The O.C

Burada en sevdiğiniz dizileri ve çok izlediğiniz programları bizimle paylaşabilir yorumlarda bulunabilirsiniz..
Kullanıcı avatarı
summer
KF Yönetim Yetkilisi
KF Yönetim Yetkilisi
Mesajlar: 2351
Kayıt: 07 Ağu 2006 [ 13:24 ]

Mesaj gönderen summer »

Resim Resim Resim Resim Resim Resim Resim Resim Resim



Kullanıcı avatarı
summer
KF Yönetim Yetkilisi
KF Yönetim Yetkilisi
Mesajlar: 2351
Kayıt: 07 Ağu 2006 [ 13:24 ]

Mesaj gönderen summer »

Resim :oops:


Kullanıcı avatarı
summer
KF Yönetim Yetkilisi
KF Yönetim Yetkilisi
Mesajlar: 2351
Kayıt: 07 Ağu 2006 [ 13:24 ]

Mesaj gönderen summer »

PERSEMBENIN KRALI O.C

Perşembe akşamları CNBC-e'de yayınlanan The O.C. dizisi, dünyada olduğu kadar Türkiye'de de gençlerin ilgisini çekiyor. California'da, Orange County'de yaşayan gençlerle ailelerini konu alan dizinin kahramanları ne yapsa, ne giyse moda oluyor. Girişimciler durur mu, daha dizi yayındayken oyuncuların giysilerini satmaya başladılar bile. İnternet üzerinden tabii.

CNBC-e'de ikinci sezonu yayınlanan The O.C'nin karakterleri, hareketli hayatları olan zengin tipler. Bu yüzden kılık kıyafetleri çeşit çeşit. Dizinin genç fanları için dizinin hikayeleri ve kahramanları kadar onların yarattığı moda da ilgi odağı. O bölümde bir parti mi var, kahramanların giydikleri, takıp, takıştırdıkları herşey ertesi gün gençlerin üzerinde.

Başrollerden birindeki Mischa Barton'un bir süredir dünyaca ünlü Accesorize markasının modeli olması da bunda etken.

Dünyaca ünlü markalar O.C.'de yer alabilmek için yarışır durumdalar. Henüz raflara çıkmamış yeni ürünlerini bu dizide tanıtıyorlar.

Markaların rekabeti süredursun dizinin etinden sütünden faydalanmaya çalışan girişimciler de geri kalmıyor. Son olarak kahramanların kıyafetlerini daha dizi yayındayken satmaya başladılar. İnternet üzerinden tabii.

SETH'İN SÜVETERİ MARISSA'NIN CHANEL'İ

Dizinin karakterleri arasında en dikkat çekenler Marissa, Summer ve Seth. Senaryoda Seth'in Ryan'ın gerisinde kalması planlanırken, Seth'e duyulan ilgi yapımcıları bile şaşırtmış. Seth'in giydiği düz renk gömlekler, baklavalı süveterler ve polo yaka dar tişörtler erkek izleyiciler arasında çoktan moda oldu bile. Marissa'nın kullandığı Chanel çanta ve Summer'ın giydiği elbiseler de kadınların ilk tercihleri arasında.

Karakterlerin anne ve babaları da şıklık konusunda çocukları kadar iddialı. Orta yaşlı izleyiciler de onların takipçisi... Büyüklerde Marissa'nın iyiyle kötü arasında giden annesi Julia Cooper başı çekiyor.

SİZ DE ISMARLAYABİLİRSİNİZ

Beğendiğiniz kıyafetleri satın almak veya kıyafetlerin özelliklerini öğrenmek için internetten LİNKİ GÖREBİLMEK İÇİN LÜTFEN KAYIT OL VEYA GİRİŞ YAP! adresine girmeniz yeterli.

Karakterlerin son bölümde ve öncesinde giydiği tüm kıyafetleri burada görmek mümkün. Ürünler sezon ve bölüm sırasına göre ayrılmış. Ürünün genel özelliklerini, fiyatını ve markasını burada görebiliyorsunuz.

Kıyafetlere tıklandığında ürünü satan genel bir siteye ya da markanın kendi sitesine ulaşılıyor. Bu sitelerden de kredi kartıyla ödeme yaparak, istediklerinizi ısmarlıyorsunuz.

Kullanıcı avatarı
summer
KF Yönetim Yetkilisi
KF Yönetim Yetkilisi
Mesajlar: 2351
Kayıt: 07 Ağu 2006 [ 13:24 ]

Mesaj gönderen summer »

BU ÇOCUKLAR HAYATTAN NE İSTER?
yayınlandığı ilk günden bu yana gitgide büyüyen bir hayran kitlesi var.bir zamanların gençlik dizileri beverly hills 90210 ve dawson's creek gibi,the oc de kült bir yapım.dizinin neden bu kadar büyüdüğünü araştırdık.müzikleri,oyuncuları,stili hakkında az bilinenleri yazdık.

bazı şeyler hiç değişmez.beyaz perde klişeleri 4 genç kamp yapmaya gider ve olaylar gelişir diye daha yıllarca sürüp gidebilir.korku filmlerinde ilk önce ölücek olan her zaman önceden bellidir,aşk fimlerinde 3 dakika müzik eşliğinde park,bahçe,köprü,lunapark gezme kurgusundan da yıllarca asla vazgeçilmeyebilir.sitcom'lar aynı çiğlikte ahaha efektiyle güldürmeye çalışmaya,gençlik dizileri bizi her şeylerine özendirmeye devam edecek.

summer'ın minik şortunda,julie cooper'ın kotunun altından göz kırpan kırmızı tangasında,seth'in ütülü gömleğinde,bait shop'taki 16 yaş indie oğlanların bir gecede,bir sahnede kral olduğu anda dizinin prodüktörleri yaratıcıklarının doruğunu kutluyorlar.tıkırında giden bu pazarlama stratejisi the oc'yi efsaneleştirdi.*** and the city'nin manolo blahnik toplulukları şehir kadınlarına ne azaplar çektirdiyse,the oc'nin müziği,saçı,gömleği,donu,yemeği(bu çocukların evinde bir ''cool mom'' var,yemek filan pişirmez,sürekli çin yemeği v.s idare edilir.)hatta güneşli havası bile delice özenilir bir şey haline geldi.dizide hiç çalmamış olsa da dinlediğinizde oc müziği diyebileceğiniz bir tür oluştu,ortalıkta özgüvenleri yerlerde sürünen çelimsiz nerd oğlanlar seth cohen sayesinde başımıza ilah kesildi,kırk yıllık küçük emrah'ımızdan farksız ryan atwood,beyaz atletiyle yakışıklı bir postere yerleşti.mischa barton'a beverly hills sosyete partilerinde kankası paris hilton ile fink atmasını sağlayacak paraları kazandırdığı için de ayrıca yapımcı josh schwartz'ı tebrik etmek lazım.reklamın iyisi kötüsü olmaz.

şimdi,artık biliyoruz ki california denilen yer dünyanın en ballı eyaleti.taşı toprağı altın.buraya yerleşen güneyin altın güneşlerinin altında sefasını sürüyor.bu durum 90'ların fenomeni beverly hills 90210'dan da tanıdık gelicektir.mesela orada bir sarı steve vardır ki,yani insan bu kadar mı para içinde yüzer,her gün altında başka bir araba...şahsen ben,yüzünden düşmeyen o kadar çok param var sırıtıiını unutamam.

the oc eşrafı da gühneşli california'mıza bağlı new port beach'te ikamet eden süper malikane insanlarıdır.fakat buradaki terslik,tiki summer dışında kimsenin hayatından memnun olmaması.beverly hills 90210 (evimiz hollywood'da çevirisini kullanmamayı tercih ediyorum.)karakterleri en azından para içinde yüzme durumunun bilincinde olup,suyunu çıkartan şımarık gençlerdi.tabii her iki dizi için de brandon-brenda veya ryan atwood gibi outsider'ları genellemenin dışında bırakıyorum.newport'ta kış yüzü görmemiş,gri günlerde mevsim depresyonuna tutulma şansı %0.3 olan bu genç insanların nedense üzerlerine bir blu çağı tatminsizliği çökmüştür.

marissa cooper karakterinin,kaş desen bende göz desen bende,paraya para demiyorum diyebileceği bir dönemde,koca gözlerine dramatik bir hüzün yerleştirip,ağır ağır süzülmeyi tercih etmesi neyin ifadesidirdüşünmek lazım.kızın başına pişmiş tavuğun başına gelmeyecek işler geldiği için 2.sezon hüznünün temelinin sağlam olduğunu kabul etmek lazım.seth ise her gençlik dizisine klişe icabı gereken sosyal handikaplı karakter boşluğunu başarıyla doldurması gerektiği için hayatından çok memnun olması beklenemez.mesela,bu sosyal sakatlık boşluğunu dawson's creek 'teki gay arkadaş iyi dolduruyordu.ama bir taraftan da mini mini esmer çıtır summer'a bakıyoruz,sanki bütün uyuz arkadaşlarının bitmiş enerjisi bu kızda toplanmış.o pilli bebek gibi anlatsın dursun,eli kolu rahat durmasın,kırıtsın,kikirdesin,depresif-şizofren-zaman zaman alkolik-bela arkadaşlarını çekip çevirsin,başka birşey istemez hayattan.

ryan'nın durumuna ise derinden girmek hayatımızı söndürebilir.emrah'ın ben yetim,vurmayın,acıların çocuğu gibi birçok şarkısında gayet güzel açıkladığı gibi bu çocuğun hayatı pek kolay geçmemiştir.bir de utanmadan küçük besleme şeklinde havuz evine(ne demekse)yerleşip,dakia bir gol bir komşu kızına sarkarak ne kadar haddini bilmez bir oğlan olduğunu belli eder.neyse ki,8 katlı malikanesinden,hafif meşrep annesinden yaka silkmiş olan kızı da,gençlik isyanları kuralları gereği,deri ceketli serseriye yüz verir de fazla tatsızlık çıkmadan biz de onlarla aşk yelken açarız. tabii.anasına bak kızını al diye bir laf var.bu marissa'nın öyle kuzu gibi göründüğüne bakmayın.new port'ta fingirdemediği tür kalmadı,ki new port farklı türler açısından pek zengin bir yer değil.bu masum flörtlerin arasında,bir adet kaslı bahçivan,bir adet popüler bronz sporcu,bir adet sarışın bar kızı (olaylar gay kültürüne şapka çıkarmak adına ne absürtlüklere bürünüyor görün),bir de james dean-küçük emrah-chino boy ryan bulunuyor ki,az zamanda başarılı denilebilecek bir liste.

the oc,olay örgüsüne patlayan silahları,intiharları,cinayetleri,uyuşturucu satıcılarını,gizemli yabancıları da katarak her sezonda kendini aşmaya devam ediyor.oha be kardeşim! diyeceğiniz 3.sezon da yayınlandığı ülkelerde sona gelmek üzere.şu kısıtlı sayfada bir de dizinin ebeveynlerine girmemi beklemeyin.onlar zaten dallas'ta,yalan rüzgarı'nda görülmemiş ihtiras fırtınaları içinde kavrulup gidiyor.dolayısıyla ben şimdi julie cooper'ın aklından geçen tilkilere şöyle bir bakacak olsam biz mahvolmuşuz,bitmişiz.o yüzden diyorum ki,görüldüğü üzere olay marissa'nın küpesinde,bait shop'un yoo-hoo içilen hit ötesi konserlerinde değil sadece.gençlik dizilerine yeni bir formül kazandıran the oc'nin abartma dehasında.uzun lafın kısası sanırım oc'nin mottosu şudur:fazla mal göz çıkarmaz!iyi seyirler...


not:kaynak dream tv dergisi

Kullanıcı avatarı
summer
KF Yönetim Yetkilisi
KF Yönetim Yetkilisi
Mesajlar: 2351
Kayıt: 07 Ağu 2006 [ 13:24 ]

Mesaj gönderen summer »

THE OC'NİN MÜZİKLERİ

the oc'nin müzikal tarafı çok güçlü olunca warner bros,music from the oc adlı bir albüm çıkardı.bu sonradan bir seriye dönüştü ve şu anda bu seride beş albüm var.

dizinin yaratıcısı josh schwarts,dizinin müzikleri ile bizzat ilgileniyor ve söylediğine göre çalacak grupları belirlemek,diyalogları yazmak kadar önemli.josh,alexandra patsavas ile çalışıyor.alexandra dizinin müzik direktörü ve işi,bütün gün cd dinleyip dizi için uygun müzikleri seçmek.hepimizin rüya işini yapıyor yani.işi göründüğü kadar kolay değil,her bölümde 14 şarkı kullanıyor ve dizide 15 saniye duyulmak o kadar önemli ki postacının her gün 1 çuval cd ile geldiğini söylüyor.lcd soundsystem,tom vek,kasabian gibi isimler,cd'leri daha basılmadan ona demo gönderiyorlar.josh schwartz yapılan işten çok memnun,bazen bir sahnenin müziğinde takılıyoruz ve alexandra bir saat sonra daha önce hiç duymadığım grupların 5 şarksıyla birden geliyor.bunları nereden topluyor hiçbir fikrim yok diyor.ilk başta yeni bir trend oluşturmaya filan niyetleri yokmuş,ilk 6 bölümün müzikleri tamamen josh'un ipod'undan çıkmış.

death cab,black eyed peas,jet,dandy warhols,gorillaz,coldplay,u2 gibi kıymetli isimler diziye konuk olsa da ağırlık indie gruplarda.the oc müziklerini takip etmek,o aralar çiçeği burnunda indie gruplardan sıcağı sıcağına haberdar olmaz için bire bir.öte yandan,the oc'de duyulmak ve hatta görünmek gruplar için çok büyük bir imkan.bir kere diziyi izleyen kesim,müziği en deli gibi tüketen müşteri kitlesi.hayranların büyük kısmı her bölüm ardından neler çalındığını öğrenmek için interneti deşelemeye başlıyor.mesela rooney'in cd satışları,ertesi hafta %200 artmış.the walkmen'in cd satışları ise,bait shop'ta göründükleri bölümden iki gün sonra %200,bir hafta sonra tam % 1400 artmış.şu an durum o kadar ciddi ki sırf dizi için cover'lar yapılıyor.omd'nin ıf you leave'ini nada surf,paul mcvartney'in maybe ı'm amazed'ini jem,alphaville'in forever young'ını youth group söyledi.

the oc'nin etkisi öyle büyük ki ,anlı şanlı gruplar da dizide yer almak için can atıyor.coldplay'in fix you adlı single'ı piyasaya çıkmadan bir hafta önce dizide duyuldu.bu bir tesadüf olamaz değil mi?u2,sometimes you can't make ıt on your own'u,beastie boys ch-check it out 'u,gwen stefani de cool'u single olarak çıkarmadan birer hafta önce dizide çaldırttılar.plak firmaları,önceden eğlenilik olarak gördükleri dizide görünmelere artık birinci dereceden önem veriyor.beverly hills 90210 ile başlayan bu akım,dawson's creek ile arttı,roswell ile devam etti,şimdi the c ile zirve yapmış durumda.

Kullanıcı avatarı
summer
KF Yönetim Yetkilisi
KF Yönetim Yetkilisi
Mesajlar: 2351
Kayıt: 07 Ağu 2006 [ 13:24 ]

Mesaj gönderen summer »

seth'in favori grubunun death cab for cutie olduğunu çok iyi biliyoruz.ilk sezon meksika'ya giderlerken gruptan bahsetmişlerdi ya,death cab'ın kariyerindeki en önemli adım belki de bu.ryan'nın favori grubu journey.marissa'nın durumu ise pek süprizli.

İLK SEZONUN İKİNCİ BÖLÜMÜNDEKİ ÇOK EĞLENCELİ DİYOLAĞA BAKIN:

ryan:ne tür müzik dinliyorsun?
marissa:bu aralar punk.
seth:evet tabii.kusura bakma ama avril lavigne punk'tan sayılmaz.
marissa:demek öyle?o zaman the cramps'a ne dersin?stiff little fingers?the clash?*** pistols?
seth:marissa cooper ile aynı şeyleri mi dinliyorum?sanırım kendimi öldürmem gerekecek.

gerçi canlı örneklerden biliyoruz ki gerçek hayatta marissa gibi kızlar böyle grupları dinlemez.

Kullanıcı avatarı
summer
KF Yönetim Yetkilisi
KF Yönetim Yetkilisi
Mesajlar: 2351
Kayıt: 07 Ağu 2006 [ 13:24 ]

Mesaj gönderen summer »

OC'NİN ESMER MELEĞİ RACHEL BİLSON
1)the last kiss filminin çekimleri nasıl geçti?
the last kiss,benim oynadığım ilk film,dolayısıyla oldukça heyecanlı geçti.çekimler montreal şehrinde yapıldı ve ekip arkadaşlarımla birlikte çok iyi vakit geçirdim.zach braff ile çalışmak çok zevkliydi.onunla aramızda birşeyler olduğu hakkında çıkan haberler tamamen asılsız.biz sadece arkadaşız.
2)sence kızlar modayı ucuz yoldan nasıl takip ederler?
ben modayı takip etmeye bayılıyorum.benim bütün hayatım ikinci el kıyafet satan taramakla geçti.genellikle çok ucuza,çok güzel şeyler bulabiliyodum.ancak bu oldukça sabır gerektiren bir konu.bazende yaratıcılığınızı kullanmalısınız.ben erkek kardeşimin elbiselerine küçük değişiklikler yaparak giyiyordum.yapabileceğiniz dolu yöntem var modayı ucuza takip etmek için.
3)senin gibi oyuncu olmak isteyen dolu genç kız var.onlara tavsiyelerin neler?
oyuncu olmak için çok paraya ihtiyacınız yok.oyuncu olmazk için biraz sabır biraz da azim yeterli.ben okulumdaki tiyatro oyunlarına katılarak başladım oyunculuğa.çok da güzel günler geçirdim okul tiyatrosunda.bence bu imkanı olanlar mutlaka bu yolu denemeliler.ayrıca her zaman kendinize inanın.aklınıza koyduğunuz şeyi mutlaka başaracaksınız;ben buna inanıyorum.
4)mischa ile aran nasıl?
mischa ile yakın arkadaş olduğumuzu söyleyemem.aynı dizide çalışıyoruz ve ikimiz de birbirimize profesyonelce yaklaşıyoruz.sakın yanlış anlaşılmasın,aramız kesinlikle kötü değil.
5)rachel,nereli olduğun hakkında birçok farklı bilgi var.gerçeği senden öğrenebilir miyiz?
ben yarı italyan,yarı asyalıyım.bu konunun biraz kafa karıştırıcı olduğunun farkındayım.
6)özel hayatın hakkında konuşmaktan hoşlanmadığını biliyoruz.sence bir ilişkide en önemli şey nedir?
bence güven,sadakat ve iletişim

Kullanıcı avatarı
summer
KF Yönetim Yetkilisi
KF Yönetim Yetkilisi
Mesajlar: 2351
Kayıt: 07 Ağu 2006 [ 13:24 ]

Mesaj gönderen summer »

RACHEL BİLSON İLE LOS ANGELES'TE AŞK VE DİĞER ŞEYLER HAKKINDA ÇOK ÖZEL BİR RÖPORTAJ YAPTIK
1)KÜÇÜK PRENSES
rachel çocukluğundan beri ebeveyleri ve ağabeyleri tarafından el üstünde tutuldu.sevimli oyuncu bu şekilde arkadaşlarını ve tanıdıklarını parmağında nasıl oynatabileceğini çabucak öğrenmiş oldu.onun cazibesine kapılmamak mümkün değil.
2)büyük aşkı adam brody
oc california dizisindeki aşk sahneleri sırasında rachel ile adam brody arasında bir elektriklenme olmuş olmalı.o kadar ki sessiz sedasız nişanlandılar.üstelik ikisi içinde diziyle gerçeği birbirinden ayırmak o kadar kolay değil.bazen adam'ın bana summer dediği benim de onu seth diye çağırdığım oluyo.
3)hayran kitlesi
rachel gibi bir kız cumartesi günü öğlen vakitlerinde nerede olabilir?kuaför de mi?
sosyetik bir butik te mi? her ikisi de değil.bu zarif yıldız bir basketbol salonunda oturup avazı çıktığı kadar bağırarak en sevdiği takım olan los angeles clipper'i destekliyor.
4)moda-mania
rachel kendine has bir sitil yaratmış.klasik kıyafetlerin yanında ünlü tasarımcıların elinden çıkmış şeyler giyiyor ve bu haliylede çok baştan çıkarıcı oluyor.eğer ikinci el mağazalarında kıyafet avına çıkmadıysa onu chanel ve stella mccartney'in defilelerinde en ön sıralarda görebiliriz.
5)sıcak şeyler
kamera önünde sıcak sevişme sahneleri canlandırmak,rachel ve adam için hiç sorun değil.tam tersine,iş zamanı birlikte olabilmenin tadını çıkarıyorlar.özellikle adam,nişanlısıyla yaptığı çekimlere doyamıyor.onunla baraber çektiğimiz sevişme sahneleri çok heyecanlı oluyor.kız arkadaşınla beraber rol yapıyorsun üstelik bunun için birde para alıyorsun.
6)kanepe-patates
bayan bilson bile,arada bir büyük şehir hayatından uzaklaşabilmek için kendine izin veriyor.o zaman,kanepeye uzanıp ''*** and the city'',''friends'' ya da en sevdiği film olan '' t-the goonies''i izliyor
7)melekler şehri
rachel 25 ağustos 1981'de los angeles'te dünyaya gözlerini açtı ve o günden beri bu şehri her şeyden çok seviyor.özellikle de birden fazla kültürün birleşmesinden oluşan ortamı ve sayısız ikinci el mağazalarını.
8)summer
rachel oc california'nın cast'ında yapımcıları büyüledi.çünkü bu rol için biçilmiş kaftan!üstelik, şımarık summer roberts rolünü oynamak da çok hoşuna gidiyor.kafasına taktığını kesinlikle yapıyor!benden farklı birini oynamak gerçekten harika.ben onun tersine çok kibar bir kızım.o yüzden rol icabı bir canavara dönüşüp akşam eve döndüğünde yine kendin olmak çok zevkli oluyor.
9)örnek aldığı kişiler
genç starın birçok öernek aldığı kişi var! orlanda bloom,johnny depp ve cameron diaz'ın yanı sıra sandra bullock,jenifer aniston ve drew barrymore,rachel'in favorileri arasında.iş böyle olunca,önünde,hollywood'da kariyer yapmasını engelleyicek birşey kalmıyor.
10)koleksiyon tutkusu
rachel'in boş zamanlarında yapmayı en çok sevdiği şeylerden biri holyywood'un klasik kıyafetler satan mağazalarını gezmek.oralarda neler mi arıyor? tabii ki dünyanın her yerinden gelmiş ilginç ayakkabılar ve el çantaları.
11)tatlı delisi
bu zarif kızın salata ve tost ekmeğiyle beslendiğini düşümüyorsanız yanılıyorsunuz.rachel kurabiye ve dondurmayı her şeyden çok seviyor.kendine gelebilmek için her sabah bol kremalı bir kahve içiyor.leziz,değil mi? formunu ise dans ederek koruyor.diyet yapmayı aklının ucundan bile geçirmiyor.sadece bir kez yaşıyorsun ve yemek yemek çok güzel birşey.
12)romantik rock
partygirl summer'ın tam tersine,rachel sakin parçalardan ve gitar seslerinden hoşlanıyor.en sevdiği sanatçılar arasında bruce springsteen,billie holiday ve jeff buckley gibi isimler var.en sevdiğim albüm jeff buckley'in grace isimli albümü.ona kendimi,tarifi imkansız bir şekilde çok yakın hissediyorum.
13)kitap kurdu
rachel çekim stresine rağmen kitap okumaya da zaman ayırıyor.en sevdiği kitaplardan birisi jean stein ve george plimpton'un yazdıkları edie isimli roman.kitap,andy warhol ve new yorker society-girls'ün(new yorklu sosyete kızlar)ilham perisi ve edie sedgevick'in acıklı hikayesini anlatıyor. giyim tarzları,altmışlı yılların modasını oluşturmuştu.70'li yılların başında uyuşturucuya kurban gittiler.
14)hayalindeki erkek
bir erkekte,rachel için iki şey çok önemli:cool ayakkabılar ve espiri yeteneği.komik erkelerden hoşlanırım.özellkilede kendine de gülebilen erkeklerden.benim erkeğim espirili olmalı.çok yakışıklı olup da,konuşmak için ağızını açtığında ilginç tek bir kelime bile çıkmıyorsa,o zaman olmaz.


not:kaynak chica dergisi

Kullanıcı avatarı
summer
KF Yönetim Yetkilisi
KF Yönetim Yetkilisi
Mesajlar: 2351
Kayıt: 07 Ağu 2006 [ 13:24 ]

Mesaj gönderen summer »

Kısa kısa...
01. Rachel 23 yaşında.
02. 1999'da Notre Dame High School'dan mezun olmuş.
03. Rachel'in kendinden küçük bir kız kardeşi var.
04. Modayı seviyor. En sevdiği modacılar Stella McCartney ve Chanel.
05. En sevdiği spor; Basketbol ve LA Clippers' tutuyor.
07. En sevdiği filmler;The Goonies ve Welcome to Dollhouse.
08. Rachel watches *** and the City and Friends religiously.
09. Göz rengi kahverengi.
10. Alışverişi seviyor.
11. Büyükbabası; Bruce Bilson. Bruce Bilson, Hollywood'da ünlü bir yönetmen.
12. Kurabiyeli ve kahveli dondurmayı seviyor.
13. En sevdiği aktörler; Johnny Depp ve Sean Penn.
14. En sevdiği aktristler; Sandra Bullock ve Jennifer Aniston.
15. En sevdiği tatil; Cadılar Bayramı.
16. En sevdiği diziler; Friends ve *** and the City.
17. En sevdiği kitap; Jean Stein ve George Plimpton'ın "Edie" adlı kitabı.
18. En sevdiği müzisyenler; Bruce Springsteen ve Billie Holiday.
19. En sevdiği sporcu; L.A. Clippers'dan Corey Maggette.
20. En sevdiği yiyecekler; tahıl ürünleri ve kurabiye.

Cevapla