CABER KALESİ VE SÜLEYMAN ŞAH

Ödevler için artık tek bir adres var aktuelbilgi.net...
Cevapla
Kullanıcı avatarı
onlineyimm
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
Mesajlar: 96
Kayıt: 19 May 2018 [ 23:12 ]

CABER KALESİ VE SÜLEYMAN ŞAH

Mesaj gönderen onlineyimm »

SÜLEYMANSAH'IN ÖLÜMÜ VE SAHSİYETİ
Antakya'nın zaptından sonra Serefü'd-Devle'nin ortadan kaldırılması ve Halep'in kuşatılması Süleyman Şah'ı hem Suriye Selçukluları ile hem de Büyük Selçuklularla karşı karşıya getirdi. Süleyman Şah kazandığı bu zafer ile Serefü'd-Devle Müslim'in Mezopotamya ve Kuzey Suriye'yi içine alan ve yavaş yavaş bütün Suriye ve Filistin'e yayılma plânlarını bozmuş ve dolayısıyla Suriye ve Filistin'de Selçuklu hâkimiyetinin yayılmasına zemin hazırlamıştır. Serefü'd-Devle'nin Halep'te bıraktığı emîr Şerif Ebû Ali Hasan b. Hibetullah el-Hasimî (Ibnü'l-Huteytî) bir yandan Halep'i savunurken bir taraftan da hem Melikşah'a hem de Tutuş'a mektup yazarak şehri teslim almak üzere ya bizzat gelmelerini yahut kendilerini kurtarmak üzere büyük bir ordu göndermelerini istemişti. Süleymansah 5 Rebîülahir 478'e (31 Temmuz 1085) kadar Halep'i kuşatmaya devam etmiş ve müzakereler sonunda şehrin Sultan Melikşah'ın onayı alındıktan sonra teslim edilmesi kararlaştırılmıştı. Olaylar bu şekilde gelişirken Süleymanşah Seyzer, Kefertâb ve Maarratü'n-Nu'mân kalelerini de teslim almıştı. Kinnesrîn'i kuşatıp ele geçirdikten sonra bütün kuvvetleri ile 479 yılı başlarında (Nisan-Mayıs 1086) Halep önlerinde karargâh kurmuştu ki, Suriye Selçuklu hükümdarı Tutuş'un harekete geçtiğini haber aldı. Artuk Bey bu sırada Tutuş'un yanında bulunuyordu. Diyarbakır muhasarasında Fahrü'd-Devle ile bozuşmus ve Türkmenleri yanına alarak Suriye'ye gitmişti. Serif Ebu Ali Hasan Ibnü'l-Huteytî Beni Kilab'dan Mübarek b. Sibl'i Tutuş'a gönderip şehri teslim edeceğini bildirdi. Tutuş bu teklifi memnuniyetle kabul edip Nisan-Mayıs 1086 tarihinde Dimask'dan çıkarak Halep'e hareket etti. Süleymanşah tarafından ele geçirilen Kinnesrin kalesini kuşattıktan sonra Halep'in güneydoğusunda bulunan en-Nâûra'ya yürüdü ve bu sırada kendisine Kilaboğulları kabilesinden (Benî Kilab) bir miktar kuvvet daha katildi. Bu kuvvetlerle takviye edilimiş olan Tutuş 4 Haziran 1086 tarihinde Halep yakınlarındaki Aynü Seylem'de Süleymanşah'ın kuvvetleri ile savaşa tutuştu.
Tutuş'un Halep'i teslim almak üzere yola çıktığını öğrenen Süleymanşah çok süratli hareket ettiği için askerleri düzensiz bir durumda idi ve henüz savaş nizamına girmemişlerdi. Savaşın neticesini Artuk Bey ve Çubuk Bey'e bağlı Türkmenler tayin ettiler. Bunlar bu sefer Süleymanşah'tan ayrılıp Tutuş'un tarafına geçtiler.
Mağlûp olan Süleyman şah Tutuş'un eline esir düşmektense intihar etmeyi tercih etti (18 Safer 479/4 Haziran 1086). Tutuş savaş meydanında ölüler arasında dolaşırken maiyyetindekilere kana bulanmış bir cesedi göstererek "Bu Süleyman şah'ın cesedi" demiştir. Yanındakiler nasıl teşhis ettiğini sorunca "ayaklarından tanıdım,çünkü biz Selçuk oğullarının ayakları birbirine benzer" cevabını vermiştir. Ayrıca Aslan Yagbu-Mikail oğulları arasındaki mücadeleye temas ederek "Biz size zulmettik, sizi kendimizden uzaklaştırdık" demiş ve üzüntülerini ifade etmistir. Süleymansah'in cenazesi Haleb'e götürülerek Serefü'd-Devle Müslim'in yanina gömüldü. Türkiye Selçuklu Devleti'nin kurucusu ve ilk hükümdari olan Süleymansah Anadolu Türkleri arasinda gazilik ünvanini almis ve efsanevî bir hüviyet kazanmistir. Ilk Osmanli kaynaklarinda Ertugrul Gazi'nin babasi olarak gösterilen Süleymansah Osmanli hanedaninin atasi sayilmis ve Urfa taraflarinda bulundugu sirada Firat nehrini geçerken bogularak ölmüs ve cesedi Caber kalesine defnedilmistir.
Ortaçag Islâm tarihi kaynaklari Süleymansah'in Tutus ile yaptigi savasta öldügünü ve Haleb kapisinda defnedildigini açikca kaydettikleri halde Osmanli kaynaklari onun Firat'ta bogulup Caber kalesinde defnedilmis oldugunu söylerler. Bu hadise muhtemelen I. Kiliç Arslan'in Büyük Selçuklularla mücadelesi sirasinda Emir Çavli'ya yenilip Habur nehrinde bogulmasi hadisesiyle karistirilmistir. Osmanli veya Selçuklu Süleymansah'in Caber'deki Türk mezari hakkinda yeterli ve saglikli bilgi yoktur. Caber'de sadece Musul Atabeglerinden Imadeddin Zengi öldürülmüs, ancak onun da cesedi Rakka'da defnedilmistir. Bundan dolayi bu rivayetin tamamen bir efsaneden ibaret oldugu söylenebilir.
Anadolu'nun fethi Islâm'in zuhurundan itibaren girisilmis fetihler içinde hiç süphesiz büyük bir yer isgal eder. Iran, Suriye, Misir, Kuzey Afrika, Endülüs ve Türkistan fetihleri kolaylikla gerçeklestirildigi halde Anadolu dört asri geçen bir müddet bütün Islâm akinlarina mukavemet etmis ve ancak Selçuklular tarafindan adim adim fethedilmistir.
Süleymansah'in tarih sahnesinden çekilmesi, henüz kurulus safhasinda bulunan Türkiye Selçuklu Devleti'ni çok zor sartlar içinde birakmis oldu. Esasen birbirine pek bagli olmayan, muhtelif Türkmen Bey ve gruplarinin çesitli bölgelerde kurmus olduklari beylikler daha basi bos kaldilar. Anadolu'da bu sekilde kurulmus olan beyliklerin sayilari bile ma'lum degildir. Varliklari bilinen beyliklerin bazilari sunlardir:
1. Süleymansah Iznik'i emîrlerinden Ebu'l-Kasim'a birakmisti. Ebu'l-Kasim ülkeyi Süleymansah'in büyük oglu I. Kiliç Arslan dönünceye kadar idare etti. Daha sonra görecegimiz gibi, Sultan Meliksah, Antakya'ya gelip bütün güneydogu bölgesini hakimiyeti altina aldiktan sonra Urfa'ya vali tayin ettigi Bozan adindaki kumandanini Iznik üzerine göndermis, Ebu'l-Kasim da buna karsi Bizanslilarla isbirligi yapmisti. Bozan Iznik'e karsi herhangi bir basari elde edememistir. Bir rivayete göre: Ebu'l-Kasim onun dönüsünden sonra Iznik'i kardesi Ebu'l-Gazi'ye emanet ederek, bagliligini arz etmek üzere, bizzat Sultan Meliksah'in yanina gitmis, fakat ondan hiçbir ilgi görmemis ve dönüsünde yolda öldürülmüstür.
2. Danismend Gazi tarafindan kurulmus olan Danismendli Beyligi, Sivas merkez olmak üzere Tokat, Niksar ve Amasya havalisinde hüküm sürmekteydi. Çorum ve Samsun da bu beylige tabi idi.
3. Süleymansah'in Antakya üzerine hareket etmeden önce Kastamonu ve Çankiri bölgesine gönderdigi tahmin olunan Kara Tegin Bey, Sinop'u fethettikten sonra burada müstakil bir beylik kurmustu.
4. Merkezi Erzincan olan Mengücük Beyligi. Gümüshane, Divrigi ve Tunceli'nin kuzey kisimlari bu beylige tabi idi.
5. Malazgirt Savasina istirak ettigi sanilan, Ebu'l-Kasim Saltuk adindaki bir beyin kurmus oldugu Saltuklu Beyligi. Kars, Ardahan, Bayburt ve Çoruh havzasi bu beylige tabi idi.
6. Yukari Ceyhan (Elbistan ve Maras) bölgesinde Emir Buldaci tarafindan kurulan beylik.
7. Harput, Güney Tunceli, Çemisgezek ve civarinda Çubuk Bey tarafindan kurulmus olan bir beylik.
8. Izmir bölgesinde ise Çaka Bey adli bir Türk beyi tarafindan kurulmus bir beylik hüküm sürüyordu. Bu beyligin kurulusu ve ilk devirleri oldukça karanliktir. Mükrimin Halil Yinanç Anadolu'nun fethinin tamamlandigi 1085 yilinda toplam 19 beyligin hüküm sürdügünü söylemektedir.
Süleymansah ile Tutus arasinda mücadele basladigi sirada Sultan Meliksah Selçuklu imparatorluguna bagli batidaki ülkeleri tamamiyle kendi itaati altina almak maksadiyla Isfahan'dan yola çikmis bulunuyordu. Serefü'd-Devle'nin ölümünü müteakip Serif Ebu Ali Hasan'in Haleb'i teslim almak üzere bizzat gelmesini taleb eden yazisi Sultan Meliksah'in batida, bagimsiz hareket eden hanedan azalarini itaate almak için, daha önce vermis oldugu karari uygulamaya koymakta acele etmesine sebep olmustur.
Tutus, Süleymansah'i maglub ettikten sonra derhal Halep üzerine yürüdü. Serif Ebu Ali Hasan, Sultan Meliksah'in yaklasmakta oldugunu bildiginden sehri ona teslim etmedi. Süleymansah'in naasini Halep kapisi önüne Serefü'd-Devle'nin mezari yanina defnettiren Tutus, sehri siddetle muhasaraya basladi ve 12 Temmuz 1086'da ele geçirdi. Ancak Serefü'd-Devle'nin Selim b. Malik adli bir amcazadesi tarafindan müdafaa olunan iç kale alinamadi. Iç kalenin muhasarasi devam ederken, Sultan Meliksah'in yaklasmakta oldugunu haber alan Tutus, Dimask'a çekilmeye mecbur oldu. Meliksah yaninda büyük kumandanlarindan Porsuk, Bozan ve Aksungur oldugu halde yaklasmakta idi. Önce Musul'a giden büyük Sultan, Emîr Bozan'i büyük bir birligin basinda Urfa üzerine yolladi. Urfa'da bu sirada Philaretos'un oglu Barsam'in hakim oldugu anlasilmaktadir.
Onun mukavemeti uzarken, Sultan Meliksah, Firat kenarindaki Caber kalesi ve Menbic'i zaptettikten sonra, 1086 yili Aralik ayinda Haleb'e girdi. Iç kaleyi Tutus'a karsi müdafaa etmis olan Salim b. Malik'i Caber kalesine gönderip, Emir Aksungur'u Halep valiligine tayin etti. Daha önce Süleymansah tarafindan alinmis oldugunu gördügümüz Seyzer ve Kefertâb kaleleri de Sultan Meliksah'a teslim edildi. Emir Bozan 3-4 aylik bir kusatmadan sonra 28 Subat 1087'de Urfa'yi almaya muvaffak oldu. Meliksah Bozan'in valiligini tasdik ettikten sonra Antakya'ya hareket etti. Süleymansah'in veziri Hasan b. Tahir es-Sehristanî'nin idaresinde bulunan Antakya'yi teslim alarak, Yagisiyan adli bir Türk beyini buraya vali tayin etti. Süveydiye'ye (Samandagi) kadar gelen Sultan Meliksah, burada Akdeniz'i seyretttikten ve kilicini Akdeniz sularina daldirdiktan sonra çok genis topraklara sahip oldugu için Allah'a sükrederek Haleb'e hareket etmis, buradan da hilafet merkezi Bagdat'a gitmistir (13 Mart 1087).



Cevapla