Bir İnsan Hakkı TURANCILIK...

Ülkemizini içinde bulunduğu durumları tartışabilirsiniz ancak SİYASET YAPMAK YASAK!!!
Kullanıcı avatarı
CaTaFaLQuE
Forum iğrenci
Mesajlar: 110
Kayıt: 02 Nis 2006 [ 14:45 ]

Bir İnsan Hakkı TURANCILIK...

Mesaj gönderen CaTaFaLQuE »

Turancılık düşüncesi ortaya çıktığından beri çeşitli açılardan düşünülmüş, hakkında çeşitli yorumlar yapılmıştır. Genelde siyâsî, ekonomik, coğrafî kültürel açıklardan ele alınan Turancılık, insan hakları ve özgürlük açısından pek ele alınmamıştır.



Binlerce yıldır, binlerce millet yaşamıştır dünya üzerinde. Kimisi kültürel evrim sürecinde geride kalmış ve yok olmuştur. Asurlular, İnkalar, Aztekler böyle milletlere örnek olarak verilebilir. Kimisi de bu evrim sürecini hızla kat etmiş ve dünyada önemli olaylara imza atmıştır. Türkler, Romalılar, İngilizler, Fransızlar böyle milletlerdir.



Milletlerin yapısı incelendiğinde, birleşmeye yatkın milletlerin nasıl ayakta kaldıkları, büyük başarılara imza attığı görülecektir. Bunun zıttı olarak da, birleşmeye yatkın olmayan milletlerinde nasıl yok olup gittiği veya başkalarına köle oldukları.



* * *



Araplar, birleşmeye yatkın olmayan dünyadaki belli başlı milletlerden biridir. Bundan dolayı da sürekli olarak yaşadıkları iç savaşlarla güç kaybetmektedirler. Bugün Irak’ta ve Filistin’de yaşanan olaylar, Arapların sosyolojik özellikleri ile yakından ilgilidir. Tarihlerinde sadece Hazreti Peygamber döneminde birlik olabilmiş olan Arapların, birlik olma konusundaki yetenekleri ortadadır. “Millet” olma aşamasına henüz gelememiş olduklarını gözler önüne seren olaylardan dolayı, gelecekteki dünyada Arapların yeri pek yok gibidir.



Kişilerin millet üyeliğinden önce, aşiret üyeliğini; liderlerinde millet liderliğinden önce, aşiret liderliğini düşündükleri bir yapıda, böyle bir milletin ayakta kalma şansı yoktur. Peki, bu sadece Araplara has bir durum mudur? Hayır.



Ortadoğu’nun diğer bir etnik topluluğu olan Kürtlerde böyle bir yapıdadır. Kürtlerdeki durum Araplardakinden daha da ağırdır. Zirâ kültürel yapılarındaki parçalanmışlığında etkisi ile Kürtler, paramparça bir durum sergilemektedir.

Araplardaki aşiretler arası çatışmalar, rekabetler, Kürtlerde aileler arasına dönüşür. Zaten her aşiret birbiri ile düşmanken, aşiret içinde ailelerde birbirine düşmandır. Bu durumda bize Kürtlerin, yakın gelecekte tamamen silineceklerini göstermektedir.



Günümüzde Amerikan emperyalizminin kuklası olmaları dolayısıyla güçlenebilir diye endişe edilen Kürtler, yapıları bakımından “asla” millet olamayacaklardır. Millet olamayan etnik toplulukların ise sonu bellidir. Ya çevrelerindeki büyük güçler tarafından başları bir daha kalkmayacak şekilde ezilecekler ya da çevrelerindeki milletlerin içerisinde asimile olacaklardır.



* * *



Peki, ya biz Türkler? Bizim durumumuz ne olacak? Türkler, tarihleri boyunca dünyada etki yaratmış, kimi zaman dünyanın süper gücü olmuş, dev, emperyal devletler kurmuş; kimi zamanda emperyalizmin bütün kollarına karşı tek başına mücadele ederek, insanlığı kurtarmıştır.



Birleşmek milletlerin en doğal hakkıdır. Ancak nedense bütün milletlerin böyle bir hakkı varken, bu hak Türklere tanınmaz. Hatta ülkemizdeki bir takım Kürtçü-solcular, İspanyol İç Savaşı’ndaki cumhuriyetçilerin kullandığı “Birleşmiş halk, en büyük güçtür” sözünü, “millet olmayan” Kürtler için kullanmaktadırlar. Burada halktan kastettikleri, Kürtlerin tamamıdır. Yani Pan-Kürdist bir söylem kullanırken, kimse onlara bu yanlıştır, insanlık dışıdır dememektedir.



Turancılık, Türk milletinin en doğal insan haklarından biridir. Ancak ne yazık ki, uzun yıllardır, Türklüğü unutturulmaya çalışılmış olan Türk milleti, bu hakkından vazgeçmiş veya unutmuş gibidir. Oysa Turancılık, hem bir insan hakkı olmakla birlikte, Turancılığa karşı çıkmakta insan haklarına karşı çıkmaktır.



Ülkemizde Turancılığa karşı çıkanlar, yıllardır, Türklerin Anadolu’da var olduklarını ileri sürmektedirler. Her ne kadar SSCB’nin dağılması

ve Doğu Türkeli’ndeki Türklerin tekrar bağımsız olması ile birlikte, bu söylemlerinde değişiklik yapmış olsalar da, Kafkasya ve Doğu Türkeli’ndeki Türkler için “Türk” tanımı yerine Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Azerî gibi tanımları tercih etmektedirler.



Şimdi bakalım. Bir insanı, milletini özgürce açıklama hakkından nasıl mahrum edersiniz? Bu hakkı size kim vermiştir? Anadolu yerine Kazakistan’da doğdu diye, bir insanı Türklükten nasıl çıkarırsınız?



Gerçi bu sözleri artık bıraktılar. Çünkü insanlar, Türkiye dışında da Türklerin yaşadığını, hem de az sayıda değil, yüz milyonlarca Türk’ün yaşadığını öğrendi. Ne yapacaklar? Bu sefer, kendilerince bir “Türk” tanımı üretmeye çabalıyorlar. Masa başlarında, yabancı istihbarat servislerinin odalarında yarattıkları masalları, millete kabul ettirmeye çalışıyorlar.

Aslında tüm bunların kökeninde, artık klasik bir hâl almış olan Türk düşmanlığı yatmaktadır. Neredeyse dünyanın tüm milletleri, gizli veya açık Türk düşmanlığı yapmaktadır. Bu durum ise bize gerek Batı’nın, gerekse de Doğu’nun durumunu gözler önüne sermektedir. Sürekli demokrasi, insan hakları ve özgürlük diyen Batı’nın gerçekte hiçte öyle olmadığını görmüş oluyoruz. Doğu’nun bu konuda durumu zaten belli. Ancak sıkışınca Türkler gelsin, bizi kurtarsın gibi sözlerinin arkasındaki yapıyı da görmüş oluyoruz. Tüm bunları gördüğümüzde de, “Ne Doğu, ne Batı. Yok, aslında birbirlerinden farkı” diyebiliyoruz.



Turancıyız. Bu bizim en doğal hakkımız. Yaşamak için, Türklüğümüz için, her şeyimiz için Turancıyız. “Ellerin birliği için El’in birliği, El’in birliği için El birliği” dediğimiz için Turancı’yız.