Bir elinde kitap, bir elinde elma / Cihan Aktaş / Taraf

Köeş yazılarını ve makaleleri bu bölümümüzde paylaşabilirsiniz...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
dikenüstünde
Süper Yetkili
Süper Yetkili
Mesajlar: 2285
Kayıt: 14 Eyl 2007 [ 07:06 ]

Bir elinde kitap, bir elinde elma / Cihan Aktaş / Taraf

Mesaj gönderen dikenüstünde »

Bir elinde kitap, bir elinde elma

Bütün o sahneler nereye kayboldu; o elma bahçelerindeki koşuşturmalar, ağaç dallarına tırmanmalar, vişne ağaçlarının arasından sekerek dolanmalar, Kaptan Swing ciltleriyle mundar ağaçlarının derinlerine dalarak kendini kaybetmeler. Biri gelir açar tahta kapıyı, biri gider ahşap merdivenler gıcırdar. Birileri hep sepet uzatır. Hadi al bu elmaları, hadi al bu kitapları. Tek katlı evin önündeki taşlığı bir iyi yıkayarak tombiş babaannesini akşam sefasına hazırlayan evsahibinin eli kalem tutan kızı Serin Abla, bir camlı dolap dolu romanla nerelere kayboldu...

Kayıp sahnelerin arasından elmalar kitapları, kitaplar elmaları işaretliyor. Bir eylül akşamı Amasya’dan geçerken şehrin çıkışındaki benzin istasyonunda mola veriyor, bindiğim otobüs. Delidolu yağan yağmurun altında kapüşonlu bir çocuk durmuş, mola veren otobüslerin yolcularına poşetlere doldurduğu elmaları satmaya çalışıyor. Yağmur yüzünde ince kanallar oluşturuyor, montu pantolonu sırılsıklam. O hiç aldırmadan elmalarını övmeye devam ediyor: Âşık Veysel’in şiirindeki elmaları bunlar...

Masal dinleme şansına sahip olduğunuz bir çocukluk yaşadıysanız, gökten düşen üç elmadan biri müşkül bir durumdayken gelip buluyor sizi. Geçen sene sonbaharda Frankfurt Kitap Fuarı’ndaydım. İsimlerimizin bulunduğu listelerdeki bir karışıklık yüzünden sevgili Ayşe Kilimci ve Sadık Yemni ile öylesine dolaşıyorduk salonlarda, sokaklarda, caddelerde. Akşam yemeğimiz bir elmadan ibaretti, programlara katılıp katılamayacağımız belirsiz görünüyordu, hadi gelin mutfakta tezgâh arkasında yiyin bir şeyler, dediler de kabul etmedik, yağmurun altında ıslanarak yürüyorduk bir salondan ötekine ulaşmak için ve her şeye rağmen Kilimci’nin dediği gibi mutluyduk, salonlardan tüten kitap havası nedeniyle.

Agatha Christie kitaplarından birinde elma düşkünü Miss Marple kucağından yuvarlanan elmaların arkasından çaresizce bakakalır. Birkaç yıl önce çıktığım Çatalhöyük gezisinde, bir ören yerine bitişik bahçede binlerce yıl önce o çevrede yaşayan insanlar tarafından dallarından derilirken görür gibi olduğum kırmızı elmalar, ilkokul çağımda babamın sürdüğü motosikletin ardında giderken kucağımdan bir kitapla savrulan elmaların aynısıydı.

Babam, yaşadığımız kasabanın epey uzağına düşen bir değirmenin yanına tavuk çiftliği kurmuştu, bu çiftlikte bekçilik yapmak üzere kardeşlerimle birlikte beni de sırayla her gün motosikletiyle bu çiftliğe götürüp bırakıyordu. Çiftliğe giderken bir keresinde yanıma bir torba elma ve Rüzgâr Gibi Geçti’yi almıştım. Virajlardan aşarak hızla çiftliğe doğru yol alıyorduk. Bir virajda kucağımda bulunan kalın cilt, elma torbasıyla birlikte hızla fırladı ve yolun kenarındaki yokuştan aşağıya savruldu. Babam sesimi duymuyordu, elmalar yuvarlanarak etrafa dağılmıştı, kitap giderek uzaklaşıyordu benden, elmaları umursamıyor, ama kitabı yitirdiğimi düşünüyordum. Kitap olmadan bütün gün çiftlikte ne yaparım, gibi bir soru da geçmiş olmalı ki aklımdan, kitaba ulaşmak için kendimi motosikletten attım. Dizlerim kanayarak da olsa kitaba kavuştum nihayet, ama babam bir iyi azarladı beni. Olsun, elmalarla kitaplar yine elimin altındaydı çiftliğe giderken.

Yeryüzüne elma ile düştük esasında, cennetten düşmenin hüznünü yaşadık. Masallar o hüznü telafi için gökten elma yağdırmayı sürdürüyor binlerce yıldan bu yana.

Masal yerine ağıt ve mersiye ile büyümüş çocuklar ne yapsın! Binlerce kez gökten üç beş bin elma düşsün, diyorum, yürekleri yaslı, elleri kitapsız bu yüzden taşlı çocuklara.

Vedat Aydın sanal âlemde Okumasitesi’ni kurdu, düzene soktu, sıra hakiki elma bahçesinin kuruluşuna geldi. O elma bahçesi, 20 dönümlük bir arazi üzerine, şehir hayatının kalabalığından uzak, Bingöl Dağı’nın soğuk sularının kavuştuğu çeşmeleri olan bir bahçe halinde kurulacak, nasip olursa. Bahçenin hemen arkasından geçen tüm köye ait su kanalı şu günlerde yapılıyor. Vedat da internetten türlü bahçe planları indirdi; inceliyor. Biz “yoldan geçen” dostlarını elma bahçesinde ağırlayacak Vedat. Ağaçlardan elma toplarken, aklımıza bir kitap cümlesi düşecek. Belki o kadar yaşlanmamış olacağız. Gökten elmalar yağdıran masallarımıza döneceğiz ister istemez, kitaplarla hayat arasındaki denklemi bir kez daha yeni bir usulle çözmeye çalışırken.

26.04.2010



Cevapla