Kobe Efsanesi

NBA hakkında herşey burada...Hem de son derece güncel!!!
Cevapla
Kullanıcı avatarı
The_Maestro
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
Mesajlar: 60
Kayıt: 18 Eyl 2006 [ 23:26 ]

Kobe Efsanesi

Mesaj gönderen The_Maestro »

Its'a Real & Its'a Dream

Resim

Lise yıllarında efsane Wilt Chamberlain’in 4 yıllık toplam sayı rekorunu kıran, NBA’e girdiği yıllarda oynadığı oyunla herkesin taktirini toplayan 18 yaşındaki ufaklık, aradan geçen yıllarda önce Shaq ile takımın en önemli gücü kim tartışmasını başlattı, ardından bu senede saldırgan tavırlarıyla takım arkadaşları ve rakip oyuncularla kavga etti.

Kariyerinin başındaki güler yüzlü ve neşeli insan gitti, yerine saldırgan, hırçın ve kavgacı bir insan geldi.

Kobe bu sene başı ile bir anda huysuzlaştı, laf dalaşı yapmaya ve kavga çıkartmaya başladı. Acaba ne kadar sert olduğunu mu kanıtlamaya çalışıyor? Yoksa sadece hala büyümeye devam ettiğini mi?

23 yaşına 2 NBA şampiyonluğu ve 1 All-Star MVP ödülü sığdıran Kobe, bu sezon Memphis maçında 56 sayı üreterek kariyer rekorunu kırdı.

EFSANE TAKIM VE EFSANE OYUNCULARI
Los Angeles şehrinin 2 takımından biri olan Lakers; 80’li yıllarda Magic Johnson, Kareem Abdul-Jabbar, James Worthy, Byron Scoot, Michael Cooper, A.C. Green ve coach Pat Riley önderliğinde Lakersball adını alan hızlı hücuma ve show’a dayalı oyunları ile gönüllerde taht kurmuş, 8 NBA Finali sonucunda da 5 defa şampiyonluğa ulaşmıştı. Bu başarılı takım 90’ların başında yaşlanan kadrosunu Vlade Divaç, Sam Perkins ve Elden Campbell gibi genç oyuncularla takviye ederek sadece 1 yıl aradan sonra 1991’de tekrar NBA Finaline çıkmıştı. Ama final serisinde -6 şampiyonluğun ilkine ulaşacak olan- Chicago’ya 4-1 kaybeden Lakers için bu sonuç, başarılı bir döneminin sonu olmuştu.
1992’de Lakers, 82 maçlık normal sezonun sonunda ilk defa Los Angeles’ın diğer takımı olan Clippers’ın altına düşüyor (Oysa 1987’de Clippers ile aralarında 53 maçlık bir galibiyet sayısı farkı vardı) ve ancak 8. sırayı alabiliyordu. 1993’de bir kez daha Clippers’ın ardında kalan Lakers yine 8. sıradan playofflara dahil oldu ama aynı bir evvelki sene gibi ilk turda elendi. Ama daha kötüsü 1994’de oldu. Lakers 33 galibiyet ile 19 yıl sonra ilk defa playofflara katılamadı. 1995’de Cedric Ceballas, Eddie Jones takviyeleri sonucunda biraz toparlanan Lakers, Magic’in basketbola tekrar dönmesi ile 1996’da Batı’da 4. sıraya kadar yükseldi. Fakat ilk turda Houston’a 3-1’lik skorla elenerek bir kez daha sezonu erken kapadı.
Şaşalı ve zengin Los Angeles’ın tarihi başarılarla dolu takımı Lakers, 1996 yılının yazında büyük bir transfer gerçekleştirerek Orlando takımından dev pivot Shaquille O’Neal’ı kadrosuna kattı. Bir de Charlotte’ın draftta 13. sırada seçtiği -henüz 18 yaşındaki- Kobe Bryant’ı, Vlade Divaç karşılığında takas etti. Shaq, NBA’de oynadığı 4 yılda kendini ispatlamıştı ama bu 18 yaşındaki çocuk NBA’in devleri arasında ne yapabilirdi?
Kobe, bunun cevabını çok geciktirmeden daha ilk yılında verdi. NBA tarihinde en küçük yaşta forma giyen oyuncu olurken, 31 sayı ile Rookie All-Star maçın hala kırılamayan sayı rekorunu eline geçirdi. Ardından Slam Dunk yarışmasının en genç şampiyonu oldu. Bir sene sonra, kendi takımında ilk 5 başlamamasına rağmen seyircilerden aldığı oylarla gerçek All-Star’ların arasına katıldı ve yine bir ilki gerçekleştirerek All-Star maçları tarihinin en genç oyuncusu oldu. Shaq, pota altını cehenneme çevirirken, Kobe kritik anlarda penetreleri, fake-away şutları ve birbirinden güzel smaçları ile Lakers’ı 9 yıl aradan sonra 2000 yılında tekrar NBA Finaline taşıdı. Bu Final serisi ile NBA şampiyonluğu sevincini 22 yaşında tadan Kobe, hep karşılaştırıldığı Jordan’ın 7 yıl sonunda yakaladığı bu başarıyı 5. NBA sezonunda elde etti.
KOBE’DEKİ BÜYÜK DEĞİŞİM
Kobe, parmaklarında 2 şampiyonluk yüzüğü taşıyan 24 yaşında bir NBA yıldızı. Ama lige katıldığı ilk dönemlerde bir çok kişinin sevgilisi haline gelen bu genç yıldız şimdi bir o kadar kişi tarafından da sevilmeyenler listesinde.
18 yaşında bir çaylakken herkes tarafından taktir gören ve maçları ilgi ile izlenen Kobe, 4 yıl sonra Shaq’la takımın en önemli gücü kim kavgası yapmasıyla manşetlerde negatif düşüncelerle yer almaya başlamıştı. O sırada 22 yaşındaydı, 2 kez All-Star seçilmişti ve 1 şampiyonluğa sahipti. Buna rağmen ligdeki hiçbir oyuncuyla yakın ilişki geliştirmeyi başaramamıştı. Lakers’dan ayrılmak istediğini söylüyor ve gerçek liderin kendisi olacağı bir takım istiyordu. Coach Phil Jackson’ın çabaları ile Shaq ile arasındaki buzlar eridi ve 2001’de 2. şampiyonluk yüzüğü geldi.
2001 sezonun ardından geçtiğimiz yaz Shaq ile arasındaki sorunları gideren Kobe, onun çok büyük bir oyuncu olduğunu belirten açıklamalarda bulundu. Shaq’ta Kobe’yi himayesine aldığını, ona yapılacak her türlü gereksiz sertlik ve haksızlıkla savaşacağını söylüyordu. Evet Kobe, Shaq ile aralarındaki sürtüşmeyi bitirmesinden dolayı taktir toplamıştı ama sezonun start alması ile başka büyük sorunlar çıkarttı.
Bir çok maçta hem kendi hem de rakip takım oyuncuları ile laf dalaşı yapmaya ve kavga çıkartmaya başladı. Hatta bu dalaşmanın boyutunu Indiana maçında Reggie Miller ile yumruk yumruğa kavga etmeye kadar ilerletti. Takım arkadaşı Samaki Walker’la da idman sonrası takım otobüsünde kavga etti. 2 ay evvel Şubat ayında All-Star maçında 31 sayı atmasına rağmen bencil oyunu ile doğduğu şehir’in taraftarlarınca yuhalandı. Evet artık işler hiç iyi gitmiyordu. Acaba 18 yaşındaki çocuk büyümüştü de ne kadar sert olduğunu mu kanıtlamaya çalışıyordu? Yoksa hala büyümeye devam ettiğini mi?
Kobe’nin bu sezonki saldırgan davranışlarının nedenlerine geçmeden, çocukluktan NBA yıldızlığına nasıl geldiğini inceleyelim...
WILT CHAMBERLAIN’İN REKORUNU KIRAN UFAKLIK
Babası da bir NBA oyuncusu olan Kobe, Joe "Jellybean" Bryant’ın Sixers forması giydiği sırada 23 Ağustos 1978’de Philadelphia’da doğdu. Adını babasının en sevdiği lokantalardan birindeki bir et yemeği menüsünden alan Kobe, San Diego Clippers ve Houston Rockets takımlarına transfer olan baba Bryant ile birlikte çocukluğunda oldukça dolaştı. Ama asıl uzun mesafeli yolculuğunu babasının basketbol macerasını Avrupa’da devam ettirmesi sebebi ile İtalya’ya yaptı. 8 yaşındayken İtalya’ya gelen Kobe, okul hayatına burada başladı. Bryant ailesi 5 yıl boyunca İtalya’da kalırken, Kobe o yılların gözde takımı olan Lakers’ın maçlarının sürekli İtalyan televizyonlarında yayınlanmasından dolayı Magic Johnson hayranı oluyordu.
13 yaşındayken Amerika’ya dönen Bryant ailesi Kobe’yi Pennsylvania’daki seçkin Lower Marion Lisesine yazdırdı. Kobe’nin takıma katılımından evvel 24 maçta sadece 6 galibiyet alan Marion Lisesi genç oyuncunun katılımı ile bundan sonraki 3 yılda 91 maçta 77 galibiyet almayı başardı.
İtalya’dayken Magic Johnson hayranı olan Kobe, Amerika’ya gelir gelmez Michael Jordan’ı izlemeye başladı. Onun her yaptığı hareketi okul müdüründen aldığı salon anahtarları sayesinde Merion lisesinin salonunda yüzlerce hatta binlerce defa tekrarladı. Bu çalışma azmi ve Allah vergisi kabiliyeti sayesinde 18 yaşında bir Jordan kopyası haline geldi. Onun gibi drive ediyor, onun gibi fake atarak dönüşler yapıyor, fake’den sonra geriye doğru uçarak şut çekiyor, son saniye atışlarını kullanıyor ve hatta onun gibi faul atıyordu.
Son sezonunda 30.8 sayı, 12.0 ribaund, 6.5 asist, 4.0 top çalma, 3.8 blok ortalamalarını tutturan ve 34 maçta 31 galibiyet ile takımına eyalet şampiyonluğunu kazandıran Kobe, liseler arasında Naismith, Gatorade Circle, USA Today ve Parade Magazine tarafından yılın oyuncusu seçilirken, McDonalds All-America Takımının da bir üyesi oldu. Ayrıca Pennsylvania eyaletinin o seneye kadar en skorer lise oyuncusu olan efsane Wilt Chamberlain’in toplam 2359 sayılık rekorunu da 2883 sayı ile tarihe gömmeyi başardı.
Kobe, bu çok başarılı lise sezonun ardından kendini hazır hissettiğini söyledi ve üniversiteye gitmek yerine, tercihini direk profesyonel olmak yolunda kullandı.
NBA LİGİNİN EN KÜÇÜK OYUNCUSU
Draftta Charlotte tarafından 13. sırada seçilen Kobe Bryant, Vlade Divaç karşılığında Lakers’a takas edildi. Yaz ayını ağırlık idmanları ile geçiren Kobe, ligin ilk maçını belindeki rahatsızlıktan dolayı kenardan izledi. 3 Kasım 1996’da, sezonun 2. maçında Minnesota karşısında son dakikalarda oyuna giren Kobe, 18 yıl, 2 ay ve 11 gün ile NBA ligi tarihinde en küçük yaşta forma giyen oyuncu oldu. (Daha sonra -o yıllarda- Portland forması giyen –şimdi Indiana’lı- Jermaine O’Neal bu rekoru daha aşağılara çekti.) Maçta sadece 6 dakika oynayan ve 1 şut girişiminde bulunan Kobe ilk NBA maçını 1 ribaund, 1 top kaybı ve 1 faul ile tamamladı.
Ligdeki ilk sayısını bir sonraki maçta New York’a karşı faul atışından bulan Kobe, ligdeki 4. maçında Toronto karşısında bu sefer 17 dakika sahada kaldı ve kariyerinde ilk çift haneli rakama ulaşarak maçı 10 sayı ile tamamladı. 28 Ocak’ta Dallas maçında (12 sayı üretti) sahaya ilk 5 çıkan Kobe, 18 yıl, 5 ay ve 5 gün ile NBA tarihinin en küçük yaşta ilk 5’te sahaya çıkan oyuncusu oldu. İlk sezonunda 25 maçta 10 sayı, 4 maçta 20 sayı barajını geçerken, 8 Nisan’da Golden State karşısında 25 dakikada 8/7 ikilik, 3/2 üçlük ve 7/4 faul atışı ile 24 sayı üreterek kariyerinin en yüksek skoruna ulaştı. Ama asıl başarısını Rookie All-Star maçında Doğu takımı adına hala kırılamayan 31 sayılık performansı ile yaptı. Aynı organizasyonda Slam Dunk şampiyonluğuna ulaşan en genç oyuncuda oldu. İlk sezonunu 71 maçta (6 kere ilk 5 çıktı) 15.5 dakika oyunda kalarak 7.6 sayı ortalaması ile tamamlayan Kobe, ligin en iyi ikinci rookie 5’ine de seçilmeyi başardı.
İlk playoff maçına Portland karşısında çıkan Kobe, bu ilk maçında sadece 2 sayı üretebildi. Serinin 3. karşılaşmasında 27 dakikada 22 sayı atarken 4 maçlık seriyi 7.5 sayı ortalaması ile tamamladı. Fakat 2. turda işler hiç iyi gitmedi. Oysa 3. maçta 19 dakikada 19 sayı üretmiş ve Lakers’ın serideki ilk galibiyeti almasını sağlayan oyunculardan olmuştu. Ama 5. maçta normal sürenin bitimine 11 saniye kala skor 87-87 berabere iken son şutu kaçıran Kobe, uzatmada da 2 kritik şut kaçırarak Lakers’ın maçı ve seriyi kaybetmesine yol açmıştı. Evet 18 yaşındaki genç oyuncu ilk sezonunu kaçırdığı bu kritik şutlarla kapadı.
ALL-STAR MAÇLARI TARİHİNİN EN GENÇ OYUNCUSU
Kobe, 1997 yazını ağırlık ve şut idmanları ile geçirdi. Ayrıca birkaç kilo aldı. 2. sezonun başında 17 Aralıkta Jordan’lı Chicago karşısında kariyerinin en başarılı oyunlarından birini çıkardı ve 33 sayı üretti. New York’taki All-Star maçında Batı takımında 19 yaşında ilk 5 başlayarak en küçük yaşta ilk 5 başlayan oyuncu oldu. Bununla da kalmayarak 18 sayı ve 6 ribaund ile takımının en yüksek rakamlarına ulaştı. İlk sezonundaki 15.5 olan oyunda kalma süresini, 2. sezonunda 26 dakikaya çıkaran Kobe, sayı ortalamasını da 15.4’e yükseltti. Artık 19 yaşındaki Kobe’yi tüm dünya tanıyordu.
3. sezonunda Lakers’ın ilk 5’ine yerleşen Kobe, lokavt nedeni ile sadece 50 maç olarak gerçekleştirilen normal sezona fırtına gibi girdi. İlk 5 maçta üst üste double-double yaptı ve 21.0 sayı, 10.4 ribaund, 2.8 asist ortalamalarını tutturdu. Normal sezonda 50 maçın 11’inde takımının en skorer oyuncusu olan Kobe, 19.9 ortalama ile lig genelinde sayı krallığında 15. sırayı aldı. 21 Mart’taki Orlando maçında 33’ü ikinci yarıda olmak üzere 38 sayı ile kariyerinin en yüksek skoruna ulaştı. Evet Kobe, 3. NBA sezonunda ligin en iyi 3. beşine seçiliyordu. Fakat takım içinde bazı huzursuzluklarda adı geçmeye başlamıştı.
Playoff’larda ilk tur ilk maçında Houston karşısında son 5.3 saniye kala 2 kritik faul atışında başarılı olarak 101-100’lük galibiyeti getirdi. 4. ve son maçta da 24 sayı ile sahanın en skorer oyuncusu oldu. Seride Lakers 3-1 üstünlük sağlarken Kobe, 18.3 sayı, 7.3 ribaund, 5.8 asist ortalamalarını tutturdu. Fakat 2. turda San Antonio karşısında 21.3 sayı ortalaması 4-0’lık hezimet karşısında unutuldu.

KOBE-SHAQ ATIŞMASI BAŞLIYOR
2000 sezonunun başı ile Kobe, maçlarda gerektiği kadar top alamadığından ve tüm topları Shaq’ın harcadığından yakınmaya başladı. Aslında bunu 2001 sezonunda yapacağı gibi basının karşısında dobra dobra söylemiyordu ama bir çok konuşmasında bu konuya da üstü kapalı değiniyordu. Daha fazla top kullanabileceği daha fazla sorumluluk alabileceği bir takımda oynamak istediğine dair ilk sözleri de bu dönemde ortaya çıktı. Basketbolda “ben” diye bir şey olmamasına rağmen Kobe, Lakers’ın başarılarında kendisinin en büyük etken olduğu teorisine inanıyordu. O’na göre başarısı da bunun kanıtıydı. Bencilliğiyle beraber koroya ve şefe (Phil Jackson) güvenmiyordu. Takımla hiç uyumlu olmuyordu. Yolculuklar sırasında herkes birbirleri ile geçen maçların tartışmalarını, gelişen olayları konuşuyor ama Kobe bunların hiç birine katılmıyordu. O kendini onlardan uzak tutuyordu. Bu düşüncelerini konuşmalarına ve oyununa da yansıtınca biranda ligin sevilmeyenleri arasına dahil oldu.
Bir de NBA’de yer alan bir çok oyuncunun aksine rahat bir çocukluk geçirmesinden dolayı bazı oyunculardan tepki görmeye başlamıştı. Seyircilerde, her zaman zorluk çeken ve ezilen kesimin yanında olduğundan yavaş yavaş ona karşı olan olumlu izlenimde ortadan kalkmıştı. Fakat ortadan kalkmayan bir gerçek onun gün geçtikçe yükselen performansı idi. Bir çok maçta son saniyelerde galibiyeti getiren sayılara imza atarken, geriye doğru zıplayarak attığı fake-away şutlarla çok can yakmaya başlamıştı. Oda aynı Jordan gibi tüm zorlu savunmalara karşı kolay sayı üretebiliyor ve maç içine sazı eline aldığında ard arda sayılar bularak Lakers’a kritik maçlar kazandırıyordu. Tabi yıldız olabilmek için sadece hücuma yönelik bir oyuncu olmak büyük eksiklikti. Bunun bilincine varan Kobe, ligdeki bu 4. sezonunda savunması ile de kendini gösterdi. Sezonun en iyi savunma beşine seçilirken, ligin en iyi 2. beşinin de elemanı oluyordu. 10/16 Nisan tarihleri arasında 29.7 sayı, 7.0 asist, 6.0 ribaund ortalamaları ile haftanın oyuncusu seçilen Kobe, 12 Mart’ta da Sacramento karşısında 40 sayı ile kariyer rekorunu kırdı. Fakat tüm bu başarıların yanında sağ elinden sakatlanan genç oyuncu 16 maç kaçırdı.
Sezonu 22.5 sayı (lig 12.si), 6.3 ribaund ve 4.8 asist ortalamaları ile tamamlayan Kobe, playoff’larda da çok başarılı maçlar çıkardı. İlk turda Sacramento karşısında 2. ve 4. maçlarda 32, 3. maçta 35 sayı attı. Batı finalinde Portland karşısında 5. maçta 33 sayı üretirken 6. maçta 25 sayı, 11 ribaund, 7 asist, 4 blok ile tüm bu kategorilerde sahanın en iyisi olarak Lakers’ı 9 yıl sonra NBA Finaline taşıdı. Final serisinde rakip Indiana’ydı ve ilk maçta 104-87’lik farklı skorda Kobe’nin 14 sayılık bir katkısı oldu. Ama 2. maçın 9. dakikasında sakatlandı ve bir daha oyuna dönemedi. 3. maçta da yer alamayan Kobe, deplasmandaki 4. maçta 8’i uzatma bölümünde 28 sayı üretirken, 36 sayı, 21 ribaund ile oynayan O’Neal ile birlikte bu kritik maçın kazanılmasında (120-118) başroldeydi. Fakat 4. maçta uzatma bölümünde bulduğu 8 sayıyı, 5. maçta 20/4 şut yüzdesi ile tüm maç boyunca atabilince seri 6. maça uzadı.
6. maçın son periyoduna Lakers 85-79 geride girdi. 4’ü son 13 saniyede olmak üzere bu son periyotta 8 sayı üreten Kobe maçı da 26 sayı, 10 ribaund ve 4 asist ile tamamlayarak kariyerindeki ilk NBA şampiyonluğuna 22 yaşında ulaştı. Bir çok NBA yıldızının tüm kariyerini bu uğurda harcadığını ve bu yüzüğe sahip olamadan kariyerini noktaladığını düşündükçe benliği ve egosu daha da büyüdü.
ARTAN GERİLİME RAĞMEN GELEN 2. ŞAMPİYONLUK
2001 sezonu ile Kobe ile Shaq arasındaki gerginlik giderek arttı. Kobe, basına Shaq ile maç içinde top bölüşmekten bıktığını maç boyunca topların ona indirilmesinden sıkıldığını söylüyordu. Shaq’ta daha fazla sessiz kalamadı ve Kobe’nin elinde olsa maç boyunca tüm topları kullanacağını, onun maçı kazanmak gibi bir düşüncesi olmadığını tek amacının sayı ortalamasını yükselterek herkesten üstün olduğunu göstermeye çalışan, egosu altında ezilen ve sevilmeyen zengin bir züppe olduğunu söyledi. Tüm bu atışmalar sezon boyunca devam etti. Ama bu tartışmaların yanında, Aralık’ta 16 maçta 32.3 sayı ortalaması ile ayın oyuncusu seçildi. Sezon boyunca 24 defa 30, 6 defa 40 sayı barajını geçti. 2 kere triple-double, 8 kere double-double gerçekleştirdi. 6 Aralıkta Golden State maçında 51 sayı ile kariyer rekorunu kırdı. 8-18 Kasım tarihleri arasında oynanan 5 maçta ard arda 30 sayı barajını geçerken, 68 maçta 28.5 ortalama ile sayı krallığında lig genelinde 4. sırayı aldı. Sol eli ve sağ ayak bileği sakatlıkları sebebi ile 14 maçta oynamazken, 20 Aralıktaki Clippers maçında 2 teknik faulden dolayı ilk defa oyundan atıldı.
Playoff’larda fırtına gibi esen Lakers takımı NBA Finaline kadar Portland, Sacramento ve San Antonio engellerini yenilgisiz geçti. Kobe özellikle Batı Finalinde San Antonio karşısında çok başarılı maçlar çıkardı. İlk maçta 35/19 şut yüzdesi ile 45 sayı atarak kariyer Playoff rekorunu kırarken, seriyi de 4 maçta 33.3 sayı, 7.0 ribaund ve 7.0 asist ortalamaları ile tamamladı.
NBA Finalinde yeni rakip Philadelphia’ydi ve herkes Lakers’dan yenilgisiz bir süpürme daha bekliyordu. 11 playoff maçını ard arda kazanarak bir NBA rekorunu egale eden Lakers bir galibiyet daha aldığı taktirde rekoru geliştirecekti. Ama San Antonio serisinin yıldızı Kobe uzatmaya giden ilk maçta kendi seyircisinin önünde 52 dakika oyunda kalıp, 22/7 şut yüzdesi ile sadece 15 sayı üretebilirken, 6 da top kaybı yapınca Shaq’ın 44 sayı, 20 ribaund’luk performansına rağmen gülen taraf 107-101’lik skorla Sixers oldu. Ligin bir başka genç süper starı Iverson ilk raundu kazanan taraf olmuştu. Bu şok yenilginin ardından 2. maçta 31, 3. maçta 32 sayı ile oynayan Kobe seride durumu 2-1’e getirdi. 4. maçta düşük şut yüzdesine rağmen 19 sayı, 10 ribaund ve 9 asistlik performansının ardından, 5. maçta 26 sayı, 12 ribaund ve 6 asist ile oynayarak ilk maçtaki düşük performansını unutturuyor ve ard arda 2. defa şampiyonluk kupasını kaldırıyordu. Ama seride yine MVP ödülünü alan Shaq olmuştu.
Ölü sezonda herkes Shaq ve Kobe ikilisinin arasındaki soğuk savaşın büyüyeceğini ve belki de bu 2 oyuncudan birinin takımdan ayrılacağını düşünüyordu. Ama böyle olmadı. Bu 2 oyuncuda rota değiştirerek birbirlerini öven ve yücelten demeçler vermeye başladı. Buna en çok sevinen coach Jackson oldu. Çünkü yeni sezonda bu süper ikilinin çok iyi anlaşmaları Lakers’a yeni rekorlar getirebilirdi. Yaz boyunca Shaq, yeni sezonda Kobe’nin MVP ödülüne ulaşacağını umduğunu söylerken, Kobe’de Shaq’ın vazgeçilemez ve durdurulamaz bir oyuncu olduğunu söylüyordu. Ve hatta bir makinenin dişlileri gibi olduklarını ikisinin de görevlerinin farklı olduğunu ve kazanmak için ne gerekiyorsa onu yapacaklarını söylüyordu.
Bu olumlu gelişmeler sezonun ilk ayında kendini gösterdi ve Lakers 17 maçta 16 galibiyet alarak zirveye oturdu. Fakat daha sonra istikrarsız ve isteksiz oyun Lakers’ın bu süper başlangıcını gölgeledi ve ard arda alınan yenilgilerle ekip 3. Sıraya kadar düştü. Kobe’de ligdeki ilk 5 yılında olmadığı kadar sinirli, saldırgan bir yapıya bürünmüştü. Hem takım arkadaşları ile hem de rakiplerle tartışıyordu. Shaq’ta kendine yapılan sert faullere yumrukları ile karşılık verince Lakers başarılı takım sıfatından olaylar takımı unvanını aldı.
NAZİK ÇOCUKTAN SALDIRGAN ADAMA GEÇİŞ
Artık aralarından su sızmayan ikiliden Shaq’ın Bryant’a yaptığı bir muzurluktan bahsederek Kobe’nin tüm bu başarılara rağmen son dönemlerdeki davranışlarındaki saldırgan tavrı ve neden fazla sevilmediğini anlamaya çalışalım.
Mart ayının ilk günlerinde Shaq, soyunma odasında pakete sarılmış bir şeyi Kobe’nin anı olarak imzalamasını isteyerek ona verdi. Bryant paketi açınca aslında 5 gün evvel meşhur olan kapışmasını yaptığı Indiana guard’ı Reggie Miller’ın Bobble-Head bebeğini buldu. (Bobble-Head bebekler şu anda Amerika’da çok moda olan ve ufak temaslarda bile deli gibi sallanan büyük kafaları olan oyuncaklar) O anda kahkahalara boğularak “Hey, bunun yüzünde çizikler var ve hatta bir kaç tane ezik bile var” dedi.
Aslında son zamanlarda Bryant’ın davranış şekline bakarak eğer oyuncağı parçalayıp kafasını bir sağ hook atışla fırlatsa şaşırmamak gerekirdi. Belki hala espri yeteneğini korumasına rağmen Kobe’de yeni beliren saldırgan davranışlar ortaya çıktı. Bu sadece hakemlere aşırı derecede sıklıkla laf atması, sezonun daha ilk ayında geçen sezonun tümünde aldığından çok teknik faul alması, takım otobüsünde power forvet Samaki Walker’ın söylediği küçük bir şey nedeni ile ikisinin yumruk yumruğa kavga etmesi ve ardından Miller’la ikisinin iki maç ceza almasına neden olan kavga değil. Aynı zamanda saha dışında da daha sinirli davranışlarda bulunuyor. Eskiden karşısına çıktığında her bakımdan üstün bir profil çizmeye dikkat ettiği medya karşısında bile daha ahlaksız konuşuyor. Konuşmalarını eskiden kullanmayacağı şekilde şiddet referansları ile süslüyor, ne kadar rekabetçi bir oyuncu olduğunu belirtirken “Senin kalbini sökmek istiyorum” diyor ve tahminen biri kendisi olmak üzere diğeri de Jordan’ı ima ederek ”Ligdeki sadece iki katilden biri olduğunu” deklare ediyor. Dostu, düşmanı, taraftarı, herkes ondaki değişimi fark etti ve hepsi aynı şeyi merak ediyor: Kobe’nin nesi var?
Bryant, hiçbir problemi olmadığı konusunda ısrar ediyor ve kavgalarına rağmen, performansı onu kurtarıyor. Mart ayı sonunda 25.3 sayı, 5.5 asist ve 5.6 ribaund ortalamaları ile Lakers’a Batıda en iyi üçüncü konumu kazandıran 50-21’lik duruma gelinmesinde Shaq ile birlikte başrollerde. Coach Phil Jackson, Bryant’ı daha çok duygusal olan bir lider olması için uyarmıştı ama bu kadar da duygusal değil. ”Onda başka dereceye yönlenmesini istedim, agresif olmasını istiyoruz düşmanlık yapıp kavga çıkartmasını değil” diyor Jackson. Yeni “Huysuz” Kobe huysuzluğunu azaltmak isterken bile kendisini belli ediyor. ”Bence herkes aşırı analiz yapıyor, Medya durmadan bu Miller olayı üstünde konuşmaya devam ediyor sanki biz kahrolası Mike Tyson ve Evander Holyfield‘ız. Bu çok saçma! Alt tarafı biraz boğuştuk herifin kulağını ısırıp koparmadım” diyor.
Peki Kobe’nin bu saldırgan tutumunun altında bir çok NBA oyuncusundan ayıran imtiyazlı geçmişi söz konusu olabilir mi? Çocukluğunun bir kısmını babası Joe’nun basketbol oynadığı italya’da geri kalanını da Philadelphia‘nın ferah Lower Merion semtinde geçirmiş olması şatafata düşkün ve seçkin çevresi olan yılları geçmişinde taşıması, kendisine göre çok daha az avantajla büyümüş diğer NBA oyuncularının ona karşı olan saygılarını kazanmasını zorlaştıran bir geçmiş. Kobe lige bir sokak kredisi olmadan girdi ve sevilmemesindeki en büyük neden belki de bu!. Şu anki patırtılı kavgaları, yeni modası olan soyunma odasında rap çığırarak yürümesi bu saygıyı kazanmak için bir çaba olabilir.
Rick Fox: “Eğer NBA’de 6 yıl geçirdiyseniz sonunda ya daha güçlü olursunuz ya da artık etrafta olmazsınız!.”
Bryant’ın bir zor durumu da, onun halk tarafından sevilmesine neden olan bazı özelliklerinin takım arkadaşları tarafından hanım evladı olarak algılanmasına neden olabilmesi. Sevgi dolu, duyarlı, çocuksu olmanın Kobe’yi ürün oyuncusuna dönüştürmek isteyen firmalar için bir sakıncası yok ama NBA’de hayatta kalabilmek için sınırlarınızı zorlamanız gerekli. ”6 yıl evvel lige girdiği ilk andan itibaren, Bryant‘a olan saldırının temeli şu hem fiziksel hem de zihinsel olarak saldır. Eğer onun ruhuna işlerseniz ve maçı kişiselleştirmesine neden olursanız bundan uzak dursanız iyi olur” diyor ve ekliyor bir NBA gözlemcisi ”Oyuncular eskiden vücut temasına girip onu itip kakarlardı ama şimdi daha güçlü ve hakemler onu daha çok koruyorlar. Dolayısıyla bunu ancak konuşarak onun kafasına girip yapabilirsiniz.”
Peki ya rakipleri onun konsantrasyonunu sarsmaya çalıştıkları zamanlarda ne söylüyorlar? 11 aylık karısı Vanessa hakkındaki yorumlara karşı hassas olduğunu herkes biliyor. Çift hakkında bir kaç TV ve radyo programına espri olmaktan çok daha fazlası var. Nişanlandıkları zaman Vanessa’nın Huntinton Beach Californiada Marina Lisesi son sınıf öğrencisiydi. Belki bu yüzden oldukça gizli olarak hareket ediyorlardı. Karısı maçlarda nadiren gözükür veya fotoğrafı çekilir, Kobe de halkın karşısında nadiren onu tartışır. Bu limitlerinin dışına ait bölge hakkında konuşmaya niyetlenen rakipleri karşısında Kobe’den boşalan öfkeyi hayal etmek güç olmasa gerek.
“23 yaşındayken 18 ya da 20 yaşında olduğu aynı insan olması onun için pek mantıklı olmazdı, özellikle o yılları etrafta kolej çocuğu olmak yerine erkek olmakla geçirmiş biriyseniz” diyor takım arkadaşı Rick Fox ve ekliyor ”Eğer NBA’de 6 yıl geçirdiyseniz sonunda ya daha güçlü olursunuz ya da artık etrafta olmazsınız.”
Bryant’taki değişiklik ayrıca daha çok bilinçli bir seçim gibi gözüküyor. Uzun süreçte onun için ne kadar iyi işleyeceği ise pek berrak değil. Hem takım arkadaşları hem de kamuoyu onu zaten tatlı, duyarlı bir genç adam olarak tanıyorlar ve bu gruplardan hiçbiri onu kaçak numaralarla dövüşen sert bir adam olarak satın almayı arzulamaz. Kavga etmek acaba rakiplerinin ona zalimce davranmasını engelleyecek mi yoksa sadece onun sarsılabileceği ve onların bunu daha sık denemesi gerektiği konusunda ikna edici mi olacak? Bryant için tehlikeli olan şu an kendisini eğlenceli bir yetenekken karanlık mutsuz bir stara dönüştüren Ken Jefferey Jr’ın NBA versiyonuna dönüşme yolunda olması.
Yüzündeki öfke Allen Iverson veya Gary Payton için işe yarayabilir ama Bryant doğal olarak nazik, kötü yapısı olmayan biri. Eğer gerçekten imajını yenilemeye kalkıyorsa çok geç olabilir. Çünkü Onu seven sayısı zaten pek fazla değil!...



Kullanıcı avatarı
VSaBaH
Tasarımcı Yönetici
Tasarımcı Yönetici
Mesajlar: 6135
Kayıt: 21 Kas 2005 [ 23:54 ]

Mesaj gönderen VSaBaH »

O gerçekten de büyük bir efsane...Onun yerinin uzun yıllar doldurulamayacağını düşünüyorum...
 !
REKLAMLARA YAPILAN TIKLAMA BİZİM TEK GELİR KAPIMIZDIR. LÜTFEN ADBLOCK TARZI EKLENTİLERLE REKLAMLARI ENGELLEMEYELİM. BİZE EN GÜZEL TEŞEKKÜRÜ BU ŞEKİLDE YAPABİLİRSİNİZ. TEŞEKKÜRLER...


Resim

Kullanıcı avatarı
Ak_23
Fanatik Üye
Fanatik Üye
Mesajlar: 1068
Kayıt: 03 Şub 2007 [ 16:48 ]

Mesaj gönderen Ak_23 »

bence doldururlar kim lebron james :lol: :lol: :D :D

Kullanıcı avatarı
tokyo_drift
Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye
Mesajlar: 50
Kayıt: 03 Mar 2007 [ 12:43 ]

Mesaj gönderen tokyo_drift »

abi bence kobe çok büyük efsane
:huh:

Kullanıcı avatarı
sıfır
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 2292
Kayıt: 23 Kas 2005 [ 20:20 ]

Mesaj gönderen sıfır »

lebron da çok ii ama dalları farklı yani dalları derken oynama tarzları farklı aynı olsa karşılaştırma yaparsın ama;

O BİR YILDIZ SÖNMEYECEK

Kullanıcı avatarı
MeLo
Kurucu Yetkili
Kurucu Yetkili
Mesajlar: 341
Kayıt: 22 Kas 2005 [ 10:05 ]

Mesaj gönderen MeLo »

Bence pozisyonları aynı olan herkes kıyaslanır
Zaten oyun tarzları aynı olanları kıyaslayacak olursak tüm oyunculardan
sadece birkaç tanesini karşılaştırırdık
bu arada ben karşılaştırma işine herzaman karşyım

Kullanıcı avatarı
revenant
Bağımlı Üye
Bağımlı Üye
Mesajlar: 167
Kayıt: 04 Mar 2007 [ 00:37 ]

Mesaj gönderen revenant »

=D> =D> abi güzel paylaşım ama vallaha doğrusunu sölüyüm okumaya üşendim emek vermişsin sağol... =D> =D>

Cevapla