Yalnızgezerin Sevgililer Günü
-
medcezir85
- Bağımlı Üye
- Mesajlar: 318
- Kayıt: 06 Oca 2006 [ 21:46 ]
Yalnızgezerin Sevgililer Günü
Yalnızgezerin Sevgililer Günü
Sevgili olmak iyi hoş ama bir de ‘yalnız’ olmak diye bir şey vardır yaşamda; üstelik bu hiç de yabana atılmayacak kadar derin, huzurlu ve sakin bir dönemdir. Bir kere düşüneceğin insan sayısı yarıya inmiştir (2’den 1’e yani) ve sinirleneceğin şeyler azalmıştır. Canın ne istiyorsa yapmakta özgürsündür, kimse sana neyi neden yaptığını, kiminle nereye gittiğini sormaz. İstediğin filme girip yarıda çıkabilirsin, istediğin kadar soğanlı sarımsaklı yemek yiyebilirsin, istediğin kadar uyuyabilirsin, kimse seni arayıp ‘e ama üç gündür görüşmüyoruz, hani demiştik ki vıdı vıdı vıdı’ şeklinde söylenmez. Ayrıca pek sevdiğin fakat onun (nedense?) bir türlü sevemediği arkadaşlarınla da doyasıya vakit geçirebilirsin.
Sevgilisiz olmanın tek sıkıcı yanı, ihtiyacın olduğunda sana sarılacak kol sayısının azalması, doğum gününde hediyesiz kalmak ve Sevgililer Günü’nü yalnız geçirmektir. Hadi doğum gününü arkadaşlarla, aileyle idare ettik diyelim ama Sevgililer Günü öyle mi ya? Adı üstünde: Sev-gi-li-ler Gü-nü.
Ne yazık ki güne-özel-tek-kullanımlık-sevgili servisi yapan bir şirket henüz yok. Dolayısıyla ya şubat ayının 1'inci gününden itibaren kulağımızda tıkaçlarla ve gözümüzde at gözlükleriyle dolaşacağız ya da karşı atak geliştirip o günü "Kendimi Seviyorum Günü" olarak ilan edeceğiz.
Kendimi Seviyorum Günü’nü hiçbir şey yapmadan geçirmek, günün anlam ve önemi açısından son derece saçma ve gereksiz olur (Ne de olsa karşı atak halindeyiz). O yüzden o günü törenlerle olmasa bile, olabildiğince özel ve diğer günlerden farklı geçirmek gerekir. Tabii bu farklı ve özel şeylerin aynı zamanda bizi mutlu ve keyifli kılacak şeyler olması ilk şarttır, aşağıdaki listeye kendi maddelerinizi eklemek veya madde eksiltmek ise serbesttir. Ne de olsa gün ‘kendi’ gününüz.
1. Öncelikle nefret ettiğin eski sevgililerin varsa eğer, onlardan sana kalan her şeyi çocuk esirgeme kurumlarına ve sokak çocukları derneklerine gönder. Kendini rahatlamış ve yük atmış hissedeceksin.
2. Adres defterindeki herkese e-kart sitelerinden bulacağın aşkın komik ve aptalca taraflarını karikatürize eden kartlar ve sözler gönder. Gelen cevaplar çok hoşuna gidebilir.
3. O gün, romantiklerin bulunma ihtimali yüksek olan kafelere sakın gitme. Hayır, kıskançlıktan değil, son derece sıkıcı ve bunaltıcı yerler oldukları için. Onlardan nefret etme ama acı.
4. Mümkünse civardaki bir huzurevine git ve oradaki yaşlılara, yaşadıkları aşklar hakkında neler düşündüklerini sor. İnan duyduklarından sonra yalnız olduğun için kendini şanslı hissedeceksin. (Eğer Romeo’nun ikamet ettiği huzurevine düşecek kadar talihsiz değilsen tabii.)
5. Uzun zamandır paraya kıyıp alamadığın o şeyi al ve muhteşem bir paket yaptırıp kendine hediye et, ardından bu inceliğine karşılık kendini büfede gazoz içmeye davet et, iki tane söyle ve ikisini de kendin iç.
6. O gün mutlaka sahillerde ve parklarda çiftler halinde gezen aşk böcekleri olacaktır. Eline çöp torbanı alıp havanın durumuna göre sahil veya parka git, öpüşüp koklaşan çiftlerin etrafında son derece agresif bir şekilde çöp topla, en yapışkan olanların önünde kazayla torbayı düşür, çöpler dağılsın, gürültüyle diğer torbayı aç sürekli söylen vs vs. Dikkat et, görevli olduğunu düşünmeleri için ciddiyetini bozmaman gerekiyor.
7. Anti-Aşk Bulmacası : Aşk bulmacasının tam tersi sorular hazırlayıp cevaplayarak çok eğlenceli saatler geçirebilirsin. Sorular kendinle veya nefret edilesi eski sevgiliyle ilgili olabilir, istersen senin gibi yalnızgezer bir arkadaşla birlikte çözerek çok eğlenebilirsin, seçim tamamen sana kalmış. Kafası karışanlar için örnek olarak şu soruları verebiliriz: Berbat bir sevgili nasıl olur ve berbat bir ilk buluşma nasıl gerçekleşir, kendini veya eski sevgiliyi en iyi anlatan 3 rezalet sıfatı söyle, onunla ilgili hatırladığın en kötü anı hangisi, yaptığı en aptalca 3 şey nedir, kapısına minik bir sepet bırakacaksın içinden ne çıkmamasını isterdi sence, en romantik olmayan 3 film, 3 şarkı, 3 kitap ve 3 çift hangileridir şeklinde dilediğin gibi uzatabilirsin soru listeni.
8. Bütün gününü evdeki veya bir internet cafedeki bilgisayarın başında dünyanın ünlü ve mutlu yalnızlarını araştırarak geçir. Zor gibi görünüyor ama uygun kelimelerden yola çıkarak aradığında, edebiyat, müzik, sinema, spor alanlarında uzmanlaşmış, tahmininden çok daha fazla mutlu yalnıza rastlayacak, kendinle gurur duyacaksın.
9. Bir gün önceden hazırlık yap, en sevdiğin dergileri ve yiyecekleri, aşkla uzaktan yakından ilgisi olmayan filmleri al ve bütün gün evden çıkma, telefona ve kapıya bakma. Bir yandan keyif yaparken, bir yandan da sevgilisi olan arkadaşlarının aslında o mutlu görüntülerinin ardında ne sorunlar yaşadıklarını, aldatılma, ayrılma korkuları içinde olduklarını düşün. Hatta ideal çift olarak gösterilen sevgilileri çılgın bir kavganın ortasında yüzleri sinirden gerilmiş, çirkinleşmiş, birbirlerine avaz avaz bağırırken hayal et ve huzur içinde dondurmanı ye.
Sevgili olmak iyi hoş ama bir de ‘yalnız’ olmak diye bir şey vardır yaşamda; üstelik bu hiç de yabana atılmayacak kadar derin, huzurlu ve sakin bir dönemdir. Bir kere düşüneceğin insan sayısı yarıya inmiştir (2’den 1’e yani) ve sinirleneceğin şeyler azalmıştır. Canın ne istiyorsa yapmakta özgürsündür, kimse sana neyi neden yaptığını, kiminle nereye gittiğini sormaz. İstediğin filme girip yarıda çıkabilirsin, istediğin kadar soğanlı sarımsaklı yemek yiyebilirsin, istediğin kadar uyuyabilirsin, kimse seni arayıp ‘e ama üç gündür görüşmüyoruz, hani demiştik ki vıdı vıdı vıdı’ şeklinde söylenmez. Ayrıca pek sevdiğin fakat onun (nedense?) bir türlü sevemediği arkadaşlarınla da doyasıya vakit geçirebilirsin.
Sevgilisiz olmanın tek sıkıcı yanı, ihtiyacın olduğunda sana sarılacak kol sayısının azalması, doğum gününde hediyesiz kalmak ve Sevgililer Günü’nü yalnız geçirmektir. Hadi doğum gününü arkadaşlarla, aileyle idare ettik diyelim ama Sevgililer Günü öyle mi ya? Adı üstünde: Sev-gi-li-ler Gü-nü.
Ne yazık ki güne-özel-tek-kullanımlık-sevgili servisi yapan bir şirket henüz yok. Dolayısıyla ya şubat ayının 1'inci gününden itibaren kulağımızda tıkaçlarla ve gözümüzde at gözlükleriyle dolaşacağız ya da karşı atak geliştirip o günü "Kendimi Seviyorum Günü" olarak ilan edeceğiz.
Kendimi Seviyorum Günü’nü hiçbir şey yapmadan geçirmek, günün anlam ve önemi açısından son derece saçma ve gereksiz olur (Ne de olsa karşı atak halindeyiz). O yüzden o günü törenlerle olmasa bile, olabildiğince özel ve diğer günlerden farklı geçirmek gerekir. Tabii bu farklı ve özel şeylerin aynı zamanda bizi mutlu ve keyifli kılacak şeyler olması ilk şarttır, aşağıdaki listeye kendi maddelerinizi eklemek veya madde eksiltmek ise serbesttir. Ne de olsa gün ‘kendi’ gününüz.
1. Öncelikle nefret ettiğin eski sevgililerin varsa eğer, onlardan sana kalan her şeyi çocuk esirgeme kurumlarına ve sokak çocukları derneklerine gönder. Kendini rahatlamış ve yük atmış hissedeceksin.
2. Adres defterindeki herkese e-kart sitelerinden bulacağın aşkın komik ve aptalca taraflarını karikatürize eden kartlar ve sözler gönder. Gelen cevaplar çok hoşuna gidebilir.
3. O gün, romantiklerin bulunma ihtimali yüksek olan kafelere sakın gitme. Hayır, kıskançlıktan değil, son derece sıkıcı ve bunaltıcı yerler oldukları için. Onlardan nefret etme ama acı.
4. Mümkünse civardaki bir huzurevine git ve oradaki yaşlılara, yaşadıkları aşklar hakkında neler düşündüklerini sor. İnan duyduklarından sonra yalnız olduğun için kendini şanslı hissedeceksin. (Eğer Romeo’nun ikamet ettiği huzurevine düşecek kadar talihsiz değilsen tabii.)
5. Uzun zamandır paraya kıyıp alamadığın o şeyi al ve muhteşem bir paket yaptırıp kendine hediye et, ardından bu inceliğine karşılık kendini büfede gazoz içmeye davet et, iki tane söyle ve ikisini de kendin iç.
6. O gün mutlaka sahillerde ve parklarda çiftler halinde gezen aşk böcekleri olacaktır. Eline çöp torbanı alıp havanın durumuna göre sahil veya parka git, öpüşüp koklaşan çiftlerin etrafında son derece agresif bir şekilde çöp topla, en yapışkan olanların önünde kazayla torbayı düşür, çöpler dağılsın, gürültüyle diğer torbayı aç sürekli söylen vs vs. Dikkat et, görevli olduğunu düşünmeleri için ciddiyetini bozmaman gerekiyor.
7. Anti-Aşk Bulmacası : Aşk bulmacasının tam tersi sorular hazırlayıp cevaplayarak çok eğlenceli saatler geçirebilirsin. Sorular kendinle veya nefret edilesi eski sevgiliyle ilgili olabilir, istersen senin gibi yalnızgezer bir arkadaşla birlikte çözerek çok eğlenebilirsin, seçim tamamen sana kalmış. Kafası karışanlar için örnek olarak şu soruları verebiliriz: Berbat bir sevgili nasıl olur ve berbat bir ilk buluşma nasıl gerçekleşir, kendini veya eski sevgiliyi en iyi anlatan 3 rezalet sıfatı söyle, onunla ilgili hatırladığın en kötü anı hangisi, yaptığı en aptalca 3 şey nedir, kapısına minik bir sepet bırakacaksın içinden ne çıkmamasını isterdi sence, en romantik olmayan 3 film, 3 şarkı, 3 kitap ve 3 çift hangileridir şeklinde dilediğin gibi uzatabilirsin soru listeni.
8. Bütün gününü evdeki veya bir internet cafedeki bilgisayarın başında dünyanın ünlü ve mutlu yalnızlarını araştırarak geçir. Zor gibi görünüyor ama uygun kelimelerden yola çıkarak aradığında, edebiyat, müzik, sinema, spor alanlarında uzmanlaşmış, tahmininden çok daha fazla mutlu yalnıza rastlayacak, kendinle gurur duyacaksın.
9. Bir gün önceden hazırlık yap, en sevdiğin dergileri ve yiyecekleri, aşkla uzaktan yakından ilgisi olmayan filmleri al ve bütün gün evden çıkma, telefona ve kapıya bakma. Bir yandan keyif yaparken, bir yandan da sevgilisi olan arkadaşlarının aslında o mutlu görüntülerinin ardında ne sorunlar yaşadıklarını, aldatılma, ayrılma korkuları içinde olduklarını düşün. Hatta ideal çift olarak gösterilen sevgilileri çılgın bir kavganın ortasında yüzleri sinirden gerilmiş, çirkinleşmiş, birbirlerine avaz avaz bağırırken hayal et ve huzur içinde dondurmanı ye.
-
medcezir85
- Bağımlı Üye
- Mesajlar: 318
- Kayıt: 06 Oca 2006 [ 21:46 ]
-
medcezir85
- Bağımlı Üye
- Mesajlar: 318
- Kayıt: 06 Oca 2006 [ 21:46 ]
-
medcezir85
- Bağımlı Üye
- Mesajlar: 318
- Kayıt: 06 Oca 2006 [ 21:46 ]
-
medcezir85
- Bağımlı Üye
- Mesajlar: 318
- Kayıt: 06 Oca 2006 [ 21:46 ]