Osman Bin Affân'ın Menkıbeleri
- dikenüstünde
- Süper Yetkili
- Mesajlar: 2285
- Kayıt: 14 Eyl 2007 [ 07:06 ]
Osman Bin Affân'ın Menkıbeleri
Cem'u'l-Fevâid - Rûdânî'den:
OSMAN BİN AFFÂN'IN MENKIBELERİ
8654- Mus'ab bin Abdullah bin ez-Zübeyr radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"O, Osman bin Affân bin Ebî'l-Âs bin Ümeyye bin Abdi Şems bin Abdi Menâf bin Kusayy'dır.
Annesi: Ervâ bint Kureyz bin Rabîa bin Habîb bin Abdi Şems bin Abdi Menâf'tır. Annesinin annesi ise, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in halası Ümmü Hakîm el-Beydâ bint Abdi'I-Muttalib'dir."
|Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de.]
8655- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yatağında benim örtümü üzerine örtmüş yatarken; Ebû Bekir, içeri girmek için izin istedi.
Ebû Bekr içeriye girdi, işini gördü ve ayrılıp gitti. Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem aynı şekilde yatarken Ömer izin is-
tedi; girdi, işini gördü, o da ayrılıp gitti. Sonra Osman izin istedi, içeriye girince, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem toparlanıp kendisine çeki düzen verdi.
Bana da: 'Sen de toparlan, elbiseni üzerinde iyice topla derle!' diye tenbih etti. Onun da işini gördü. O da çıkıp gitti.
'Dedim ki, Osman'dan çekindiğin kadar ne Ebû Bekr'den ne de Ömer'den çekindin. Sebebi ne ola ki?' Şöyle buyurdu:
'Ey Aişe! Osman çok utangaç bir adamdır. Onun karsısında o kılıkla çıksaydım belki de bana ihtiyacını söyleyemezdi, çekinirdi. Bundan korktuğum için böyle yaptım'."
Diğer rivayette: "Meleklerin saygı duyup utandıkları bir adama karşı ben de saygı duyup çekinmeyeyim mi?" diye geçmektedir.
[Müslim]
8656- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
Ona Mısırlı bir adam şöyle dedi: "Sana bir şey soracağım, doğrusunu söyle! Osman Uhud günü hakikaten harpten kaçtı mı?"
"Evet."
"Bedir'de de bulunmadı değil mi?"
"Evet."
"Bey'atu'r-Rıdvân'da da yoktu değil mi?"
"Evet" deyince, o adam: "ALLAHü Ekber!" diye bağırdı. Fakat İbn Ömer şöyle dedi: "Gel bu vak'alarda onun neden bulunmadığını sana açıklayayım:
Uhud gününde bulunmamasından dolayı ALLAH'ın onu affettiğine tanıklık ederim. Bedir'de bulunmayışının sebebi ise; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in kızı Rukiyye onun karısı idi ve hastaydı. Onunla meşgul olduğu için (Bedir'de) bulunamamıştı. Hatta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona: 'Senin için de Bedir savaşına katılan bir adam ecri ve payı (ganimet) vardır' buyurmuştur.
Bey'atu'r-Rıdvân'da bulunamamasının sebebi de şudur: Mekke içinde Osman'dan daha değerli ve kıymetli kişi olsaydı, ALLAH Resulü oraya onu gönderirdi. Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem Osman'ı temsilci olarak Mekke'ye göndermişti. Bey'atur-Rıd-vân olurken, Osman Mekke'deydi bunun için orada bulunamadı. Hatta o bey'atta ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem sağ elini (göstererek): 'Bu.Osman'ın elidir' deyip, sol eline vurmuş ve gıyabında onun biatini kabul etmiştir."
Sonra İbn Ömer dedi ki: "İşte gereken bilgiyi aldın, şimdi gidebilirsin." |Buhârî MeTirmi/.î.|
8657- Abdurrahman bin Semure radiyal-lahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Tebûk harbi İçin, adına 'Ceyşu'1-usre' denilen orduyu techîz ederken, Osman yeninin altında bin dinar getirip, önüne sermiştir. ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in bunları kuca-ğında evirip çevirdiğini ve şöyle buyurduğunu duydum: 'Bugünden sonra Osman ne yaparsa kendisine hiçbir zarar dokunmaz'." -bunu iki kere söyledi- |Tirmizî|
8658- Abdurrahman bin Habbâb radiyal-lahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in, halkı (Tebûk seferine çıkacak) Ceyşü'1-Us-re'yi techîz etmeyi teşvik ettiğini gördüm.
Osman şöyle dedi: 'Ey ALLAH'ın Resulü! Çulları ve semerleri ile birlikte yüz deve benden.' Yine teşvik etti. Osman yine ayağa kalkıp:
'Ey ALLAH'ın Resulü! Çulları ve semerleri ile ikiyüz deve benden' dedi.
Yine teşvikte bulununca, bu defa Osman yine ayağa kalkarak şöyle dedi: 'Ey ALLAH'ın Resulü! ALLAH yolunda, çullan ve semerleri ile üçyüz deve benden.' Ondan sonra ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i minberden inerken gördüm, şöyle diyordu: 'Bundan sonra Osman ne yaparsa yapsın sorumlu olmaz. Bundan sonra Osman ne yaparsa yapsın sorumlu olmaz'." |Tirmizî]
8659- Talha bin Ubeydullah radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her peygamberin (cennette) bir arkadaşı vardır; benim cennetteki arkadaşım Osman'dır." [Tirmizî.]
8660- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
mescidin kapısında Osman'a rastladı ve dedi ki: 'Ey Osman! Bu Cibril'dir. Rukiyye'ye verdiğin mehir gibi bir mehir ve onunla yaptığın hayat arkadaşlığı gibi bir hayat arkadaşlığı yapmak üzere ALLAH'ın sana (kızım) Ümmü Gülsüm'ü nikahladığını bana haber verdi'."
[İbn Mâce|
8661- Osman radiyallahu anh'dan: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e
biat ettiğim günden beri, şarkı söylemedim, bile bile yalan söylemedim, sağ elimle zekerimi dahi tutmadım." |İiİsi de İbn Mâte'ye ait.l
8662- el-Ahnef bin Kays radiyallahu anh'dan:
"Hac farizalanm yerine getirmek üzere Medine'ye vardık, yüklerimizi boşaltıp yerleştiğimiz zaman, bize halkın mescidde toplandığım söylediler, korktuk ve koştuk.
Baktık halk mescidde birkaç kişinin başına üşüşmüş. Aralarında Ali, Zübeyr, Talha ve Sa'd da var. Biz o haldeyken baktık ki, Osman başını sarı bir çarşafla Örtmüş bir halde çıka-geldi ve dedi ki: 'Ali burada mı?' Talha burada mı? Zübeyr burada mı? Sa'd burada mı?'
'Evet' dediler.
Bunun üzerine şöyle dedi:
'Kendisinden başka hiçbir tanrı olmayan ALLAH aşkına ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu biliyor musunuz?: 'Kim (filanoğullarının) hurma kurutma yerini alırsa ALLAH onu bağışlar.' Bunu duyunca hemen ben ona yirmi yahut yirmi beşbin verip satın aldım, gelip ona bildirdim. Şöyle
buyurdu: 'Bunu mescidimiz için vakfet; sevabı sana ait.' (Böyle olmadı mı?')
'Evet' dediler.
"Bir defasında ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem 'Kim Rûme kuyusunu satın alırsa ALLAH onu bağışlar' buyurmuştu da ben onu şu ve şu kadara satın alıp kendisine bildirmiştim ve kendisi de bana: 'Bunu müslü-manların yararına vakfet! Sevabı senindir' demişti. (Böyle olmadı mı?') Onlar: 'Evet' dediler.
'Yine bir keresinde, ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem cemaatin yüzüne bakıp da: '(Tebûk'a gidecek) Bu orduyu -Ceyşü'l-Usre'yi kastediyor-kim teçhiz edecek? Teçhiz edeni ALLAH bağışlar' demişti de o orduyu şu kadar develer vererek ben techîz etmiştim; öyle değil mi, ALLAH aşkına söyleyin siz bunu bilmiyor musunuz?'
Onlar buna da: 'Evet' dediler. Ondan sonra üç kere şöyle dedi: 'ALLAHırn, sen şahit ol, ALLAHım sen şahit ol! ALLAHım sen şahit ol!'"
[Nesâî.]
8663- Sümame bin Hazen el-Kuşeyrî radiyallahu anh'dan:
"(Osman) muhasara edildiği gün şuna şahit oldum: Osman onlara (evinden) bakıp şöyle dedi: "Sizi bana karşı kışkırtan o iki arkadaşınızı getirin!' bakalım. Onlar iki deve ya da iki merkep gibi getirildiler. Onlara Osman bir bakıp şöyle dedi:
'Söyleyin ALLAH aşkına!..' Benzeri rivayet. Bu rivayette şunu ekledi:
"Söyleyin ALLAH aşkına, bilmiyor musunuz? Ben, Ebû Bekr ve Ömer Mekke'nin dağı üzerinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdik de, dağ oynamış, taşları eteğine dökülmüştü de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona hitaben şöyle buyurmuştu: 'Sakin ol ey dağ! Senin üstünde bir peygamber, bir sıddîk, iki de şehit vardır.'
'Evet' dediler. Bunun üzerine üç kere şöyle dedi: 'ALLAHü Ekber! Kâ'be'nin Rabbi hakkı için cennete gireceğime tanıklık ettiler'."
|Tirmizî ve Nesâî.]
8664- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e namazını kıldırması için bir cenaze getirildi. Namazını kıldırmadı. Denildi ki: 'Ey ALLAH'ın Resulü! Bundan önce kimsenin namazını kılmadığını görmedik. Bunun sebebine ola ki?'
'O, Osman'dan nefret ediyordu. ALLAH da bu yüzden ondan nefret etmiştir'."
[Tirmizî]
8665- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ileride meydana gelecek bir fitneden söz etti ve dedi ki: 'Bu (yani Osman) o fitnede mazlum olarak Öldürülecektir'." lİkisîdeTirmizryeait.J
8666- Ubeydullah bin Adiyy bin el-Hiyâr radiyallahu anh'dan:
"el-Misver bin Mahrame ile Abdurrahman bin el-Esved kendisine şöyle dediler: 'Velîd bin Ukbe'nin hakkında, Osman'la konuşmana engel olan nedir? Halk onun (Velîd) hakkında çok konuşuyor.'
(Ubeydullah dedi ki:) Namaza çıkacağı zaman, Osman'ın yanına vardım ve: 'Seninle görüşecek bir işim var. Bu işim (aslında) sana bir öğüttür.' dedim. Osman:
'Ey kişi! Ben senden ALLAH'a sığınırım.'diye mukabele etti. Hemen yanından ayrılıp onların yanma döndüm. Ardımdan Osman'ın elçisi gelip beni çağırdı. Tekrar yanına varınca:
'Neymiş öğüdün bakalım?' diye sordu. Ben de şöyle dedim:
'ALLAH Muhammed'i hak ile gönderdi. Üzerine Kitab'ı indirdi. ALLAH ve Resulüne (evet) deyip icabet edenlerden oldun. İki kere hicretin vardır. Onun sohbetinde bulundun. Onun hidayetine şahit oldun. İnsanlar Ve-lîd'in (kötü uygulamaları) hakkında çok konuştular.' Dedi ki:
'ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i idrak ettin mi?'
'Hayır. Lâkin onun ilmi bana, örtüsü altındaki genç kıza ulaştığı gibi ulaşmıştır' dedim. Şöyle dedi:
'ALLAH, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'i hak ile gönderdi ve ona Kitâb'ını indirdi. Dediğin gibi ona iman ettim, dediğin gibi iki kez de hicret ettim.
ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in sohbetinde bulundum. Damadı olmak şerefine nail oldum. Ona biat ettim. Vallahi o ölünceye dek ona hiç başkaldırmadım, kendisine karşı hile de yapmadım. Sonra Ebû Bekr, ondan sonra da Ömer'le hayatım aynı minval üzere geçti. Sonra halife seçildim. Onlar gibi benim de sizin üzerinizde hakkım yok mudur?'
'Evet' dedim. Şöyle devam etti:
'Öyleyse sizden gelen bu sözler (dedikodular) nedir? Velîd'in durumuna gelince, in-şaallah onda da gerçek ne ise onu uygulayacağız.' Sonra Ali'yi çağırdı ve onun (Velîd'in) sırtına tam seksen kamçı vurdurdu." |Buhârî.|
8667- Abdullah bin Selâm radiyallahu anh'dan:
"O, muhasara altındaki Osman'ın yanına girdi, selâm verdi; o da selâmını aldı ve sordu:
ıEy Abdullah bin Selâm neden geldin?'
'Seninle şehit oluncaya ya da seni bunlardan kurtarıncaya kadar yanında kalmaya geldim. Sanırım bu insanlar seni öldürmeye kararlıdırlar. Eğer seni öldürürlerse, bu senin için iyi, onlar için kötü olur.' Osman dedi ki:
'Üzerinde bulunan hakkım hatırı için senden rica ediyorum; onların yanına çık! ALLAH seni ya hayra vesile kılacak ya da seninle şerri defedecektir." O da onun bu sözünü dinleyip itaat etti ve dışarı çıktı. Onu gördüklerinde belki sevindirici bir haber getirmiştir, diye başına üşüştüler. O da kalkıp veciz bir hutbe had etti ve şöyle dedi: 'Hiçbir peygamber öl-dürülmemiştir ki, karşılığında yetmişbin savaşçı öldürülmüş olmasın; hiçbir halife öldü-rülmemiştir ki, karşılığında otuzbeşbin savaşçı öldürülmüş olmasın. Bu yaşlı adamı öldür-
meye kalkışmayın! Vallahi bunu kim öldürürse, kıyamet gününde eli kesilmiş ve yaralı olarak gelir. Şunu da iyi bilin ki bir babanuı oğlu üzerindeki hakkı kadar, bu halifenin de sizin üzerinizde hakkı bulunmaktadır.' Bunu duyunca hemen kalkıp şöyle dediler: 'Yahudi yalan söylemiştir." O da şu karşılığı verdi: 'Asıl siz yalan söylediniz. Ben yahudî değilim. Ben müslümanlardan bir ferdim. Bunu ALLAH, onun Resulü ve mü'minler sizden iyi bilir. ALLAH hakkımda şu âyeti inzal buyurmuştur: 'De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak, ALLAH bir de yanında kitabın ilmi olanlar yeter.' (Ra'd, 43) Yine şöyle buyurmuştur: 'De ki: 'Eğer bu Kitab, ALLAH katından ise ve siz de onu inkar etmişseniz, İsrâiloğulların-dan bir şahit de bunun böyle olduğuna şeha-det edip inanmışken, siz yine de büyüklük taslarsınız. Doğrusu ALLAH zalim milleti doğru yola eriştirmez.' (Ahkâf, 10)
Adamı (Abdullah b. Selâm'ı) dinlemediler, kalkıp Osman'ın yanına girdiler ve onu katlettiler.
Bunun üzerine Abdullah bin Selâm devesine binerek oradan şöyle diyerek uzaklaştı: 'Ey Mısır ehli! Ey Osman'ın katilleri! Müminlerin emirini öldürdünüz. Vallahi artık ahid bozulmuş. Kan akıtılmış. Mal bölünmüştür (yazık size!).'
[Taberânî, Mu cemu'I-Kebîr'de daha uzun bir me-linle. Tirmizîde onun bir kısmını rivayet etmiştir.]
8668- Yezîd bin Ebî Habîb'den: "Osman'a hücum edenlerin hepsi (daha sonra) cinnet getirmişlerdir." [Taberânî, M. el-Kebîr'de]
8669- Mâlik bin Enes radiyallahu anh'dan: "Osman Öldürüldü. Falanoğullarınm çöplüğünde üç gün atılmış olarak kaldı. Ona şu oniki kişi geldi: Dedem Mâlik bin Ebî Amir, Huvaytıb bin Abduluzzâ, Hakîm bin Hizam, Abdullah bin ez-Zübeyr ve Âişe bint Osman. Beraberlerinde lamba da vardı. Onu bir kapı üzerinde taşıdılar ve başı kapı üstünde bir yandan 'Tak, tak' sesleri çıkarırken onu öylece Bakî' (mezarlığına) kadar getirdiler. Namazını kim kıldıracak diye ihtilâf eltiler. Sonra ya Hakîm ya da Huveytib kıldırdı. Defnedecekleri sırada Mâzinoğulllarından bir adam şöyle dedi: 'Eğer onu müslümanlarla beraber gömerseniz yarın gider insanlara bildiririm.' Bunun üzerine alıp onu Haşşı Kevkeb denilen yere ilettiler ve orada gömdüler. Osman bu olaydan önce Haşşı Kevkeb'den geçerdi ve şöyle derdi: 'Buraya mutlaka salih bir adam gömülecektir'."
Ravi: "el-Haşş, bostan anlamındadır" dedi.
[İkisi de Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'e ait.|
8670- Osman'ın azatlısı Müslim bin Saîd radiyallahu anh'dan:
"Osman (muhasara altındayken) yirmi köle azat etti. (Sonra) bir şalvar getirtti ve onu giydi. Oysa o, ne İslâm'da, ne de cahiliyye devrinde hiç şalvar giymemiştir. Sonra dedi ki:
'Bu gece rüyamda, ALLAH Resulü sallalla-hu aleyhi ve sellem'i, Ebû Bekr ve Ömer'i gördüm. Şöyle dediler: 'Sabret, ertesi akşam sen bizimle iftar edeceksin. -
Mushaf getirtti, açıp önüne koydu. O önündeyken öldürüldü."
[Ahmed bin Hanbel ve Ebû Ya'lâ.]
8671- Zehdem el-Cermî radiyallahu anh'dan:
"İbn Abbâs bize hitap edip şöyle dedi: 'Eğer halk, Osman'ın kanma sahip çıkmazsa, gökten yağacak taşlarla recm edilirler'."
(Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr vel-Evsat'ta.)
8672- Kâ'b bin Ucre radiyallahu anh'dan: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bir fitneden söz etti ve gerçekleşmesinin yakın olduğunu söyledi. Derken oradan başı örtülmüş bir adam geçti. Dedi ki: İşte bu adam o gün hak üzere olacaktır.' Hemen sıçradım, Osman'ın belinden tuttum, ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e ******ürdüm ve 'Bu mu?' dedim. '(Evet) budur' buyurdu."
8673- Âişe radiyallahu anhâ'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
buyurdu:)
"Ey Osman! Eğer ALLAH, bir gün seni bu işle görevlendirip ele münafıklar ALLAH' w sana giydirdiği bu gömleği çıkartmak isterlerse, onu sakın çıkartma!" -bunu üç kere söyledi-
Nu'mân bin Beşîr dedi ki: "Bunu insanlara bildirmene engel olan neydi?"
"Vallahi bunu unuttum" diye cevap verdi.
8674- el-Hasan radiyallahu anh'dan: "(Osman'ın katili) Fasık Muhamnıed bin Ebû Bekr, Mısır'ın yollarmdan birinde yakalandı ve bir eşek (derisinin) İçine konularak yakıldı." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'Ğe.]
8675- Abdullah bin Saîd, babasından: "Biz Ali'nin yanında; sağında Ammâr, solunda ise (Osman'ın katili) Muhammed bin Ebû B ekr oturuyorduk. B ir adam gelip (Ali'ye) şöyle dedi:
'Ey mü'minlerin emîri! Osman hakkında ne dersin?' Hemen o iki adam öne atılıp şöyle dediler: 'İmandan sonra ALLAH'ı inkar eden ve münafık olan adam hakkında mı soruyorsun?' Adam şu cevabı verdi:
'Ben size sormuyorum, size gelmiş de değilim.' Hemen Ali ona dedi ki:
'Ben onun hakkında onların dediğini demem.' Hemen o ikisi birden şöyle dediler: 'Öyleyse onu neden öldürdük?'
'Başınıza geçti, fakat son günlerinde sizi iyi yönetemedi, siz de kızıp ona kötülük yaptınız. Vallahi ben ve Osman, ALLAH'ın: 'Biz onların gönüllerimle olan kini çıkardık. Artık onlar sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir' buyurduğu (Hicr, 47) gibi olmak isterim. ' |Taberânî, Mu'cetrnt' I-Kebîr'de zayıf bir senedle.|
8676- Vessâb'dan:
"Muhammed bin Ebû Bekr, onüç kişi ile Osman'a geldi ve onun sakalından yapışıp bir şeyler söyledi; azı dişlerinin gıcırdadığını duydum. Şöyle diyordu: 'Şimdi seni elimden Muâvİye, filan ve filan adamlar da kurtaramaz.' Ondan sonra hemen bir makas edinip başına vurdu, vurdu; sonra ötekiler de ona yardım edip Osman'ı öldürdüler."
(Taberânî uzun olarak, Mu'cemu'l-Kebîr'de.]
8677- Yahya bin Bukeyr'den:
"Hicri yirmiüçte Zi'1-Hİcce'nin son üç gününde Şûra toplandı ve Osman'ı halife yaptılar. Hicrî otuzbeşte Zi'1-Hicce ayının onseki-zinci cuma günü öldürüldü. Öldürüldüğünde, seksensekiz yaşında idi. Sakalını sarı renge boyardı. Oniki yıl müslümanlann başında kalıp halifelik yaptı."
|Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de.)
8678- ez-Zübeyr radiyallahu anh'dan: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
Fetih günü Kureyş'ten bir adamı hapsetmek suretiyle öldürttü. Sonra şöyle buyurdu: 'Bugünden sonra hapsetmek suretiyle, anc ık Osman'ı öldüren kişi öldürülecektir. Buru yapmazsanız siz koyunlar gibi öldürülürs înûz'."
[Taberânî, Mtı'cemu'l-Evsaf'ta ve Bezzâr zayıf bir senedle.]
8679- Abdullah bin Ferrûh radiyallahu anh'dan:
"Osman'ın yıkanmadan kanlı elbiseleriyle defn edildiğini gördüm." (Abdullah) İbn Ahmed.
OSMAN BİN AFFÂN'IN MENKIBELERİ
8654- Mus'ab bin Abdullah bin ez-Zübeyr radiyallahu anh'dan, dedi ki:
"O, Osman bin Affân bin Ebî'l-Âs bin Ümeyye bin Abdi Şems bin Abdi Menâf bin Kusayy'dır.
Annesi: Ervâ bint Kureyz bin Rabîa bin Habîb bin Abdi Şems bin Abdi Menâf'tır. Annesinin annesi ise, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in halası Ümmü Hakîm el-Beydâ bint Abdi'I-Muttalib'dir."
|Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de.]
8655- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yatağında benim örtümü üzerine örtmüş yatarken; Ebû Bekir, içeri girmek için izin istedi.
Ebû Bekr içeriye girdi, işini gördü ve ayrılıp gitti. Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem aynı şekilde yatarken Ömer izin is-
tedi; girdi, işini gördü, o da ayrılıp gitti. Sonra Osman izin istedi, içeriye girince, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem toparlanıp kendisine çeki düzen verdi.
Bana da: 'Sen de toparlan, elbiseni üzerinde iyice topla derle!' diye tenbih etti. Onun da işini gördü. O da çıkıp gitti.
'Dedim ki, Osman'dan çekindiğin kadar ne Ebû Bekr'den ne de Ömer'den çekindin. Sebebi ne ola ki?' Şöyle buyurdu:
'Ey Aişe! Osman çok utangaç bir adamdır. Onun karsısında o kılıkla çıksaydım belki de bana ihtiyacını söyleyemezdi, çekinirdi. Bundan korktuğum için böyle yaptım'."
Diğer rivayette: "Meleklerin saygı duyup utandıkları bir adama karşı ben de saygı duyup çekinmeyeyim mi?" diye geçmektedir.
[Müslim]
8656- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:
Ona Mısırlı bir adam şöyle dedi: "Sana bir şey soracağım, doğrusunu söyle! Osman Uhud günü hakikaten harpten kaçtı mı?"
"Evet."
"Bedir'de de bulunmadı değil mi?"
"Evet."
"Bey'atu'r-Rıdvân'da da yoktu değil mi?"
"Evet" deyince, o adam: "ALLAHü Ekber!" diye bağırdı. Fakat İbn Ömer şöyle dedi: "Gel bu vak'alarda onun neden bulunmadığını sana açıklayayım:
Uhud gününde bulunmamasından dolayı ALLAH'ın onu affettiğine tanıklık ederim. Bedir'de bulunmayışının sebebi ise; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in kızı Rukiyye onun karısı idi ve hastaydı. Onunla meşgul olduğu için (Bedir'de) bulunamamıştı. Hatta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona: 'Senin için de Bedir savaşına katılan bir adam ecri ve payı (ganimet) vardır' buyurmuştur.
Bey'atu'r-Rıdvân'da bulunamamasının sebebi de şudur: Mekke içinde Osman'dan daha değerli ve kıymetli kişi olsaydı, ALLAH Resulü oraya onu gönderirdi. Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem Osman'ı temsilci olarak Mekke'ye göndermişti. Bey'atur-Rıd-vân olurken, Osman Mekke'deydi bunun için orada bulunamadı. Hatta o bey'atta ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem sağ elini (göstererek): 'Bu.Osman'ın elidir' deyip, sol eline vurmuş ve gıyabında onun biatini kabul etmiştir."
Sonra İbn Ömer dedi ki: "İşte gereken bilgiyi aldın, şimdi gidebilirsin." |Buhârî MeTirmi/.î.|
8657- Abdurrahman bin Semure radiyal-lahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Tebûk harbi İçin, adına 'Ceyşu'1-usre' denilen orduyu techîz ederken, Osman yeninin altında bin dinar getirip, önüne sermiştir. ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in bunları kuca-ğında evirip çevirdiğini ve şöyle buyurduğunu duydum: 'Bugünden sonra Osman ne yaparsa kendisine hiçbir zarar dokunmaz'." -bunu iki kere söyledi- |Tirmizî|
8658- Abdurrahman bin Habbâb radiyal-lahu anh'dan:
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in, halkı (Tebûk seferine çıkacak) Ceyşü'1-Us-re'yi techîz etmeyi teşvik ettiğini gördüm.
Osman şöyle dedi: 'Ey ALLAH'ın Resulü! Çulları ve semerleri ile birlikte yüz deve benden.' Yine teşvik etti. Osman yine ayağa kalkıp:
'Ey ALLAH'ın Resulü! Çulları ve semerleri ile ikiyüz deve benden' dedi.
Yine teşvikte bulununca, bu defa Osman yine ayağa kalkarak şöyle dedi: 'Ey ALLAH'ın Resulü! ALLAH yolunda, çullan ve semerleri ile üçyüz deve benden.' Ondan sonra ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i minberden inerken gördüm, şöyle diyordu: 'Bundan sonra Osman ne yaparsa yapsın sorumlu olmaz. Bundan sonra Osman ne yaparsa yapsın sorumlu olmaz'." |Tirmizî]
8659- Talha bin Ubeydullah radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Her peygamberin (cennette) bir arkadaşı vardır; benim cennetteki arkadaşım Osman'dır." [Tirmizî.]
8660- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
mescidin kapısında Osman'a rastladı ve dedi ki: 'Ey Osman! Bu Cibril'dir. Rukiyye'ye verdiğin mehir gibi bir mehir ve onunla yaptığın hayat arkadaşlığı gibi bir hayat arkadaşlığı yapmak üzere ALLAH'ın sana (kızım) Ümmü Gülsüm'ü nikahladığını bana haber verdi'."
[İbn Mâce|
8661- Osman radiyallahu anh'dan: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e
biat ettiğim günden beri, şarkı söylemedim, bile bile yalan söylemedim, sağ elimle zekerimi dahi tutmadım." |İiİsi de İbn Mâte'ye ait.l
8662- el-Ahnef bin Kays radiyallahu anh'dan:
"Hac farizalanm yerine getirmek üzere Medine'ye vardık, yüklerimizi boşaltıp yerleştiğimiz zaman, bize halkın mescidde toplandığım söylediler, korktuk ve koştuk.
Baktık halk mescidde birkaç kişinin başına üşüşmüş. Aralarında Ali, Zübeyr, Talha ve Sa'd da var. Biz o haldeyken baktık ki, Osman başını sarı bir çarşafla Örtmüş bir halde çıka-geldi ve dedi ki: 'Ali burada mı?' Talha burada mı? Zübeyr burada mı? Sa'd burada mı?'
'Evet' dediler.
Bunun üzerine şöyle dedi:
'Kendisinden başka hiçbir tanrı olmayan ALLAH aşkına ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu biliyor musunuz?: 'Kim (filanoğullarının) hurma kurutma yerini alırsa ALLAH onu bağışlar.' Bunu duyunca hemen ben ona yirmi yahut yirmi beşbin verip satın aldım, gelip ona bildirdim. Şöyle
buyurdu: 'Bunu mescidimiz için vakfet; sevabı sana ait.' (Böyle olmadı mı?')
'Evet' dediler.
"Bir defasında ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem 'Kim Rûme kuyusunu satın alırsa ALLAH onu bağışlar' buyurmuştu da ben onu şu ve şu kadara satın alıp kendisine bildirmiştim ve kendisi de bana: 'Bunu müslü-manların yararına vakfet! Sevabı senindir' demişti. (Böyle olmadı mı?') Onlar: 'Evet' dediler.
'Yine bir keresinde, ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem cemaatin yüzüne bakıp da: '(Tebûk'a gidecek) Bu orduyu -Ceyşü'l-Usre'yi kastediyor-kim teçhiz edecek? Teçhiz edeni ALLAH bağışlar' demişti de o orduyu şu kadar develer vererek ben techîz etmiştim; öyle değil mi, ALLAH aşkına söyleyin siz bunu bilmiyor musunuz?'
Onlar buna da: 'Evet' dediler. Ondan sonra üç kere şöyle dedi: 'ALLAHırn, sen şahit ol, ALLAHım sen şahit ol! ALLAHım sen şahit ol!'"
[Nesâî.]
8663- Sümame bin Hazen el-Kuşeyrî radiyallahu anh'dan:
"(Osman) muhasara edildiği gün şuna şahit oldum: Osman onlara (evinden) bakıp şöyle dedi: "Sizi bana karşı kışkırtan o iki arkadaşınızı getirin!' bakalım. Onlar iki deve ya da iki merkep gibi getirildiler. Onlara Osman bir bakıp şöyle dedi:
'Söyleyin ALLAH aşkına!..' Benzeri rivayet. Bu rivayette şunu ekledi:
"Söyleyin ALLAH aşkına, bilmiyor musunuz? Ben, Ebû Bekr ve Ömer Mekke'nin dağı üzerinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile beraberdik de, dağ oynamış, taşları eteğine dökülmüştü de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona hitaben şöyle buyurmuştu: 'Sakin ol ey dağ! Senin üstünde bir peygamber, bir sıddîk, iki de şehit vardır.'
'Evet' dediler. Bunun üzerine üç kere şöyle dedi: 'ALLAHü Ekber! Kâ'be'nin Rabbi hakkı için cennete gireceğime tanıklık ettiler'."
|Tirmizî ve Nesâî.]
8664- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e namazını kıldırması için bir cenaze getirildi. Namazını kıldırmadı. Denildi ki: 'Ey ALLAH'ın Resulü! Bundan önce kimsenin namazını kılmadığını görmedik. Bunun sebebine ola ki?'
'O, Osman'dan nefret ediyordu. ALLAH da bu yüzden ondan nefret etmiştir'."
[Tirmizî]
8665- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ileride meydana gelecek bir fitneden söz etti ve dedi ki: 'Bu (yani Osman) o fitnede mazlum olarak Öldürülecektir'." lİkisîdeTirmizryeait.J
8666- Ubeydullah bin Adiyy bin el-Hiyâr radiyallahu anh'dan:
"el-Misver bin Mahrame ile Abdurrahman bin el-Esved kendisine şöyle dediler: 'Velîd bin Ukbe'nin hakkında, Osman'la konuşmana engel olan nedir? Halk onun (Velîd) hakkında çok konuşuyor.'
(Ubeydullah dedi ki:) Namaza çıkacağı zaman, Osman'ın yanına vardım ve: 'Seninle görüşecek bir işim var. Bu işim (aslında) sana bir öğüttür.' dedim. Osman:
'Ey kişi! Ben senden ALLAH'a sığınırım.'diye mukabele etti. Hemen yanından ayrılıp onların yanma döndüm. Ardımdan Osman'ın elçisi gelip beni çağırdı. Tekrar yanına varınca:
'Neymiş öğüdün bakalım?' diye sordu. Ben de şöyle dedim:
'ALLAH Muhammed'i hak ile gönderdi. Üzerine Kitab'ı indirdi. ALLAH ve Resulüne (evet) deyip icabet edenlerden oldun. İki kere hicretin vardır. Onun sohbetinde bulundun. Onun hidayetine şahit oldun. İnsanlar Ve-lîd'in (kötü uygulamaları) hakkında çok konuştular.' Dedi ki:
'ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i idrak ettin mi?'
'Hayır. Lâkin onun ilmi bana, örtüsü altındaki genç kıza ulaştığı gibi ulaşmıştır' dedim. Şöyle dedi:
'ALLAH, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'i hak ile gönderdi ve ona Kitâb'ını indirdi. Dediğin gibi ona iman ettim, dediğin gibi iki kez de hicret ettim.
ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in sohbetinde bulundum. Damadı olmak şerefine nail oldum. Ona biat ettim. Vallahi o ölünceye dek ona hiç başkaldırmadım, kendisine karşı hile de yapmadım. Sonra Ebû Bekr, ondan sonra da Ömer'le hayatım aynı minval üzere geçti. Sonra halife seçildim. Onlar gibi benim de sizin üzerinizde hakkım yok mudur?'
'Evet' dedim. Şöyle devam etti:
'Öyleyse sizden gelen bu sözler (dedikodular) nedir? Velîd'in durumuna gelince, in-şaallah onda da gerçek ne ise onu uygulayacağız.' Sonra Ali'yi çağırdı ve onun (Velîd'in) sırtına tam seksen kamçı vurdurdu." |Buhârî.|
8667- Abdullah bin Selâm radiyallahu anh'dan:
"O, muhasara altındaki Osman'ın yanına girdi, selâm verdi; o da selâmını aldı ve sordu:
ıEy Abdullah bin Selâm neden geldin?'
'Seninle şehit oluncaya ya da seni bunlardan kurtarıncaya kadar yanında kalmaya geldim. Sanırım bu insanlar seni öldürmeye kararlıdırlar. Eğer seni öldürürlerse, bu senin için iyi, onlar için kötü olur.' Osman dedi ki:
'Üzerinde bulunan hakkım hatırı için senden rica ediyorum; onların yanına çık! ALLAH seni ya hayra vesile kılacak ya da seninle şerri defedecektir." O da onun bu sözünü dinleyip itaat etti ve dışarı çıktı. Onu gördüklerinde belki sevindirici bir haber getirmiştir, diye başına üşüştüler. O da kalkıp veciz bir hutbe had etti ve şöyle dedi: 'Hiçbir peygamber öl-dürülmemiştir ki, karşılığında yetmişbin savaşçı öldürülmüş olmasın; hiçbir halife öldü-rülmemiştir ki, karşılığında otuzbeşbin savaşçı öldürülmüş olmasın. Bu yaşlı adamı öldür-
meye kalkışmayın! Vallahi bunu kim öldürürse, kıyamet gününde eli kesilmiş ve yaralı olarak gelir. Şunu da iyi bilin ki bir babanuı oğlu üzerindeki hakkı kadar, bu halifenin de sizin üzerinizde hakkı bulunmaktadır.' Bunu duyunca hemen kalkıp şöyle dediler: 'Yahudi yalan söylemiştir." O da şu karşılığı verdi: 'Asıl siz yalan söylediniz. Ben yahudî değilim. Ben müslümanlardan bir ferdim. Bunu ALLAH, onun Resulü ve mü'minler sizden iyi bilir. ALLAH hakkımda şu âyeti inzal buyurmuştur: 'De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak, ALLAH bir de yanında kitabın ilmi olanlar yeter.' (Ra'd, 43) Yine şöyle buyurmuştur: 'De ki: 'Eğer bu Kitab, ALLAH katından ise ve siz de onu inkar etmişseniz, İsrâiloğulların-dan bir şahit de bunun böyle olduğuna şeha-det edip inanmışken, siz yine de büyüklük taslarsınız. Doğrusu ALLAH zalim milleti doğru yola eriştirmez.' (Ahkâf, 10)
Adamı (Abdullah b. Selâm'ı) dinlemediler, kalkıp Osman'ın yanına girdiler ve onu katlettiler.
Bunun üzerine Abdullah bin Selâm devesine binerek oradan şöyle diyerek uzaklaştı: 'Ey Mısır ehli! Ey Osman'ın katilleri! Müminlerin emirini öldürdünüz. Vallahi artık ahid bozulmuş. Kan akıtılmış. Mal bölünmüştür (yazık size!).'
[Taberânî, Mu cemu'I-Kebîr'de daha uzun bir me-linle. Tirmizîde onun bir kısmını rivayet etmiştir.]
8668- Yezîd bin Ebî Habîb'den: "Osman'a hücum edenlerin hepsi (daha sonra) cinnet getirmişlerdir." [Taberânî, M. el-Kebîr'de]
8669- Mâlik bin Enes radiyallahu anh'dan: "Osman Öldürüldü. Falanoğullarınm çöplüğünde üç gün atılmış olarak kaldı. Ona şu oniki kişi geldi: Dedem Mâlik bin Ebî Amir, Huvaytıb bin Abduluzzâ, Hakîm bin Hizam, Abdullah bin ez-Zübeyr ve Âişe bint Osman. Beraberlerinde lamba da vardı. Onu bir kapı üzerinde taşıdılar ve başı kapı üstünde bir yandan 'Tak, tak' sesleri çıkarırken onu öylece Bakî' (mezarlığına) kadar getirdiler. Namazını kim kıldıracak diye ihtilâf eltiler. Sonra ya Hakîm ya da Huveytib kıldırdı. Defnedecekleri sırada Mâzinoğulllarından bir adam şöyle dedi: 'Eğer onu müslümanlarla beraber gömerseniz yarın gider insanlara bildiririm.' Bunun üzerine alıp onu Haşşı Kevkeb denilen yere ilettiler ve orada gömdüler. Osman bu olaydan önce Haşşı Kevkeb'den geçerdi ve şöyle derdi: 'Buraya mutlaka salih bir adam gömülecektir'."
Ravi: "el-Haşş, bostan anlamındadır" dedi.
[İkisi de Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'e ait.|
8670- Osman'ın azatlısı Müslim bin Saîd radiyallahu anh'dan:
"Osman (muhasara altındayken) yirmi köle azat etti. (Sonra) bir şalvar getirtti ve onu giydi. Oysa o, ne İslâm'da, ne de cahiliyye devrinde hiç şalvar giymemiştir. Sonra dedi ki:
'Bu gece rüyamda, ALLAH Resulü sallalla-hu aleyhi ve sellem'i, Ebû Bekr ve Ömer'i gördüm. Şöyle dediler: 'Sabret, ertesi akşam sen bizimle iftar edeceksin. -
Mushaf getirtti, açıp önüne koydu. O önündeyken öldürüldü."
[Ahmed bin Hanbel ve Ebû Ya'lâ.]
8671- Zehdem el-Cermî radiyallahu anh'dan:
"İbn Abbâs bize hitap edip şöyle dedi: 'Eğer halk, Osman'ın kanma sahip çıkmazsa, gökten yağacak taşlarla recm edilirler'."
(Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr vel-Evsat'ta.)
8672- Kâ'b bin Ucre radiyallahu anh'dan: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bir fitneden söz etti ve gerçekleşmesinin yakın olduğunu söyledi. Derken oradan başı örtülmüş bir adam geçti. Dedi ki: İşte bu adam o gün hak üzere olacaktır.' Hemen sıçradım, Osman'ın belinden tuttum, ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e ******ürdüm ve 'Bu mu?' dedim. '(Evet) budur' buyurdu."
8673- Âişe radiyallahu anhâ'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem
buyurdu:)
"Ey Osman! Eğer ALLAH, bir gün seni bu işle görevlendirip ele münafıklar ALLAH' w sana giydirdiği bu gömleği çıkartmak isterlerse, onu sakın çıkartma!" -bunu üç kere söyledi-
Nu'mân bin Beşîr dedi ki: "Bunu insanlara bildirmene engel olan neydi?"
"Vallahi bunu unuttum" diye cevap verdi.
8674- el-Hasan radiyallahu anh'dan: "(Osman'ın katili) Fasık Muhamnıed bin Ebû Bekr, Mısır'ın yollarmdan birinde yakalandı ve bir eşek (derisinin) İçine konularak yakıldı." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'Ğe.]
8675- Abdullah bin Saîd, babasından: "Biz Ali'nin yanında; sağında Ammâr, solunda ise (Osman'ın katili) Muhammed bin Ebû B ekr oturuyorduk. B ir adam gelip (Ali'ye) şöyle dedi:
'Ey mü'minlerin emîri! Osman hakkında ne dersin?' Hemen o iki adam öne atılıp şöyle dediler: 'İmandan sonra ALLAH'ı inkar eden ve münafık olan adam hakkında mı soruyorsun?' Adam şu cevabı verdi:
'Ben size sormuyorum, size gelmiş de değilim.' Hemen Ali ona dedi ki:
'Ben onun hakkında onların dediğini demem.' Hemen o ikisi birden şöyle dediler: 'Öyleyse onu neden öldürdük?'
'Başınıza geçti, fakat son günlerinde sizi iyi yönetemedi, siz de kızıp ona kötülük yaptınız. Vallahi ben ve Osman, ALLAH'ın: 'Biz onların gönüllerimle olan kini çıkardık. Artık onlar sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir' buyurduğu (Hicr, 47) gibi olmak isterim. ' |Taberânî, Mu'cetrnt' I-Kebîr'de zayıf bir senedle.|
8676- Vessâb'dan:
"Muhammed bin Ebû Bekr, onüç kişi ile Osman'a geldi ve onun sakalından yapışıp bir şeyler söyledi; azı dişlerinin gıcırdadığını duydum. Şöyle diyordu: 'Şimdi seni elimden Muâvİye, filan ve filan adamlar da kurtaramaz.' Ondan sonra hemen bir makas edinip başına vurdu, vurdu; sonra ötekiler de ona yardım edip Osman'ı öldürdüler."
(Taberânî uzun olarak, Mu'cemu'l-Kebîr'de.]
8677- Yahya bin Bukeyr'den:
"Hicri yirmiüçte Zi'1-Hİcce'nin son üç gününde Şûra toplandı ve Osman'ı halife yaptılar. Hicrî otuzbeşte Zi'1-Hicce ayının onseki-zinci cuma günü öldürüldü. Öldürüldüğünde, seksensekiz yaşında idi. Sakalını sarı renge boyardı. Oniki yıl müslümanlann başında kalıp halifelik yaptı."
|Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de.)
8678- ez-Zübeyr radiyallahu anh'dan: "ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem,
Fetih günü Kureyş'ten bir adamı hapsetmek suretiyle öldürttü. Sonra şöyle buyurdu: 'Bugünden sonra hapsetmek suretiyle, anc ık Osman'ı öldüren kişi öldürülecektir. Buru yapmazsanız siz koyunlar gibi öldürülürs înûz'."
[Taberânî, Mtı'cemu'l-Evsaf'ta ve Bezzâr zayıf bir senedle.]
8679- Abdullah bin Ferrûh radiyallahu anh'dan:
"Osman'ın yıkanmadan kanlı elbiseleriyle defn edildiğini gördüm." (Abdullah) İbn Ahmed.