Kırmızı ve Siyah / Stendhal

Kitap tanıtımlarımıza bu bölümümüzden ulaşabilirsiniz...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
prensess
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 1082
Kayıt: 02 Nis 2007 [ 18:56 ]

Kırmızı ve Siyah / Stendhal

Mesaj gönderen prensess »

LİNKİ GÖREBİLMEK İÇİN LÜTFEN KAYIT OL VEYA GİRİŞ YAP!



KIRMIZI VE SİYAH
Yazarı: Henri Stendhall
Yayını: İskele Yayıncılık




Adını ordunun kırmızı giysileri ile ruhban sınıfının siyah cüppelerinden alır “Kırmızı ve Siyah”. Hikaye Kral X.Charles’in tahtta oturduğu 1820’lerde geçer. Verrieres köyünden Julien Sorel isimli akıllı ve yükselme tutkuları ile dolu bir gencin hayatı üzerinden dönemin Fransa’sının bütün kesimlerine yönelik ağır bir eleştiri yöneltir Stendhal.

Julien Sorel, belediye başkanının evine çocukların eğitimini üstlenmek için girdiğinde, kendisinden on yaş büyük ve aşkı hiç tatmamış bir kadın olan başkanın eşi Madam Renal’in ilgisini çeker. Başlangıçta Sorel için kendini kanıtlamak, zenKitabın ikinci bölümünde, Paris’te zengin ve soylu bir adamın sekreteri olarak buluruz onu. Her zamanki gibi gururu, yükselme tutkusu ve zekasıyla, kısa bir süre sonra Paris’e uyum sağlayan Julien Sorel, patronunun güzel kızı -aşkı fazlasıyla idealize eden- Mathilde’in de kalbini çeler. Yine aynı yerden bakmaktadır bu ilişkiye Sorel; sosyal, sınıfsal bir zafer kazanmıştır sanki. Mathilde hamile kalınca gençler -babayı güçlükle ikna edip- evlenme hazırlıklarına başlarlar. Ancak Julien’ı çekemeyenler, madam Renal’in ağzından onun ne kadar çıkarcı, paragöz birisi olduğuna dair bir mektup gönderirler Mathilde’in babasına. Çok öfkelenen Markiz nişanı bozar. Julien, böyle bir aşağılanmaya neden olduğu için Madam Renal’i vurur. Kadın ölmemiştir, ama Julien’a kin güdenlerin yönlendirmesi ile mahkemeden idam kararı çıkar. Julien Sorel’in giyotinde kesilen başını huşu içerisinde gömecektir Mathilde...

İşte size bildik bir aşk hikayesi. Kimbilir kaç popüler romana ya da filme konu edilmiş bir trajedi. Öyleyse “Kırmızı ve Siyah”ı neden dünya edebiyatının tepelerine yerleştiriyoruz? Onu farklı kılan ne? Elbette, 19.yüzyıl romancılığının en parlak isimlerinden Stendhal’in üslubu ve bu trajedinin ardında yatan toplumsal gerçekleri yansıtabilmesi farklılaştırıyor bu metni. Bourbon hanedanının restorasyon dönemini konu edinen “Kırmızı ve Siyah”ta, gerçek bir hayattan yola çıkıp Julien Sorel gibi insanların kaderini belirleyen bu burjuva çağının ahlaklı, zeki ve kahraman insanları nasıl tükettiğini ve toplumun çözülmesini işliyor. İşin doğrusu, 19.yüzyıl Fransız edebiyatını saran romantik gerçekçiliğin en ilerici görüşlere sahip yazarı diyebiliriz Stendhal için. O, devrim öncesi Aydınlanma düşüncesine ve ideallerine bağlıydı. Üstelik içinde yaşanılan dönemin geçiciliğine ve 1880’lerden sonra burjuva kültürünün evrileceğine dair bir inancı vardı. Zaman zaman burjuva toplumunun hırslarına, bayağılıklarına kapılsa da, ahlakı, çalışkanlığı, bilgiye olan merakı ve zekasıyla kahramanı Julien Sorel, bu inancın bir parçasıdır.


Gerçekçiliğe katılan yeni bir boyut
“Bir işçi oğlu olduğu için bir aşık olarak bile yine bir uşak sayılacağı endişesi” taşır Julien. Mahkemede ise kendisini giyotine götüren nedeni; ”aşağı bir sınıftan doğup fakirlikle az çok ezilmiş olmalarına rağmen gene iyi bir terbiye görmek saadetine ererek yüksek cemiyet dedikleri yere girebilmiş gençleri benim şahsımda cezalandırarak cüretlerini kırmak isterler. İşte baylar. benim asıl suçum; burada benim hakkımda hüküm verecek olanlar benim sınıfımdan olmadığı için göreceğim ceza elbette daha ağır olacaktır. Bakıyorum jüri üyeleri arasında zenginleşmiş hiç bir köylü göremiyor, ancak bu cürete öfkelenmiş burjuvalar görüyorum” cümleleri ile açıklar.

Stendhal’in anlatısının her yerine sinmiştir bu sınıfsallık. Ellerine ne geçirse kardır diye düşünen kurnaz köylüler, soylular gibi davranmaya çalışan görgüsüz burjuvalar, devrimin kazanımlarını yok etmek için komplolar kuran soylular ve bütün bunlardan daha beter bir kirlenmişlikteki kilise “erbabı”, sınıfsal aidiyetlerine uygun karşıtlıklar ve geçici uzlaşmalar içerisinde eksiksiz resmedilmiştir. Bu renkli resim donuk değildir ama, kişiler birbirleriyle, eşyalarla ve mekanlarla ilişkileri içerisinde varolurlar. Mesela, zengin burjuvanın mülk edinme ve bu mülkleri soyluların şatolarına benzetme tutkusunu şöyle anlatır; “Hani Almanya’nın Leipzeg, Frankfurt, Nuremberg gibi tezgahlarıyla tanınmış şehirlerinde çevresinde sanki kendi hallerinde bırakılmış, yine seyrine doyulmayan bahçeler vardır; Fransa’da onların eşini bulabileceğinizi hiç ummayın. Franche-Comte’de insan ne kadar duvar yaptırır, topraklarının dört yanına birbiri üzerine sıralanmış taşları ne kadar yığarsa komşularının saygısına o kadar hak kazanır”.

Romana uzun bir köy tasviri ile, endüstrileşmenin getirdiği değişimlerle başlıyor yazar. Ancak bu tarz tasvirlerde Balzac ya da Hugo kadar titiz bir üslubu yok onun. Çünkü Stendhal, romantiklerin yazma üslubunu benimsemiyor, hatta Chateaubriand’dan yirmi sayfa olsun okuyamadığını itiraf ediyor. Çünkü ona göre romantik üslup; “söylenmesi tamamen gereksiz pek çok ufak şey, işitilmesi kulağa hoş gelen pek çok küçük yalan”dan başka bir şey değil! Balzac, Stendhal’in bu bilinçli tercihini eleştirse de, şu sözlerle teslim ediyor onun yeteneğini; “Az sözcük yetiyor M.Beyle’ye; kahramanlarını eylem ve diyalogla karakterize ediyor; okuyucuyu tasvirlerle yormuyor da dramatik zirveye doğru koşturuyor; ve bunu bir tek sözcükle, bir tek işaretle başarıyor”.
zengin kesimden öç almak anlamına gelir bu ilişki. Aslında sever kadını, ancak basit bir uşak olmadığını göstermek, başarısını sergilemek daha önemlidir, yaşadıklarını bu nedenle çevresinden gizlemeye çalışmaz. Elbette bu küçük köy yerinde çabuk yayılır dedikodu ve Julien Sorel evden ayrılmak zorunda kalır. Gittiği yer dini konular üzerine düzenlenen bir seminerdir. Ancak hayatın ne olduğunu, siyaset ve entrikayı, yalan ve iftirayı, akla duyulan nefreti bu rahip ve papazlar arasında
tanır Julien ve oradan ayrılır.



Soylusu, işçisi, köylüsü, rahibi ya da belediye başkanı, ister kadın olsun isterse erkek; Stendhal’in kahramanları etleri ve kemikleriyle, erdemleri, tutku ve zaaflarıyla gerçek insanlardır. Ancak belli bir tarihe ve topluma; Fransız devriminin ardından gelen çalkantılı günlere aittirler. Eylemleri ve duyguları bu süreç tarafından belirlenir. O, roman sanatını yol üzerine konmuş, aynı anda hem masmavi gökyüzünü, hem de çamurlu kaldırımları yansıtan bir aynaya benzetmişti. Kendi roman kahramanları da işte böyle görünürler okuyucuya; “hem soylu, hem bayağı; hem alçak ghönüllü, hem bencil”.. İşte onlara sözünü ettiğim canlılığı ve tipikliği veren de bu çok katmanlı yapılarıdır. “Stendhal onların tipikliklerini, çevredeki hareketlerini koşullandıran iç dünyalarını inceleyerek, psikolojik çözümleme yoluyla ortaya koymuştur”.






GERÇEKTEN GÜZEL BİR KİTAP DÜNYA KLASİKLERİNDEN 552 SAYFA (en azından benim okuduğum bu kadardı)
Sıkcı bir dil ve anlatım dersinde okumaya başladığım bu kitap çok ilgimi çekti ve sizlerede önermek istedim.ben Stendhalin aslında dönemin özelliklerini vurgulamak istediği bu kitapta ben daha çok julien ve Madam Renal'a takıldım.Küçük yaşta bir taşralıyla belediye başkanının karısı :nono: Aşkları imkansızdı.Daha mutlu bitmesini isterdim herzamanki gibi :( ama olmadı julienin kafasının gövdesinden ayrılmasından 3gün sonra Madam Renal çocuklarını kucaklarken öldü ama julien'in sözünü tuttu,kendini öldürmeye yeltenmedi. :( :(



Kullanıcı avatarı
yosun*
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 362
Kayıt: 22 Kas 2006 [ 18:46 ]

Mesaj gönderen yosun* »

paylaşım için çok teşekkürler prenses

Kullanıcı avatarı
prensess
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 1082
Kayıt: 02 Nis 2007 [ 18:56 ]

Mesaj gönderen prensess »

ö.değil yosun* boşuna anlatmadım derste kalkıp herkez uyku modundayken bu kitabı :D(sende uyuyordun ama :D )

Kullanıcı avatarı
MTUĞRUL
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 28 May 2006 [ 12:59 ]

Mesaj gönderen MTUĞRUL »

bu arada küçük bir not ekleyeyim eşit ağırlık ve edebiyat sosyal çözenlerin karşısına bu kitap çok ca çıkacaktır bi okuyup geçmede yarar görüyorumm.

Kullanıcı avatarı
GiudiZioSo
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 1533
Kayıt: 13 Kas 2007 [ 20:55 ]

Mesaj gönderen GiudiZioSo »

kırmızı =kadın , siyah =kilise ..güzel bir kitap okumanızı tavsiye ederim

Cevapla