Fareler Firarda ( Fareler Şehri)

Bu bölümümüzde yerli yabancı tüm filmlerin tanıtım ve duyurularını yapabilir filmler hakkında yorumlarda bulunabilirsiniz..
Cevapla
Kullanıcı avatarı
summer
KF Yönetim Yetkilisi
KF Yönetim Yetkilisi
Mesajlar: 2351
Kayıt: 07 Ağu 2006 [ 13:24 ]

Fareler Firarda ( Fareler Şehri)

Mesaj gönderen summer »

Resim

“Flushed Away / Fare Şehri”, Aardman stüdyolarından çıkıp gelmiş gibi duruyor. Bilmesek, “Chicken Run / Tavuklar Firarda” ya da “Wallace & Gromit”te killeri yoğuran ellerin bu kez bilgisayar animasyonuna bulaştığına yemin edebiliriz.

Tabii boşa yemin edeceğinize filmin künyesine bakmayı düşünecek kadar tecrübeliyseniz, gerçekten de Aardman stüdyosu ile DreamWorks ortak yapımı olduğunu görebilirsiniz. Ama inanın, bakmasanız bile anlamanız büyük ihtimal. Sadece bilgisayarda yoğrulmuş kilden yapılmış gibi duran animasyonundan değil, kolaya kaçmayıp zekice komik olmayı seçmesinden ve süper seslendirmesinden de. Afişte ise neden sadece “Shrek” ve “Madagascar”ın ismi geçtiği ise bizi aşıyor.

Roddy (Hugh Jackman), Londra’nın zengin muhitinde yaşayan evcil ve şımarık bir faredir. Asilzade hayatı, artık bu rahatı kemirme sırası kendisine geldiğine inanıp, Roddy’nin ailesi tatildeyken mutfak lavabosundan çıkan lağım faresi Sid (Shane Richie) tarafından altüst edilir. Roddy’nin tek şansı vardır, Sid’in üzerine sifonu çekmek. Yok yok, mecaz değil, bildiğiniz klozete atmak. Ancak görmüş geçirmiş Sid’i alt etmek kolay olmadığından üzerine sifonu yiyen kendisi olur. Lağımda tanıştığı, peşine Fransız mafyası Le Frog’u (Jean Reno) takmış Rita’ya (Kate Winslet), kendisini eve döndürmesi halinde akıl edemeyeceği zenginlikler ve peynirler vaat eder.

Aardman’ın kilden bilgisayara geçişi, odanızdaki 37 ekran televizyonunuzdan LCD televizyona geçmeniz kadar büyük bir lüks olmuş. Kil animasyonunda da şahaneydiler, ama parmak izlerinin başrolde olmadığı bir animasyon görmek harika. Üstelik o borularda geçen sahneleri bilgisayar olmadan yapmalarının mümkünatı da yok. Yalnız söylemek gerek, esprilerin bir kısmı kilin kabuğundaymış anlaşılan, önceki ikisi kadar “çok çok komik” olduğunu söyleyemeyeceğiz. Tabii önceki ikisinin acımasızca komik olduğunu hesaba katarsanız, yine de bir “Cars”dan, “The Wild”dan, “Open Season”dan kat kat daha eğlenceli.

İlla bir şikayetimiz olacaksa, filmin çok hızlı akması, kurgunun çok hızlı geçmesi, bizim de karakterlerin ve arka mekânların binlerce minicik ayrıntısını yakalayamamamız uygun gelecektir. Ah, bir de sümüklü böcekler. Gerçi Tom Jones ile karıştırılan Roddy sayesinde Hugh Jackman’dan “She’s a Lady” dinleme gibi bir eğlence var ki hepsine değer doğrusu.

Ruh hastası kötü adam kahkahasında bir devrim yaratan Sör Ian McKellen başta olmak üzere tüm seslendirme kadrosunun döktürdüğü filmin hiti ise Le Frog. Jean Reno ağzını açtığında gülmemeye çalışın isterseniz, bakalım ne kadar dayanabileceksiniz. Keşke replikleri de, her zaman seslendirme performansları kadar komik olsaymış, işte o zaman belki de en iyi Aardman filmini izlemiş olacaktık.

alıntı:istegenc



Cevapla