ayağa kalk ve dövüş

Ülkemizini içinde bulunduğu durumları tartışabilirsiniz ancak SİYASET YAPMAK YASAK!!!
Kullanıcı avatarı
AsilKan
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 807
Kayıt: 02 Eyl 2006 [ 18:22 ]

ayağa kalk ve dövüş

Mesaj gönderen AsilKan »

Vitrinin önündeki tartışma konuları çeşitlilik gösterse de asıl belirleyici gündem maddesi; Türkiye’nin ‘sınır ötesine, Kuzey Irak’a askeri operasyon’ kararı alıp-alamayacağı. Dışişleri Bakanı GÜL’ün ‘Washington gezisinde malum amcaların tek telkini oldu; ‘Barzani bizim çocuğumuz, PKK ile mücadelede size ufak hediyeler verebiliriz belki önümüzdeki günlerde Murat Karayılan’ı ya da benzer rol modelindeki bir ismi hediye ederiz ancak hepsi bu, sınır ötesinden vazgeçin.’ Sam amcamın çocuklarının teklifi, iddialara bakılırsa AKP Hükümeti’nin de işine geliyormuş, özellikle KÖŞK seçimleri öncesi bir sınır ötesine operasyonun iç siyaseti, malum hesaplar üzerindeki oyun bozucu etkisini’ hesap edemiyor, açıkçası bir askeri operasyonun yaratacağı olağanüstü halin içe ve dışa dönük planları yerle bir edeceği varsayımıyla, sınır ötesi operasyonu istermiş gibi yapıp, aslında istemiyorlarmış.


Barzani sınır ötesine operasyonu, Türk askerinin Kuzey Irak’a girmesini istemiyor, işine gelmiyor, Washington istemiyor, İsrail istemiyor, AKP iddialara bakılırsa istermiş gibi yapıp-istemiyor, peki kim istiyor? PKK’nın imhasına, eli kulağında Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin durdurulmasına, Kerkük’ün peşmergelere sunulmasının engellenmesine, Büyük Ortadoğu Planı’nda Türkiye’nin talimat alan değil, bağımsız kader tayin eden olması gerektiğine inananlar sınır ötesine operasyonu kaçınılmaz görüyor. Ki sınır ötesine operasyon, olması gereken birkaç aşamalı ‘büyük planın’ sadece bir ayağı, o büyük plan aynı anda başka dış politik açılımları da ve de içe dönük önemli projeksiyonları da kapsıyor. Peki bazı değerli etkinyetkin planlamacılarımız şu günlerde ne yapıyor? Stratejik bir suskunluk içinde bekliyorlar. Tam bu noktada geniş bir çember çizip, konuyu aynı anda içeride tetiklenen tehlikeler ve de dışarıdan içe dönük mecburiyetler çerçevesiyle analiz edelim, hemen uzman bir dostumun yorumunu aktarmak istiyorum, diyor ki;


’Türkiye’de milli irade sahipleri şu günlerde adeta TAM SİPER halindeler (mevcut davranış biçimini bu sembol anlatımla izah ediyoruz). Tam siper pozisyonunda (saldırıdan bir önceki durum) düşmanı tespit eder, planını görürsünüz, ancak taaruza henüz hazır değilseniz ki burada zamanlama asıl vurucu güçtür, onun sizi zamanından önce farketmemesi-yok etmemesi için derhal görünmez olmanız-tam sipere geçmeniz lazımdır. Artık düşmanımızı birçoğumuz görüyoruz, yaşadığımız tehdit algıları hepimizce malum ve tam siper durumuna geçilmiş vaziyette. Peki bundan sonraki hamle ne, ne olacak ya da ne olabilir? Hedef verilir, ki hedef tüm topluma verildi. Etnik zeminde kışkırtmalarla sokaklarda ayaklanma provaları başlatıldı (BİZ TÜRK-KÜRT KARDEŞİZ VE BU ÜLKENİN GERÇEK SAHİPLERİ OLARAK KAVGA ETMEYECEĞİZ) petrol yasası, bankacılık yasasıyla yapılmak istenen ortada, yolsuzlukların geldiği aşama malum, ulus devlete saldırılar, Kuzey Irak’ta adım adım Kürt devleti, Kerkük peşmergeye hediye edilmek üzere, kısaca bıçak kemiğe dayandı, bu durumda hedefi hepimiz biliyoruz. (O halde tam siper durumundan-yerde yatıp öylece bekleme halinden demek ki her an çıkmak üzereyiz) tam siperden çıkılır ve taarruz edilir tehdit algıları imha edilir, düşman güçler yok edilir, bu savaş sanatı diliyle (tam siper sonrasındaki hamlenin tanımı) demokratik zeminde AYAĞA KALKIP, DÖVÜŞÜPPARÇALAMAK’tır. ‘


Peki tüm bunları bilmek, yapabilmek demek midir? Karşımızdakiler bir çok cepheden etrafımızı kuşatmış, ileri teknolojiye sahipler, psikolojik savaş ustası ve de içeride, içimizde güçlü müttefikleri, yandaşlarıyla tahminimizden öte bizi zorlayabilir ki halen de ciddi olarak zordayız, o halde, ayağa kalkıp tehlikeleri bertaraf etmede başarı şansımız ne? Özellikle de şu anda bizi (bu noktada Kuzey Irak’ta PKK mücadelesi ve Kerkük gerçeğini söz konusu yapar isek...) çekmek istedikleri noktada çok cesur ve çok kararlı olmak gerekir. Karşı tarafın yetenekleri, desteği sizden fazla gibi gözükse de çok fazla imkana sahip olan değil, az imkanla yaratıcı-cesur-

inançlı olan kazanır... Bilmem anlatabildim mi efendim?! (başlıkta neden İngilizce kullandığıma gelince, sizi kızdırmayı göze alıp biraz daha dikkatinizi çekmek içindi)


Şimdi rutine dönüp, özellikle iç politikadaki son birkaç açılımı ve Ankara’da yaptığım bazı sohbetleri size aktarmak istiyordum, ancak yukarıdaki bu yazının ardından nefesim tükendi. İzninizle politikadan taze haberler de haftaya...



YAZI AKSAM YAZARLARINDAN GÜLER KÖMÜRCÜ DEN ALINTIDIR...