Orada
Orada
Gerçekte çok mutlular filmde ise paramparça
Gerçek hayatlarında karı-koca olan
Dolunay Soysert ve Sinan Tuzcu
'Orada' adlı filmde abi-kardeş canlandırıyor.
18.11.2008
Parçalanmış bir ailenin 24 saatini anlatan, Hakkı Kurtuluş ve Melik Saraçoğlu'nun imzasını taşıyan 'Orada' adlı filmin çekimleri Büyükada'da devam ediyor.Dolunay Soysert ve eşi Sinan Tuzcu'nun abla-kardeşi canlandıracakları film, önümüzdeki yıl vizyona girecek ve pek çok festivalde de boy gösterecek.
Bakanlık destekliyor
Kültür ve Turizm Bakanlığı destekli yapımda usta oyuncular Erol Günaydın, Füsun Erbulak ve Bahtiyar Engin de rol alıyor. İki yıldır mutlu bir evlilikleri olan ve aynı zamanda Tuzcu'nun yazdığı 'Sürmanşet' isimli bir oyunda da birlikte çalışan Soysert- Tuzcu çifti, ilk kez bu filmde birlikte kamera karşısına geçmekten çok mutlu olduklarını söylüyor.
Gerçek hayatlarında karı-koca olan
Dolunay Soysert ve Sinan Tuzcu
'Orada' adlı filmde abi-kardeş canlandırıyor.
18.11.2008
Parçalanmış bir ailenin 24 saatini anlatan, Hakkı Kurtuluş ve Melik Saraçoğlu'nun imzasını taşıyan 'Orada' adlı filmin çekimleri Büyükada'da devam ediyor.Dolunay Soysert ve eşi Sinan Tuzcu'nun abla-kardeşi canlandıracakları film, önümüzdeki yıl vizyona girecek ve pek çok festivalde de boy gösterecek.
Bakanlık destekliyor
Kültür ve Turizm Bakanlığı destekli yapımda usta oyuncular Erol Günaydın, Füsun Erbulak ve Bahtiyar Engin de rol alıyor. İki yıldır mutlu bir evlilikleri olan ve aynı zamanda Tuzcu'nun yazdığı 'Sürmanşet' isimli bir oyunda da birlikte çalışan Soysert- Tuzcu çifti, ilk kez bu filmde birlikte kamera karşısına geçmekten çok mutlu olduklarını söylüyor.
Re: Orada
Orada, anne, baba, bir abla ve bir erkek kardeşten oluşan, parçalanmış, dört bir yana savrulmuş eski İstanbullu bir ailenin öyküsüdür. Huzurevinde yaşayan annenin “ölmeye yatması”, daha doğrusu kalp krizini tetikleyip vefat etmesi sonucunda, aile 24 saatliğine de olsa tekrar bir araya gelecektir.
65 yaşındaki anne, İstanbul yakınlarında kızı tarafından yerleştirildiği huzurevinde yaşamına son vermiş ya da en azından ölümünü çabuklaştırmış; 36 yaşındaki abla atlattığı onca badireden sonra kendine yeni bir yaşam kurmuşken annesinin vefatıyla sarsılmıştır. 32 yaşındaki erkek kardeş de yıllardır dönmediği ülkesine apar topar dönmüştür.
Bir araya gelen abla-kardeş önce annelerini defneder, ardından da Büyükada’daki aile evinde münzevî bir yaşam sürmekte olan 71 yaşındaki babalarını bulur. Kısa süreliğine de olsa bir araya gelen aile fertleri, o güne dek konuşamadıklarını en sonunda konuşacaklardır.
65 yaşındaki anne, İstanbul yakınlarında kızı tarafından yerleştirildiği huzurevinde yaşamına son vermiş ya da en azından ölümünü çabuklaştırmış; 36 yaşındaki abla atlattığı onca badireden sonra kendine yeni bir yaşam kurmuşken annesinin vefatıyla sarsılmıştır. 32 yaşındaki erkek kardeş de yıllardır dönmediği ülkesine apar topar dönmüştür.
Bir araya gelen abla-kardeş önce annelerini defneder, ardından da Büyükada’daki aile evinde münzevî bir yaşam sürmekte olan 71 yaşındaki babalarını bulur. Kısa süreliğine de olsa bir araya gelen aile fertleri, o güne dek konuşamadıklarını en sonunda konuşacaklardır.
Re: Orada
Orada, anne, baba, bir abla ve bir erkek kardeşten oluşan, parçalanmış, dört bir yana savrulmuş eski İstanbullu bir ailenin öyküsüdür. Huzurevinde yaşayan annenin “ölmeye yatması”, daha doğrusu kalp krizini tetikleyip vefat etmesi sonucunda, aile 24 saatliğine de olsa tekrar bir araya gelecektir.
65 yaşındaki anne, İstanbul yakınlarında kızı tarafından yerleştirildiği huzurevinde yaşamına son vermiş ya da en azından ölümünü çabuklaştırmış; 36 yaşındaki abla atlattığı onca badireden sonra kendine yeni bir yaşam kurmuşken annesinin vefatıyla sarsılmıştır. 32 yaşındaki erkek kardeş de yıllardır dönmediği ülkesine apar topar dönmüştür.
Bir araya gelen abla-kardeş önce annelerini defneder, ardından da Büyükada’daki aile evinde münzevî bir yaşam sürmekte olan 71 yaşındaki babalarını bulur. Kısa süreliğine de olsa bir araya gelen aile fertleri, o güne dek konuşamadıklarını en sonunda konuşacaklardır.
65 yaşındaki anne, İstanbul yakınlarında kızı tarafından yerleştirildiği huzurevinde yaşamına son vermiş ya da en azından ölümünü çabuklaştırmış; 36 yaşındaki abla atlattığı onca badireden sonra kendine yeni bir yaşam kurmuşken annesinin vefatıyla sarsılmıştır. 32 yaşındaki erkek kardeş de yıllardır dönmediği ülkesine apar topar dönmüştür.
Bir araya gelen abla-kardeş önce annelerini defneder, ardından da Büyükada’daki aile evinde münzevî bir yaşam sürmekte olan 71 yaşındaki babalarını bulur. Kısa süreliğine de olsa bir araya gelen aile fertleri, o güne dek konuşamadıklarını en sonunda konuşacaklardır.