org. yaşaranıt' ın amerika söylevleri...

Ülkemizini içinde bulunduğu durumları tartışabilirsiniz ancak SİYASET YAPMAK YASAK!!!
Kullanıcı avatarı
AsilKan
Ayrıcalıklı Üye
Ayrıcalıklı Üye
Mesajlar: 807
Kayıt: 02 Eyl 2006 [ 18:22 ]

org. yaşaranıt' ın amerika söylevleri...

Mesaj gönderen AsilKan »

Genelkurmay Başkanımız Büyükanıt, Washington’da tarihi bir konuşma yaptı, keskin, sert bir üslup ve dik duruşla, ‘düğmeye bastı’. Uzun zamandır düğmeye basıldı-basılacak tartışmaları yapan malum bazı çevrelere Yaşar PAŞA, açıkça cevap verdi işte; BURADA DÜĞMEYE BASTIM. (özellikle bu denli sert bir konuşmanın Washington’da yapılması çok anlamlı, ABD’de oturup kendini dünyanın efendisi zannedenlere, bizzat onların mekanında gereken cevabı verdi G.K.)


Sayın Büyükanıt Türk Büyükelçiliği’nde bir grup gazeteciyle sohbet ederken, okuduğumuz haberlere göre New Jersey’de yaşayan Fethullah Gülen’e de bir gönderme yapıyor. Diyor ki Yaşar Paşa; “Türkiye,1923’ten bu yana bu kadar büyük risk ve tehditle karşı karşıya kalmadı. İşte burada düğmeye bastım. Türkiye kristal bardak mı kırılsın? O zaman biz asker olarak boşuna varız. Gidelim Türkiye’den başka yere yerleşelim. Hatta gelelim ABD’ye (gülerek) New Jersey’e yerleşelim.” Bu ANLAMLI göndermenin, içe yönelik yansımaları ne olacak, bugün itibarıyla yaşayıp-göreceğiz efendim...


Şimdi, izninizle Yaşar Paşa’nın Washington’dan yaptığı bu açıklamaya farklı bir okuma yapalım, - savaşı bilen bütün toplumsal ilişkileri de bilir, hiçbir şey onsuz açıklanamaz- mantığından yola çıkıp, olanı biteni askeri terminolojiyle anlama çalışır isek, bu bir ‘BASKI ATEŞİ’dir diyebilir miyiz acaba? Baskı ateşi; hedef bölgesine baskın tarzında, eldeki tüm silahları kullanarak yapılan ateştir. Maksat hedefi, yoğun-şok ateş baskısı altına almak ve hareket kabiliyetini yok etmek ve de geriden gelen birliklerin de manevralarını desteklemek-kolaylaştırmaktır. Peki yine askeri terminolojiyle soralım, ‘Baskı Ateşi’nden sonra hangi hamleye sıra gelir? Cevabı konunun uzmanı bir dost verdi; ‘Bir sonraki hamle asla söylenmez...’ (Tebessüm)


Evet, Yaşar Paşa’nın açıklamalarında çok dikkatle okunup-kayda geçilmesi gereken bir bölüm daha var, diyor ki; “Türkiye’yi bölmeyi rüyalarında görenler, bu rüyanın sonunda kabus görür. Türkiye’yi koruyan dinamik güçler var olduğu sürece o rüyayı görenler kabusla uyanırlar ve derslerini alırlar. Ben askerim ve diyorum ki kimse Türkiye’yi bölemez. Onu düşünenleri biz böleriz. Hiç kimse, hiçbir kurum, Türkiye’yi anayasasıyla belirlenmiş rejimin dışına çıkaramaz. Türkiye demokratik, laik, sosyal ve üniter bir devlettir. Bunun dışına Türkiye’yi çıkaracak hiçbir güç yok ve olmayacaktır.” Bu sözler de toplumda giderek şiddetlenen -bölünme korkusuna- birilerinin etnik zeminde kışkırtma planlarına açık net cevaptır, bizlere, vatandaşa da özgüven desteğidir. Sayın Büyükanıt, giderek şiddetlenen tehlikeli bir psikolojik algıyı yok etmektedir; ‘Ben askerim ve diyorum ki kimse Türkiye’yi bölemez. Bölmek isteyeni BİZ BÖLERİZ.’ NOKTA.


Org. Büyükanıt’ın mesajlarının satır arasına son bir tarama yapalım, bundan sonrasını dün sohbet ettiğim bir önemli uzmanın yorumuyla aktarmak istiyorum efendim; ‘Yaşar Paşa acaba konuşmanın genel çerçevesi haricinde, satır arası vurgularla ‘Cumhuriyet tarihinin ‘en büyük’ risk, tehdit ve sıkıntılarıyla karşı karşıya bulunduğu algılamasındaki Türkiye’nin, yumurtalarını tek sepete koyma lüksünün olamayacağını yani böyle kritik bir dönemeçte Türkiye’nin sadece ABD ile işbirliğine bel bağlayamayacağına’ da mı dikkat çekti?! Bence evet. Tek odaklı-tek boyutlu politikalardan vazgeçilmesi ulusal menfatimiz adına artık kaçınılmazdır ki bu yeni çok boyutlu süreç de başlamıştır.’


Tam bu noktada, size anlamlı bir ekleme yapmak istiyorum ey değerli okur, Rusya Devlet Başkanı Putin’in 10 gün önceki, birilerinin yüreğini hoplatan konuşmasından kısa bir bölüm, diyor ki PUTİN; ‘günümüz dünyasında, tek kutuplu dünyanın kabul edilemez olmasının yanı sıra, aynı zamanda imkansız olduğu kanaatindeyim. Bugün artık ABD, her yönden ulusal sınırlarının ötesine geçmiştir. Diğer uluslara dayattığı ekonomik, siyasi, kültürel ve eğitimsel politikalar bunun kanıtıdır. Peki, bundan kim hoşnut? Kim bundan memnun kalıyor? Bu gücün hakimiyetinin, kaçınılmaz olarak, bazı ülkeleri kitle imha silahları edinmeye teşvik ettiği de anlaşılmıştır.’


Çemberin tamamlamasına az kaldı. Aklın gözünü kullananlar kazançlı çıkacak...



yıllardır susan, sineye çeken anlayış o kadar hakimdi ki her yere sonunda buz gibi bir geceye doğan güneş gibi geldi geldi bu açıklamalar...arkası kesilmez inşallah...