1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Türk Sinamasından Seçmeler

Gönderilme zamanı: 28 Şub 2006 [ 22:10 ]
gönderen $EI-IZAI)E
Resim


- Güzel olduğunuz kadar küstahsınızda

-Anneciğim, ben bu amcayı cok sevdim. Ona baba diyebilirmiyim?

-Bana annemi tekrar Anlatırmısın Babacığım ?
Senin annen bir melekti yavrum.

-Neden agliyorsun annecigim?
Hayır yavrum aglamıyorum. Gözüme toz kaçtı

-Benim de senin yaslarında bir oğlum vardı evladım.

-Seni sevmiyorum, seninle oyun oynadım, bunu anlamadın mı hala. ( Aktör veya aktrist amansızbir hastalığa genellikle ince hastalığa tutulduğu zaman sevgilisine söyledigi ilk cümle)

-Annen sen doğarken öldü yavrum

-N'olur gerçeği söyleyin doktor yaşayacakmıyım?

-O kızla evlenirsen, seni mirasımdan mahrum,evlatlıktan men ederim.

-Nayır Necla, n'olamaz.

-Hayır siz kovmuyorsunuz, ben vazifemden istifa ediyorum.

-Tanrım, bu resim... bu resim...

-Ben fakir bir gencim, sen ise zengin bir fabrikatörun kızısı.

-Biz ayrı dünyaların insanıyız

-Aman tanrım, göremiyorum... Göremiyorum.. Kör oldum.
-Göruyorum... Göruyorum..

-Evlenince pembe pancurlu bir evimiz olacak.

-Aman Allahım, ne kadar mesudum.

-Hayır.. Durun..! Kemal suçsuzdur .. Aradığınız suçlu benim !

-Bizim bu dünyada yaşamaya hakkımız yok mu be hakim bey abicim. Ha?

-Bu ses.. Bu ses.. Olamaz, git.. Git buradan..

-Vücuduma sahip olabilirsin ama ruhuma asla.

-Üstlendiğin vazife cok mühim Kemal, bu görevi layıkıyla yapacağından eminim.

-Ben kör bir gencim, hayatımı keman çalarak kazanırım. Rica ederim duygularımla oynamayın.

-Sen arkadaşımın aşkısın

-Sizi ebediyete kadar bekleyeceğim.

-Lütfen haddinizi biliniz.

-Metanetinizi muhafaza ediniz. Tanrıdan ümit kesilmez.

-Tanrım ne kadar bedbahtım.

-Bana yıllar önce çılgıncasına sevdigim bir kadını hatırlattınız

-Babanın kanini yerde koma oğul.

-İste bana yazmış olduğun aşk dolu mektuplar. Meğer hepsi yalanmış. Al bunları.

-Hayır Tamer... Olaylar sandığın gibi değil.

-Fakirsin sen.. Fakir.. Fakir..

-Beni paranla satın alabileceğini mi sandın?

-Bu resimdeki amca kim anne?

-Sen kaç yiğitim , ben onları oyalarım

-Hayır.. Hayır.. Tertemiz hislerimle oynadın benim.

-Biliyordum.. Ölmedigini biliyordum Rıfat.

-Oh ne saadet.

-Yaa Justinyanus, işte buna Osmanlı tokadı derler.

-Yettim yiğidim.

-Yavrum İstanbul sana neler etmiş?

-Saadet dolu yuvamıza kara bir gölge düşürdün

-Bizim gibi insanlar şerefleri için yaşarlar, namusları için ölürler. Ama sen bunu anlayamazsın.

-Ben artık yarım bir insanım.

-Çocuğumun ameliyat parası için yaptım herşeyi.

-Ağlamak istiyorum.

-Demek ikimizde aynı kadını sevdik.

-Olmadı Neriman, yapamadım.. Seni unutamadım.

-Ben sırtimda taş taşır, yine seni okuturum yavrum.

-Söyleyemedim anne, babamın simitçi olduğunu yine söyleyemedim !

-Son nefesimde herşeyi itiraf etmek istiyorum. Katil benim.

-Demek aşkımız bir yalandı

-Parayla saadet olmaz evladım, bunu sakın unutma.

-Tanrım neden, neden ben!

-N'allahım...sen sen ...bu ses n'olamaz...