Sevim Gözay "Git yeride yat!" Akşam

Köeş yazılarını ve makaleleri bu bölümümüzde paylaşabilirsiniz...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
ShiftlesS
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi
Mesajlar: 1728
Kayıt: 22 May 2009 [ 20:01 ]

Sevim Gözay "Git yeride yat!" Akşam

Mesaj gönderen ShiftlesS »

Git yerine yat

Televizyon karşısında uyuklayıp da, annesinden, 'Git yerine yat' ihtarını almayan yoktur. Nasıl oluyor da, gizli bir örgüt gibi, bütün anneler aynı parola ve şifrelerle konuşuyor, anlamış değilim. Fakat huylu huyundan geçmiyor, bayılıyorum televizyon karşısında uyuklamaya... Bu yüzünden kaçırdığım film ve video klip sayısının haddi hesabı yok, o ayrı. Video klip kaçırmak da ne? Tabii ya, bir elinde twitter, bir elinde youtube'la gezen zamane insanına Çince gibi geliyor olabilir ama; herkesin sırayla banyo yaptıktan sonra sobalı odaya toplaştığı, portakal ya da kestane yiyerek tek kanallı televizyon izlediği, çikolata renkli 80'lerde geçiyor olaylar (tarihin karanlık odası)... Çok zavallı ve seçeneksiz bir dünya gibi duruyor ama avantajlarının olmadığını kimse söyleyemez. Kumanda kavgası nedir bilmezdik, misal... Neyse, George Michael henüz kimseyle erkekler tuvaletinde basılmamış, Careless Whisper'la ve bal köpüğü saçlarıyla ortalığı kasıp kavuruyorken, bendeniz de 12 yaşında bir ergen olup kendisine aşıkken, kader ağlarını örüyordu...

TARİHİN KARANLIK ODASI
O zamanki Türkiye'nin video klip büyükelçisi Sezen Cumhur Önal, Müzik Yelpazesi'nde, en az iki haftada bir Careless Whisper'ı yayınlıyor. Ben de her seferinde ablama yalvarıyorum, 'N'olur uyandır bu defa! Lütfen!'... Ama nafile. Sabah olduğunda hikaye hep aynı; 'Uyandırmaya çalıştım ama kızdın, söylendin. Sonra da uyumaya devam ettin!' Top 10'dan şutlanmaya yakınken izlemeyi ancak başardım klibi. O derece seviyorum televizyonla uyumayı.
Diğer büyük yıkımın adresi ise, 'İki Film Birden' kuşağıydı. Birinci filmin sonunu getiriyordum, Atilla Dorsay'cığımın ikinci filmi anlatmasını da can kulağıyla dinliyordum. Fakat o ikinci filmin, ilk on bilemedin on beşinci dakikasından sonrasında göz kapaklarımı açık tutamadım hiç. Tatlı uyku fedaileri üzerlerine çöküp esir aldı beni her seferinde.
Bu çileli ekran ve uyku mücadelesinden sonraki yıllarda televizyoncu olup, yıllarca montajlarda sabahlamam ise, kaderin bir oyunu olsa gerek. Montaj masalarında uzun yol şoförleri kadar dayanıklı olsam da, uygun bir program ayarlayıp, televizyonun sesini ideal ayara getirip pozisyon almak, en cazip uyku formatı hala benim için.

EN İYİ UYUTAN PROGRAMLAR
Bir dönem futbol yorumcularını memur ediyordum bu işe. Adamlar höt höt konuşurken ben kestirmeden rüyalar alemine... Fakat bir de öğrendim ki, yalnız yaşayan geçkin hanımlarda görülen ortak bir davranışmış bu! Höt höt konuşan erkek sesi, pronet'le uyku hapı karışımı bir işlev görüyormuş kadın zihninde. Bütün objektifliğimle, 'Sensin geçkin hıh!' deyip taktik değiştirdim derhal. Kitap okuyarak uyku vizesi almaya alıştırdım kendimi bir çırpıda. Arada bonus'larım var ama televizyon karşısında uyumak için hala.
Son favorim, Tarihin Arka Odası... Çok geç başlıyor, bir. Sabaha kadar sürüyor, iki. Daha ideal bir seçim olabilir mi? Yanlış anlaşılmasın, sürprizlerle dolu bu programı kapatmaya kıyamıyorum ve uykuya teslim olacağım son saniyeye kadar seyretmek istiyorum. Hadi itiraf edeyim, genelde dinliyorum (gözlerimi dinlendiriyorum). Ara ara Murat Bardakçı seyirci azarlarken ya da Pelin Batu konuşurken açıyorum gözümü.

UYKU KARDEŞİM VER ELİNİ
Bu hafta ben gene Tarihin Arka Odası'nda uyurken, Pelin de, canlı yayında uyuyakalmış. Nasıl zarif, nasıl usturuplu bir uyumak hem de... Elcağızını başcağızına dayamış, öylece uyumuş. Uyur tabii. Ne yapsın kız? Baştan beri söyleyipduruyor, 'Altı saat süren tarih programı nerede görülmüş' diyor ama anlatamıyor.
Diyeceğim; madem bu iş böyle, Pelin pijama-terlik gitsin artık programa. Yastık, yorgan, uyku gözlüğü, hatta bir de kedi getirsin. Onlar mışıl mışıl uyurken, Murat Bardakçı'yla Erhan Afyoncu da fısır fısır konuşsun konuklarıyla. Bana uyar. Yalnız çok rica edeceğim, reklam bantlarına dikkat edilsin. Tam dalıyorum, bangır bangır reklam! Ürüne de faydası yok. Bir araba küfür yiyorlar, yazık. Bir de o mail'lere köpürüp 'Bütün deliler de bize dadanıyor' yakınması yersiz. Sabaha kadar tarih programı seyretmek için ya deli olmak lazım ya da kafası fena halde bozuk. İdare edin artık.



Cevapla