verdiği altıncı his olduğunu biliyordum. Burada olmamalıydım. Geceyi lekeleyen o soğukluk – Hayaletimsi bir şey beni takip etmiş ve elimi yaralamıştı – Beni korkunç bir önseziyle doldurmuş ve uzun zamandan beri ilk defa ben gerçekten anlatamayacağım kadar korkmuştum. Arkadaşlarım için değil. Büyükannem, eski erkek arkadaşım ya da benden uzaklaşmış annem içinde değil. Ben kendim için korkuyordum. Ben sadece arkadaş grubumu istemiyordum. Onlara ihtiyacım vardı.
Elimi ovmaya devam ederken, bacaklarımı ileri doğru hareket ettirdim ve hiç kuşku duymadan karanlıkta gizlenmiş herhangi bir şeyin arkadaşlarımda yarattığım acı ve hayal kırıklığına yeğleyeceğimi biliyordum.
Bir saniyeliğine meşgul yemek salonuna (okul kafeteryasına) açılan kapının arkasında durdum ve kolayca ve neşeli bir şekilde konuşan çocukları izledim. Bunalmış bir şekilde ani bir istekle beraber sadece diğer çaylaklardan biri olmak istedim. – Ekstra bir gücüm olmadığı ve bu güçlerle beraber gelen sorumluluğun sahibi olmayacağım bir çaylak. Bir saniyeliğine o kadar çok normal olmak istedim ki biran nefes alamadım.
Cildimde bir sürtme hissettim ve bir alevin ısısı bedenimi kapladı. Sonra bir okyanus esintisi yakaladım (Her ne kadar Tulsa, Oklahamo’nun yanında bir okyanus olmasa da.). Kuş sesleri duydum ve yeni kesilmiş çimen kokusunu soludum. Ve ruhum Tanrıçamın verdiği 5 element gücünden dolayı sessiz bir neşe ile çevrelendi; Hava, Ateş, Su, Toprak ve Ruh.
Ben normal değildim. Ben hiç kimseye benzemiyordum. Ne bir çaylağa nede bir yetişkin vampire. Başka bir şey olmayı dilemem yanlıştı. Ve benim normal-olmayan parçam içeri girip arkadaşlarımla barış yapmayı denemem gerektiğini söylüyordu. Belimi eğip, kafeteryada gözü gezdirdim ve özel grubumu bizim kulübemizde buldum.
Derin bir nefes çektim ve kafeteryanın karşısına doğru yol alırken bana selam veren çocuklara küçük bir baş sallama veya bir gülümseme verdim. Herkesin beni görünce hala aynı saygıyı gösterdiğini fark ettim. Bu arkadaşlarımın benim hakkında konuşmadığı anlamına geliyordu. Ayrıca Neferet’in bana hala açık bir saldırıda bulunmadığını da kanıtıydı. En azından şimdilik.
Küçük bir salata ve kakaolu bir kek aldım. Tepsimi parmaklarımı beyazlatacak kadar anormal bir sertlikle tuttum. Ve aynı masaya ve her zamanki yerim olan Damien’ın yanına oturdum.
Oturduğumda kimse bana bakmadı. Ama çene çalışları aniden öldü. Ki bu benim en nefret ettiğim şeydi. Demek istediğim, arkadaşların olması gereken kişilerin yanına doğru yürürken onların seni görünce çeneleri kapatmasından ve senin hakkında konuştuklarından emin olmandan daha ne kötü olabilir ki? Püff.
Gözlerimdeki gözyaşlarının ıslaklığından ve yakıcılığından kaçmak için ‘Selam’ dedim.
Hiç kimse bir şey söylemedi.
‘Ee, ne haber?’ sorusunu direk Damien’a yönelttim. Gay arkadaşımın Zoey’le-Konuşmama-Çemberi’nin en zayıf halkası olduğunu biliyordum.
Ama üzücü bir şekilde bana daha duygusal ve kibar olan Damien değil, ikizler cevap verdi.
‘Hiçbir halt yok değil mi ikiz?’ dedi Shanuee. (sh*t dedi ama ben çeviri yapıyım derken ban almak istemiyorum J)
‘Doğru ikiz hiçbir halt yok.’ ‘Çünkü bize güvenecek bir halt tanımıyoruz.’ Dedi Erin. ‘İkiz, bizim ne kadar güvenilmez olduğumuzu biliyor muydun?
‘ Şu son günlere kadar haberim yoktu İkiz. Ya sen?’ dedi Shanuee.
‘Bende öyle.’ Diyerek konuşmayı Erin bitirdi.
Doğrusu ikizler gerçektende ikiz değillerdi. Shanuee Cole doğu sahillerinde yetişmiş karamel renkli yarı Jamaikalı yarı Amerikan bir kızdı. Erin Bates ise Tulsa’da yetişmişti ve mükemmel sarı saçlara sahipti. İkisi işaretlenip Geve Evi’ne taşındıkları gün tanışmışlardı. Onlar genetiğin ve coğrafyanın hiçbir şeyi etkileyemeyeceğinin kanıtlarıydılar. Onlar ruh ikiziydiler. Her zaman birbirlerinin cümlelerini tamamlarlar. Ve şuan ikisi de çifte ikiz sinirleriyle bana düşmanca bakış atıyorlardı.
Ah Tanrım, beni gerçektende yoruyorlardı.
Ayrıca delirtiyorlardı da. Evet, onlardan sır sakladım. Ve evet, onlara yalanda söyledim. Ama bunu yapmaya mecburdum.
Onların şu son Senden-Daha-Kutsal ikiz saçmalığı son sabrımı da yitirmeme neden olmuştu.
‘ Sevgi dolu yorumlarınız için teşekkür ederim. Bu soruyu Dedikoducu Kız Blair’in nefret dolu versiyonu olmayan başka birine sormayı deneyeceğim.’ Dikkatimi onlardan Damien’a yönelttim. Bir yandan da ikizlerin cevap vermek için içlerine nefes çektiklerini duyabiliyordum. Bir gün bu yaptıklarına pişman olacaklarını umuyordum.
‘Sana ‘Naber?’ derken hiç korkunç, hayaletimsi tuhaf bir çırpma sesi duyup duymadığını kastetmiştim. Hiç öyle bir şey fark ettin mi?’
Damien; uzun, mükemmel elmacık kemiklerine sahip, kahverengi gözleri her zaman samimi olan çok tatlı bir çocuktu.
‘Hayaletimsi bir çırpma sesi mi?’ dedi, ‘Söylediğin şeyle ilgili hiçbir fikrim yok.’
Onun sesindeki yabancı ton adeta kalbimi sıkıştırdı, ama kendime en azından soruma cevap verdiğini hatırlattım. ‘Bugün ahırdan dönerken bir şey kısmen bana saldırdı. Gerçekten bir şey göremedim ama çok soğuktu ve elimin üstünde büyük bir yara izi bıraktı.’ Dedim ve ona göstermek için elimi kaldırdım. – Ki orda artık hiçbir yara izi yoktu.
Harika.
Shanuee ve Erin birlikte homurdandı. Damien ise çok çok üzgün göründü. Jack aceleyle bizim masaya koşmadan önce elimde önceden yara olduğunu açıklamak için ağzımı açtım.
‘Ah, selam. Geç kaldığım için üzgünüm. Üstüme bir t-shirt geçirmiştim ama sonra sağ önündeki anormal büyüklükteki bir leke gördüm. Buna inanabiliyor musun?’ diyip Damien’ın yanındaki yerine oturdu.
‘Bir leke mi? Şu Noel için aldığım mavi kaşmir kazak mı yoksa?’ dedi Damien erkek arkadaşına.
‘Aman Tanrım, tabiî ki hayır! Onun üstünde hiçbir leke bırakmadım, onu çok sevdim ve – Bakışları bana kayınca bocalamaya başladı. Yutkundu.
‘Ah, öhöm. Selam, Zoey.’
‘Selam Jack’ dedim ve gülümsedim. Damien ve Jack birliktelerdi. Alo? Onlar gay. Arkadaşlarım ve ben dar görüşlü ve yargılayıcı olmayıp bunu normal karşılamıştık.
‘Seni görmeyi beklemiyordum.’ Diye ağzından kaçırdı. ‘Senin hala… ömm… Doğrusu…’ yanakları tatlı bir pembe renk alacak kadar kızardı ve rahatsız bir şekilde cümlesini tamamlamaya çalıştı.
‘Hala odamda saklanıyor olacağımı mı düşünüyordun?’ diye cümlesini tamamlamasına yardımcı oldum. Başıyla onayladı.
Kararlı bir şekilde ‘Hayır.’ Dedim. ‘Bunu yapmayı bitirdim.’
‘Ve Ta-daa.’ Diye Erin başladı ancak kapıdan gelen seksi bir kahkaha Shanuee’nın ikizinin cümlesini tamamlamasından alıkoydu.
Herkes hızlıca arkasına döndü.
Aphrodite, okulu korumak için gelen Erebus’un Oğulları’ndan genç ve çok seksi bir çocukla gülüşüp saçını havalı bir şekilde atarken kafeterya’ya girmişti. Aphrodite her zaman güzel ve göz alıcı olmuştu. Ama onun ne kadar havalı ve özgüvenli olduğunu görünce şoka uğradım. Daha iki gün önce neredeyse ölüyordu ve alnındaki safir renkli hilal – her çaylakta bulunurdu. İşaretlenmeyle birlikte çaylaklar zamanla ya yetişkin vampirlere dönüşüyor ya da değişimi reddedip ölüyorlardı. – kaybolmuştu.
Buda onun bir şekilde tekrar insana dönüştüğü anlamına geliyordu.

Kullanıcı avatarı
efsu_esila
Bağımlı Üye
Bağımlı Üye
Mesajlar: 285
Kayıt: 24 Mar 2009 [ 14:18 ]

Seçilmiş / Kristin Cast, P. C. Cast

Mesaj gönderen efsu_esila »

anamenia yazdı:bu arada ben 4.kitabın 1.bölümünün çevrilmişini koydum isteyen okuyabilir ama kitabı okuyup öğrenmek isterseniz lütfen okumayın!!!!!!!!!!!


nie daha önce görmedim bn bnu :tuh:

Kullanıcı avatarı
anamenia
Bölüm Yetkilisi
Bölüm Yetkilisi
Mesajlar: 1692
Kayıt: 21 May 2009 [ 11:06 ]

Seçilmiş / Kristin Cast, P. C. Cast

Mesaj gönderen anamenia »

efsu_esila eğer daha önce görüp haber verseydin son bölüme kadar hepsini koyabilkirdim ben bir sitede çevrilmişini bulmuştum ama artık siteden kaldırdılar onun için koyamam :D Üzgünüm

Kullanıcı avatarı
summer
KF Yönetim Yetkilisi
KF Yönetim Yetkilisi
Mesajlar: 2351
Kayıt: 07 Ağu 2006 [ 13:24 ]

Seçilmiş / Kristin Cast, P. C. Cast

Mesaj gönderen summer »

Okumak istediğim bir kitap serisi :D en kısa zamanda alıp okumayı istiyorum. Paylaşım için sağol... Ellerine sağlık.

Cevapla