"Kıymet Bilmek İçin Yokluğu Yaşamış Olmak Lazım"

Bütün Beşiktaşlılar buraya....
Cevapla
Siyah_Beyaz
Kurucu Yetkili
Kurucu Yetkili
Mesajlar: 1424
Kayıt: 22 Kas 2005 [ 12:52 ]

"Kıymet Bilmek İçin Yokluğu Yaşamış Olmak Lazım"

Mesaj gönderen Siyah_Beyaz »

11 yıl sonra ilk özel röportajını Beşiktaş Dergisi ile yapan Jean Tigana’yla futbolun dışında hayatı konuştuk; Yoksul ama mutlu çocukluğunu, o yıllardan güçlenerek çıkışını, 60 metre karelik evde 12 kişiyle yaşamanın bugüne taşıdığı izleri, Afrika’daki çocukları, dünyadaki su sorununu... Beşiktaş Dergisi’nin Mayıs sayısında yayınlanacak olan bu röportaj ile Tigana’yı daha yakından tanıyacaksınız...
BJK Nevzat Demir Tesisleri’ndeki röportajımıza gidene kadar, benim için Tigana ile ilgili en belirgin fotoğraf; İnönü’nün çıkış tünelinden sahaya yürürken sergilediği o heybetli, o ulaşılmaz, o karizmatik duruştu... Bunun ötesinde kimdi Tigana, hayatta vazgeçilmezleri neydi, Fransa ekolünün en ünlü teknik adamlarından birisi olana kadar neler yaşamıştı, bugün zirvede yaşarken geriye dönüp bakar mıydı, elde ettiklerini paylaşır mıydı; peki aşk, hayatının neresindeydi?
Beşiktaş Teknik Direktörü Jean Tigana bütün bu soruların yanıtlarını bir saatlik röportajımızda verdi...

Bu röportajda futbolun dışında hayatı konuştuk hocamızla... Zorluklardan güçlünerek çıkan, hayata sıkı sıkıya sarılan, paylaşmayı seven aynı zamanda utangaç, mütevazı adam; Jean Tigana’yı...
Yoksul ama mutlu çocukluğunu, o yıllardan güçlenerek çıkışını, 60 metrekarelik evde 12 kişiyle yaşamanın bugüne taşıdığı izleri, Afrika’daki çocukları, dünyadaki su sorununu...
11 yıl sonra ilk özel röportajını Beşiktaş Dergisi ile yapan, futbolun dışındaki Jean Tigana’yı bu röportajda tanıyacak ve çok seveceksiniz.


Sizin için yaşamda en önemli olan, yaşam felsefeniz nedir?
Zor bir soru. Aileme ve işime konsantre olmak diyebilirim.

Sizi artık tanıyoruz; disipline ve saygıya çok önem verdiğinizi biliyoruz. Çocukluk yıllarınızdan itibaren kişiliğinizin oluşmasında en önemli rolü kimler oynadı, kimlerden çok etkilendiniz?
Birçok kişiden etkinlendim, birçok kişiyi örnek almaya çalıştım. Yapım nedeniyle ulaşabileceğim insanları örnek aldım. Öncelikle anne ve babam geliyor. Çünkü hayata onlarla başlıyoruz. Daha sonra etrafınızdaki arkadaşlarınız, yakın olduğunuz diğer büyükler geliyor. Ama özellikle bir kişi, bir imaj değil..

Babanızdan aldığınız en önemli nasihat hangisiydi?
Babam ve annemden birçok şey öğrendim. Birçok antrenörümden de aldığım nasihatleri uyguluyorum. En büyük şansım etrafımda hep iyi insanlar vardı. Ama babamın özellikle rica ettiği bir şey vardı, benim için çok önemli olan; “Başın hep dik olsun, hep dürüst ol” derdi. Eğer kendine ısrar edebiliyorsan o zaman karşındakine ısrar edebilirsin. Kendin ısrarcı değilsen zaten gerisinin anlamı yok. 21 yaşımdan bu yana profesyonel bir hayat yaşıyorum. Oyuncularımdan istediğim de bu... Kendi yaşamımda bazı şeylerde ısrarcıyım ve onlardan da aynı şeyi bekliyorum.


Zor bir çocukluk geçirdiğinizi biliyoruz. O yıllar bugün hayata karşı daha güçlü olmanızı sağladı mı?
Zordu, belki o yıllarda bazı şeylere sahip değildim ama mutluydum. Bu da beni halen mutlu kılıyor. Çünkü elimde olan her şeye şükrediyorum. Halen mutlu ve huzurluyum ve elimdekilerin kıymetini biliyorum. Benim çocuklarıma bunu anlatmam kolay olmuyor mesela... Çünkü ne istedilerse ellerinde oldu. Bunu aşılamak zor. Çok daha rahat büyüdüler. İzah etsem de anlayamıyorlar. Geçmişimde başımdan geçenleri, nasıl, nereye vardığımı anlatamıyorum. Bunların kıymetini bilmek için oralardan geçmiş olmak lazım, onları yaşamış olmak, yokluğu yaşamış olmak lazım.

Peki o günlerden kalbinizde kalan ukteler var mı? O günlerde sahip olamayıp hep özlemini çektiğiniz; bugün sürekli olarak satın almak istediğiniz bir şeyler? Mesela ben renkli kalem almayı çok severim.
Hepimizin hayatla ilgili böyle bir çok refleksleri vardır... Ben arsa almayı çok seviyorum. Çünkü biz çok kalabalık bir aileydik ve 60 metre karelik bir evde yaşıyorduk. Sadece bir duşumuz, bir tuvaletimiz vardı ve 12 kişiydik. Şimdi kendi evimde 8 tane banyo var, hepsinin içinde de duş var. Oysa biz sadece 3 kişiyiz, iki oğlum da ziyarete gelince 5 kişi oluyoruz.

Başarı öyküleri çok ilgimi çekiyor ve hayata sıfırdan başlayan her çocuk için bir umut taşıdığına inanıyorum... Sizin öykünüzde böyle... Peki bugün aynaya baktığınızda neler söylüyorsunuz kendinize? Şüphesiz kendinizle gurur duyuyorsunuzdur.
Ben aynaya çok az bakarım. Bir kere çok utangacım ve mütevazılığın en üst seviyesindeyim. Davetlerin hiçbirine gitmem. Mesela ünlü restaurantlara gittiğim zaman bana altın kitaplar getirirler, imzalamamı isterler. Hiçbirini imzalamam. Çünkü ben basit bir postacıyken benim oralara girmeme izin vermezlerdi. Param olsa bile oralarda yemek yememe izin vermezlerdi... Bu yüzden ben böyle büyük davetlerin hiçbirine gitmem. Büyük restaurantlarda önüme konulan önemli kitapları imzalamam.

Oysaki sahada çok karizmatik ve ulaşılmaz bir duruşunuz var...
Ama bu bir imaj... İnanılmaz bir çalışma var bunun arkasında. Birçok antrenörüm bana, benim kadar çalışan başka bir oyuncu görmediklerini söylerlerdi. Hayatta bir başka şansım daha oldu; vücudum beynimi takip edebildi. Birçok insanın beyninde istek var ama vücut onu takip edemiyor, engelliyor. Futbol benim hayalimdi, yapmayı istediğim tek meslekti ve bu yüzden şanslı gruptaki insanlardanım.

Biz sizin mütevazılığınızın farkındayız aslında... Beşiktaş felsefesine çok uygun bir duruşunuz var. Beşiktaş da mütevazı bir kulüptür. Saygındır, saygıya önem verir. Hakkıyla kazanır. Siz de kendinizi Beşiktaş’a benzetiyor musunuz?
Açıkçası daha yeni yeni keşfediyorum Beşiktaş felsefesini ve bu söylediklerinizi. Bakarsanız Süreyya veya Erdal’a (Futbol Takımımız’ın malzemecileri), bizim Sergen ve Tümer’e davrandığım gibi davranıyorum.
Benim için Süreyya ve Erdal da işini iyi yapıyor ve ona göre davranıyorum onlara da.

Bugün hangi konu sizi daha çok üzüyor, hangi konu yüreğinizi daha fazla burkuyor; Savaş mı, yoksul çocuklar mı, engelliler mi, ırkçılık mı?
Bir tek şey değil birçok şey bana dokunuyor. Ben 2-3 yıl futbol dünyasıyla ilişkimi kesmiştim ve insanlık adına çalışmalar yaptım. (Çekmecesinden çıkarttığı fotoğrafları gösteriyor. Fotoğraflarda Afrika’nın en ünlü hastanesinin içler acısı durumu var.) Bu Afrika ülkesi Mali’nin en iyi hastanesi. Düşünün Mali’nin başkentindeki en iyi hastanenin durumu bile içler acısı. İnsanlık çalışmaları yaptım. Kendi gözlerimle gördüm. İşte bunlar gerçek. Yardım ettim. Futbolu tamamen bıraktıktan sonraki hayatımda insanlık ve yardım uğruna çalışacağım. Yıllık 3 milyon euroya yakın bir yardım topluyorum Fransa’da ve oraya sağlık açısından hastane, yatak, yürüyen araba, pansuman aletleri ve ilaç yardımı yapıyorum.

Sizin gibi insanlara dünyanın gerçekten ihtiyacı var..
Bu konuda çok çalışıyorum ama bunları genelde hiç konuşmam. Uzun yıllardır bu işin içindeyim, yeni değil. Afrika’ya iki yıl boyunca her ay gittim, her ayın bir haftasını orada geçirdim. Gezdim, ülkenin derinliklerine girdim. Arkadaşlarımla birlikte kurduğumuz yardım kurumumuz var. Yaptığımız hiçbir yardım için maaş kabul etmedik. Afrika’ya giderken herkes kendi benzinini, otel ücretini, uçak parasını ödedi. Bütün parayı malzemeyi almak veya malzemeyi oraya götürmek için kullandık. Çalışmalarımız devam ediyor. Ben buradan da telefonla yardım toplamaya devam ediyorum.

Peki aşk hayatınızın neresinde?
İşime aşkımdan mı bahsediyoruz? Yoksa onun dışında kalabalık bir aileyiz ve birbirimize çok yakınız, çok bağlıyız.

Hayır ben eşinize olan aşkınızdan bahsetmek istiyorum. Aşk için yaptığınız en büyük fedakarlık nedir mesela?
Bu konularda pek konuşmam aslında.

Biliyorum, sadece şansımı zorluyorum.
Aşkımı belli edeceğim insana bunu hareketlerimle gösteririm. Bakışım bunun için yeterlidir ve karşımdaki de bunu anlar. Kelimeler uçuşur, çeker gider ama bakışlar ve hareketler muhakkak kalıcıdır.

Son olarak dünyaya ait bir mesaj vermenizi istiyorum; bu röportajı okuyan herkese ışık tutsun...
Benden önce o kadar çok insan var ki dünyaya güzel mesajlar veren, Gandhi, Nelson Mandela... Bence insanlık adına baktığımız zaman, dünyadaki en büyük problemlerden ikisi; sağlık ve gıda. Çok az insan gerçek kaynaklardan faydalanabiliyor. Mesela su Afrika’da veya başka birçok ülkede büyük bir problem. Bir kirli su kaynağı dünyadaki savaşlardan 10 kat daha fazla insanı öldürebiliyor. Çok büyük bir şey değil ama herkesin kendine ait bir suyu olabilirse bundan büyük mutluluk yok herhalde. İnsanlar 20 km. uzaktaki bir kuyuya üstelik su pis olmasına rağmen her gün yürüyüp geliyorlarsa, bu çok düşünülesi gereken bir konu.
Avrupa’dan Afrika’ya ilaç götürdüğümüz zaman şahit olduğumuz o manzara, bir ağrı hapının ne büyük mutluluklara yol açtığını gösteriyor. O mutluluğun tarifi yok.
Bir başka şansım da, annemin beyaz, babamın Afrikalı yani siyah olması. Böylece her iki taraftan da kabul görüyorum ve bu tene sahip olup pozitif mesajları iki tarafa da iletebiliyorum. Babamın Müslüman annemin Katolik olması ve biz çocukların babamın bütün toleransını alarak Katolik olarak yetişmemiz de anlamlı bir mesaj diye düşünüyorum.
Çünkü babam bir Müslüman olarak bütün çocuklarının Katolik olarak büyümelerine izin vermiş. Bu bence büyük bir bilgelik.

Teşekkür ederim.

Röportaj: Çiğdem Işık



Cevapla