23 sayısına duyulan saplantıyı konu alan filmin yapımı sırasında oyuncular ve çekim ekibi kendilerini sayının batıl inancına kaptırmış.
23 sayısını derin bir saplantı hâline getiren Walter Sparrow (Jim Carrey), bir zamanlar ideal olan hayatını gerek kendisinin gerekse sevdiklerinin ölümüne yol açabilecek bir psikolojik işkence cehennemine dönüştürür...
İngiliz senarist Fernley Phillips 23 muammasını ilk olarak bir arkadaşından duydu. Tıpkı 23 Numaranin baş karakteri Walter Sparrow gibi, Phillips de sayının gizemine ve anlamına hemen ilgi duydu. Phillips sayıyla ilgili pek çok yayını ve alt kültürü incelemeye koyuldu ve sonunda bu muammayı tüyler ürpertici bir filmin belkemiği olarak kullanmaya karar verdi.
“23 Numara” sattığı ilk senaryo olan Phillips, “Bir arkadaşım 23 muammasından bahsedince, The Illuminatus Trilogy’yı yazan Robert Anton Wilson gibi yazarları okumaya başladım. Sayısal fenomenleri, bastırılmış hafıza, hipnoz ve telkin gücü gibi konuları araştırmaya koyuldum. Tüm bu olguları tek bir hikayede harmanlamaya karar verdim”.
Phillips’in ilk aklına gelen şey bu fikirleri bir siyasi gerilim senaryosu içinde şekillendirmekti. “Ama ben yapı olarak siyasete yakın değilim. Gerçek olaylar ve gerçek kişilerden keyif alıyorum. Sonra aklıma okuduğu kitapta hayatının yansımasını ve uzakta kalmış görüntü ve olayları bulan bir adamın hikayesini yazmak geldi. O kitaba bir ad bulmam gerekiyordu; ‘23 sayısı’nı hikayeye bu şekilde eklemeye karar verdim. İzleyicinin böyle bir muamma için kendi hayatlarında nasıl bir anlam bulacaklarını düşünmeye başlamalarını istedim” diyor yazar.
Schumacher ve yapımcılar “23 Numara” nın baş karakterini oynaması için, 1994’te “Batman Forever”da birlikte çalıştıkları uluslararası süperstar Jim Carrey’ye teklif götürdüler. Carrey’nin geniş yelpazesi, Walter Sparrow ve Detektif Fingerling’den oluşan ikili rol için mükemmel bir seçim gibi göründü, ama aktörün kendisini komedi kökeninden böylesine uzaklaştıracak bu ikili rolü oynamayı kabul etmesi için ellerinden ümit etmekten başka bir şey gelmiyordu.
Yapımcılar Carrey’nin rolün üstesinden geleceğini biliyorlardı, ama bilmedikleri bir şey vardı: Carrey’nin de 23 sayısıyla kişisel bir bağının olduğu.
Carrey’nin bu konudaki açıklamaları şöyle: “Birkaç yıl önce şirketimin adını JC23 olarak değiştirdim çünkü uzun zamandır bu sayıya bir tür saplantı duyuyorum. Kanada’daki bir arkadaşımda bu takıntı vardı ve bana bunu anlattıktan sonra araba plakaları falan gösterip nasıl 23 sayısına işaret ettiklerini açıkladı. Önce bunun çok saçma olduğunu düşündüm ama sonra her yerde bu sayıyı görmeye başladım. Sonunda kendimce İncil’deki 23. ayetin korkusuz yaşamayı konu aldığı görüşünü benimsedim. O yüzden de şirketimin adında bu sayıyı kullandım”.
Birkaç yıl sonra bu sayı Carrey’nin hayatında tekrar ön plana çıkacaktı.
“Senaryonun bana gelişi tamamen tesadüfiydi” diyen Carrey, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bir arkadaşıma 23 takıntımdan bahsediyordum. Bana çok kısa süre önce ‘The Number 23’ adında bir senaryo okuduğunu söyledi. Ben de okudum ve aklım başımdan gitti: Zorlayıcıydı ve her sayfası beni çok korkuttu. Senaryoyu okuması için bir başka arkadaşıma verdim; bir buçuk saat sonra yanına gittiğimde, tamamını bitirmişti ve 23. sayfaya geri dönmüş her 23. kelimeyi işaretleyip bir bağlantı var mı diye bakıyordu. Bence filmin izleyicide uyandıracağı etki de bu: Sinema salonundan çıktıklarına ‘Bak işte orada!’ diyecekler”.
Carrey, filmde canlandırdığı iki karakter olan Walter Sparrow ve Fingerling’in kişiliklerini irdeledikçe, aralarındaki benzerlik ve farklılıkları net bir biçimde görmeye başladığını söylüyor: “Walter herkes gibi biri; normal bir adam. Ailesine değer veren, işini yapıp iyi bir yaşam sürmek isteyen bir adam. Sorun istemiyor. Ama herkes gibi, içinde kendisinin bile bilmediği bir şeyler olup bitiyor. İşte 23 sayısı bunları bir şekilde yüzeye çıkaran güç oluyor”.
Carrey sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ama Fingerling bir dedektif ve oynaması çok farklı bir karakter, çok daha stresli. Çok öfkeli ve haşin. Onu oynamaktan gerçekten keyif aldım. Kişiliğimin daha karanlık yönlerini ortaya çıkarma imkanı buldum. Bu gerçekten büyük bir fırsat ve benim için farklı bir şey. Fingerling ezip geçen biri. Bela aramıyor, belayı davet ediyor”.
İki karakteri birbirine bağlayan şey 23 sayısı. Joel Schumacher bunu konuda şunları söylüyor: “23 sayısı Walter’ın kabul etmek istemediği bir parçası. Dolayısıyla bu sayı aslında sayıyla ilgisi olmayan bir şeyi temsil ediyor, gerçekten bir tesadüf bu. Bir farkına varış, ve ne olduğunu anlayamadığı için silkinip atamadığı bir saplantı. Yani burada asıl önemli olan sayı değil, saplantılar asla oldukları şey değildirler; onların altında yatan şeydir esas olan”.