İnsanın 7 hali

AktüelBilgi Ana Bölüm
Cevapla
Kullanıcı avatarı
prensess
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 1082
Kayıt: 02 Nis 2007 [ 18:56 ]

İnsanın 7 hali

Mesaj gönderen prensess »

:ok: Makale,hikaye,deneme,söyleşi vb yazıların paylaşılabileceği bir bölüm,alt başlık olsa çok iyi olur aslında...


2.ve 3.metin biraz alakasız ama 2.bir başlık açmaya gerek olmadığı için onularıda insanın 7 hali adlı yazının altına ekledim...(özellkle 3.yazıyı okumanızı şiddetle öneririm(: )


İnsanın yedi hali



Bir: Tereyağı hali.

Uçma makinesini tamamlayan mucit, havalanma deneyini izlemeleri için bir yığın kişiyi çağırdı.

Beklenen an geldi. Son kontroller yapıldı. Mucit araca binip motoru çalıştırdı. Bir gümbürtü koptu. Makine üstünde durduğu rampayı parçaladı. Toz duman içinde toprağa gömülüp gözden kayboldu. Mucit ise son anda canını kurtarmayı başardı.

“Gördünüz işte” dedi kendine gelince. “Ayrıntılarımın sağlamlığını kanıtlamış bulunuyorum.” Yerle bir olmuş tuğlalara bakarak, “Elbette bazı hatalar var” diye ekledi. “Ama bunlar sadece temelde ve esasta.”

Bu güvence üzerine herkes yeni bir makinenin yapımına para yatırmak için seferber oldu.




İki: Filozof hali.



Aptalın eşeğini dövdüğünü gören filozof araya girdi:

“Kendine gel oğlum, kendine gel... Şiddete başvuranlar eninde sonunda şiddetle karşılık görür.”

“Ben de bu eşeğe bunu öğretmeye çalışıyorum” dedi aptal, dayağa ara vermeden. “Çifteledi beni lanet hayvan!”

Filozof uzaklaşırken “aptalların felsefesi bizimkinden daha derin ve gerçekçi olamaz kuşkusuz” diye düşünüyordu. “Sadece bunu dile getiriş biçimleri daha etkileyici.”




Üç: Kurnaz hali.


Delikten çıkmak üzere olan fare, dışarda bekleyen kediyi görünce tekrar yuvaya girdi. “Bitişikte bir mısır ambarı var” dedi öbür farelerden birine. “Yalnız gidecektim ama, bu ziyafeti saygıdeğer bir büyüğümle paylaşmak isterdim.”

“Harika!” dedi öbürü. “Geliyorum, önden gidip yolu göster.”

“Önden mi?” diye bir feryat kopardı beriki. “Daha neler! Nasıl gidebilirim sizin gibi yüce bir farenin önünde? Siz önden buyurun efendim.”

Pohpohlanmaktan hoşlanan öbürü öne geçti. Kedi onu kapıp uzaklaşınca, bizimki sağ salim çıktı dışarı.





Dört: Mutlu etme hali.



Adam bir kartal yakalamış, kanatlarını kırptıktan sonra tavuklarla birlikte kümese kapatmıştı. Alışık olmadığı bu durum kartalı derinden etkileyip bunalıma sürüklemişti.

“Aslında mutlu olman gerekir” dedi adam. “Kartalken sıradan biriydin. Ama yaşlı bir horoz olarak eşin benzerin yok yeryüzünde.”
Beş: Mutlu hali.
Ölümcül biçimde yaralanan kartal, bedenine saplanan okun sapında kendi tüylerinden birini görünce çok rahatladı.

“Neyse” diye inledi. “Bu işte başka bir kartalın parmağı olsaydı, kendimi gerçekten çok kötü hissederdim.”


Altı: ‘Hak’lı hali.




Ormanda dolaşırken ayağına diken batan bir aslan, rastladığı çobandan bunu çıkartmasını istedi. Çoban istediğini yaptı. Az önce başka bir çobanla karnını doyurmuş olan aslan, onun kılına bile dokunmadan uzaklaştı.

Uzun zaman sonra aynı çoban, haksız bir cezaya uğrayıp arenada aslanlara atıldı. Aslanlar onu yemek üzereyken, içlerinden birinin şöyle dediği duyuldu:

“Durun! Bu benim ayağımdaki dikeni çıkaran adam.”

Ötekiler bu özel ilişkiye saygı gösterip kenara çekildi. Hak sahibi de çobanını tek başına yedi.





Yedi: Gururlu hali.



Finoyu gören Aslan deliler gibi gülmeye başladı. Bir yandan da, “bu kadar küçük hayvan mı olur” diye söyleniyordu.

“Küçük olabilirim efendim” dedi fino gururla. “Ama dikkatinizi çekerim ki, sapına kadar köpeğim ben!”



(Hikâyeler Ambrose Bierce’in Karanlığın Kahkahası adlı kitabından alınmıştır.)


-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

100 DOLARLIK DERS




Meshur bir hatip konusmasina 100 dolarlik bir banknotu elinde tutarak basladi.

200 kisilik salonda:
"Bu 100 dolarlik banknotu kim ister?" diye sordu.

Salonda eller tek tek havaya kalkmaya basladi.

"Tamam bu 100 dolari Icinizden birine verecegim,

ama once lutfen izin verin bir sey yapayim" dedi ve banknotu burusturmaya basladi.

Tekrar sordu: "Hala kim istiyor?"

Salonda ayni eller havaya kalkti.

"Pekala, sunu yaparsam ne olacak bakalim?" dedi.

Banknotu yere atti ve ayakkabisinin altinda ezmeye basladi.

Bir sure sonra egildi ve parayi aldi. Banknot kirli ve burus burus olmustu.

"Hala isteyen var mi?" diye sordu.

Salonda eller tekrar havaya kalkti.

"Arkadaslar, sanirim hepiniz cok onemli bir ders ogrendiniz.

Paraya ne yaparsam yapayim siz hala onu istemeye devam ettiniz,cunku biliyordunuz ki bu banknot degerinden bir sey kaybetmedi.Hala 100 dolar degerinde bir banknot!"

Iste bunun gibi hayatinizda cok defalar verdigimiz kararlar yuzunden ya da karsi karsiya geldigimiz durumlar yuzunden yere duseriz, cigneniriz, ustumuz basiniz kirlenir, camur oluruz. Ama basimiza gelenler ya da gelecekler, ne olursa
olsun degerimizi asla kaybetmeyiz. Kirli ya da temiz, burusuk ya da utulu olalim O'na gore bizler hala paha bicilmeziz




-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------





GERÇEKLER DEĞİŞMEZ, BİZ DEĞİŞMELİYİZ




Frank Koch, Denizcilik Enstitüsü’ne ait bir dergide şu hadiseyi anlatır:

Eğitim filosuna bağlı iki savaş gemisi, günlerdir kötü hava şartlarında manevra yapıyordu. Ben en öndeki gemide görevliydim. Hava kararmıştı. Köprüde nöbet tutuyordum. Ara syra yoğunlaşan sis nedeniyle görüş mesafesi kısaydı. Dolayısıyla komutan köprüde kalmış, bütün faaliyetleri denetliyordu.

Karanlık çöktükten kısa bir süre sonra , iskele tarafındaki nöbetçinin sesi duyuldu:
“Işık! Sancak tarafında” komutan seslendi: “ Düz mü gidiyor, kıça doğru mu?” Nöbetçi “düz ilerliyor komutanım” diye cevap verdi. Demek ki gemi ile tehlikeli bir çarpışma rotası üzerindeydik.

Komutan emir verdi; gemiye mesaj gönder! “Çarpışma rotasındayız. Rotanızı 20 derece değiştirmenizi öneriyoruz” Karşıdan şu mesaj geldi: “ Rotanızı 20 derece değiştirmeniz önerilir” Komutan; mesaj gönder! “Ben komutanım. Rotanızı 20 derece değiştirin.”dedi. Karşıdaki “ben deniz onbaşıyım. Rotanızı 20 derece değiştirirseniz iyi olur.” diye cevap verdi.

Komutan iyice hiddetlenmişti. Hırsla emretti : Mesaj gönder! “Ben bir savaş gemisiyim. Rotanızı 20 derece değiştirin “

Karşıdan cevap geldi “ben bir deniz feneriyim”
Biz rotamızı değiştirdik.


Stephen Covey’e göre ilkeler deniz fenerindeki kayalar gibidir. İlkeleri çiğneyemeyiz, onlara sadece çarpabiliriz.



Cevapla