Askerlik ve gençlik / Ahmet Altan / Taraf / 22.04.2010

Köeş yazılarını ve makaleleri bu bölümümüzde paylaşabilirsiniz...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
dikenüstünde
Süper Yetkili
Süper Yetkili
Mesajlar: 2285
Kayıt: 14 Eyl 2007 [ 07:06 ]

Askerlik ve gençlik / Ahmet Altan / Taraf / 22.04.2010

Mesaj gönderen dikenüstünde »

Ben tam 18 ay askerlik yaptım.

Benim bir işime yaramadı, ordunun da bir işine yaramadı.

Bir dağın başında geceleri taş bir kulübede yatıp, gündüzleri yandaki taş bir kulübede oturarak hayatımın bir yılını anlamsız bir şekilde harcadım.

Gündüzleri, ayda bir çıktığım çarşı izinlerinden birinde aldığım bir deftere roman yazarak, geceleri siyah beyaz televizyondaki kumlu görüntüler arasında bir Arap istasyonunda oynayan dansöz görüntüsü arayıp, briç oynayarak geçti.

Çocuklarım, karım, bir işim vardı, hepsini geride bırakmak zorunda kaldım.

Epeyce parasızlık ve sıkıntı çektim.

Bunların “vatanıma” ne yararı oldu?

Hiç.

Benim orada yaptığımı biraz İngilizce bilen herhangi bir teğmen rahatlıkla yapardı.

Bana ihtiyaçları yoktu.

Peki, niye beni bir dağın başında aylarca boş boş oturttular, birçok insan gibi benim hayatımdan da çok önemli bir zaman parçasını alıp götürdüler?

Bundan otuz yıl önce bunun mantıklı bir açıklaması yoktu, bugün hiç yok.

Artık ordular “bilgisayarlarla” savaşıyorlar, teknolojik silahları “profesyonel” askerler kullanıyor.

Pilotsuz uçaklar uçuyor.

Yirmi beş yıl kadar önce gazetecilerin davetli olduğu bir NATO gezisinde bize “bilgisayarlı” Alman tanklarını göstermişlerdi, o bilgisayarları “hadi sen asker oldun” diye üstüne bir üniforma giydirdiğiniz bir köylü çocuğunun kullanma ihtimali bulunmuyor.

O silahları kullanabilmek için çok daha iyi bir eğitimden geçmek gerekiyor.

Öyle eski usul “süngü savaşları” yapılmıyor artık.

Savaşları kazanabilmek için “kalabalık” ordulara değil, yetenekli ve iyi eğitilmiş ordulara ihtiyaç var.

Saddam’ın ordusu kaç kişiydi, Amerikan ordusu kaç kişiydi Irak savaşında?

Ne oldu?

Sayısı az ama teknolojisi ve yeteneği fazla olan kazandı.

Bütün bunları benden çok daha iyi bilen Genelkurmay, bu gerçekler ortadayken, yüz binlerce genç insan “bizim hayatımızın en önemli kısmını bizden çalmayın, bütün kariyerimizi, işimizi gücümüzü mahvetmeyin, bedelli askerlik ilan edin” derken niye yüz binlerce kişilik bir ordu beslemek konusunda direniyor?

Devletin para kazanmasını engelleyip tam aksine devletin ve toplumun sırtına büyük bir yük yüklüyor?

Mesele “eşitlikse”, ordu “eşitliğe” çok önem veriyorsa, Sinan Çetin’in daha önce birkaç defa dile getirdiği gibi bunun da bir çaresi var.

Bedelli askerlik yapanlardan paraları toplar, o parayı ödeyemeyenleri “kısa bir süre” için askere alır ve o paranın bir kısmını “maaş” olarak o insanlara dağıtırsınız.

Bu kadar büyük bir kalabalığı, bu kadar uzun bir zaman neden askerde tutacaksınız?

Aslında bu çağda “zorunlu askerliğin” tümden kalkması gerekir.

Bunu hemen yapamıyorsak, o aşamaya “bedelli” döneminden geçerek varırız.

Genelkurmay, o çok sevdiği mazereti ileri sürerek “biz terörle savaşıyoruz” derse, bu eğitim düzeyindeki “geçici” askerlerle o tür bir savaşın kazanılması hiç mümkün değil, kazanılmıyor da zaten.

Bedelli tartışmasında da “zorunlu askerliğin kaldırılması” tartışmasında da Genelkurmay’ın mantıklı, inandırıcı bir nedeni yok, toplumu da ikna edemiyor.

Çünkü “kalabalık” ordu beslemenin “askerî” değil “ideolojik” bir nedeni bulunuyor, ordu geniş kalabalıkları kontrol etmek, onları kendi “beyin yıkama” safhasından geçirmek, “ordunun kutsallığını” toplumun zihnine kazımak ve “içerde” etkili bir güç olmak istiyor.

Ama bu dönem de bitti.

Yüz binlerce insan, bütün gazeteleri, yazarları, partileri “askere gitmemek” için mail bombardımanına tutuyor, bu kadar isteksiz insanlarla mı savaş kazanılacak, askere gitmemek için çabalayan bu insanlarla mı “ordunun kutsallığı” korunacak?

Bence ordu toplumla çatışmamalı.

Gençlerin hayatında anlamsız gedikler açmadan çağın şartlarına uygun bir profesyonel ordu kurmalıyız.

Ordu, generallerin malı değil, bu milletin malı.

Milletin ne dediğine hiç aldırmadan, çağın gerçeklerine boş vererek, hâlâ “süngü savaşı” anlayışı sürdürerek askerlik olmaz.

Süngü değil teknoloji kazanıyor.

Kalabalık olan değil akıllı olan kazanıyor.

Biz neden “akıllı” bir ordu kuramıyoruz peki?

Niye hâlâ “süngü çağında” kalmış kalabalık bir ordu beslemek zorundayız?

Var mı generallerin bu soruya mantıklı bir cevabı?



Kullanıcı avatarı
VSaBaH
Tasarımcı Yönetici
Tasarımcı Yönetici
Mesajlar: 6135
Kayıt: 21 Kas 2005 [ 23:54 ]

Askerlik ve gençlik / Ahmet Altan / Taraf / 22.04.2010

Mesaj gönderen VSaBaH »

Ahmet Altan'ın bu yazısında katıldığım yerler olsa da büyük çoğunluğunda farklı düşünüyorum ve Ahmet Altan'ın askeriyeyi bu şekilde basitleştirmiş olmasına akıl erdiremiyorum açıkcası...

Teknoloji var ve artık süngülü savaş kalmadı demiş... Ben askeriyenin içinde biri olarak size bunun neden yanlış bir fikir olduğunu açıklayayım. Hiç bir savaş piyade (yaya asker) olmadan kazanılamaz... O otomatik pilotlu uçaklarla bir yer fethedilmez. Askeriye şuan büyük ölçüde piyade yetiştiriyor ve bence askeriye yararlı bir kurum. Yani hayatımızdan bir sene alıyorlar belki ama boşuna almıyorlar ki... Tamam şimdi savaş olmadığı için gereksiz geliyor olabilir ama zaten askeriye savaş durumunda lazım olabilecek bir savunma ve ülke güvenliğini elde tutacak bir dayanak...

O çok özendiği Amerika o yüksek teknoloji silahlarıyla ülkemize girebilmeyi göze alabilir mi soruyorum... Amerikanın uçakları ve uzun menzil silahları nasıl etkisiz hale getirilebilir keşke sizlere uygulamalı anlatabilsem... Bunun öyle eğitimlerini aldık ki bu yazıyı önceden okusam bu adama inanırdım ama şuan gerçekten çok basite indirgenmiş bir yazı olarak geldi bana...

Askeriyenin tek düzenlenmesi gereken tarafı biraz uzun olması... Yani 6 ayda da pekala verilebilir askeri eğitim. Ama dediğim gibi gönüllülük esasına karşıyım. Herkes askerlik yapmalı...
 !
REKLAMLARA YAPILAN TIKLAMA BİZİM TEK GELİR KAPIMIZDIR. LÜTFEN ADBLOCK TARZI EKLENTİLERLE REKLAMLARI ENGELLEMEYELİM. BİZE EN GÜZEL TEŞEKKÜRÜ BU ŞEKİLDE YAPABİLİRSİNİZ. TEŞEKKÜRLER...


Resim

Cevapla