Sinemanın Unutulmaz Kötü Adamları

Hayatımızın eğlenceleri Sinema ve Televizyon ilgili aradıklarınız...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
summer
KF Yönetim Yetkilisi
KF Yönetim Yetkilisi
Mesajlar: 2351
Kayıt: 07 Ağu 2006 [ 13:24 ]

Sinemanın Unutulmaz Kötü Adamları

Mesaj gönderen summer »

Sinemanın Unutulmaz Kötü Adamları

Bir filmin kahramanı, ancak kötü adamın başarılı olduğu ölçüde başarılı olabilir. Kötü adam ne kadar güçlü ve hain olursa, iyi adamın dünyayı kurtarması için o kadar endişe ederiz. Tabii burada iyi adamların kahraman olduğu çıkarımı yapmayalım, bazen bayağı bayağı kötü adamlar da esas kahraman olabilir. Bu listede en unutulmaz on kötü adamı sıraladık. Bu adamlar o filmlerin gerçek kahramanlarıydı.
Resim
1 - Darth Vader (“Star Wars: Episode V - The Empire Strikes Back”, 1980, David Prowse & James Earl Jones): Darth Vader’ın tüm zamanların en göz kamaştırıcı kötü adamı olduğuna dair şüphesi olan var mı? David Prowse Vader’ın bedenine, James Ersl Jones ise unutulmaz sesine hayat veriyordu. Orijinal filmin bu ilk devam bölümünde Darth Vader, Prenses Leia’yı kaçırarak, Luke’u karanlık tarafa geçirmeye çalışarak, Han Solo’ya işkence ederek ve onu dondurarak, oldukça fazla masum öldürerek ve elbette arkasında güç tarafından boğulmuş generallerden çizilmiş bir kuyruk bırakarak ne kadar şeytani olduğunu bir kez daha kanıtladı.

2 - Dr. Hannibal Lecter (“The Silence of the Lambs”, 1991, Anthony Hopkins): Aslında kabul etmek gerekir ki bu filmde kötülükleri yapan Doktor Lecter değildi, teknik olarak onu kötü adam saymamız doğru değil. Filmin kötü adamı Buffalo Bill idi ama kötü adamların nadiren bu kadar karizmatik ve zeki olduğunu gördüğümüzden tüm dünyayla birlikte biz de çok etkilendik. Muhtemelen evine yemeğe çağırsa ilk karnı deşilenlerden oluruz. Ayrıca kaçtıktan sonra Clarice Starling’i takip etmek yerine öfkesini akıl hastanesinin sadist bakıcısına yönlendirmesi ile de takdirimizi kazandı. Tabii bu onun yumuşadığını göstermez. Doktor Lecter, her zaman A sınıfı bir psikopat olarak hatırlanacak.

3 - Hans Gruber (“Die Hard”, 1988, Alan Rickman): Die Hard serisi, Hans Gruber’dan sonra asla John McClaine’in karizmasına yaklaşabilecek bir kötü adama sahip olamadı. Stil sahibi ve sadece hırsı için etrafı teröre bulayan Hans Gruber, aynen Doktor Lecter gibi bizi zekâsı ile etkiliyordu. Gruber, aynı anda hem korkutucu hem de komik olabiliyordu ve sonu da bu görkemli karaktere yakışır şekilde oldu.
Resim
4 - Joker (“Batman”, 1989, Jack Nicholson): Aslında niyetimiz fantastik kötü adamlara girmemekti ama bunu yaparsak Darth Vader’ı listeye alamayacaktık. Eh bir kere bulaşınca Joker’i listeye katmamız için de hiçbir engel kalmadı. Asit kazanına düşmüş Joker’in en kötü tarafı yanmış yüzünü kapatan maskesi değildi ne yazık ki. Batman evreninin en sıkı kötü adamı olarak yeni Batman filminde geri dönüyor.

5 - Al Capone (“The Untouchables”, 1987, Robert DeNiro): DeNiro, yaşayan en iyi aktörlerden biridir ve aynı anda tehditkâr ve sempatik görünmesi ile sevilir. Sinema tarihinin en iyi motivasyon konuşmasını bir masa dolusu gangsterin önünde yapar ve biz de bu filmden beri beyzbol sopalarına aynı gözle bakamayız.

6 - Mac Cady (“Cape Fear”, 1991, Robert DeNiro): Bu listede iki kere bulunmayı hak eden biri varsa o da şüphesiz DeNiro’dur. Hapiste 14 yıl daha fazla kalmasına neden olan savcının ve ailesinin peşine düşen psikopat rolünde en iyi performanslarından birini çıkarır.

7 – Annie Wilkes (“Misery”, 1990, Kathy Bates): Listemizdeki tek kadın karakter ama bileğinin hakkıyla yerini hak etmediğini kimse söyleyemez. Zaten söylerseniz başınıza gelecek işkenceleri tahmin edebilirsiniz sanırız.

8 – Roger “Verbal” Kint (“The Usual Suspects”, 1995, Kevin Spacey): “Usual Suspects”, methini binlerce kere duyup da kötü olmasından korktuğunuz filmlerden. İzledikten sonra aklınızda kötü olarak kalan tek şey ise Verbal Kint. Tanrıya inanır ama tek korktuğu şey Kayser Söze’dir. Tabii gerçekleri aslında biz biliyoruz değil mi?

9 – Frank Booth (“BlueVelvet”, 1986, Dennis Hopper): Kötü adam rolleri arasında sıkışıp kalmış bir aktör, bu makus kaderini ancak bu kadar başarılı kucaklayabilir. Hopper’ı bu rolde izledikten sonra kolaysa bir daha tüyleriniz diken diken olmadan Roy Orbison dinleyin de görelim.

10 – Caledon Hockley (“Titanic”, 1997, Billy Zane): Hockley, lanetli bir gemiye binip bir daha geri dönmemesini içimizden geçirdiğimiz tüm ukala adamları temsil ediyor. Rose’un onunla evlenmemek için intihar etmeye kalkışması bile kendisinden nefret etmemiz için yeterli bir sebep. Gemi batmaya başladığında (pardon, filmin sonunu söyledik ama) Jack’i kelepçeli halde bırakması ve kendini kurtarmak için kadın çocuk bir sürü insanın kurtulmasına engel olması da cabası.

Alıntı:İşte Genç



Kullanıcı avatarı
tarla__kusu93
Süper Yetkili
Süper Yetkili
Mesajlar: 2167
Kayıt: 30 May 2008 [ 21:22 ]

Sinemanın Unutulmaz Kötü Adamları

Mesaj gönderen tarla__kusu93 »

Hakkatten unutullmaz. :D

Cevapla