Ve Aşka Dair!
Ve Aşka Dair!
Ve Aşka Dair...
Önce aşk vardı
Ölü bir deniz kenarından geçerken yitirdiğimiz
Yıldızlara asılmış
Masum duygulara bezenmişti Samanyolu
Perçeminden yakaladığını el ense edip
Derdest etmişti tuzağına
Ah o dizginlenemeyen duygular
Kaçan uykular boş hülyaların peşine...
Önce aşk vardı
Kırmızı benekli hüzün tarlasında
Ağlaşırken gelincikler
Gözyaşıyla harmanlanmış mutluluktu
Kahreden esişi rüzgârın boşlukta
Bir kaldırım kenarında
Yürüyorken yalnızlığın gölgesiyle
Belki de bilinmeyecek bir iklime...
Önce aşk vardı
Buğulanmış gözyaşıyla bir demet gül
Bazen de menekşe saçlarını okşayan
Kır çiçeklerinin gövdelerinin izleri
Ayaklar altında inleyen sızılar
Siyaha ve suya yazılmış yazılar
Onlar Utarit değiller ilk gördüğümüz
Alyans, ölüme değin yüzüğümüz
Önce aşk vardı
Hovardaca yitirdiğimiz bunca zamandan sonra
Korkak ve ürkek bakışların ardına gizlenen
Kaçsa da izlenen bir utangaç yüz
Sokak lambalarının loşluğu
Dolduramadan boşluğu
Umarsız bir hışımla yöneldi son kez
Bir daha asla! Diyorken bile yalancıydı
Önce aşk vardı
Kurban edilmişti yaşamın tamamı sevgiliye
Elleriyle idama götürsün diye
Yükselirken kimse görmedi ki onu
Bencillik kokan sözler
Uçup gitmişti hatırlanmamak üzere
İsyanın doruğunda yücelirken
Yazık, üzmediği halde yine de üzene...
Önce aşk vardı
Aşkın bir duygunun dokunulmayan yerinde
Ulvi ve ıtri bir mutluluktu
Hücrelerde dolaşan serseri hoşluk
Ona susayan yürekler susmuştu
Özgür bir kanat sesiyle titremişti yürekler
Sıralanmış birer dua gibiydiler dudaklarda
Vuslat anını...
Büyük bir iştiyakla bekleyenler...
Önce aşk vardı
Ölü bir deniz kenarından geçerken yitirdiğimiz
Yıldızlara asılmış
Masum duygulara bezenmişti Samanyolu
Perçeminden yakaladığını el ense edip
Derdest etmişti tuzağına
Ah o dizginlenemeyen duygular
Kaçan uykular boş hülyaların peşine...
Önce aşk vardı
Kırmızı benekli hüzün tarlasında
Ağlaşırken gelincikler
Gözyaşıyla harmanlanmış mutluluktu
Kahreden esişi rüzgârın boşlukta
Bir kaldırım kenarında
Yürüyorken yalnızlığın gölgesiyle
Belki de bilinmeyecek bir iklime...
Önce aşk vardı
Buğulanmış gözyaşıyla bir demet gül
Bazen de menekşe saçlarını okşayan
Kır çiçeklerinin gövdelerinin izleri
Ayaklar altında inleyen sızılar
Siyaha ve suya yazılmış yazılar
Onlar Utarit değiller ilk gördüğümüz
Alyans, ölüme değin yüzüğümüz
Önce aşk vardı
Hovardaca yitirdiğimiz bunca zamandan sonra
Korkak ve ürkek bakışların ardına gizlenen
Kaçsa da izlenen bir utangaç yüz
Sokak lambalarının loşluğu
Dolduramadan boşluğu
Umarsız bir hışımla yöneldi son kez
Bir daha asla! Diyorken bile yalancıydı
Önce aşk vardı
Kurban edilmişti yaşamın tamamı sevgiliye
Elleriyle idama götürsün diye
Yükselirken kimse görmedi ki onu
Bencillik kokan sözler
Uçup gitmişti hatırlanmamak üzere
İsyanın doruğunda yücelirken
Yazık, üzmediği halde yine de üzene...
Önce aşk vardı
Aşkın bir duygunun dokunulmayan yerinde
Ulvi ve ıtri bir mutluluktu
Hücrelerde dolaşan serseri hoşluk
Ona susayan yürekler susmuştu
Özgür bir kanat sesiyle titremişti yürekler
Sıralanmış birer dua gibiydiler dudaklarda
Vuslat anını...
Büyük bir iştiyakla bekleyenler...