milliyetçilik kavramı
Gönderilme zamanı: 10 Oca 2007 [ 12:21 ]
Başbakan Erdoğan “Kafatası milliyetçisi değiliz” diyor, eyvallah.
Bir fabrika açılış ya da temel atma töreninde konuşuyor:
- Hamasetle değil, insanlara iş alanları açarak milliyetçi olunur.
Yine eyvallah...
Da..
Bir iki sorumuz olacak.
Türkiye’ye verdiği doğalgazı kesen İran’ı uyarmışız.
Zaman Gazetesi’nde İsmail Altunsay’ın haberine göre Türkiye, İran’a iki kez “anlaşmayı feshederim” demiş ama İran hiç kaale bile almamış.
Komşusu tarafından yok sayılmak “nasıl bir milliyetçilik” oluyor acaba?
........
Bu kadar olsa, İran’ın “densizliği” deyip geçeriz de...
Maalesef arkası var!
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, ABD’yi PKK terörüyle mücadele konusundaki samimiyetsizliği nedeniyle sert dille eleştirdi mi, eleştirdi?
Eeeee?
Washington’dan ses seda yok!
Ya?
ABD’nin Türkiye’deki Büyükelçisi bile değil, “sözcüsü” açıklama yaparak Başbakan’ı kendisine muhatap alıyor!
Bu durumda “milliyetçiliğimiz” bir miktar “yerlerde” olmuyor mu?
Sakın kanalizasyona “süpürülüyor” olmasın!
Ayrıca...
Dış kaynaklı ama içeriden de destek gören terörü önlemek için, ABD’den medet ummaya devam etmek...
Yalvarırcasına Bush’un gözünün içine bakıp “dış desteğe” umut bağlamak, “milliyetçiliğin” neresine sığar acaba?
........
Irak’ta Türkmenler “100 bin peşmerge katliam yapmak için emir bekliyor” diye feryat ediyorlar.
Başkent sessiz!
Ankara sadece kör değil, aynı zamanda da sağır mı ne?!
Avrupa Parlamentosu (AP), “Gıda Güvenliği” raporu yayınlayıp, Türkiye’yi bölgelere ayırırken, Güneydoğu’dan “Kürdistan” diye söz ediyor!
Bu konuda Türkiye’den “utanmazlık, densizlik” yollu açıklama gelmiş değil!
Ya?
Brüksel’deki daimi temsilciliğimiz AP nezdinden girişimde bulunarak “rahatsızlığımızı” aktarmış!
Bu mudur milliyetçilikten anladıkları acaba?
Bu durumda hükümet, nasıl ve ne biçimde “milliyetçi” olabiliyor?
Yoksa...
Suskunluk ve teslimiyetçiliğin adı “milliyetçilik” oldu da biz mi duymadık?!.
şimdi siyaset yaptığımı düşünenler olacak ama bunu yayınlamak zorundaydım...
bu kadar doğru ve yerinde bir yazıyı yazmazsam kendimden şüphe duyardım...
şunu da söyleyeyim benim derdim A kişi yada B parti değil, sadece TÜRKİYE dir.....
ama yapan kişi A kişi ise bunu da söylemek gerekir..
SAYGILARIMLA.......
( NOT: YAZI AKŞAM YAZARLARINDAN ŞAKİR SÜTER DEN ALINTIDIR...)
Bir fabrika açılış ya da temel atma töreninde konuşuyor:
- Hamasetle değil, insanlara iş alanları açarak milliyetçi olunur.
Yine eyvallah...
Da..
Bir iki sorumuz olacak.
Türkiye’ye verdiği doğalgazı kesen İran’ı uyarmışız.
Zaman Gazetesi’nde İsmail Altunsay’ın haberine göre Türkiye, İran’a iki kez “anlaşmayı feshederim” demiş ama İran hiç kaale bile almamış.
Komşusu tarafından yok sayılmak “nasıl bir milliyetçilik” oluyor acaba?
........
Bu kadar olsa, İran’ın “densizliği” deyip geçeriz de...
Maalesef arkası var!
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, ABD’yi PKK terörüyle mücadele konusundaki samimiyetsizliği nedeniyle sert dille eleştirdi mi, eleştirdi?
Eeeee?
Washington’dan ses seda yok!
Ya?
ABD’nin Türkiye’deki Büyükelçisi bile değil, “sözcüsü” açıklama yaparak Başbakan’ı kendisine muhatap alıyor!
Bu durumda “milliyetçiliğimiz” bir miktar “yerlerde” olmuyor mu?
Sakın kanalizasyona “süpürülüyor” olmasın!
Ayrıca...
Dış kaynaklı ama içeriden de destek gören terörü önlemek için, ABD’den medet ummaya devam etmek...
Yalvarırcasına Bush’un gözünün içine bakıp “dış desteğe” umut bağlamak, “milliyetçiliğin” neresine sığar acaba?
........
Irak’ta Türkmenler “100 bin peşmerge katliam yapmak için emir bekliyor” diye feryat ediyorlar.
Başkent sessiz!
Ankara sadece kör değil, aynı zamanda da sağır mı ne?!
Avrupa Parlamentosu (AP), “Gıda Güvenliği” raporu yayınlayıp, Türkiye’yi bölgelere ayırırken, Güneydoğu’dan “Kürdistan” diye söz ediyor!
Bu konuda Türkiye’den “utanmazlık, densizlik” yollu açıklama gelmiş değil!
Ya?
Brüksel’deki daimi temsilciliğimiz AP nezdinden girişimde bulunarak “rahatsızlığımızı” aktarmış!
Bu mudur milliyetçilikten anladıkları acaba?
Bu durumda hükümet, nasıl ve ne biçimde “milliyetçi” olabiliyor?
Yoksa...
Suskunluk ve teslimiyetçiliğin adı “milliyetçilik” oldu da biz mi duymadık?!.
şimdi siyaset yaptığımı düşünenler olacak ama bunu yayınlamak zorundaydım...
bu kadar doğru ve yerinde bir yazıyı yazmazsam kendimden şüphe duyardım...
şunu da söyleyeyim benim derdim A kişi yada B parti değil, sadece TÜRKİYE dir.....
ama yapan kişi A kişi ise bunu da söylemek gerekir..
SAYGILARIMLA.......
( NOT: YAZI AKŞAM YAZARLARINDAN ŞAKİR SÜTER DEN ALINTIDIR...)
maalesef doğru