Ben Gol Atmayı İstersem Gökhan Ne İş Yapacak?

Bütün Beşiktaşlılar buraya....
Cevapla
Siyah_Beyaz
Kurucu Yetkili
Kurucu Yetkili
Mesajlar: 1424
Kayıt: 22 Kas 2005 [ 12:52 ]

Ben Gol Atmayı İstersem Gökhan Ne İş Yapacak?

Mesaj gönderen Siyah_Beyaz »

Kalecimiz Vedran Runje'ye arkadaşları sordu, Hırvat file bekçimiz yanıtladı. Beşiktaş Dergisi Eylül 2006 sayısında Runje'nin arkadaşlarının sorularına verdiği yanıtlar için tıklayınız...
Vedran Runje, sempatikliği ve sıcakkanlılığı ile Takımımız’ın en büyük neşe kaynaklarından birisi... Yüzünden eksik olmayan gülümsemesi, Türkçe kelimeleri öğrenmedeki başarısı ile kendini kısa sürede sevdiren Vedran’a takımdaki küçük-büyük herkesin iki hitap şekli var; “Vedran Abi” ya da “Vedat Abi”...

Türkiye’ye futbol oynamak için gelip de, Türkçe’yi en kısa sürede çözen futbolcuların başında geliyordur herhalde Vedran Runje... Bu çabasına güleryüzü ve esprileri de eklenince herkesin “çılgın”, “deli-dolu” dediği kalecimiz, şu anda takımın en sevilen isimlerinden birisi haline gelmiş.
Dil onun için engel değil... Herkese söyleyecek sözü, herkesi güldürecek bir esprisi var...
Hal böyle olunca da, bizim sadece elçilik yaptığımız bu haber oldukça keyifli bir havada gerçekleşti.
İşte küçük-büyük herkesin hitap şekliyle “Vedat Abi”nin arkadaşlarının sorularına verdiği yanıtlar...

Ali Tandoğan: Beni seviyor musun?
Vedran: Seviyorum ama çok değil!

Ali Güneş: O saç stilini çok mu aradın?
Vedran: Babam çimleri biçerken ben bahçede uyuyordum. Kalktığımda saçlarım böyleydi. Maalesef babam beni görmemiş!

Burak Yılmaz: Nasılsın, kendini nasıl hissediyorsun?
Vedran: Çok sıcak ama kendimi iyi hissediyorum.

Mustafa Doğan: Sahada bu kadar “deli” olanlar evde eşlerinin yanında kuzu gibi olurlar. Sen de öyle misin?
Vedran: Normal olan bu değil mi!.. Ben evde hiçbir şeye karışamam. Bizim evde de patron eşimdir.

Baki Mercimek: Ava çıkmayı çok sevdiğini biliyorum. Sana tesislere yakın bir yere avlanmaya gidelim desem, bana güvenir misin? Bir de karşımıza ayı çıksa ne yaparsın?
Vedran: Tamam seni çok seviyorum, birlikte iyi vakit geçiriyoruz ama ormanda ayıyla karıştırıp seni de vurabilirim!

Murat Şahin: Genelde kaleciler “deli” olur diye bir yakıştırma vardır. Bana da hep bunu söylüyorlar. Sence bize bu yakıştırmayı neden yapıyorlar?
Vedran: Benim ülkemde de kalecilere “deli” derler. Bence de öyle...

İbrahim Toraman: Sahada takımı çok iyi yönlendiriyorsun. Bu özelliğini nasıl kazandın?
Vedran: Sahada kendi kontrolümü kaybettiğim için takımı kontrol etmeye çalışıyorum!
Şaka bir yana, bu tecrübeyle kazanılıyor. Neticede biz yeni bir takımız ve birbirimizi çok fazla tanımıyoruz. Defansla daha iyi çalışmak ve daha iyi organize olmak için ben de sahada yapmam gerekeni yapıyorum.

Emre Özkan: Neden futbol, neden kalecilik?
Vedran: Ben çok zengin bir aileden gelmiyorum. Başka bir spor dalıyla ilgilenecek imkanım yoktu. Evin yanındaki boş arazide sürekli futbol oynuyorduk. İnsanlar iyi oynadığımı söylediler, o nedenle futbol. Sahanın ortasında çok kötü oyuncu olduğum için de beni kaleye koydular, işte bu nedenle de kalecilik...

Mehmet Sedef: Genel olarak çılgın bir görüntü çiziyorsun. Hayatta yaptığın en büyük çılgınlık nedir?
Vedran: Futbol oynamaya başlamak... Bu dairenin içine girdim. Bu çok da kolay bir şey değil.

Kenan Özer: Türkçe’yi çok çabuk öğrendin. Ama bazı kelimeleri ilginç telaffuz ediyorsun.
En çok zorlandığın Türkçe kelime hangisi?
Vedran: Sadece bir tane değil ki, benim için yüzde 90’ı çok zor. Kolay olanları zaten sürekli kullanıyorum.

Gökhan Güleç: Futbol kariyerinde hiç gol attın mı? Atmayı ister misin?
Vedran: Genç takımdayken bir kez penaltı kullandım ama gol atmak beni mutlu eden bir şey değil. Benim asıl işim gol yememek. Hem ben gol atmayı istesem bu takımda Gökhan ne yapacak!

Serdar Kurtuluş: Türkiye’de hayat nasıl gidiyor, alışabildin mi?
Vedran: Evet, alıştım. Burada her şey çok güzel. Artık tesislerden otele arabayla tek başıma gidip gelebiliyorum. Hayat çok güzel... Kulübümü seviyorum, ileriye dönük bir takımımız var, Lig’de iyi sonuçlar alabileceğimizi biliyorum. Böyle olması beni çok mutlu ediyor. Umarım bir de en kısa zamanda taşınmak için istediğim gibi bir daire bulurum. Zaten taşınır taşınmaz, hepinizi sürekli evime çağıracağım.

Ramazan Kurşunlu: Kalede bu kadar rahat olmanı neye bağlıyorsun?
Vedran: Ben kalede kendimi rahat hissediyorum. Mesela sinirli olsam bile bunu belli etmemeye çalışıyorum. Sinirlensem de iki saniye sonra sevinç de yaşayabilirim. Bu takımın nasıl oynadığına çok bağlı. Hem ben sinirlensem, herkesi sinirli yaparım. Bu nedenle sahada en çok sakin olması gereken kişi benim.

İbrahim Üzülmez: Türk yemekleri hakkında ne düşünüyorsun?
Vedran: Türk yemekleri güzel ama çok fazla baharat var.

Ali Kalaylıoğlu: Seni tanıdığım kadarıyla genelde mutlu ve birçok şeyi sorun etmeyen birisin.
Hayatında en çok sevindiğin veya en çok mutlu olduğun an hangisidir?
Vedran: Hayatımdaki en önemli ve en mutlu olduğum gün, 5 yaşındaki oğlumun doğduğu gündü. Arkadaşlarım bana “deli-dolu” diyor ama ben şu anda çocuk gibiyim. Oğlum doğduktan sonra tamamen değiştim. Hırvatistan’da ya da Belçika’dayken farklıydım, Marsilya’ya gidince “kuzu” gibi oldum. Çocuğum olmadan önce beni tanısaydınız, o zaman asıl “çılgın” halimi görürdünüz.

Teşekkür ederiz.



Cevapla