24 kasım öğretmenler günü...

AktüelBilgi Ana Bölüm
Kullanıcı avatarı
Uyus
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 1029
Kayıt: 15 Eyl 2007 [ 10:09 ]

24 kasım öğretmenler günü...

Mesaj gönderen Uyus »

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ...

İnsan, dünyaya geldiğinde, daha bebek iken gözlerini açar açmaz çevresindekilerini hissetmeye çalışır. Yemeği, içmeyi, emeklemeyi, yürümeyi, koşmayı ve konuşmayı öğrenir. Kendisini ve çevreyi algılamaya çalışır. Tüm bunlara karşın yine de yardıma muhtaçtır.

İnsanın yaşamdaki ilk yardımcıları anne, abla,ağabey,nine ve dedesidir. Büyüyüp gelişen çocuk bilgilenme sürecine girer. Bu nedenle aile içi eğitim ve öğretim yetersiz kalır. Çocuğun bu döneminde ihtiyaç duyduğu bilgileri, ancak okulda öğretmen klavuzluğuda sistemli bir eğitimle olacağı ve yönlendirileceği somut olarak ortaya çıkmıştır.Okulun ve öğretmenin devreye girmesiyle ailenin de bu konuda sorunu çözülür.

Bir ulusun çağdaş ülkeler düzeyine erişebilmesi; eğitim ve öğretimin kaliteli ve bilimsel yöntemlerle yürütülmesi ile ancak mümkün olabilir.
Eğitim sorunlarını çözen uluslar; kültür, sanat, bilim, teknoloji, sosyo-ekonomik alanında da kalkınmış ve ilerlemiştir. Eğitime gereken önem ve ilgiyi göstermeyen uluslar, başka ulusların kölesi olmaya mahkumdurlar. Kalkınmanın temel şartı eğitim ve öğretimdir.

Öğretmen; insanları eğitmeyi ve öğretmeyi meslek edinen, eğitim kurumlarında çocuk ve gençlerin eğitim öğretimlerine rehberlik eden, yön veren ve yaşam hazırlayan kimsedir. Öğretmenler gününün amacı öğretmenin toplumdaki yeri ve rolü önemi ve değeri nedir, sorunlarını belirlemek ve öğretmeni olması gerekli yüce oruna oturtmaktır. Öğretmenlerin kendi aralarında bağı kuvvetlendirmek, öğrencileri ile aralarındaki sevgi, saygı ve dayanışmayı güçlendirmektir. Emekli olan öğretmenleri saygıyla anmak ve yeni atanmış öğretmenlere mesleklerinin kutsal bilincine varmalarını sağlamaktır. İşte, Öğretmenler Günü, bu fedakar öğretmenlerimizin kıymetini bir kez daha düşünüp anlamamızı sağlayan önemli bir gündür.

Öğretmenlerimize duyduğumuz saygı, sevgi ve şükranlarımızı dile getirmek için bu günü fırsat bilmeli ve bu duygularla, onların ellerini öpmeliyiz. Okulu bitirip hayata atıldığımız zaman, bizi bu günlere hazırlayan öğretmenlerimizi hatırlamak, ziyaret etmek ya da bir telefon, kart veya mektupla hatırlarını sormak onlar için en büyük ve en değerli armağan olacaktır.
Öğretmenler Gününün Kısa Tarihçesi
Türkler, ilk önceleri Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır.
8. Yüzyıldan itibaren, İslamiyetin kabul edilmesiyle birlikte Uygur alfabesi bırakılarak Arap alfabesine geçilmiştir.

Kurtuluş Savaşı'nı kazandıktan sonra, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'i kuran ulu önder Atatürk, askeri ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda birçok yeniliği başlatmıştır. Bu yeniliklerden biri de, 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanunla, Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kabulü olmuştur.
Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okur yazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatılmıştır.

24 Kasım 1928 tarihinde açılan, Millet Mektepleri'nde, yaşlı, genç, çocuk, kadın... herkese yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir.

Millet Mektepleri'nin açılışı ve Atatürk'ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.


ÖĞRETMEN ANDI

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASINA, ATATÜRK İNKILÂP VE İLKELERİNE, ANAYASADA İFADESİNİ BULAN TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNE SADAKATLE BAĞLI KALACAĞIMA; TÜRKİYE CUMHURİYETİ KANUNLARINI TARAFSIZ VE EŞİTLİK İLKELERİNE BAĞLI KALARAK UYGULAYACAĞIMA; TÜRK MİLLETİNİN MİLLÎ, AHLÂKÎ, İNSANÎ, MANEVÎ VE KÜLTÜREL DEĞERLERİNİ BENİMSEYİP KORUYUP BUNLARI GELİŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞACAĞIMA; İNSAN HAKLARINA VE ANAYASANIN TEMEL İLKELERİNE DAYANAN MİLLÎ, DEMOKRATİK, LÂİK BİR HUKUK DEVLETİ OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE KARŞI GÖREV VE SORUMLULUKLARIMI BİLEREK, BUNLARI DAVRANIŞ HALİNDE GÖSTERECEĞİME NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE YEMİN EDERİM."

ÖĞRETMEN MARŞI

Alnımızda bilgilerden bir çelenk,
Nura doğru can atan Türk genciyiz.
Yer yüzünde yoktur, olmaz Türk'e denk;
Korku bilmez soyumuz.

Şanlı yurdum, her bucağın şanla dolsun;
Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun.


Candan açtık cehle karşı bir savaş,
Ey bu yolda ant içen genç arkadaş!
Öğren, öğret hakkı halka, gürle coş;
Durma durma koş.

Şanlı yurdum, her bucağın şanla dolsun;
Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun.

İsmail Hikmet ERTAYLAN



Kullanıcı avatarı
Uyus
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 1029
Kayıt: 15 Eyl 2007 [ 10:09 ]

Mesaj gönderen Uyus »

ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ NEDİR ?
Genel anlamda öğretmenlik öğretmenin görevi, meslek ise bir kimsenin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş, sürekli uğraş demektir. Buna göre öğretmenlik mesleği denilince öğretmenin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli öğretme işi veya sürekli öğretme görevi anlaşılır.

Bir yaşamsal etkinlik olgusu olan meslek, toplumsal, kültürel ve ekonomik yapının ve teknolojinin gerektirdiği bir iş bölümü sonucu ortaya çıkar. Meslekler, genellikle gelişmemiş toplumlarda görenekle babadan ağula veya anadan kıza geçer, az gelişkin toplumlarda usta çırak ilişkisiyle öğrenilir, gelişkin toplumlarda örgün eğitimle edinilir. Çağdaş toplumlarda ise belirli diploma gerektiren profesyonel bir uğraş niteliği kazanır. Bu olgu diğer çoğu meslekler gibi öğretmenlik mesleği için de geçerlidir.

Günümüzde öğretmenlik mesleği öğretmen olan kimseler tarafından yürütülür. Öğretmen, mesleği öğretmek olan kimsedir. Günümüzde öğretmen, öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği yeterlikleri kazandıran yüksek öğrenimi bitirerek aldığı diplomayla öğretmenlik yapma yetkisini elde etmiş olan kimsedir.

Dar anlamıyla öğretmenlik öncelikle öğretimcilik demektir. Ancak öğretmenlikte "öğretme' "göreviyle sınırlı kalınmaz, yetinilmez. Çünkü "öğretme" "eğitme" ile iç içe işler gerçekleşir. Böylece öğretmenlik daha geniş bir anlam kazanır. Bu anlamda öğretmenlik eğitmenliği de kapsar, içerir. Öyleyse, geniş anlamıyla öğretmenlik öğretme odaklı eğitimciliktir. Buna göre öğretmenlik mesleği öğretme odaklı bir eğitimcilik mesleğidir.

İnsanlık tarihinde olduğu gibi Türk tarihinde de öğretmenlik çok eski bir uğraşı alanıdır. Bir uğraşı alanı olarak öğretmenliğin başlangıcı çok eskidir, öğretme çabalarının ilk başlangıcına dayanır. Öğretme çabalarının kökleri tarihin derinliklerine uzanır. Bu çabaların bir uğraşı alanı niteliği kazanması, bu uğraşı alanının öğretmenliğe dönüşmesi ve öğretmenliğin meslekleşmesi ise epey yenidir. Öğretmenliğin tamamen kendine özgü bir uzmanlık mesleği olması ise çok daha yenidir.

Günümüzde öğretmenlik kendine özgü bir profesyonel uğraş alanıdır. Genel anlamda profesyonel, bir işi kazanç sağlamak amacıyla ve ustalıkla yapan kimse demektir. Böyle bir kimse işin tüm gerekleriyle tüm inceliklerini öğrenmiş olmak durumundadır. Günümüzde öğretmenlik mesleği profesyonel bir meslek olarak kabul edilir. Öğretmenlik artık (özel) alanda uzmanlık, akademik çalışma, mesleksel formasyon ve üniversite diploması gerektiren kendine özgü bir profesyonel meslek statüsü kazanmış bulunmaktadır.
Prof. Dr. Ali UÇAN
Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fak. Öğretim Üyesi


TÜRKİYE'DE ÖĞRETMENLİĞİN MESLEKLEŞME KOŞULLARI VE ÖLÇÜTLERİ

Öğretmenliğin meslekleşmesi bu doğrultuda belirli koşulların sağlanması belirli ölçütlerin oluşması ve koşulların ölçütlere uygun hale gelmesiyle mümkün olmuştur. Tüm dünyada meslek olarak kabul edilen işlerin meslekleşmesinin bir takım ölçütleri ortaya konulmuştur. (Erden 1998).Türkiye de Öğretmenliğin meslekleşmesini sağlayan başlıca koşullar ölçütler şunlardır:

1. Tanımlanmış bir hizmet alanı olma ve o alanda hizmet verme.
2. Verdiği hizmetten ötürü yetiştirdiği kişiye-ailesine-topluma-devlete karşı sorumlu olmak.
3. Yeterince geniş ve yaygın bir hizmet alanına sahip olma.
4. Belirli bir uzmanlık bilgi ve becerisini gerektirme.
5. Örgün mesleksel eğitimden geçme.
6. Mesleksel kültüre sahip olma.
7. Mesleğe girişte belirli bir seçim ve denetimden geçme.
8. Toplumca ve devletçe meslek olarak tanınma ve kabul görme.
9. Mesleksel ahlak kurallarına sahip olma
10. Meslek kuruluşları biciminde örğütlenme
11. Mesleksel amaçlı süreli yayın organına sahip olma
12. Yasal, tüzüksel, yönetmeliksel, statü ve güvenceye kavuşma.
13. Sadece öğretmenlik mesleğinin öğrenimini görmüş veya yererliklerini kazanmış olanların öğretmenlik yapmaya hak ve yetkileri olduğu kesin hükme bağlanmış olma.

Türkiye'de Öğretmenlik mesleği bu koşullar sağlandıkça,ölçütler oluştukça ve koşulları ölçütlere uygun hale geldikçe daha çok, daha etkin, daha yaygın ve daha saygın bir kabul görmüştür.Türkiye'de öğretmenlik mesleği profesyonellik gerektiren özelliklere sahip olma yolunda çok önemli aşamalar kaydetmiştir. Bununla birlikte, belirtilen koşul ve ölçütlerden bazılarında istenilen düzeye henüz tam olarak erişilememiştir.Örneğin 13.maddede belirtilen koşul ve ölçüt ilke olarak benimsenmiş ve uygulamaya konmuş olmakla birlikte, bazı dallarda gerçek öğretmen gereksinimin tam olarak karşılanmaması nedeniyle zaman zaman delinmekte ve bu nedenle henüz kesintisiz bir süreklilik kazanamamış bulunmaktadır.

Öbür yandan Atatürk 1924' te Ankara'da toplanan Öğretmenler Birliğinin bütün yurtta örgütlenmesini Konya'yı olduğu gibi.Van'ı .Hakkari'yi örgütü içine almasını , her köyde üyeleri bulunmasını derin bir ilgi bekleyeceğim, dediği halde öğretmenlik mesleğinin ulusal düzeyde ve tüm öğretmenleri kapsayacak bicimde örgütlenmesi ne yazıkki hala gerçekleştirilememiştir.
Prof. Dr. Ali UÇAN
Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fak. Öğretim Üyesi

Kullanıcı avatarı
Uyus
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 1029
Kayıt: 15 Eyl 2007 [ 10:09 ]

türkiye'de öğretmenliğin meslekleşmesi

Mesaj gönderen Uyus »

TÜRKİYE'DE ÖĞRETMENLİĞİN MESLEKLEŞMESİ

Türkiye'de öğretmenliğin ayrı ve kendine özgü bir meslek olarak düşünülmesi ve bu meslekten olanların ayrı bir programla yetiştirilmesinin gerekli görülmesine ilişkin ilk somut gösterge 15. yüzyılın ikinci yarısında Fatih Sultan Mehmet'in kurduğu-kurdurduğu Eyüp ve Ayasofya medreselerinde o dönemin ilkokulları olan sıbyan mekteplerine öğretmen yetiştirilmek için ayrı bir program öngörülmesi ve uygulanmasıdır.Programda Adab-ı Mubahase ve Usul-i Tedris ( Tartışma kuralları ve öğretim yöntemi ) adlı bir derse yer verilmesi Türk ve Dünya eğitim tarihinde çok önemli bir buluş ve yeniliktir. Bunun yanısıra programda Matematik, Tarih-Coğrafya, Edebiyat, Mantık vb. derslerin yer alması öğretmenlik mesleğinin yeni niteliğini gösterir. İlk kez ilkokul öğretmenliğine ilişkin ayrı ve özgün bir model öngören ve öğretmenlik mesleğinin gereklerine uygun ilk programı yapan ve uygulatan kişi olarak Fatih, bu girişimiyle öğretmenliği çağdaş anlamda meslekleştirme bakımından gerçekten öncü ve seçkin bir yere sahiptir. Fatih'in bu öncü ve yenilikçi girişiminin kendisinden sonra süreklilik kazanmamış olması Türk ve Dünya eğitimi için çok önemli bir kayıp ve çok önemli bir talihsizlik olmuştur.

Türkiye'de öğretmenliğin ayrı ve kendine özgü bir meslek olarak düşünülmesi ve bu meslekten olanların ayrı bir okulda yetiştirilmesinin gerekli görülmesine ilişkin ilk somut gösterge ise Sultan Abdülmecit döneminde 16 mart 1848'de Darülmuallimin ( Erkek Öğretmen Okulu'nun ) açılmasıdır. Bu okulun açılmasında yeni ortaöğretim kurumları olarak Rüştiye adıyla yeni tip okulların açılması ve bu okullarda yeni tip öğretmene gereksinim duyulması etkin ve belirleyici olmuştur. Programın ilk dersi Usul-i Tedris'tir. ( Öğretim Yöntemi'dir.) Yalnızca öğretmen yetiştiren bir okulun açılması ve bu okulun bir öğretmenlik meslek okulu olarak görülmesi öğretmenlik mesleğine ilişkin yeni bir anlayışın oluşmasına yol açmıştır. Bu okul açılıp ilk mezunlarını vermeye başladıktan sonra da çeşitli kaynaklardan mesleğe yapılan atamalarla öğretmenlik neredeyse okur-yazar herkese açık bir meslek olma özelliğini önemli ölçüde koruyor idiysede öğretmen atamalarında öğretmen okulunu bitirenlere öncelik hakkı doğmuştur. Bu öncelik hakkı Türkiye'de öğretmenliğin meslekleşmesinde Fatih'ten yaklaşık 320 yıl sonra çok önemli bir adım oluşturmuş ve ilk hukuksal düzenleme niteliği taşımıştır.

Fatih'in ortaya koyduğu ilkokul öğretmenliği modeli ile ondan yaklaşık 300 yıl sonra Abdülmecit döneminin ortaya koyduğu ortaokul öğretmenliği modeli birlikte ele alınırsa günümüzdeki sekiz yıllık ilköğretim okulu için kimilerince düşünülmeye başlanan İlköğretim öğretmenliği modelinin ilk öncü çekirdeğini oluşturur.

Türkiye'de öğretmenlik mesleğinin saygınlığı ve bu mesleği öğrenip yürütenlerin atanma görevlendirilme ve yükselme biçimleri 01 Eylül 1869'da yürürlüğe giren Maarif-i Umumiye Nizamnamesinde (Genel Eğitim Tüzüğünde) başlıca konulardan biri olarak yer almıştır. Öğretmen alımında ve atamalarında öğretmen okulu çıkışlılara "hakk-ı rüçhan" ("öncelik hakkı") tanınmıştır. Bu bakımdan Tüzük ülkemizde öğretmenlik mesleğinin evriminde yeni bir dönüm noktası oluşturur.

Darülmuallimin-i Rüşdi'den (1848) sonra Darülmuallimin-i Sıbyan (1870) Darülmuallimin-i İdadi (1877) ve Darülmuallimin_i Ali'nin (1891) açılmasıyla Türkiye'de öğretmenlik orta öğretimin ilk basamağından sonra ilköğretim basamağı ile ortaöğretimin ikinci basamağında da çağdaş anlamda meslekleşme sürecine girmiştir. Bu süreçte genellikle
Darülmuallimin-i Rüşdi ilkin Darülmuallimin-i Sıbyan'ın ve ardından diğerlerinin öncüsü olarak kabul edilir. Oysa tarihsel gerçek bundan biraz farklı olsa gerektir. Darülmuallimin-i Sıbyan'ın açılışından yaklaşık 320 yıl önce Fatih'in oluşturup kurduğu medresede uygulattığı "Sıbyan Okulu Öğretmenliği Programı"nı bu okulun gerçek anlamda ilk öncüsü olarak kabul etmek gerçeğe daha uygun düşer.

1892'de ilkokullar için çıkarılan bir Talimat'ta (yönerge'de) ilkokul öğretmenliğine atanacaklarda "Darülmuallimin-i İptidai'den diploma almış olma yada bir sınav sonunda yeterliliklerini kanıtlamış olma" ve "iyi ahlaklı olma" koşulları öngörülmüştür.(Akyüz 1993,1997). Bu koşullar Türkiye'de öğretmenliğin meslekleşmesine ilişkin olarak 1869 Tüzüğü'nde öngörülenlerden daha ileri hukuksalh düzenlemeler niteliği taşımaktadır.

1898-1899 tarihli Maarif Salnamesinde " eğitim hizmetlerinde asıl olan öğretmenliktir" anlamına gelen bir hüküm yer almıştır. (Akyüz 1993,218). Bu hüküm daha sonra Cumhuriyet döneminde 1926'da bir yasa maddesi olarak belirlenen yukarıdaki ilkenin öncüsü olmaktadır.

1900-1901 tarihli Salname-i Nezaret-i Umumiye'de yer alan muallimlikkte Meslek-i İhtisas Tesisine Dair Talimat'ın birinci maddesinde " öğretmenlik mesleğine giriş" için konulan şartlar sıralanmıştır. Başka bir maddesinde ise "öğretmenlik mesleğine giriş hakkı yalnızca Darülmuallimin mezunlarına aittir denilmiştir. Talimat öğretmenliğin meslekleşmesinde çok önemli bir aşama oluşturur. (Akyüz 1993,217-218)

Türkiye'de eğitim ve öğretime ilişkin olarak Tanzimattan önceki bazı dönemlerde bazı kitaplar yazılmış-yayınlanmış ve Tanzimattan sonra giderek çoğalmış olmakla birlikte öğretmenlik mesleğine ilişkin ilk önemli ve kapsamlı yayınlar tartışmalar ve öneriler on yıl süren II.Meşrutiyet Döneminde (1908-1918) yapılmıştır.

Bu arada Darülmuallimat içinde 1913'te Ana Muallime Sınıfı (Ana Öğretmen Sınıfı) 1914 Ana Muallime Mektebi (Ana Öğretmen Okulu) açılmıştır. Bu sınıfın ve okulun açılması ve ilk mezunlarını vermesiyle birlikte öğretmenlik mesleğinin ilköğretim öncesi (okulöncesi), ilköğretim ve Ortaöğretim basamaklarına göre türleşme süreci tamamlanmıştır.

Türkiye'de eğitimin-öğretimin bir bilim olarak ortaya çıkması ve gelişmesiyle birlikte öğretmenlik meslek bilgisinin önem kazanmaya başlaması, öğretmenlik için bireylerin özel bilgi ve becerilere sahip olması gerekliliğinin ortaya konulması ve bu gereğin giderek daha iyi anlaşılması öğretmenliğin meslekleşmesinde etkili ve belirleyici olmuştur.

Ulusal Kurtuluş Savaşı (1919-1922) ve TBMM Hükümetleri (1920-1923) Dönemi'nde öğretmenlik mesleği daha çok önem kazanmış ve öne çıkmıştır.Bu dönemde öğretmenlik mesleği ulusal kültür, ulusal dayanışma, ulusal birlik-bütünlük, ulusal kurtuluş, ulusal bağımsızlık ve ulusal özgürlük ile ulusal eğitim kavram ve uygulamaları üzerinde odaklanmıştır. 1921 Maarif Kongresi'nde Mustafa Kemal'in açış konuşmasında "ulusal eğitim"i açıklaması, "Türkiye'nin ulusal eğitimini kurmasını istemesi ve öğretmenleri" gelecekteki kurtuluşumuzun saygıdeğer öncüleri olarak tanımlaması yeni Türkiye Devleti'nde öğretmenlik mesleğine yeni bakışın yeni görevler veya yeni işlevler yükleyişin yeni temelini oluşturmuştur.

Cumhuriyet devrimiyle birlikte Türkiye'de öğretmenlik mesleği yeniden yapılanmış ve çağdaş, ulusal ve evrensel boyutlu bir gelişim sürecine girmiştir. Cumhuriyet döneminde (1923'ten günümüze) öğretmenliğin meslekleşme sürecinin hız ve yoğunluk yaygınlık ve etkinlik kazanmasında 1924'te çıkarılan 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretimi Birleştirme Yasası) ile 439 sayılı Orta Tedrisat Muallimleri Kanunu belirleyici olmuştur. Bu iki yasadan ilki öğretmenlik mesleğine yeni ve çağdaş bir temel, ikincisi ise yasal bir tanım ve dayanak getirmiştir.

Bu yeni yasal temele dayalı olarak yapılan değerlendirmeler sonunda Osmanlı döneminden devralınan Darülmualliminler ve Darülmuallimatların İlk Öğretmen Okulu, Orta Öğretmen Okulu ve Yüksek Öğretmen Okulu olarak yeniden yapılandırılması (1924) ile Musiki Muallim Mektebi (1924), Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü (1926, 1929), Köy Muallim Mektebi (1927) Kız Meslek(Teknik Yüksek) Öğretmen Okulu (1934,1947), Ana Öğretmen Okulu (1927) Köy Öğretmen Okulu (1936), Erkek Meslek (Teknik Yüksek) Öğretmen Okulu (1937,1947) Köy Enstitüsü (1940), Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü (1942), Necati Terbiye Enstitüsü ve Orta Öğretmen okulu(1944).Eğitim Enstitüleri (1946). Ticaret ve Turizm Yüksek Öğretmen Okulu (1955, 1965). Yüksek İslam Enstitüleri (1959). Kız Sanat Yüksek Öğretmen Okulu (1962). Erkek Sanat Yüksek Öğretmen Okulu (1962.). Eğitim Bilimleri Fakültesi(1965). İki Yıllık Eğitim Enstitüleri(1974). Endüstriyel Sanatlar Yüksek Okulu (1975). Dört Yıllık Eğitim Enstitüleri(1978). Yüksek Öğretmen Okulları ( 1980). (Genel) Eğitim- Mesleki Eğitim-Teknik Eğitim Fakülteleri (1982) ve Eğitim Bilimleri Enstitülerinin (1994, 1997) kurulması Öğretmenlik mesleğini sağlamlaştırmış, güçlendirmiş, çeşitlendirmiş ve mesleksel etkinlik alanını genişletmiştir.
Prof. Dr. Ali UÇAN
Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fak. Öğretim Üyesi

Kullanıcı avatarı
Uyus
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 1029
Kayıt: 15 Eyl 2007 [ 10:09 ]

türkiye'de öğretmenlik mesleğinin tarihçesi

Mesaj gönderen Uyus »

TÜRKİYE'DE ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİN TARİHÇESİ

Ülkemiz yaklaşık bin yıldır Türkiye'dir. Türkiye'de öğretmenlik mesleğinin kökleri bin yıl öncesine giden uzun bir geçmişe dayanır. Bu nedenle Türkiye'de öğretmenlik mesleğine genel olarak bakarken konuyu Selçuklu Türkiyesi, Osmanlı Türkiyesi ve Cumhuriyet Türkiyesi olmak üzere üç ana dönemde ele almak gerekir:

1. Selçuklu Türkiyesinde öğretmenlik genel olarak "din adamlığı", "hocalık", "imamlık" ve "müezzinlik" ile iç içe bir meslekti. Bu dönemde öğretmenlik mesleği dinsel ağırlıklı çok işlevli bir meslek niteliği taşır. Örgün eğitim kurumlarından sıbyan mekteplerinde öğretmenlik "muallimlik" olarak medreselerde öğretmenlik ise "müderrislik" olarak adlandırıldı. Sıbyan okullarında ve genel medreselerde öğretmenlik mesleğine ilişkin görevlerin temeli ve ağırlık merkezi dini öğretmekti. Bu dönemde öğretmenlik mesleğini edinim genel eğitimden ve din adamlığından ayrı bir uzmanlık alanı olarak düşünülmezdi. Bu nedenle öğretmenlik için ayrı bir program veya ayrı bir meslek ve ihtisas medresesi yoktu.

2. Osmanlı Türkiyesinde öğretmenlik mesleğine ilişkin durum 15.Yüzyıl ortalarına kadar Selçuklu dönemindekinin hemen hemen aynıydı. Osmanlı döneminde ilk kez Fatih Sultan Mehmet öğretmenlik mesleğini dinsel ağırlıklı olmaktan kurtarma, dünyasal boyutlu oluşturma ve dolayısıyla laikleştirme doğrultusunda çok önemli bir adım atmıştır. Bu adım Türkiye'de öğretmenlik mesleğine ilişkin ilk gerçek bir atılımdır. Ancak eldeki bilgilere göre ne yazıktır ki bu atılımcı girişim Fatih'ten sonra sürdürülmemiş, süreklilik kazanmamış ve böylece Fatih'le başlayan ve Fatih'le biten bir atılım olmaktan öteye geçmemiştir. 18.Yüzyılın ikinci yarısında başlayan yenileşme hareketi 19.Yüzyılın ilk yarısında batılılaşma hareketine dönüşürken, 15.Yüzyıldaki ilk yönetimince yeni bir anlayışla gerçekleştirilen yeni bir atılımla öğretmenlik mesleği kendi meslek okuluna, yani öğretmen okuluna kavuşmuştur (1848). Anlamlı bir rastlantı olarak adını Fatih'ten alan bir semtte kurulup açılan bu okulla birlikte öğretmenlik kendine özgü bir meslek olma sürecine girmiş, yeni ve yenillikçi bir nitelik kazanmaya başlamıştır. Bir süre sonra öğretmen okulu çıkışlıların hukuki statüleri düşünülüp belli kurallara bağlanmaya ve öğretmenliğin meslekleşmesine ilişkin hukuksal düzenlemeler başlamıştır (1869, 1892). Bu süreç 20.Yüzyılın ikinci on yılında biraz daha gelişerek sürerken öğretmenlik mesleğine ilişkin anlamlı bir birikim oluşmuştur. Bu birikimle birlikte somut bilimin yol gösterici ışığında yenilikçi öğretmenlik mesleği açıkça ortaya çıkmıştır.

3. Cumhuriyet Türkiyesinde öğretmenlik mesleği yurdun kurtarıcısı ve Cumhuriyet'in kurucusu Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün yönlendiriminde çağdaş. Ulusal ve laik bir temele dayandırılmış: bu temelden kaynaklanan anlayış ve yaklaşımla yeniden yapılandırılmış. Sağlam ve tutarlı bir çerçeve içine alınmış gerçek yörüngesinde oturtulmuştur. Bu doğrultuda gerçekleştirilen yasal düzenleme ve uygulamalarla Cumhuriyet döneminde öğretmenlik mesleği çok saygın etkin ve etkili bir meslek niteliği kazanmıştır. 1924'te öğretmenlik mesleği yasayla tanımlanmış. Böylece yasal bir meslek niteliğine kavuşmuştur. Bunda Atatürk'ün eğitime, öğretmene ve öğretmenlik mesleğine bakışı çok etkin ve belirleyici rol oynamıştır.
Atatürk'ün öğretmenlik mesleğine bakışı şu sözlerinde kesin bir nitelendirim açık bir anlamlandırım ve derin bir anlatım bulur:
- Dünyanın her yerinde öğretmenler insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer üyeleridir. (1923)

- Ulusumuzu yetiştirmek gibi kutsal bir görevi üstüne almış olan yüce Türk öğretmen topluluğu ...(1921)

-Gelecekteki kurtuluşumuzun saygıdeğer öncüleri olan Türkiye öğretmenleri...(1921)

- Hükümetin en verimli ve en önemli görevi milli eğitim işleridir..(1922)

- Cumhurbaşkanı olmasaydım Milli Eğitim Bakanı olmak isterdim...

- Benim asıl kişiliğim (niteliğim) öğretmenliğimdir. Ben milletimin öğretmeniyim...(1936)

- Eğitimdir ki ulusu özgür; şanlı ve yüksek bir toplum olarak yaşatır..(1924)

- Eğitim okul demektir. .(1919)

- Okul adını hep birlikte büyük saygı ile analım! (1922)

- Gerçek zaferi siz (öğretmenler) kazanıp sürdüreceksiniz..(1922)

- Eğitim bakanı olarak milli irfanı yükseltmeye çalışmak en büyük emelimdir.

- Bilim ordusunun değeri siz öğretmenlerin değeri ile ölçülecektir...(1923)

- Öğretmenler...bilim esasından kazanmaya başladıkları egemenliği sonuca ulaştırmalıdırlar.

- Bununla öğretmenlik mesleği gerçek gelişme devrine dahil olacaktır...(1924)

- Öğretmenler sizin başarınız Cumhuriyet'in başarısı olacaktır...(1924)

- Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır...(1924)

- Öğretmenler! Cumhuriyet sizden fikri hür.Vicdanı hür.İrfanı hür nesiller ister...(1924)

- Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir...(1925)
Atatürk Türkiye'yi yönettiği 1919-1938 yılları arasında geçen 19 yıllık süre içinde kamu önünde yaklaşık olarak en az 40 kez olmak üzere en çok milli eğitim ve öğretmen konularını ve dolayısıyla öğretmenlik mesleğini işlemiştir. Bu bağlamda 1'i Sivas Kongre'sinde 15'i TBMM 'ni açış söylevlerinde ve 9'u öğretmen kongre ve toplantılarında 4'ü halkla konuşmalarında 2'si CHP kurultaylarında 1'i İzmir İktisat Kongresini 1'i Anakara Hukuk Mektebini 1'i Cumhuriyet'in 10.yıldönümünü açış söylevlerinde 1'i Konya orduevinde subaylarla konuşurken ve 1'i de milletvekili seçim bildirgesinde 2'si basın önünde ve 1'i öğretmen okulunda olmak üzere kamu önünde en az 39 kez bu konuları ele almış:

Bu konularda görüş ve düşüncelerini açıklamış, ilkeler ortaya koymuş, değerlendirme ve önerilerde bulunmuş, yönergeler vermiştir. (Öztürk 1992:İnan 1983a ve 1983b: TDK 1979).Ayrıca çeşitli zamanlarda yaptığı okul ziyaretleri ile özel görüşme,söyleşi ve konuşmalarında da sık sık aynı konulara değinmiş, aynı konular üzerinde durmuştur.

Bu arada Atatürk, çağdaş Türk eğitiminde çok büyük anlam ve önem taşıyan Millet Mektepleri Başöğretmenliğine kabul ederek (1928) öğretmenlik mesleğine çok somut ve etkin bir biçimde katılmıştır.Bu katılımıyla Öğretmenlik mesleğine çok büyük bir değer, onur ve saygınlık kazandırmış :öğretmenlik mesleğini yüceltmiştir.

Atatürk'e göre öğretmen " yetiştirici, eğitici, öğretici, yaratıcı, geliştirici" olmasının yanı sıra aynı zamanda " öncü, kurtarıcı, kılavuzlayıcı, yenileştirici, savaşımcı-devrimci, değişimci-dönüşümcü, örnek olucu, yükseltici , yüksek hizmet verici , kutsal bir görev üstlenici" dir. Bütün bunlarla Atatürk'ün tanımladığı öğretmenlik tam anlamıyla gerçek öğretmenliktir.

Atatürk'ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde gerçek öğretmenlik mesleği ile Atatürk, Cumhuriyet, ulus ve çağdaşlaşma arasında doğal köklü ve sımsıkı bir bağ ve iç içe geçen derin bir ilişki vardır. Bu dönemde çağdaş Cumhuriyet öğretmenliği öne çıkan bir meslektir.
Prof. Dr. Ali UÇAN
Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fak. Öğretim Üyesi

Kullanıcı avatarı
Uyus
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 1029
Kayıt: 15 Eyl 2007 [ 10:09 ]

eğitim - öğretim ve öğretmen üzerine özlü sözler

Mesaj gönderen Uyus »

EĞİTİM - ÖĞRETİM VE ÖĞRETMEN ÜZERİNE ÖZLÜ SÖZLER

Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir. (Atatürk)

***
Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakar muallim ve mürebbilerini sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. (Atatürk)

***
Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakar ve muhterem unsurlarıdır. (Atatürk)

***
Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bur millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır. (Atatürk)

***
Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da milleti esaret ve sefalete terk eder. (Atatürk)

***
Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister. (Atatürk)

***
Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum. (Hz. Ali)

***
Yeryüzünde öğretmenlikten daha şerefli bir meslek tanımıyorum. (Diyojen)

***
Dünyada her şeye değer biçilebilir, ama öğretmenin eserine değer biçilemez. Çünkü, onun eseri her şeydir ve hem de hiçbir şeydir. (Socrates)

***
Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir. (Atatürk)

***
En önemli ve feyizli görevlerimiz, milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu suretler olur. (Atatürk)

***
Bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatan da, köleliğe, yoksulluğa düşüren de eğitimdir.
(Atatürk)

***
Yeter derecede eğitime sahip olmalısın ki, çevrende insanları gereğinden büyük görmeyesin; fakat bilgeliği sağlayacak kadar da eğitimin olmalı ki, onları küçük görmeyesin. (M.L.BOREN)

***
Heykeltıraş mermere ne ise; öğretmen de çocuğa odur.
(Addison)

***
Öğretmen ve ağaç ürünlerinden belli olur. (Ukrayna Atasözü)

***
Öğrencilerine okuma isteği aşılamayan bir öğretmen havada soğuk demir dövüyor demektir. (H.Mann)

***
Ülkemizi gerçek hedefe, gerçek mutluluğa kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanımızı kurtaran asker ordusu, diğeri ulusumuzun geleceğini yoğuran irfan (bilim, kültür) ordusudur. (Atatürk)

***
Öğretmenlik mesleklerin en az kazanç getireni, fakat insanı en çok ödüllendirenidir. (H.V.Dyke)

***
Öğretmen nasılsa sınıf da öyledir. (Alman Atasözü)

***
Unutmayınız ki cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir. (Atatürk)

***
Dünyanın her yerinde öğretmenler toplumun en özverili ve en saygıdeğer öğeleridir. (Atatürk)

***
Ordularımızın kazandığı zafer, sizin eğitim ordularınızın kazandığı için yol açtı.Gerçek zaferi siz,öğretmenler kazanacaksınız. Bunu başaracağınızdan kuşkum yoktur. Sarsılmaz bir inançla ben ve arkadaşlarım sizi gözeteceğiz... Sizin karşılaştığınız tüm engelleri kıracağız. (Atatürk)

***
Bir topluluk ulus olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. Onlardır ki,toplumun gerçek bir ulus haline getirirler. (Atatürk)

***
Öğretmenlik Tanrı sanatıdır. (Hz.Ali)

***
Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın (kültürün) müspet fikirlerini veriniz. İstikbalin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler tatbik (uygulama) mevkiine konduğu vakit Türk milleti yükselecektir. (Atatürk)

Kullanıcı avatarı
Uyus
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 1029
Kayıt: 15 Eyl 2007 [ 10:09 ]

Mesaj gönderen Uyus »

Tüm Öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü Kutluyorum =D> Onlara Söylenmesi Gereken En Güzel Cümleleri Atamız Zamanında Söylemiş Zaten.

Kullanıcı avatarı
GiudiZioSo
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 1533
Kayıt: 13 Kas 2007 [ 20:55 ]

Mesaj gönderen GiudiZioSo »

beni unutmamışsın canım ya çok sağol iyiki doğdum beeen :D ;) :hoba: ..paylaşım için sağol Uyus

Kullanıcı avatarı
prensess
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 1082
Kayıt: 02 Nis 2007 [ 18:56 ]

Mesaj gönderen prensess »

Teşekkrler Uyus Çok güzel olmuş 100KFL, bende öğretmenlerimizin öğretmenler gününü Kutlarım...

Kullanıcı avatarı
Ak_23
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 1068
Kayıt: 03 Şub 2007 [ 16:48 ]

Mesaj gönderen Ak_23 »

Tüm Öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü Kutlu Olsun..

Kullanıcı avatarı
VSaBaH
Tasarımcı Yönetici
Tasarımcı Yönetici
Mesajlar: 6135
Kayıt: 21 Kas 2005 [ 23:54 ]

Mesaj gönderen VSaBaH »

Uyus, gerçekten güzel bir paylaşım olmuş teşekkürler... Anasayfamızdaki Öğretmenler Günü resmimize link olarak veriyorum bu konuyu hakediyor çünkü =D>

Bende gelecek mimarları öğretmenlerimizin bu mutlu gününü canı gönülden kutlarım. Gerçi onlar için bir gün az, bir hafta hatta bir ay hatırlanmayı hakediyorlar...

Resim
 !
REKLAMLARA YAPILAN TIKLAMA BİZİM TEK GELİR KAPIMIZDIR. LÜTFEN ADBLOCK TARZI EKLENTİLERLE REKLAMLARI ENGELLEMEYELİM. BİZE EN GÜZEL TEŞEKKÜRÜ BU ŞEKİLDE YAPABİLİRSİNİZ. TEŞEKKÜRLER...


Resim

Cevapla