Yarim Kalan AŞk

Aşk ve sevgi ile ilgili herşey....
Cevapla
Kullanıcı avatarı
gunce
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 1297
Kayıt: 01 Eyl 2006 [ 16:28 ]

Yarim Kalan AŞk

Mesaj gönderen gunce »

Yarım Kalan Aşk



Rasim, bir aksam okuldan döndüğü vakit, kendi ismine gelmiş bir zarf buldu. İçinde, çiçekli bir kağıt üstüne, su satırlar yazılıydı:

"Rasim Bey, Ben sizi uzaktan uzağa seven bir genç kızım. Çok güzel olduğumu korkmadan söyleyebilirim. Dünyada en büyük emelim sizin tarafınızdan sevilmek ve sizin kariniz olmaktır. Fakat yaşlarımız çok küçük olduğu için zannederim ki birkaç sene beklemek gerekecek. Şimdilik kendimi size tanıtmayacağım. Mektuplarınızı ..... adresine taahhütlü olarak gönderiniz. Benim çok mutaassıp bir beybabam vardır ki, çok az sokağa çıkmama müsaade eder. Bununla birlikte belki bir gün ayaküstü görüşebiliriz. Kendimi şimdiden sevgiliniz ve nisanlınız saydığım için sizinle görüşmeyi fena ve ayıp bir şey saymıyorum. Evde yalnızlıktan çok canim sıkılıyor. Mektuplarınız benim için bir teselli olacaktır."

On altı yaşına gelmiş her okul çocuğu gibi, Rasim için de hayatta sevilip sevmekten daha önemli bir şey yoktu. Bu mektubu okur okumaz yüreğine bir ateş düştü. Tanımadığı bu kızı deli gibi sevmeye başladı. O gece sinemaya gidecekti, vazgeçti, erkenden odasına çekilerek kendisini seven bu genç kıza uzun bir mektup yazdı. Mektubu posta kutusuna attığı zaman birdenbire on yas büyümüş gibi gurur duyuyordu.

İsminin Bedia olduğunu söyleyen bu genç kız, Rasim'in mektuplarına düzenli olarak cevap veriyor, eğer bir iki gün geciktirecek olursa kıyametleri koparıyordu.

"Sizi ne kadar sevdiğini ve sizin mektuplarınızdan başka tesellisi olmadığını söyleyen bir zavallı kızın gözlerini yollarda bırakmak doğru olur mu? Hem mektuplarınızı çok kısa yazıyorsunuz. Bir rica daha: mektuplarınızı biraz okunaklı yazıyla yazamaz misiniz?"

Genç okullu, akşamları erkenden odasına kapanıyor, sevgilisine kendini beğendirmek için saatlerce müsveddeler yaparak, kitaplar gibi uzun mektuplar yazıyordu.

Bedia ayni zamanda meraklı bir kızdı. Bazen söyle sorular sorduğu da oluyordu:

"Evlendigimiz zaman balayımızı geçirmek için acaba İtalya'ya mi gidelim, İsveç'e mi? Bu iki memleket acaba nasıldır? Halkı nasıl yasar ne iş görür? Oralara gitmek için hangi denizlerden hangi memleketlerden geçilir?" Yahut da "Sen Abdülhak Hamit Bey'in Esber'ini okudun mu? Nerelerini en çok beğendiysen yaz da ben de okuyayım...
" Genç okullu, nişanlısına karşı küçük düşmemek için, coğrafya ve edebiyat kitapları karıştırıyor, onun istediği bilgiyi toplamak için günlerce çırpınıyordu.

Bedia bir mektubunda ona söyle darıldı: "Sizinle muhakkak görüşmeye karar vermiştim. Dün okul dönüşünde yolunuzu bekledim. Fakat bir genç kızın sevgilisi olduğunuzu hatırlamamış, çok fena giyinmiştiniz. Üstünüz başınız, ayakkabınız çamur içindeydi. Çocuk gibi arkadaşlarınızla mı boğuştunuz acaba? Bunu görünce sizi mahcup etmekten korkarak yanınıza gelemedim."

Rasim fena halde utandı ve üzüldü. O günden sonra olağanüstü dikkat ve özenle giyinmeye başladı. Bedia bir kere de onun okuldan çıkar çıkmaz eve gitmemesinden, geceye kadar sokakta dolaşmasından şikayet etmişti. Acaba kendisi evde onun için ağlarken, o, başka kızların pesinde mi geziyordu?

Rasim dünyada Bedia'sindan başka hiçbir kızı sevemeyeceğini yeminlerle yazdı ve sokakta dolaşmaya, tesadüf ettiği kızlara göz ucuyla bile bakmaya cesaret edemez oldu. Bir aksam, Rasim'in annesi Nedime Hanim kocası Ahmet Beyi matemli bir çehre ile karşıladı, ağlamaklı bir tavırla:

"Ah Bey,başımıza gelenleri sorma. Oğlumuza Bedia isminde bir kız musallat olmuş. Bugün Rasim'in odasını düzeltirken mektuplarını buldum. Evladımız elden gidiyor. Bir çare bul."

Ahmet Bey'de hiçbir meraklanma işareti görünmüyor, tersine kıs kıs gülüyordu. Sesini alçaltarak:

"Korkma Hanim," dedi, "oğlana aşk mektuplarını yazan kız benim! Oğlandaki haylazlık arttıkça artıyordu. Ne okuldaki öğretmenler, ne ben, bütün gayretimize rağmen, ona doğru dürüst yazmayı bile öğretemiyorduk. Nihayet düşüne düşüne bu çareyi buldum.

Rasim'in kıza yazdığı mektuplar sayesinde yeni yazıyı mutlaka öğreneceğinden ve bu sene sınıfı geçeceğinden eminim. Doğrusunu istersen, ben de eski yazıyı bir zamanlar sana mektup yaza yaza öğrenmiştim."



Kullanıcı avatarı
beşiktAŞK
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 844
Kayıt: 25 Kas 2005 [ 11:38 ]

Mesaj gönderen beşiktAŞK »

çok güzelmiş...haylaz çocuğu olan her baba yapmalı...ama çocuğun yerine kendimi koymak istemem...çocuk için çok kötü bi durum...üzüldüm çocuğa...
paylaşımın için saol...

Kullanıcı avatarı
gunce
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 1297
Kayıt: 01 Eyl 2006 [ 16:28 ]

Mesaj gönderen gunce »

teşekkürler zekice bi çözüm ama bence çocuğunu hiç düşünmemiş YANLIŞ

Kullanıcı avatarı
medcezir85
Bağımlı Üye
Bağımlı Üye
Mesajlar: 318
Kayıt: 06 Oca 2006 [ 21:46 ]

Mesaj gönderen medcezir85 »

sadece sonunu okudum ama hikayeyi anlamaya yetti süpermiş devamını bekleriz

Kullanıcı avatarı
müge
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 14
Kayıt: 17 Eki 2006 [ 03:29 ]

Mesaj gönderen müge »

Bir öğretmen olarak bu konuda söylemek istediğim birçok şey var aslında...bir insanı eğitmekten daha zoru yoktur ama bunu yaparken ilk düşünülmesi gereken şey o insanın ruhunu zedelememektir...Evet çocuk güzel yazmayı ve giymeyi öğrenecek ama belkide uzunca bir zaman aşk boyutu tedirgin ve acabalı olacak işte bunu kendisinden başkası asla onaramayacak...ama yinede güzel bi yazı

Kullanıcı avatarı
gunce
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 1297
Kayıt: 01 Eyl 2006 [ 16:28 ]

Mesaj gönderen gunce »

Teşekkürler

Cevapla