Abdullah GÜl Hakkında Suç Duyurusunda Bulunuldu !...

En güncel haberler burada....
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Uyus
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 1029
Kayıt: 15 Eyl 2007 [ 10:09 ]

Abdullah GÜl Hakkında Suç Duyurusunda Bulunuldu !...

Mesaj gönderen Uyus »

Abdullah GÜl Derhal Yargılanmalıdır !...

Sanık Gül, devlet aleyhine suçlar işlemiştir İşçi Partisi, Abdullah Gül hakkında suç duyurusunda bulundu: ABDULLAH GÜL

İşçi Partisi Abdullah Gül hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusu yaptı. İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet Cengiz, yasama dokunulmazlığı sona eren Abdullah Gül'ün "kayıp trilyon davası"ndan yargılanmasına devam edilmesi gerektiğini belirti. Cengiz, Abdullah Gül'ün ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Türkiye aleyhine gizli anlaşma yaptığı için de kamu davası açılmasını talep etti.

Cengiz, Anayasa'nın Cumhurbaşkanına ilişkin 101-108'inci maddelerinde dokunulmazlığına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığını dile getirerek, ''Aksine 105'inci maddede yer alan düzenlemede, yalnızca vatana ihanetten dolayı yargılanabilmesi için TBMM üye tam sayısının en az üçte birinin teklifi üzerine üye tamsayısının dörtte üçünün karar vermesi gerektiği öngörülmüştür. Bu da yalnızca Cumhurbaşkanlığı görevi sırasındaki eylemlerinden dolayı suçlandırmalarda aranacaktır. Dolayısıyla, bunun dışındaki suçlar ve Cumhurbaşkanı seçilmeden önceki eylemleri nedeniyle yargılanmasını önleyecek bir anayasal düzenleme yoktur'' dedi.

Gül'ün, kamuoyunda ''Kayıp Trilyon Davası'' olarak bilinen kamu davasının şüphelilerinden olduğunu belirten Cengiz, Gül'ün bu suçtan yargılanmasına devam edilmesi ve ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Türkiye aleyhine gizli anlaşma yaptığı için de kamu davası açılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduklarını söyledi. Cengiz, Gül'ün ABD ile yaptığı gizli anlaşmanın belgelerinden oluşan bir dosyanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na daha önce İP tarafından sunulduğunu da sözlerine ekledi.

İP'nin savcılığa başvuru dilekçesi şöyle:

Cumhuriyet Başsavcılığı’na
Ankara

Konu : Milletvekilliği ve dokunulmazlığı sona ermiş bulunan Abdullah Gül hakkında;
1) Özel evrakta sahtecilik ve 2820 sayılı kanuna muhalefet suçlamasıyla C. Başsavcılığınızca, 14.09.1999 tarih ve Basın Hz. 1998/1160 sayı ile
Açılan, ancak dokunulmazlığı nedeniyle ertelenmiş olan soruşturmanın ve
kamu davasının sürdürülmesi;
2) ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Türkiye aleyhine gizli anlaşma
bağıtlayarak “Devletin Güvenliği Aleyhine Suçlar” işleyen sanık hakkında
soruşturma yapılarak kamu davası açılması;
istemidir.

Açıklamalar :


Abdullah Gül’ün dokunulmazlığı sona ermiştir.

Kayseri Milletvekili ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 28 Ağustos 2007 tarihi itibariyle Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Cumhurbaşkanı seçilmiş olmakla milletvekilliği ve bakanlık görev ve sıfatları sona ermiş bulunmaktadır. Dolayısıyla bundan böyle Anayasa’nın 83. maddesinde düzenlenen yasama dokunulmazlığından yararlanması söz konusu değildir. Keza Cumhurbaşkanı seçilmekle bakanlık görevi de sona erdiğinden, Anayasa’nın 112. maddesinde öngörülen dokunulmazlığa da sahip bulunmamaktadır.

Anayasa’nın Cumhurbaşkanı’na ilişkin 101-108. maddelerinde dokunulmazlığa yönelik bir düzenleme yoktur. Aksine, 105. maddede yer alan düzenlemede, yalnızca “vatana ihanet”den dolayı yargılanabilmesi için TBMM üye tam sayısının en az üçte birinin teklifi üzerine üye tam sayısının en az dörtte üçünün karar vermesi gerektiği öngörülmüştür. Bu da yalnızca Cumhurbaşkanlığı görevi sırasındaki eylemlerinden dolayı suçlandırmalarda aranacaktır. Dolayısıyla, bunun dışındaki suçlar ve Cumhurbaşkanı seçilmeden önceki eylemleri nedeniyle yargılanmasını önleyecek bir anayasal düzenleme yoktur.

1924 Anayasası’nın 41. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen, ancak 1961 ve 1982 Anayasalarında yer almayan hükümde; “Cumhurbaşkanının özlük işlerinden dolayı sorumlanması gerekirse, Anayasanın milletvekilliği dokunulmazlığı ile ilgili 17. maddesi hükümlerine uyulur” deniliyordu. Anayasa koyucu, bilinçli bir seçimle bu hükme daha sonraki Anayasalarda yer vermemiştir. Çünkü, dokunulmazlığa gereksinim duyacak bir kişinin Cumhurbaşkanı olabileceği düşünülmemiş, böyle bir kişi bu makama yakıştırılmamıştır.

Anayasa’nın 10. maddesine göre; “Herkes…ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir…Hiçbir kişiye…imtiyaz tanınamaz…Devlet organları…bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar”.

Bu nedenle, dokunulmazlığı sona ermiş bulunan Abdullah Gül’ün işlediği suçlar nedeniyle kovuşturulması, daha önce hakkında açılmış kamu davalarına Anayasa’nın 83. maddesi uyarınca zamanaşımı hükümleri uygulanmaksızın devam edilmesi hukuk devletinin gereğidir.

“Evrakta sahtekarlık” suçundan yargılanması sürdürülmelidir.

Bilindiği gibi Abdullah Gül, kamuoyunda “Kayıp Trilyon Davası” olarak bilinen kamu davasının “şüpheli”lerindendir.

Ankara C. Başsavcılığı’nca düzenlenen ve TBMM Başkanlığı’na sunulmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderilen 14.09.1999 tarih ve Basın Hz. 1998/1160 sayılı fezlekede
Ahmet Hamdi oğlu, Adviye’den olma 1950 doğumlu Kayseri Milletvekili Abdullah Gül’ün 1997-1998 yılları arasında muhtelif tarihlerde özel evrakta sahtecilik ve 2820 sayılı kanuna muhalefet suçlarını işlediği belirtilmiştir.

Anılan soruşturmada; aralarında Abdullah Gül’ün de bulunduğu Refah Partisi yöneticilerinin Hazineden alınan trilyonlarca liranın naylon faturalar ve düzmece belgelerle yok edildiği saptanmıştı.

Abdullah Gül hakkında C. Başsavcılığınızca düzenlenen fezlekede özetle şöyle deniliyor:

“(Bütün bu olayların) Olay tarihinde partinin Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapan sanığın da parti üst düzey yöneticisi olarak bilgisi dahilinde olduğu, bu şekilde sanığın özel evrakta sahtecilik suçuna iştirak ettiği, ayrıca Siyasi Partiler Kanununa da aykırı davrandığı görüşüne varılmıştır. Bu nedenle, halen Fazilet Partisi Kayseri Milletveki olan sanık Abdullah Gül’ün eylemine uyan (…) maddeler uyarınca soruşturma yapılabilmesi, Anayasa’nın 83/2. maddesi uyarınca TBMM’nin bu yolda bir karar almasına bağlı olduğundan, TBMM’nin takdirlerine sunulmak üzere gerekli işlemin yapılabilmesi için işbu Fezleke tarafımdan düzenlendi” (14.09.1999, Melih Tarı, Ankara C. Başsavcısı).

Ancak, bu fezlekeye rağmen anılan suç nedeniyle sanık Abdullah Gül’ün dokunulmazlığı kaldırılmadığından bugüne değin yargılanması sürdürülememiş, “milletvekilliği sıfatı sona erinceye kadar ertelenmesine” karar verilmiştir.

Abdullah Gül’ün dışındaki dokunulmazlığı bulunmayan değer sanıklar hakkında Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan kamu davası sonuçlanmış ve suç sabit görülerek sanık Necmettin Erbakan 2 yıl 4 ay, ondokuz sanık 1 yıl 2 ay, elli sanık ise 1’er yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu karar, Yargıtay’ca onanarak kesinleşmiştir.

Şimdi, dokunulmazlığı sona ermiş bulunan Abdullah Gül hakkındaki bu soruşturmaya beklenmeksizin kaldığı yerden devam edilmesi, Abdullah Gül’ün de diğer sanıklar gibi yargılanması gerekmektedir.



Gül, ABD ile gizli anlaşma yaparak “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” işlemiştir.

Abdullah Gül, bunun yanı sıra daha ağır suçlar da işlemiştir.

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 13 Temmuz 2003 günü düzenlediği basın toplantısında AKP Hükümetinin ABD ile yaptığı gizli mutabakatı açıklamıştı. Doğu Perinçek bu gizli mutabakatın hazırlanışını ve gelişmeleri şöyle açıklıyordu: “Uzun süredir Türkiye’ye dayatılan mutabakat, ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Abdullah Gül arasındaki görüşmelerde iki sayfalık ve dokuz maddelik bir metin halinde kabul edilmiştir. Abdullah Gül, bu gizli anlaşmayı Sedat Sertoğlu’na itiraf etmiştir (Bkz. Vatan, 24 Mayıs 2003). Dışişleri Bakanı Müsteşarı Uğur Ziyal’ın 15-19 Haziran 2003 tarihleri arasında Washington temasları ‘Gizli Mutabakat’ zemininde yürütülmüştür. Ziyal’ın temaslarından sonra Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan özel toplantıda verdiği bilgiler de ‘Gizli Mutabakat’ ile aynı yöndedir. ‘Gizli Mutabakat’, en son geçen hafta (yani, 2003 Haziran ayı sonunda) AKP Hükümeti ile ABD üst düzey yetkilileri arasında yapılan gizli görüşmelerde sonuca bağlanmıştır”.

Açıklanan bu 14 maddelik “Gizli Mutabakat” özetle şöyledir:

Türk askeri Irak'ın kuzeyinden dört ay içinde çekilecek. Sınır harekâtlarına son verilecek. PKK/KADEK'e karşı Türkiye içinde yapılacak askerî harekâtlar için, ABD askerî makamlarına haber ve bilgi verilecek, izin alınacak. Aksi halde Türkiye'ye ambargo ve askerî yaptırım uygulanabilecek. ABD'nin İran ve Ortadoğu harekâtlarına aktif destek verilecek. Türk ordusunun asker ve silah gücü indirilecek. Irak'ın kuzeyinde ilan edilecek kukla devlet, Türkiye tarafından resmen tanınacak. PKK/KADEK yasallaştırılacak ve elemanlarına geniş kapsamlı af çıkarılacak. Türkiye'de belediyelerin özerkleştirilmesinden sonra dört yıl içinde aşamalı olarak federasyona geçilecek. Kıbrıs'ta Denktaş, "Arafat modeli" uygulanarak devre dışı bırakılacak ve Annan Planı küçük değişikliklerle uygulanacak. Ege kıta sahanlığı konusunda Türkiye, Yunan doktrinine daha esnek davranacak, Türk jetlerinin uçuş alanı daraltılacak. Ermenistan'a yönelik kısıtlamalar kaldırılacak. Kuzey Irak'taki Kürdistan sınırları içinde, özellikle Kerkük, Süleymaniye ve Musul'da yaşayan Türkmenler, ABD tarafından güvenli biçimde Bağdat'a ve Irak'ın diğer bölgelerine taşınacak, onlara taşındıkları yerlerde iş olanakları sağlanacak.

Tam metni ilişikte sunulan bu “Gizli Mutabakat”ın ilk adımının, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell 2 Nisan 2003 tarihinde Türkiye’ye geldiğinde, Abdullah Gül ile yaptığı özel görüşmede hazırlanan 9 maddelik bir planla atıldığı anlaşılmaktadır. Abdullah Gül, Powell’la yaptığı bu görüşmenin perde arkasını, görüşmeden yaklaşık bir ay sonra Vatan Gazetesi yazarı Sedat Sertoğlu’na anlatmıştır. 24 Mayıs 2003 tarihli Vatan Gazetesinde de aktarıldığı gibi Abdullah Gül, Sedat Sertoğlu’na şunları söylemiştir: “Ben bu gezileri yapmadan önce, şimdi senin oturduğun koltukta (eliyle koltuğa vurarak) ABD Dışişleri Bakanı Powell oturuyordu. Onunla 2 sayfalık, 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki. Powell, Suriye’ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var”.

Aslında, gerek ülkemizde ve gerekse bölgemizde daha sonra yaşanan gelişmeler de dikkatle incelendiğinde -Abdullah Gül tarafından da zımnen itiraf edilen- bu plan ve mutabakatın, adım adım uygulanmakta olduğunu saptamak mümkündür.

Türk Ceza Yasası’nın, “Devletin güvenliğine karşı Suçlar” bölümünde düzenlenen 302, 304 ve 309. maddelerinde yazılı suçları oluşturan ve ağır cezaları gerektiren bu eylem, Anayasa’nın 14. maddesinde tanımlanan faaliyetlere tekabül etmektedir.

Bilindiği gibi, Anayasa’nın 83/2. maddesine göre daha önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14. maddesindeki durumlar yasama dokunulmazlığının dahi kapsamı dışındadır.

Sanığın, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek tarafından daha önce 26.03.2007 tarihinde tüm belge ve bilgileriyle Yargıtay C. Başsavcılığı’na da iletilmiş olan bu eyleminin, belirtilen bu niteliği itibariyle Cumhuriyet adına derhal soruşturulması gerekmektedir.

Sonuç :

Milletvekilliği ve dokunulmazlığı sona ermiş bulunan Abdullah Gül hakkında;

1) Özel evrakta sahtecilik ve 2820 sayılı kanuna muhalefet suçlamasıyla C. Başsavcılığınızca, 14.09.1999 tarih ve Basın Hz. 1998/1160 sayı ile açılan, ancak dokunulmazlığı nedeniyle ertelenmiş olan soruşturmanın ve kamu davasının sürdürülmesini;

2) ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Türkiye aleyhine gizli anlaşma bağıtlayarak "Devletin Güvenliği Aleyhine Suçlar” işleyen sanık hakkında soruşturma yapılarak kamu davası açılmasını talep ediyoruz.

Saygılarımızla.


Av. Mehmet Cengiz
İP Genel Bşk. Yrd.



Cevapla