1. sayfa (Toplam 4 sayfa)

Ayrılığın Sonrası

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009 [ 18:50 ]
gönderen meyra
Konusu:
Hayatınızda hiç ayrılığın sizi yepyeni bir yaşama götüreceğini düşündünüz mü?
Belki de bu ayrılık sizi gerçekle karşı karşıya bırakacaktır.
Yaşamınızı yeniden başlatıcak ve sizi çok değiştirecektir..
Tehlike var belki de bu ayrılıkta.
Peki yeni bir aşk başlatabilir mi?
İmkansız ve Bir O kadar da mükemmel?


Twilight hikayemden sonra yazdığım hikayem.
By Meyra!

Ayrılığın Sonrası

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009 [ 18:53 ]
gönderen meyra
Karakterler
Sinem Hava : Bir insan. Hayatının ayrılıktan sonra değişeceğinden habersiz. Güçlü,Bağımsız ve Asabi bir kızdır. Ailesi ile kavga ederek New York'a taşınmıştır.
Mert Özsoy : Sinem'den ayrılan erkek arkadaşı - Kurt Adam - . 2 yıl önce dönüşüme uğramıştır ve çok güçlüdür. Kurt Adamlar ona itaat ederler. Yeni nesli başlatabileceği kişiyi arıyor.
Utku Güç : Sinem'in en yakın arkadaşı - Vampir - 50 yıl önce dönüşüme uğramıştır. Eşyaları görünmez hala getirebiliyor, insanların düşüncelerini değiştirebiliyordur. Philson Klanı en büyük düşmanıdır.

Ayrılığın Sonrası

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009 [ 19:05 ]
gönderen meyra
Yorumları Bekliyorum...

Ayrılığın Sonrası

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009 [ 19:05 ]
gönderen meyra
Bölüm 1 - Taşınmanın Ardından
Sinem Anlatıyor

Merhaba ben Sinem Hava.
10 Haziran 1992 yılında İngiltere'nin Bournemouth isimli tatil beldesinde dünyaya geldim.
Ailevi sebeplerden ötürü iki yıl önce yani 2007 yılında Almanya'nın Winnenden isimli kasabasına yerleştik.
Annem bir Doktor ve babam Hakim.
İkisi de mesleklerini çok seviyorlar.
Annem çok güzel olduğu için ben de ona benzedim.
Babam çok yakışıklıdır ve erkek kardeşim de ona benzemiştir.
Söylediğimi duyarsa kızar - kızların ilgisinden nefret eder - kızlar çevresinde pervane olmaktan hiç bıkmıyorlar.
Daha geçen sene Vinnenden'in en güzel kızıyla çıkmıştı ama kız bakire olmadığı için ayrıldılar. - ondan sonra da kızlara yüz vermedi -
Okula ilk başladığım zaman sınıftaki öğrencilerin soğuk tavırlarıyla karşılaştım.
Hepsi kendilerini beğenmiş tiplerdi ve gruplaşmışlardı.
Bu benim karşılaşmayı ummadığım bir şeydi ama karşıma çıkmıştı işde.
Suratımı asarak boş bulduğum yerlerden birine oturdum.
İrice -aslında irice demek az kalırdı fazlasıyla şişman- bir kız yanıma geldi ve sırama yumruğunu vurdu.
Bunun üzerine ona döndüm.
"Burası benim yerim Sinem. Hemen kalk" dedi emredercesine.
Kaşlarımı çattım.
"Neden adam gibi söylemiyorsun! Eğer birazcık insan olsaydın zorluk çıkarmadan kalkardım," dedim.
Fazlasıyla öfkelenmiştim.
Burnundan hızlıca nefes alıp verdiğini duyabiliyordum.
Çok sinir bozucu olduğu bir gerçekti.
İnadım inattı.
Adam gibi konuşana kadar oturduğum yerden kalkmayacaktım.
Bunun üzerine saçıma yapıştı ve çekti.
Canım acıyordu.
"Burada kurallar sana göre yürümüyor. Ben ne dersem o olur!"
Hırlarcasına konuşuyordu ve kötü kokan nefesini hissetmek midemi bulandırmaya başlamıştı.
Yüzümü buruşturdum.
Sağ elimi kaldırdım ve saçımı çeken elini tuttum.
"Sen kim olduğunu sanıyorsun da bana emir verebiliyorsun!" diye bağırdım.
Sabrımın sınırları zorlanıyordu.
Acımın daha da artması öfkemin dağ kadar büyümesine sebep olmuştu.
Saçımı çekmeyi bıraktı ve çenemi var gücüyle sıktı.
Bu daha fazla acı veriyordu.
Konuşmak istiyordum ama konuşamıyordum.
Yüzüme iyice yaklaştı ve daha da kuvvetli sıkmaya başladı.
"Anlatamadım galiba," dedi küstahça. "Bu sınıfta ben ne dersem o olur."
Yumruğumu sıkabildiğim kadar sıktım.
Uzun olan tırnaklarım tenimi deldi ve kanamasına sebep oldu.
Aldırış etmedim.
"Ben söz dinlemem," dedim kendimden emince.
Sıktığım yumruğumu ardından karnına patlattım.
Geriye adım attı karnını tutarak.
Kin dolu gözleriyle baktı.
Arkadaşları da sinirlenmişti ben böyle davranınca.
Dört çift göz kızgın bakışlarıyla bana bakıyordu.
Üzerime doğru yürümeye başladılar.
Bunun üzerine hırlamaya başladım - gariptir ki köpek gibi hırlıyordum, bunu nasıl yapabildiğimi merak ettim -

Ayrılığın Sonrası

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009 [ 20:03 ]
gönderen anamenia
Biraz fazla kısa olmuş sanki bnece daha fazla detay vererek yazbilirdin ve bence paragraf şeklinde yaz ayrıca neden Türkçe isimler kullanmadın?Nasıl olsa sen bir Türk yazarsın(bir şekilde yazarsın :D )bunun için Türkçe yazmalısın bence ve de neden oraya taşındıklarını ve nasıl bir evde yazşadıklarını ayrıca okula gitmeden önceki gün olanları da yazmlısın ayrıca biraz Alacakaranlık serisine benzemiş ama güzel olmuş sadece biraz daha uzun yazmalısın =D> ;)

Ayrılığın Sonrası

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009 [ 20:29 ]
gönderen meyra
anamenia yazdı:Biraz fazla kısa olmuş sanki bnece daha fazla detay vererek yazbilirdin ve bence paragraf şeklinde yaz ayrıca neden Türkçe isimler kullanmadın?Nasıl olsa sen bir Türk yazarsın(bir şekilde yazarsın :D )bunun için Türkçe yazmalısın bence ve de neden oraya taşındıklarını ve nasıl bir evde yazşadıklarını ayrıca okula gitmeden önceki gün olanları da yazmlısın ayrıca biraz Alacakaranlık serisine benzemiş ama güzel olmuş sadece biraz daha uzun yazmalısın =D> ;)

Haklısın. Üzerinde oynarım isimlerin.
Hepsini bölümlere ayırdım. İlk bölümde okul içerisinde olanları anlatmak istedim.
Aslında alakası yok.
Benimki ondan oldukça farklı.

Ayrılığın Sonrası

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009 [ 22:15 ]
gönderen dikenüstünde
Yaz bakalım, okuyan bulunur..

Ayrılığın Sonrası

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009 [ 23:40 ]
gönderen meyra
dikenüstünde yazdı:Yaz bakalım, okuyan bulunur..
umarım...
bu arada isim neydi?

Ayrılığın Sonrası

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009 [ 23:58 ]
gönderen meyra
Bölüm 2 - Dönüşüm
Mert Anlatıyor.
Mert Özsoy. 1991 yılında Paris'te doğdum.
Ailem ülkenin en zenginlerinden.
Babam Semih Özsoy tasarım konusunda ustadır.
Çizimleri dünyanın dört yanından istek almaktadır - pek çok ülke için bina çizmiştir ve her çizim için oldukça yüksek para almaktadır, ne kadar olduğunu söylemiyorum ama siz tahminde bulunabilirsiniz -
Annem Pelin Özsoy Psikoloktur.
İnsanlarla iletişim zorluğu çekmez ve isteklerini rahatça anlatır.
Hayatım iki yıl önce babamı ve arkadaşlarımı takip etmemle değişiverdi.
Ormanın içine girmeden önce patikada buluştular ve sessizce ormanın içine girdiler.
Ormanın neredeyse ortasına kadar yürüdüler ve ben çok yorulduğumu hissettim.
Bir anda babam elinde bulunan av tüfeğini yere fırlattı ve arkadaşları ile bilmediğim bir dilde konuşmaya başladı.
Diğerleri sessizce onu dinliyor ve söylediklerine başını sallıyordu.
Bir an için yere baktım.
Birşeyler yürüyor gibiydi ama yanılmıştım.
Tekrardan onlara baktığımda arkadaşlarının ve babamın yerinde kurtların olduğunu gördüm.
Korkmuştum.
Aklımı kaçırdığımdan şüpheleniyordum.
Nasıl olurda babamın ve arkadaşlarının ayakta durduğu yerde kurtlar olabilrdi?
Üstelik bunlar doğadaki kurt gibi de değildiler.
İnsan ve hayvan karışımı tarif edemediğim canavarlardı.
Geriye doğru gitmeye başladım, arkama bakmadan.
Yerde bulunan kurumuş dallardan birinin üzerine basınca çatırdadı ve o canavarların hepsi bulunduğum yere baktılar.
İçlerinden birisi hırladı ve bulunduğum yere doğru yürümeye başladı.
Kambur bedeni ve çok belli olan damarları ürkmeme sebep olmuştu.
Hareket edemiyordum.
Sanki bedenimi mühürlemişlerdi.
Titredim.
Yaklaşmaya devam ediyordu ama yürüyemiyordum.
Gerilemek istedim ama yapamadım.
Bana doğru iyice yaklaşan canavar - kurt - ulumaya başladı.
Diğerleri bir çırpıda onun yanında bitiverdiler.
En önde bulunan lider kurt uzun tırnakları ile beni işaret etti.
Bir anda hepsi hırladı ve ilk adımlarını attılar.
O kadar korkuyordum ki dişlerim birbirine çarpıyordu ve kalbim çok hızlı atmaya başlamıştı.
Lider kurt - sanırım liderdi çünkü hiç biri onun önüne geçmiyordu - hepsini ani bir hareketle durdurdu.
Uluyarak birşeyler söyledi ve yanıma geldi.
Çok hızlı hareket ediyordu.
Gözlerimden yaşlar geliyor ve titremeye devam ediyordum.
Sımsıcak elini yüzümde hissettim.
O kadar sıcaktı ki başımı geri çektim.
Bunun üzerine elini benden uzaklaştırdı ve yüzüme bakmaya başladı.
Uluyarak tekrar birşeyler söyledi.
Ne söylediğini anlayamıyordum ama benimle ilgili birşeyler söylediğinden emindim.
Arkama geçti ve açıkta kalan boynumun sağ tarafına dokundu.
Ürperdim.
Bir anda tenimi geçen dişleri hissettim.
Hareket edemiyordum.
O kadar güçlü ısırıyordu ki acıya tahammülüm yoktu.
Boynumdaki kanlar üst bedenimden alt bedenime doğru inmeye başlamıştı.
O kadar ağır bir kokusu vardı ki midemi bulandırıyor ve başımın dönmesine sebep oluyordu.
Daha fazla dayanamadım ve çevre kararmaya başladı.
En son hatırladığım benden uzaklaştığı ve kanla kaplı ağzını gördüğümdü.
Aradan ne kadar geçtiğini hatırlamıyordum fakat gözlerimi açtığımda babam yanımdaydı.
Endişeli gözlerle bakıyordu .
"Evlat, iyi misin?" diye sordu titreyen sesiyle.
Cevap vermedim ve yavaşça elimi boynuma götürdüm.
Hala ıslaktı.
Yara hissediliyordu.
Elimdeki kanı görünce bütün bedenim ürperdi.
"Isırılmış," dedi babam arkadaşlarına.
Hiçbir şey söylemediler.
Üzgündü ve başını salladı.
"Bunu söylemek benim için çok zor ama söylemek zorundayım. Sen artık insan değilsin," dedi yüzünü buruşturarak.
Bu da ne demek oluyordu?
"Bi.. Bir dakika. İnsan değilsin derken neyi kastediyorsun?" diye sordum kaşlarımı çatarak.
Ürkmüştüm ama belli etmemeye çalışıyordum.
Elleriyle saçımı okşamaya başladı.
Kendimi geri çektim sürünerek.
Bunun üzerine yüzü asıldı.
"Bak... Sana anlatmak benim için çok zor," diye mırıldandı yere bakarken.
Tüm öfkem ile yüzüne baktım.
"Neyi anlatmak zor!" diye bağırdım.
"Sen..." dedi.
"Ben ne?" dedim.
"Kurt Adamlar tarafından ısırılmıssın," dedi derin bir iç geçirerek.
Duyduklarıma inanamıyordum.
Nasıl kurt adamlar tarafından ısırılmıştım?
O bir hayal değil miydi?
Kafam çok karışmıştı.
"Kurt adam diye birşey yoktur," dedim bunun üzerine.
"Var. Ben de onlardan biriyim," dedi hırlarken.
Geriledim.
O an anladım ki beni ısıran babamdı.
Kendimi sebebini bilmediğim bir şekilde güçlü hissediyordum.
Bunun sebebi dönüşücek olmam olabilir miydi?
Belki de başka bir sebebi vardı.
Benim için önemli olan artık insan olmayacağımdı.
Hep böyle mi kalacaktım?
Kurt Adam olmayı ben seçmemiştim...
Evet. Söylediğim gibi bunu ben istememiştim.
Çevremdeki insanlar benden uzaklaşırlarsa diye korkuyordum.
Yaralı kalbimdeki ağırlık iyice artmıştı.
Günlerim güzel geçerken geceler felaketti.
Dönüşümümü tamamladığım zaman herşey daha da zorlaştı.
Avlanmak zorundaydım.
Yaşayabilmem için bu şarttı.
Üstelik okula da gidiyordum.
Sınıfımıza yeni gelen kızı oldukça seksi bulmuştum.
Adı Sinem idi.
Erkekler onun çevresinde pervane olurken kızlar ondan uzak duruyordu.
Sebebinin hırlaması olduğunu söylemişlerdi ama buna inanmamıştım.
Herşeye rağmen o vardı ve ben ona deli gibi aşıktım...
Onu gördüğüm zamanlar içimdeki kalp atışına engel olamıyordum.
Birkaç defa göz göze gelmiştik ve bakışlarını kaçırmıştı.
İçimdeki ses onun da benden hoşlandığını söylüyordu.
Aramızdaki gerginliğe kadar hiç konuşmamıştık.
Sonsuz aşklar nefretle başlardı ya belki de bizimki de öyle başlayacaktı.
Benden nefret ediyordu çünkü.

Ayrılığın Sonrası

Gönderilme zamanı: 15 Eki 2009 [ 18:05 ]
gönderen meyra
yb gelmiştir..