Chill-Out Festival İstanbul 2007

Müzikle ilgili aradıklarınız(Bu bölümde telif hakları yasasından dolayı MP3 ve video klip yoktur)
Cevapla
Kullanıcı avatarı
prensess
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 1082
Kayıt: 02 Nis 2007 [ 18:56 ]

Chill-Out Festival İstanbul 2007

Mesaj gönderen prensess »

Performans verecek sanatçı ve gruplar:
Jım Noir
Koop
Waldeck
Luke
Saınt Privat
!Deladap
Ursula 1000 - Dj Set
Lounge 102 Allstars

Geçtiğimiz sene bir ilke daha imza atarak metropol insanlarının bağımlısı olduğu "Chill-Out Festival" konseptini Türkiye'ye getiren, Türkiye'nin ilk ve tek "downtempo" radyosu, Lounge 102 tarafından düzenlenen Chill-Out Festival İstanbul'un ikincisi 27 Mayıs 2007 tarihinde Kemer Golf & Country Club'da & club'ın katkılarıyla gerçekleşecek.

Lounge 102 severlerin merakla bekledikleri Chill-Out Festival İstanbul 2006, 10 Eylül 2006 Pazar günü yine Kemer Golf & Country Club'da yaklaşık 2000 kişilik bir katılımla gerçekleşmişti. "Festival" kavramına yeni bir boyut getiren Chill-Out Festival İstanbul 2006, gerek müzikal içeriği, gerekse hizmet kalitesi ve yaratılan eşsiz atmosfer açısından tüm katılımcılardan tam not aldı.

10 km'lik bir orman içindeki Kemer Golf & Country Club, Chill-Out Festival İstanbul 2007'de performans verecek sanatçıların müzikleri ve Lounge 102 FM tarafından & club'ın katkılarıyla yapılacak prodüksiyon ile unutulmayacak bir Pazar gününe daha şahit olmaya hazırlanıyor. Kesintisiz 12 saat müziğin olacağı festivalde, Jim Noir, Luke, Saint Privat, Koop, !Deladap gibi grupların yanında, Ursula 1000 ve Lounge 102 DJ'leri performans gösterecek.

Lounge'dan trip hop'a, latin'den funk'a geniş bir müzikal skalada her zevkten, her yaştan dinleyiciye unutulmaz bir Pazar günü vaat eden Chill Out Festival yeşillikler içindeki festival alanı ve huzurlu atmosferi ile müzikten de fazlasını vaat ediyor. Çimlere uzanın, gözlerinizi kapayın ve şehirde olduğunuzu bir günlüğüne de olsa unutun...

27 Mayıs günü ikincisi gerçekleşecek olan Chill-Out Festival İstanbul, katılımcılara yılın en unutulmaz gününü yaşatacak...

Jim Noir (İngiltere)



Jim Noir'ın hikayesi de pek çokları gibi 80'lerin başlarında İngiltere'de miskin bir taşra mahallesinde başladı. Futbolcu olma hayalleriyle kendini oyalayan Jim yeteneğinin futbol topları yerine notalar doğrultusunda olduğunu keşfetti... Casio klavyelerin her çocuğun noel listesinde en başta olduğu bu dönemde Jim Noir için de durum farklı değildi ve henüz 9 yaşında kendi parçalarını yapmaya başladı.

Okul döneminde kurduğu grupla partilerde kendilerine hatırı sayılır bir izleyici kitlesi edinen Jim Noir'ın talihi 1994'te bir yaz kampında katıldığı karaoke yarışması ile döndü. Grease Megamix ile katıldığı yarışmada kazandığı Batman su tabancası Jim'e kariyerinin ne olabileceği hakkında yeterli fikri vermişti bile: Müziği yap, ödülleri al..

Müziğe ilgisi giderek ciddi bir boyut kazanan Jim kendi şarkı yazma metodlarını oluşturmaya başladı. Gündelik hayat, çocukluk anıları ve müzik yapım sürecinin kendisi ona ilham veriyordu. Sokakta duyup da hatırlayamadığı bir sürü kelime ve küçük kafiyeleri evde kendi kafasındakilerle tamamlayarak oluşturuyordu parçalarını.

2003'te My Dad Recordings'in patronlarıyla tanıştığında çoktan bir kayıt makinasine dönüşmüştü Jim Noir. My Dad Recordings karşılarındakinin ne kadar özel biri olduğunu anlamakta gecikmeyerek Jim Noir'ı çatısı altına aldı.

Ardı ardına gelen biribirinden renkli Eanie Meany, My Patch ve A Quiet Man EP'leri plakçılarda hızla tükenirken taleplere yetişmek zordu. My Dad Recordings ise EP'lerin en iyilerini yeni parçalarla bir araya getirerek yayınladığı “Tower of Love” ile hayranların yakınmalarına son verdi. 2005 tarihli "Tower of Love"da yer alan "Eanie Meany" geçtiğimiz sene Adidas'ın Dünya Kupası için yaptığı reklam kampanyalarında da kullanılarak büyük ilgi gördü.

Beatles'ın psychedelic dönemleri, Super Furry Animals, The Beta Band, The Beach Boys ve eski Pink Floyd parçaları çalan bir jukebox düşünün. Ve bu jukebox'ın çizgi filmlerdeki gibi bir dinamitle patlatıldığını ve havaya uçan parçalardan ortaya yepyeni bir plak çıktığını hayale din. "Tower of Love"ın sounduna yaklaştınız! The Beatles ve The Kinks gibi 60'lar psychedelia'sından aldığı ilhamı modern zamanlara uyarlayan Manchester'lı Jim Noir'ın müziği psyhedelic pop olarak tanımlanıyor çoğunlukla.

Parçalarındaki bütün enstrümanları kendisi çalan Jim Noir albümün hızlı çıkışının ardından hız kesmeden devam ettiği konserlerine de yine My Dad Recordings'den Jack Cooper'ın grubu The Beep Seals'in elemanlarıyla çıkıyor.


Koop (İsveç)



Stockholm çıkışlı ikili Koop'ın çıkışı yavaş ama sağlam adımlarla gerçekleşti. Tüm dünyadan 160.000 dinleyiciye ulaşan ilk albümleri "Waltz for Koop"u takiben gelen dünya turları ve Nicola Conte, Astor Piazzola, Astrud Gilberto gibi isimlere yapılan onlarca remiksin ardından Koop yeni albüm üzerinde çalışmak için ancak geçen sene Stockholm'e dönebildi. 60'ların cazını ve Monica Zetterlund gibi İsveçli divaları modernist bir anlayışla yorumlayan ”Waltz for Koop” un ardından geçtiğimiz sene içerisinde Superstudio'dan yayınlanan Koop Islands ise ismine rağmen İsveç coğrafyasına dair bir romantizmden oldukça uzakta. Albümün ilhamı çok daha güneyden, Karayipler'den geliyor. Hayali dünya haritasında Koop adalarının yeri tam da burası. Ancak Magnus ve Oscar'ın kalpleri egzotik ve eklektik swing soundları ile dolu olsa da albüm Stockholm'deki küçük stüdyolarında kaydedildi.

Sadece "Come to me"yi dinlemek bile Koop Island hakkında bilmeniz gereken her şeyi size sunabilir. Parçanın ilk saniyelerinin ardından aynı anda kendinizi hem İsveç'te bir yaz gününde hem de Karayipler'de noel tatilinde hissedebilirsiniz.

Koop'un küçük bir orkestra tarafından çalınıyormuş hissi yaratan sürreel müziğinin temelinde parçalarını vokaller dışında tamamen onlarca farklı parçadan alınan sampler'larla yaratmaları yatıyor. Magnus ve Oscar müzikte ileri gitmenin tek yolunun tarihte olabildiğince gerilere gitmek olduğunu farketmiş. Her şeyin, zamanda yolculuğun bile mümkün olduğu bir post-sampling dünyasında yaratılıyor Koop'un müziği. Tam da bu yüzden müziklerine retro tanımı yapıştırıldığında sadece gülüp geçiyorlar.

30'ların swing'i, unutulan orkestraların egzotizmi, 40'larda Jamaica'ya yapılan yat yolculuklarının animatörleri, marimbalar, jungle drumlar... Hepsini Koop'un yaydığı karakteristik tınılar içinde duyabilirsiniz. Koop ise müziğini şekillendiren zamanda ve müzikte yolculuk, onlar ise müziklerini en basit şekilde "caz" olarak tanımlamayı tercih ediyorlar.

Sahnede 9 kişilik bir orkestraya dönüşen gruba Yukimi Nagano, Ane Brun, Rob Gallagher gibi günümüzün en parlak vokalistleri eşlik ediyor.



Waldeck (Avusturya)



İsmini ilk olarak Kruder & Dorfmeister ve Count Basic Viyana'lı Spray Records'un prodüktörü olarak duyurmaya başlayan Klaus Waldeck'in müziğe ilgisi henüz 6 yaşında piano dersleri ile başladıysa da müzikal kimliğinin şekillenmesi elektronik ekipmanlarını alıp İngiltere'ye taşınması ile başladı. Burada hukuk kariyerini bir kenara bırakıp müzik üzerinde yoğunlaşarak techno ve house labellarından çıkan parçaları miksleyen sanatçı, Londra trip-hop sahnesinin en favori isimlerinden biri haline geldi.

Müzik endüstrisinin nasıl işlediğine Londra'da yakından şahit olan Klaus Waldeck, burada albümlerinde de birlikte çalıştığı eski Incognito şarkıcısı Joy Malcolm ve Pressure Drop gibi projelerden tanıdığımız Brian Amos ile tanıştı. 1996'da Viyana'ya dönerek "Northern Lights" EP'sini kaydederek özellikle de Hair müzikalinin unutulmaz parçası "Aquarius"un muhteşem cover'ı ile uluslararası alanda dikkatleri üzerine çekti. 1998 senesinde çıkan ilk uzunçaları "Balance of the Force" un arkasından albümün Thievery Corporation, Fauna Flash, Rockers Hi-Fi gibi isimlerin remikslerinden oluşan bir remiks versiyonu piyasaya sürüldü.

Pek çok elektronik müzik sanatçısının aksine canlı performanslara odaklanan Waldeck, 2001 senesinde yayınlanan "The Night Garden" albümünü desteklemek amacıyla da çok büyük bir tura çıktı. Ertesi sene yine albümdeki parçaların remikslerinden oluşan "Reflowered" yayınlandı.

Elektronik müziğin temel konseptini sahneye aktarmak için projeksiyon ve efektlerden sahnede alabildiğine yararlanan sanatçı, sahneyi kadife koltuklar, lambalar hatta kimi zaman dergilerle donatarak adeta bir oturma odası haline getirdiği atmosferik konserleriyle de biliniyor.

Çalışmaları downtempo müziğin tüm alt türlerinden izler taşırken, trip-hop'a yakınlığı ve vokalin her zaman ön planda olmasıyla Massive Attack'i hatırlatıyor.

Lounge müziğin kalesi olan Avusturya'dan çıkan en önemli downtempo prodüktörlerinden olan Waldeck'in uzun bir bekleyişin ardından geçtiğimiz senenin sonunda çıkardığı yeni EPsi "Make my day" büyük övgüyle karşılandı. Yakında çıkacak yeni albümde de yer alacak olan "No one here" ve "Make my day" gibi parçalar Lounge 102'de de en çok çalanlar arasındaki yerini aylardır koruyor.

Özel sahne ekibiyle Chill-Out Festival'in ismine en yakışır konserlerinden birini verecek olan Waldeck dinleyenleri gündüz düşlerine davet ediyor.

LUKE (Danimarka)



Tanja Thulau, Jens Bjørnkjær, Bastian Sjelberg ve Nikolaj Grandjean 'dan oluşan lounge müziğin en dinamik ve eğlenceli kolektiflerinden Luke yaklaşık 6 senedir birlikte çalıyor. Grubun şarkı yazarı Nikolaj'ın vokalist Tanja ile işbirliği, Jens ve Bastian'ın dostluğu gibi çok eskiye dayanıyor. Luke'un bunca yılın ardındna değişmeyen amacı da zaten yaratıcı süreçte bir kolektif olarak kalma tutkuları.

Superstar Records'dan yayınlanan 2003 tarihli çıkış albümleri "Luke" bir bossanova, trip-hop, rock, reggae ve lounge füzyonuydu. Ortaya çıkarmak için yıllarca süren bir çaba harcadıkları bu albümden çıkan "Left to right" ve " Heavens on fire" gibi single'lar Danimarka radyolarının gözdesi haline gelirken Danimarka Müzik Ödüllerinde de en iyi yeni grup seçilmelerini sağladı. İlk albümün başarısıyla coşkulu bir dinleyici ve seyirci kitlesi edinen Luke, Music for Dreams plak şirketiyle anlaşmasıyla uluslararası dağıtım şansı buldu. Music For Dreams'den çıkardıkları "Nurse and Amaze" ilk albümden yedi parçanın yanısıra iki yeni parça daha barındırıyordu. Albümden pek çok parça lounge toplamalarında yer alırken özellikle "Whatever you want" radyoların favorisi haline geldi.

Son albümleri "Guaratiba"nın kaydı için bir süreliğine ülkelerinden ayrılıp Rio de Janeiro'da küçük bir kasabaya yerleşen grup Danimarka'da kalmanın getireceği mecburiyet ve kısıtlamalardan bu şekilde sıyrılıp sadece müziğe odaklanmayı başardı. Derme çatma bir ev ve stüdyoda yerel bir dükkandan alınan ekipman ve Kopenhag'dan getirilen lap-top ve bir kaç basit enstrümanla albümün ana hatları tamamlandı. Kopenhag'a döndüklerinde ellerinde muhteşem tınlayan 20 parça vardı. Vokaller, telli ve üflemeli çalgılar ve Danimarka Kraliyet Orkestrası üyelerinden alınan yardımla "Guaratiba"nın son rötuşları da yapıldı. %100 organik tatlar barından "Guaratiba" bugüne kadarki en iyi albümleriydi. Canlı performanslarında da gruba destek veren konuk müzisyenler Tanja Thulau'nun vokallerinin sürüklediği Luke, müziğini sahneye tüm canlılığıyla taşıyor.

Müziği her zaman geleneksel enstrümantasyon anlayışına dayanan Luke' un yola çıkış amacı pop müzik konseptini alıp daha önce keşfedilmemiş alanlara taşıyarak dinleyicileri sürprizlerle karşılaştırmak. Kuzey Avrupa'nın lounge sound'unu Latin etkileriyle bir araya getiren müzikleriyle dünyayı kuşatmak isteyen Luke hala yaratırken daha fazla eğlenmenin peşinde.



Saint Privat (Avusturya)



Avusturya lounge sahnesinin en önemli prodüktörlerinden Klaus Waldeck'in vokalist Valerie ile bir düğündeki tesadüfi tanışmaları Saint Privat'ın oluşmasına yol açtı. İkilinin ilk albümleri "Riviera"dan çıkardıkları single'lar tür sınırlamalarını aşarak alternatif, klasik ya da pop bütün radyoların en çok çalınanlar listelerinde yer aldı. Yayınlanmasının hemen ardından büyük satış rakamlarına ulaşan albüm defalarca yeniden basılırken albümden çıkan "Tous le Jours" başta Avusturya ve Almanya olmak üzere bütün Avrupa radyolarında 2004 yazının en büyük hitlerinden biri haline geldi.

Riviera'nın etkisi henüz dinmeye başlamışken bu üretken birlikteliğin yeni ürünü olan "Superflu" geçtiğimiz sene içerisinde yayınlandı. Psychedelic chanson tanımını ortaya çıkaran album taze, çekici ve oyuncu bir sounda sahipti. Fransızca'da "Le Superflu" kelimesine karşılık gelen zenginlik, lüks ve şatafatı temsil eden dünya Saint Privat'ın dünyasıydı aynı zamanda. Ancak yüzeydeki güzel görünümün ardında Jet-Set yaşamın karanlık yüzü ortaya çıkıyordu: Saint Privat müziğinin de her anına sinmiş olan hedonizm, umursamazlık ve melankoli. Superflu şampanya etkisiyle bulanmış olan zihinlerimize yapılan bir gündüz yolculuğuydu. 70'lerin Fransız filmlerini andıran melankolik ama erotik atmosferi yakalamak için albümün live kayıtları esnasında müzisyenlere soft psychedelic pornolar izleten Klaus Waldeck parçaları daha sonra dub,groove ve elektronik soundlarla rafine bir hale getirdi.

Valerie'nin lolita ile femme fatal olma arasında gidip gelen vokalinin kayıtları ise Fransız varyete tiyatrolarının atmosferini koruyacak şekilde grubun kayıtlarıyla birlikte yapıldı.

Riviera ve Superflu ile tamamen "chic" olarak tanımlanabilecek bir müziğe imza atan Saint Privat, Avusturya downtempo müziği ile Fransa'ya has melankolinin nostaljik ama çağdaş bir yorumu.


!DelaDap (Macaristan)



2001 senesinde Prag doğumlu prodüktör Stani Vana'nın stüdyo projesi olarak ortaya çıkan !DelaDap önce bir trioya ardından ise 7 kişiliki bir canlı müzik topluluğuna dönüştü. !DelaDap geçen seneler içinde sürekli zenginleşerek çingene kökenli ve Avrupa'lı sound'ların işlendiği yaratıcı bir platform haline geldi. Anlamı Romence'de en basit haliyle "dansetmek" olan ve çalışmalarını Viyana'da sürdüren !DelaDap, caz ve çingene kültürü arasındaki sınırları ortadan kaldıran Nu-Gypsy sound'unun en güçlü temsilcisi.

Viyana'lı lounge otoritesi Ecco. Chord etiketli ilk albümleri "Cigani Ruzsa + Angelo" 2004 senesinde yayınlandıktan sonraki iki yılı Stani Vana müzikte kültürel iletişim konseptini geliştirmekle geçirdi:Yeni insanlar tanımak, yeni fikirleri ödünç almak... ama hepsini yaparken köklerini korumak.

Nisan 2006'da yayınlanan ikinci !DelaDap albümü "Dela Paji" yine çingene köklerine sadık olsa da öncekinden bir adım daha ileride. Orta ve Doğu Avrupa'dan konuk müzisyenler !DelaDap soundunun çok özel karşımının gelişmesinde büyük rol oynamışlar. Bu konukların arasında bir numaralı Rus çingene grubu "Loyko" ile de çalışmış bulunan çingene kraliçe Leonsia Erdenko, muhteşem Bulgar akordeoncu Martin Lubenov ve Frank Pop Ensemble'dan da tanıdığımız Çek kökenli Köln'lü saksafoncu Philipp Noha bulunuyor. Noha ilk albümden Amaro Shao'ya da remiks yapmıştı. Berlin'li "17 Hippies"in solisti Kiki Sauer'in performansıyla albümün en iyilerinden olan "Lautlos" single'ı grubun müziği hakkında yeterince fikir veriyor.

Geçmişte pek çok müzisyen Viyana'ya !Deladap'ı ziyaret etmeye gelirken şimdi işler tersine döndü: !DelaDap "GypsyGroove Tour 2007" ile Avrupa'nın her yerindeki müzisyen dostlarına eşlik edip çingene müziğini kutlayacak.


URSULA 1000 (ABD)



URSULA 1000'in arkasındaki isim multi-enstrümantalist Alex Gimeno'dan başkası değil. New York kökenli Gimeno 50'lerin Latin orkestralarında çalmış olan babasından miras aldığı sofistike müzikal geçmişini kendi kuşağının rock, punk, disco, funk ve elektronik dans müziği akımlarıya geliştirdi. Stil ve türlerin eklektik bir karışımı olan URSULA 1000 müziği görkemli jet-set dünyası ile çağdaş elektronika arasında gidip geliyor.

Ursula 1000'in lounge ve funk karması ilk albümü "Now Sound of Ursula 1000", lounge efsanesi Thievery Vorporation'ın sahibi olduğu Eighteenth Street Lounge Music labelından yayınlanmasının ardından eleştirmenlerce övgüyle karşılandı. Tower Records'un Pulse dergisi tarafından senenin en iyi 10 dans albümü arasında gösterdiği ilk LPsi ile Ursula 1000 kulüp-lounge soundunun Amerika elçisi olarak görülmeye başlandı.

Canlı bir sette çaldığı parçalardan mikslenen ikinci albümü "All Systems are go go" ise Japonya'dan İtalya'ya farklı ülkelerden 18 parçaya yer veren bir ses kolajıydı. Albüm 60'lar etkili big beat'leri latin perküsyonlarıyla bir araya getiriyordu.

Ursula 1000'e dünyanın her yerindeki kulüplerde ya da Prada, Issey Miyake, Hugo Boss, Miss Sixty, Diesel gibi moda öncülerinin şovlarında pikaplarının arkasında sıklıkla rastlamak mümkün. DJ / prodüktör New York'ta APT ve Soho Grand Lounge'da da residentlığa devam ediyor.

Felix da Housecat, Quincy Jones, Nicola Conte, Fort Knox Five gibi isimlere yaptığı sayısız remiks bulunan Ursula 1000'e The Incredibles, The Powerpuff Girls hatta Susam Sokağı'nın tema müziklerine remiks yapması için de ardı ardına teklifler gelirken Entourage ve *** and the city gibi hit dizilere yaptığı müzikler de büyük ses getirdi.

2002 senesinde çıkan "Kinda Kinky" samba disco, klavyeler, electro ve bongodan oluşan karışık menüsüyle Ursula 1000 ismini daha da büyük kitlelere duyurdu.

Sırada ise yine cazdan, psychedelic soula, latin den disco'ya dünyanın her yerinden mikslediği parçalarla köklerine döndüğü yeni mix CD si "Ursadelica" var.

Son stüdyo albümü "Here Comes Tomorrow" u yeni tamamlayan Ursula 1000 bossa nova hip hop, ska, swing, glam rock ve electro sularına daldığı albüme Los Amigos Invisibles, Cabaret Noir, Misty Roses gibi pek çok ismi davet etmiş.

Exotica'dan house'a akla gelebilecek her türü çaldığı setleri ve jet-set imajı ile New York başta olmak üzere tüm dünya kulüplerinin favorilerinden olan Ursula 1000 geçtiğimiz sene de yine bir Lounge 102 etkinliğinde İstanbul'lu müzik severlerle buluşmuş ve büyük beğeni toplamıştı.





Kullanıcı avatarı
En[G]in
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 1740
Kayıt: 19 May 2018 [ 23:12 ]

Mesaj gönderen En[G]in »

emek verdin teşekkürler melda emeğine sağlık =D>

Kullanıcı avatarı
prensess
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 1082
Kayıt: 02 Nis 2007 [ 18:56 ]

Mesaj gönderen prensess »

saol ;)

Cevapla