Müslüman kendini tavırlarıyla gösterir
- GiudiZioSo
- Fanatik Üye
- Mesajlar: 1533
- Kayıt: 13 Kas 2007 [ 20:55 ]
Müslüman kendini tavırlarıyla gösterir
Müslüman her hal ve hareketiyle İslâm'ın güzelliklerini yaşamalı ve
çevresine bunları yansıtmalıdır. O, her yerde kendi gibi, yani Müslü-
man olarak davranmalıdır. Başkalarının tavır ve davranışları onun
kendisini ifade etmesine engel olmamalıdır.
Bir hamal duymuştum; yırtık pırtık elbisesini kibar bir hanımefendi-
ye tamir etmesi için veren. Hanımefendi, nasıl olsa bir hamalın el-
bisesi diye öylesine bir ordan bir buradan geçirmişti iğneyi; sanki
bir çuval ağzı diker gibi. Elbiseyi alan adam kadına şöyle bir bakmış
ve "Hanımefendi, siz benim kılık kıyafetime uyan değil; kendinize
yakışan bir şekilde dikmeliydiniz sökükleri." diyerek ifade etmişti
teessürünü.
Zamanla kazanılan alışkanlıklar bir halata benzer. Halat küçük küçük
iplikçiklerden oluşur. Bunlar tek tek örülür; sonunda koparılamaya-
cak hale gelirler. İşte, iyi davranışlar da bir bir edinilir ve bunların
tek başına oldukları zaman kaybedilmesi kolaydır. Ancak hepsi bir
araya gelince onları hiçbir şey etkileyemez. Müslüman, İslâm'ın bü-
tün güzelliklerini kendinde topladığı zaman, artık onun kaybetmesi
söz konusu olmayacaktır.
İfadeler biraz abartılı gibi görünse bile şu yargıya tamamen karşı ol-
mak mümkün değildir: "İslâm'ın güzelliklerini yaşayan bir hanımın,
çöpçüye verdiği çöp poşeti, diğer insanların düğüne götürdüğü hedi-
ye paketi kadar güzel olmalıdır." Zira, Müslüman her şeyiyle örnek-
tir.
"HAYAT KENDİ HAREKETLERİNİZLE ÖRDÜĞÜNÜZ BİR KUMAŞTIR.
HER İLMEK SAĞLAM VE GÜZEL OLURSA KUMAŞINIZ DA GÜZEL O-
LUR"
çevresine bunları yansıtmalıdır. O, her yerde kendi gibi, yani Müslü-
man olarak davranmalıdır. Başkalarının tavır ve davranışları onun
kendisini ifade etmesine engel olmamalıdır.
Bir hamal duymuştum; yırtık pırtık elbisesini kibar bir hanımefendi-
ye tamir etmesi için veren. Hanımefendi, nasıl olsa bir hamalın el-
bisesi diye öylesine bir ordan bir buradan geçirmişti iğneyi; sanki
bir çuval ağzı diker gibi. Elbiseyi alan adam kadına şöyle bir bakmış
ve "Hanımefendi, siz benim kılık kıyafetime uyan değil; kendinize
yakışan bir şekilde dikmeliydiniz sökükleri." diyerek ifade etmişti
teessürünü.
Zamanla kazanılan alışkanlıklar bir halata benzer. Halat küçük küçük
iplikçiklerden oluşur. Bunlar tek tek örülür; sonunda koparılamaya-
cak hale gelirler. İşte, iyi davranışlar da bir bir edinilir ve bunların
tek başına oldukları zaman kaybedilmesi kolaydır. Ancak hepsi bir
araya gelince onları hiçbir şey etkileyemez. Müslüman, İslâm'ın bü-
tün güzelliklerini kendinde topladığı zaman, artık onun kaybetmesi
söz konusu olmayacaktır.
İfadeler biraz abartılı gibi görünse bile şu yargıya tamamen karşı ol-
mak mümkün değildir: "İslâm'ın güzelliklerini yaşayan bir hanımın,
çöpçüye verdiği çöp poşeti, diğer insanların düğüne götürdüğü hedi-
ye paketi kadar güzel olmalıdır." Zira, Müslüman her şeyiyle örnek-
tir.
"HAYAT KENDİ HAREKETLERİNİZLE ÖRDÜĞÜNÜZ BİR KUMAŞTIR.
HER İLMEK SAĞLAM VE GÜZEL OLURSA KUMAŞINIZ DA GÜZEL O-
LUR"